29 Haziran 2011 Çarşamba

The Killing – Tanıtım



3 Nisan 2011 tarihinde AMC kanalında The Killing adında bir dizi başladı. Dizi türü gereğince bir polisiye dizisi. Benim yayınlandığı zaman ayıla bayıla izlediğim Cold Case’in yazarlarından Veena Sud tarafından senaryosu yazılan bu dizi aynı zamanda bir uyarlama dizi. Danimarka yapımı Forbrydelsen adlı 20 bölümlük bir diziden uyarlanmış. Dizide her bölüm bir gün boyunca olan olayları anlatıyor. Yayın hayatına Nisan başında başlayan The Killing 19 Haziran’da 13. bölümünün yayınlanmasıyla ilk sezonunu noktaladı. Ayrıca sevgili The Killing 2. Sezon siparişini de almış durumda. (Almaması cidden hata olurdu, ciddi ciddi AMC izlemeyi toptan bırakabilirdim!) O zaman mümkün olduğunca fazla spoiler vermeden diziyi tanıtmak için konu ile başlayalım:


Konu ve Karakterler

v Polisiye türündeki dizide ana konu öldürülen bir kızın katilinin kimin olduğunu bulmak. Buraya kadar klasik görünse de aslında değil hem de hiç değil. Öldürülen kız yani Rosie Larsen, görünürde oldukça normal bir kız. Okulla ilgili veya arkadaş çevresiyle sorunları olmayan biri. Zengin züppesi denilebilecek biriyle çıkmış ama bitmiş bir ilişkisi ve 2 kardeşi, anne ve babası ile düzgün bir yaşantısı var. Anlayacağınız ortada ölüme neden olabilecek mantıklı ve büyük bir neden yok.

v Cinayetleri araştıran dedektif Sarah Linden ise sevgilisiyle evlenmek için istifası verip oğluyla şehri terk etmeye hazırlanırken ve bunların olmasına sadece 1 gün kalmışken davayı bir anda önünde bulan bir dedektif. Bu nedenle başta sadece bir-iki günlüğüne pek istemeyerek ertelediği yolculuğun ardından davanın içine girmesiyle kendi bırakamaz hale geliyor. Onun özeli de pek yolunda sayılmaz. Sarah Linden’in bir de yeni ortağı var: Stephen Holder. Holder Narkotik’ten Cinayet Masası’na yeni gelmiş, pek güvenilmeyecek bir tipi olan genç bir dedektif. Sarah ile de başlarda pek elekriklerinin tuttuğu söylenemez.

v Rosie’nin cesedi belediye başkanlığına adaylığını koymuş ve seçim kampanyasının tam ortasında bulunan Darren Richmond’ın makam otolarının birinin bagajından çıkmayla asıl film burada kopuyor. Özelinde karışık bir hayatı bulunan Richmond’un kampanyasını kurtarmak için yaptıkları, özeliyle de başa çıkmaya çalışırken olanlar dizinin ayrı bir boyutu.

v Bir de ailemiz var tabi ki. Kızlarını kaybettikten sonra bir arada kalmaya çalışan bir aile portresi var dizide. Baba Stan Larsen’ın geçmişi biraz karanlık. Başta anne, sonra baba kızlarının başına gelenlerinin etkisinden kurtulup eski hayatlarına dönmenin çabası içindeler.

v Dizide Rosie’nin teyzesi, Stan’in yanında çalışan Belko, Richmond’un rakipleri, onun kampanyasına destek olanlar, Rosie’nin arkadaşları, öğretmenleri derken olay karıştıkça karışıyor. Dava klasik görünümlü bir karmaşa aslında anlayacağınız.

Oyuncular

Dizide Sarah Linden karakterini Mireille Enos canlandırıyor. Sarah’ın ortağını oynayan Stephen Holder’ı ise Joel Kinnaman oynuyor. The Killing’te kızını kaybetmiş babaya Brent Sexton, anneye de benim In Treatment ve True Blood’ta severek izlediğim Michelle Forbes hayat vermiş. Kampanya arabasında ceset bulunan talihsiz politikacıyı ise Billy Campbell oynuyor. Dizinin belli başlı oyuncuları aslında bu beşli ama diğerlerini de merak ediyorsanız şuraya uğrayabilirsiniz.



Değerlendirme

Ben bu diziyi beğenmeyen birinin nasıl bir nedenden beğenmeyeceğini gerçekten merak ediyorum. Başlarda ağır bir tempoya sahip olan The Killing sürükleyici hikâyesiyle insanı kendine bağlatmayı iyi beceriyor. Hele 12 ve 13’e gelindi mi başlardaki temposunu bilmem kaça katlıyorlar. 12. Bölümün sonu ayrı bir dert, sezon finalinin ‘Kim bekleyecek şimdi ya!’ tepkisini verdirtiş şekli başka bir dert. Dizide olayın ve karakterlerin psikolojisine de başarılı bir şekilde değinilmiş. (Duyguları olan biri olsam anne için feci üzülürdüm)

Sarah Linden’ın soğukkanlılık ve bakışlar kesinlikle mükemmel. Bunun yanında oyunculuk desen tanımlamak için yeterli kelime ne olur emin değilim. 2011 Emmy ödülleri için şimdiden adı geçen kişilerden biri oldu bile. (Alsa ne de güzel olur!) Sırf bu kadının oynadığı karakter için bile izlenir bu dizi. Bunun yanında kızını kaybetmiş bir anneyi oynayan sevgili Michelle Forbes da kendine yine hayran bırakıyor. Bu kadına da Yardımcı Kadın Oyuncu Emmy’si vermeleri lazım aslında. Karakter olarak Holder’ı sevmesem de (kendimce geçerli sebeplerim var, 13 bölümü de izleyen nedenini anlar) o karakterdeki oyunculuk becerisi de yadsınamaz.

Dizinin geçtiği yer olan Seattle’ın kapalı atmosferi, havası da dizinin atmosferiyle iyi uyuşmuş. Güzel mekân seçimi doğrusu. Bu arada ufak bir not 1: Dizideki katille asıl serideki katilin büyük ihtimalle farklı çıkacağı söyleniyor. Spoiler yememek için özellikle dikkat ederken gerçekliği oldukça yüksek bu durum bence iyi oldu. Ufak bir not 2: Dizi yayınlanırken facebook üzerinden tahmin yapmak için bir sayfa oluşturuldu. Haftanın bölümünden sonra izleyenler katil olduklarını düşündükleri karakter için oy veriyorlardı. Hatta ben de unutmamaya çalışarak oy vermiştim bazı haftalar. Göz atmak isterseniz eğer onun linki ise burada.

Kapatmadan önce ufak bir not daha, 3: Sezonun tamamını izlemeyen ve spoiler diye görebilecek bazıları için bu fazla olabilir, ama yine de eklemenin gerektiğini düşünüyorum. Aslında pek de spoiler sayılmaz, okusanız da bir şey kaybetmezseniz bana göre de neyse:

---------------Olası Spoiler ---------------

İzleyenler iyi bilir ki birçok kişinin düşündüğünün aksine Rosie Larsen davası ilk sezon çözülmedi ve 2. sezona sarktı. Senarist yaptığı açıklamaya göre 2. sezona yeni bir davayı daha diziye dahil edecekmiş. Sanırım orijinal dizi 20 bölüm sürdüğünden diziyi ilerletebilmek için böyle bir karar alındı. Bunun yanında Rosie Larsen davasının asıl katili de tabi ki ortaya çıkacak. Belediye seçimlerinin olduğu günün 2. Sezon finaline denk geldiğini düşünürsek Rosie davası büyük ihtimalle 2. sezon finalinde açığa çıkacak.

--------------- Bitti ---------------

Sonuç olarak eğer polisiyeyi biraz olsun seviyorsanız deneyin ve The Killing’e 2-3 bölüm şans verin derim ben. Bir de unutmadan dizi ile ilgili 2 kısa video da vereyim o da bulunsun yazıda, az biraz fikir vermiş olur:


Devamını oku ...

23 Haziran 2011 Perşembe

Pottermore!

Harry Potter'ın 7 kitabının çıkalı uzun zaman oldu. Serinin 8. ve son filmin çıkmasına ise az bir zaman kala J.K. Rowling bugün Harry Potter sevenlerine yeni açıklamalarda bulundu: Pottermore!
Yazar yaptığı açıklamalarda kitapları yazarken çok eğlense de yeni bir kitap yazmayı düşünmediğini ve Harry Potter ile aradığı sonu bulduğunu söylemiş. Ama fanların isteklerini de bir şekilde karşılamak gerektiğini düşündüğünde Pottermore ortaya çıkmış. Peki nedir bu Pottermore? Onun için de buyurunuz aşağıdaki videoya. J.K. Rowling'in Pottermore'u tanıttığı Türkçe altyazısı bulunan video:


Yeni kitabın çıkmasının ve hikayenin devamının her zaman taraftarı olsam da bu da kardır diyorum.
Devamını oku ...

17 Haziran 2011 Cuma

True Blood 4. Sezon İlk 6 Dakika - Bölüm İsimleri - Fotoğraflar

4. Sezon ipuçlarının ve promolarının yanında 4. Sezonda yayınlanacak bölümlerin isimleri, dizinin yayınlanma takvimi ve diziyle ilgili fotoğraflar da yayınlanmış durumda. Bunun yanında dizinin ilk 6 dakikası da şimdiden izlememiz için hazır. Hepsi yazının devamında:


a)
4. Sezon Bölümlerin İsimleri

1) She's Not There -- 26 June 2011
2) You Smell Like Dinner -- 3 July 2011
3) If You Love Me, Why Am I Dyin'? -- 10 July 2011
4) I'm Alive and on Fire -- 17 July 2011
5) I Hate You, I Love You -- 24 July 2011
6) I Wish I Was the Moon -- 31 July 2011
7) Cold Grey Light of Dawn -- 7 August 2011
8) Spellbound -- 14 August 2011
9) Run -- 21 August 2011
10) The World's a Mess, It's in My Kiss -- 28 August 2011
11) Soul of Fire -- 4 September 2011
12) And When I Die -- 11 September 2011

Görüldüğü gibi dizide herhangi bir ara verilmeden dizi 12 hafta boyunca yayınlanacak.

b) Fotoğraflar

4. sezonda yer alan karakterlerin yer aldığı cast fotoğrafları için buraya, promo fotoğrafları için de şuraya ve buraya tıklayabilirsiniz. Ayrıca yayınlanan 3 afiş de burada.

c) True Blood 4. Sezon İlk 6 Dakika

Yukarıda da dediğim gibi dizinin ilk bölümüne ait ilk 6 dakikayı da şu videodan izlenebilir. (Altyazısız olduğunu belirtmekte fayda var)


Devamını oku ...

14 Haziran 2011 Salı

True Blood 4. Sezon İle Geri Dönüyor (1)

12 Eylül 2010 Pazar günü yayınlanan üçüncü sezon final bölümü ile tatile giren sevgili True Blood sonunda 26 Haziran Pazar günü 4. Sezonu ile ekranlara geri dönüyor. Diziyi yayınlayan kanal HBO da bir süredir dizi ile ilgili hummalı bir çalışma ve tanıtım olayına girişmiş durumda. Ben de bunların hepsini dizinin yayınlanmasına az bir süre kala birkaç başlıkta da olsa bir araya getirmek istedim. Öncelikle (1) nolu bu ilk başlığı 4. Sezona katılan karakterler ile ilgili bilgi ve yeni sezona dair ipuçlarına ayırdım.

4. sezon yeni karakter katılımları bakımında oldukça bereketli bir sezon oldu doğrusu. Bir ara bu kadar karakteri 13 bölümlük sezonun neresine yerleştireceklerini düşünmedim değil.


· Birçok kişinin Harry Potter filmlerinde ‘Petunia Dursley’ karakteriyle tanıdığı Fiona Shaw dizinin 4. Sezonunda cadı Maine karakteriyle diziye katılacak. Dizide Marnie’nin önemli rollerden birini oynayacağını hatta karakterin ruhunun güçlü bir büyücü tarafından ele geçirleceği iddialar arasındaymış.


· Diziye The L World'de oynayan Janina Gavankar, Life Unexpected'de oynayan Alexandra Breckenridge ve As The World Turns'de oynayan Vedette Lim seçilmiş. Gavankar seksi öğretmen Luna’yı; Breckenridge, Marnie tarafından kurulan cadılar grubu üyesi olan Daisy’yi, Lim ise vahşi kafes dövüşçüsü Naomi’yi oynacakmış. Luna karakterinin aynı zamanda şekil değiştirici özelliği bulunuyor.


  • Onların yanında dizide Lost’ta Charlie’nin abisi Liam’ı oynayan Neil Hopkins, Claudine karakterinin (Sookie’nin konuştuğu peri kadın) gizemli kardeşi Claude'u canlandırırken, Chris Butler Emory isminde aşırı titiz ve tutucu şekil değiştirebilen bir karakteri canlandıracakmış. Paola Turbay ise karakteriyle ilgili net bir bilgi olmamakla birlikte 2. Bölümde görünüp 3, 4, 5 ve 6. Bölümlerde de görünücekmiş.

  • Bir haber de kurtadam sürüsünden! Diziye yeni katılan Daniel Buran 'Raoul' adlı bir kurtadamı canlandıracak. Raoul, Shreveport sürüsünün lideri yani Alcide karakterinden rütbece daha yukarıda ve onun patronu konumunda. Raoul sert ve kuvvetli bir kurtadam karakteri olarak dizide kendini gösterecek. Raul 5. Bölümde karşımıza çıkıp geri kalan 7 bölümde yer alacakmış.

  • TNT dizilerinden Hawthorne‘da oynayan Christina Moore'u Suzanne McKittrick karakteri ile izleyecekmişiz önümüzdeki sezon. Hem de özel güçleri olan bir ev hanımı rolünde olacak. Başka bir isim Courtney Ford. Karakterinin ismi ise Portia Bellefleur. Muhtemelen tahmin etmişsinizdir, şerif Andy’nin kız kardeşi olacak ve bir detektifi canlandıracak. Sanırım bu kadar karakter içinde doğaüstü gücü olmayan karakterlerden yegânesi kendisi.

  • In Treatment 3. sezondan Jesse olarak bilinen (ya da benim o rolüyle bildiğim) Dane Dehaan, Jason’ın Hotshot’ta sorumlu olduğu gençlerden biri olan Timbo‘yu canlandıracak. Ayrıca 90210, The Mentalist, Bones gibi dizilere konuk olmuşluğu olan Rebecca Wisocky, Queen Mab adlı bir periyi canlandıracak. Bu isimlere ek olarak Aaron Perilo da 04.05’te 'Blackburn’ rolüyle ile karşımıza çıkacak. Nasıl bir karaktere sahip olduğu ise muamma.

· Yeni karakterlerin yanı sıra eskiden bildiğimiz karakterlerden de halen dizinin içinde olacağı açıklananlar var. HBO, Alcide, Tommy ve Jesus ın yeni sezonda da olacağını söylemiş. Ayrıca dizide Vampir Hakları Savunucusu Nan Flanagan’ı oynayan Jessica Tuck da dizide devamlı rol alacakmış.

Eğer yanlış saymadıysam 12 adet yeni karakter-oyuncu haveri var bu sezon. Dediğim gibi baya katılım oldu bezon, bunların ne kadarının kalıcı olacağı ise elbette sezon boyunca belli olacaktır. Evet, cast haberlerini verdiğimize göre gelelim 4. Sezonda neler olacağı ile ilgili açıklanan ipuçlarına:


ü Öncelikle, Russell Edgington, şu Bill ile Eric’in çimentolar altına gömdüğü 3000 yıllık vampir, geri dönüyormuş. Fakat ilk bölümlerde değil sezonun ortasından sonra ortaya çıkacakmış. Çatlaktı ama severdim kendisini, Bill ve Eric’e kolay gele.


Edit: Önceleri sezonun sonuna doğru dönmesi planlanan Russel'ın dönüşü karar değişikliği sonucunda 5. sezona bırakılmış.


ü Yeni sezon True Blood’ın uyarlandığı kitap serisi olan The Southern Vampire Mysteries serisinin 4. Kitabı olan Dead to World kitabına dayanacakmış. Yani bu sezon daha çok ‘cadı’ sezonu olacakmış.

ü Dizinin yaratıcısı Alan Ball 'Eric'in kafası karışık ve artık kim olduğunu bilmiyor'' derken Viking'in 4.sezonda umutsuzca kaybolacağını belirtmiş. Diğer açıklamalarında da Eric'in hafıza kaybına uğraması konusunu doğrularken Eric'in hayatını hatırlaması konusunda sarışın bir perinin kendisine yardımda bulunacağını belirtmiş. Bu arada Alex Skarsgard (Eric), Bill ile Eric arasında inanılmaz bir flashback görüntü olacağını bu sözlere eklemiş.


ü Bill ile Sookie'nin ayrılıkları bu kez (sonunda!) ciddi bir durumda ve bu ikilinin yeniden bir araya gelmesi için oldukça zorlu yollardan geçmeleri gerekecekmiş. Ama Alan Ball'a sorulan '' Bill ile Sookie'yi hala ruh ikizi olarak görüyor musunuz?'' sorusuna Ball'ın cevabı '' Gerçek hayatlarında birbirlerinin ruh ikizleriyken burada da böyle görmemek çok zor'' olmuş. Şahsi fikrim bence de bir süre birbirlerinden uzak dursunlar. Eric- Sookie romantizmi şart değil, o haliyle bile uzak dursunlar.


ü Bizim müzmin aşık Sam ise bu sezon aşkı tekrar buluyormuş ve tekrar barmenlik yapmaya başlıyormuş. Tara Thornton bu yıl çok daha güçlü ve kararlı bir duruş sergileyecekmiş. Andy Bellefleur ise polis merkezinde V içme denemesinde bulunacakmış. (Bir o eksikti!)


ü Terry ve Arlene'nin bebek sorunu gittikçe büyüyecekmiş. Hoyt ve Jessica hala beraberlermiş ama bazı zorluklarla karşı karşıya geleceklermiş. Deborah Ann Woll (Jessica) konuyla ilgili şöyle bir cümle sarfetmiş: '' Tüm güzel şeylerin bir sonu vardır''. Tommy'nin ise tek isteği sevilmek, sevgi görmekmiş. (Sevilesi şahsiyet şahsen)

ü Kraliçe Sophie Anne ve Bill arasındaki kavga bir diğer kişiyi daha içine alacakmış. (Ben severim kadını, ölmese bari) Geçtiğimiz sezon, Bill ve Lorena'nın kafa çevirmeli seks sahnelerini hatırlarsanız eğer, 4. sezonda benzer bir sahne olacakmış. Hem de Jason Stackhouse merkezli! (Jason ve seks denilince olay mantık sınırlarını zorlayıcı oluyor ya dur bakalım)

ü Yayınlanan haberlere göre; Sookie ve Alcide arasında yakınlaşma artacakmış gibi görünüyor. (İki tanesi yetmedi ya Sookie’ye ya senaristlere de hadi bakalım.) Ayrıca tıpkı Nan Flanagan karakteri gibi yeni garsonlardan Holly (Lauren Bowls) dizinin sürekli oyuncularından biri olmuş.

ü Ve Godric… Sizi bilmem ama geçen sezon benim öldüğü için en kalbim olsa üzülürdüm dediğim karakter Godric’ti. İşte, Allan Hyde’ın canlandırdığı sevgili Godric yeni sezonda tekrardan karşımıza çıkacakmış. Alan Ball dizide Godric’in başka bir tarafını göreceğimizi de söylemiş. Büyük ihtimal Eric ile ilgili bir flashbackte karşımıza çıkacak ve bence bu sefer Godric’teki karanlık tarafa şahitlik edeceğiz.


Son olarak eğer ki Godric’in kendini öldürüş anını anını hatırlamak isteyenler varsa onlar da bu videoya buyursun. İlk postta bahsedeceklerim bu kadardı. Bir sonrakinde fragmanlar ile devam etmeyi planlıyorum. Görüşmek üzere.





Devamını oku ...

True Blood 4. Sezon İle Geri Dönüyor - Fragmanlar (2)

HBO zaman içinde bizlerle yeni sezona ait görüntüleri de paylaşmayı ihmal etmedi. Aşağıda yeni sezonda olacaklarla ilgili 4 video var. İlk 3 videoda daha çok yeni sezonla ilgili görüntüler olsa da, sonuncu sadece dizideki karakterlerin görüntülerinden oluşuyor. Videolarda genel olarak söylediği gibi cadıların ağırlıkta olacağı bir sezon olduğu kendini belli ediyor.







Devamını oku ...

True Blood 4. Sezon İle Geri Dönüyor - Waiting Sucks (2)

HBO bunca zamanı kadroya yeni birilerini katmak veya ipuçları paylaşmakla geçirmedi elbette. Sezona ait fragmanların yanı sıra 'Waiting Sucks' yani Beklemek Tüketir adlı fragmanlar serisini de True Blood severlere sundu. Toplamda 7 video var ve bu videoların her biri fragmanlardan farklı olarak çoğunlukla belli karakter üzerinde yoğunlaşmış durumda. Herkese iyi seyirler :)


1)Waiting Sucks-Eric



2- Waiting Sucks - Bill and Eric


3) Witing Sucks - Pam


4) Waiting Sucks - Jason


5) Waiting Sucks- Sam



6) Waiting Sucks - Terry




7) Waiting Sucks -- Pam-Hoyt-Jessica




Devamını oku ...

9 Haziran 2011 Perşembe

Nuclear Energy: Angel or Devil?




In the text “The Benefits of Nuclear Energy” mentions about positive aspects of nuclear energy. Comby (n.d.) states when sources are considered including fossil fuels, wind and solar to satisfy energy consumption of natural world, nuclear energy is an alternative and competitive source. He discusses the fact that if nuclear’s features are examined; it is a safe, reliable and durable source. Moreover, nuclear is a clean energy type in terms of waste, pollution and impact on natural balance of the world. I agree with the wrier that nuclear power should be used quickly to replace fossil fuels in the industrial countries, and eventually in the developing countries.

I agree with the writer that nuclear energy is spearheading energy among alternative energies for future. In current conditions, human beings are using fossil fuels, nuclear energy, solar, wind and biofuels. In the text, Comby specifies that “85% of the world’s energy is provided by the fossil fuels, coal, oil and gas”. However, it is a known fact that fossil fuels will be exhausted within the next few years. At this point, nuclear energy becomes forefront. Firstly, unlike fossil fuels, nuclear energy is a renewable energy. When energy resources and needs of the world are considered except fossil fuels, many people accept that solar, wind and biofuels are insufficient sources for future. For this reason, nuclear energy has alternative source position with its renewable feature. Whitlock (1998) supports the benefit that “The fuel of nuclear energy is recyclable. Nuclear energy can, uniquely, create new fuel as it burns existing fuel, its own radiation converting ‘inert’ rock into usable material. Under the right circumstances it can even create more fuel than it uses” (para.10). Secondly, nuclear energy can be found easily and it is a long-term energy. Uranium is a building block of nuclear energy and an ubiquitous element in the world, so nuclear does not have shortage of raw materials. World Nuclear Association (2011) encourages that apart from the top three including Australia, Kazakhstan and Canada, countries are in order in terms of resource: Russia, South Africa, Namibia, Brazil, Niger, USA, China, Jordan, Uzbekistan, Ukraine and India” (p.5). Also, Comby talks that “Most reactors are designed for a life of 40 years; many are reaching that age in good condition and extensions of 20 years have usually been granted”. Therefore, nuclear energy is the basic energy source in the sources for the future.

I addition to being alternative energy, I agree with the writer that nuclear energy is safe and clean energy for natural world and humanity. Now, security and cleaning are two of the most important criteria not only in energy consumption but also in every area. If these criteria are evaluated, nuclear energy stands out again. First of all, when accidents are considered, nuclear energy is more reliable than others. Until now, there have been three important nuclear accidents. The most harmful was second-Chernobyl, because measures were not taken. However, the world changed and became awareness. For example, according to Nuclear and Industrial Safety Agency, third accident- Fukushima its rating is same with Chernobyl became owing to a magnitude-9.0 earthquake and released radiation nearly 14 times less than Chernobyl. Also, there was no death due to radiation, but in Chernobyl, there was many people (as cited in BBC, 2011). Unlike nuclear, if all accidents about fossil fuels are considered, these are more harmful than nuclear. There is similar relation like plane and car accidents between fossil fuels and nuclear. Secondly, nuclear energy gives less damage to the natural balance than fossil fuels in the universe. Comby points out that “Nuclear waste is to be deposited in deep geological storage sites, it does not enter biosphere”. Besides that, Ianello (2010) contributes the benefit “The process of using nuclear reactions to produce steam, which in turn is used to generate electricity, results in nearly zero carbon emissions. The burning of fossil fuels for energy, such as coal or natural gas plants, results in more severe carbon emissions” (para.1). Hence, displacement of fossil fuels and nuclear is useful for humanity.

All in all, there are viewpoints to replace fossil fuels with nuclear energy that I agree with in the text “The Benefits of Nuclear Energy”. I think that Comby makes realistic assessments about nuclear energy in terms of being alternative energy. Furthermore, when greenhouse effect, accidents and related topics about energy utilization are considered, nuclear energy is preferable energy instead of fossil fuels. Comby states that we have only this are fragile planet to live on, so usage of nuclear energy should be implemented as lifestyle and way of energy use for a livable world and future generations.

REFERENCES

Whitlock, J. (1998). Nuclear Energy: The Green Alternative. Retrieved May 19, 2011, from http://www.nuclearfaq.ca/nukegreen.htm

World Nuclear Association (2011, February). What is uranium? How does it work? Retrieved May 19, 2011, from http://www.world-nuclear.org/education/uran.htm

BBC (April 12, 2011). How does Fukushima differ from Chernobyl? Retrieved May 19, 2011, from http://www.world-nuclear.org/education/uran.htm

Ianello, T. (2010, December 14). How to Reduce Carbon Emissions from Nuclear Energy Retrieved May 19, 2011 from http://www.ehow.com/how_7641537_reduce-carbon-emissions-nuclear-energy.html

Devamını oku ...

3 Haziran 2011 Cuma

DIFFERENCES AND DIFFERENT GENERATIONS


It is a well known fact that humanity consists of a combination of different generations. Everyone knows that some generations are more foreground in a certain time. In today’s world, generation in the foreground is Generation Yers. Well, Who is Generation Y? or What can we say about Generation Y? Actually, there is no consensus over the exact birth dates of Generation Y. The broadest definition is that Generation Y was born from 1977 to 2002. Also, narrower definition is that they were born from 1978 to 1989, that is those ages are 21 to 32. These different views are based on the pace of change in society. According to many researchers, this generation is different form older generations. This situation can be analyzed by looking at the nearest generation- Generation X was born from 1965 to 1977. There are two major differences between Generation X and Generation Y.

To begin with, their working life is different. In today’s world, there are millions of people who are Generation Yers in the workplaces. While older generation is underestimating of young workers, older people work beside them and freshly-minted graduates give directions to employees old enough to be their parents, because Generation Yers have financial smarts and management abilities. These people are savvy about money and they make their retirement plans before starting the work life. Moreover, Generation Y is ready and not fear to change careers and challenge status quo. Generation Yers believe own value and they are not embarrassed about trying to change their jobs they work about. Because of these, most of time, Generation Y’s employers struggle to retain and recruit these workers. Generation Y has also more flexible working life conditions than Generation X. In working life, Generation Y is comfortable in terms of work schedules. If they want, they can go part time and leave the work force temporarily. Furthermore, Generation Y has different conditions in terms of dress, perks and company benefits than Generation X. Unlike Generation X, Generation Y prefers casual clothes such as flip flops and capri pants and company benefits such as full tuition reimbursement and online mentoring tool are other advantages of Generation Y. Therefore, there is distinct situation between Generation ‘s and Generation X’s working lives.

In addition to working life, their life styles are different. No one can deny that generations have various opportunities thanks to technology. According to birth years, Generation Y has a more developed technology, but X has less developed technology. In modern world, virtual world is foreground factor in society. Especially Generation Y prefers virtual opportunities unlike the Generation X. For example, Generation X chooses a phone call or in-person meeting on important topics, but Generation Y chooses online commuting or telecommuting. Furthermore, Generation Y is a technical generation of multitaskers and has a technological management style. These people can send e-mail while talking on cell phones while trolling online. While preview generation makes annual reviews, Generation Yers prefer constant and regular feedback thanks to technological opportunities. Socializing is one of the most important factors of human life. According to this situation, Generation X and Generation Y are not the same with respect to their social life and skills. While Generation X uses traditional ways, Generation Y uses online communication to socialize with others. For example, creating online identities to chat with others is ideal way for Generation Y, but Generation X prefers face to face communication or pen friend to share their feelings and find intimate relationships. As a result, there is no relation between Generation X and Generation Y’s social life styles.

All in all, there are two main differences which result from distinction between Generation X and Generation Y such as work life and social life. Generation Yers use different ways special techniques in daily life. They are young, clever and enterprising. Also, work life is important but not center of their lives. In addition to this, Generation Y takes their places in an increasingly multigeneral workplace and social places. Actually, no one can deny that Generation Y is different from not only Generation X but only others which have come before. Many people think that Generation Y’s effect on human life will continue in next years. Because of this, other people should accustom to this situation.

Devamını oku ...