6 Haziran 2012 Çarşamba

Profil: Kristin Bauer


Daha önceleri katkıda bulunduğum bi-yog-ra-fi yazılarına bu sefer de özellikleTrue Blood'da izlemekten keyif aldığım oyunculardan Kristin Bauer ile devam edeyim dedim. Yalnız, başlamadan önce belirtmekte fayda var: Yazı, oyuncunun yer aldığı yapımlarla ilgili hafif de olsa ispiyon içeren bir profil yazısı.


Kristin Neubauer, 26 Kasım 1966 tarihinde, atlarla ve silahlarla birlikte çiftlik hayatı içinde geçirdiği bir çocukluk yaşadığı Racine, Wisconsin'de dünyaya geldi. Racine'in bilindik özel okullarından The Praire School'a giden Bauer, Washinghton Üniversitesi, St Louis'de Güzel Sanatlar okuyarak mezun oldu. Uzun yıllardır oyunculuk işinde olsa da çoğunluğu portreler üzerine olan birçok resim çalışması olan Kristin, aynı zamanda ateşli bir hayvan hakları savunucusu. ALDFdahil olmak üzere, çeşitli kuruluşlarla birlikte hayvanların korunması ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi için çeşitli çalışmalarda bulunuyor.
Abri ve Kristin van Straten
Abri ve Kristin van Straten
Güzel oyuncu, The Lemmings grubunun solisti Abri van Straten ile evli. Önce şarkılarına, sonra kendisine hayran olduğunu söylediği kocasıyla 1 Ağustos 2009'da ailesinin evinde evlenen Kristin, eşiyle birlikte Los Angeles'ta hayvanlarla iç içe olduğu bir evde yaşıyor.
Ufak not: Kristin Bauer, diyetisyeninin ofisinde CD'sini görüp de merak ettiği bir şarkıcının şarkılarını dinler ve hayran olur. Sonrasında Abri'ye aralıklı zamanlarla 3 e-posta yazar. 3 haftalık bir "görmezden gelinmenin" ardından, ikili öğlen yemeğine çıkar ve gerisi gelir... Ayrıca, Abri van Straten'ın Monet adlı şarkısı Kristin Bauer için yazılmıştır.
Kristin Bauer, oyunculuk kariyerine başlayışını 1994'te (28 yaşındayken) NBC'nin 8 sezonluk draması L.A. Law'daki konuk oyunculuğu (8x11) ile gerçekleştirdi. Sinema dünyasına ise yine konuk oyunculukla, 1995 yapımı başrolünde Bridgette Nielsen ve Craig Fairbrass de bulunduğu Galaxis filmindeki komutan rollerinden birinde yer alarak giriş yaptı. Aradan geçen 18 yıl boyunca oyuncunun yer aldığı yapımların en önemlilerinden bahsedecek olursak:
Bauer, kariyerindeki ilk düzenli oyunculuğu 1995 yılında ana karakterlerden biri olarak yer aldığı The Crew dizisiyle yaptı. Oyuncu, Friends'in uçakta geçeni olarak lanse edilen dizide, uçuş elemanlarından birini canlandırıyordu. Ama FOXdüşük reytingleri nedeniyle, ilk sezon sonunda diziyi iptal etti. Desperate Houseviwes'tan tanıdığımız ve son dönemde American Horror Story'de de gördüğümüz Christine Estabrook ve David Burke de oyuncuya bu projesinde eşlik eden isimlerden oldular.
The Crew ile dikkatleri çeken Kristin, bir yıl sonra, içinde American Pie'dan da bilinen Jason Biggs ve Dexter'ın Harry Morgan'ı olarak bildiğimiz James Remar'ın da içinde bulunduğu bir diziye dahil oldu: Total Security. Oyuncunun insanları ve dünyayı korumak için yüksek teknolojili cihazlar kullanan bir firmanın elemanlarından birini canlandırdığı dizi, malesef öncekiyle aynı kaderi paylaştı.ABC, 6 bölüm sonra diziyi yayından kaldırdı.
Dancing at the Blue Iguana filminden
Dancing at the Blue Iguana filminden
18 yıllık kariyeri boyunca, büyük çoğunlukla TV dünyasının içinde yer alan Bauer, sinemadaki bilindik denilebilecek rolüne 2000 yılında, Dancing at the Blue Iguana ile kavuştu. Bir striptiz klübünde çalışanların yaşadıklarının anlatıldığı filmde, göz önündeki rollerden birine sahip olan güzel oyuncu, aynı zamanda filmde 18+ yaşa hitap eden bir dans sergileyerek dikkatleri üzerine de çekti. Ünlü oyuncuya bu filminde, Grey's Anatomy'nin Cristina'sı Sandra Oh ve Daryl Hannah da eşlik ettiler.

Kristin Bauer çizimiyle Alexander Skarsgård
Oyuncunun 2000-2008 yılları arasındaki projelerine baktığımızdaysa, karşımıza belirgin olarak çıkan iki dizi var: That's Life ve Hidden Hills. CBS yapımı That's Life dizisinin 2. sezonunda kadroya dahil olan ve 1988 Miss New Orleans güzeli olmasına takıntılı, tatlı ama bencil bir kadını canlandıran Bauer, dizinin 2. sezonda iptal olmasıyla bu projesini de rafa kalkmış bir halde buldu.
Bu projeden hemen 1 yıl sonraysa, bu sefer bir başka komedi dizisine, Hidden Hills'ın kadrosuna önemli karakterlerden biri olarak girdi. İki ailenin başlarından geçen komik olayların anlatıldığı dizide, ailelerin yaşadığı yere yeni taşınan çekici bir komşuyu canlandıran Bauer'in yüzü bu sefer de gülmedi ve NBC adlı kanal ilk sezonun ardından diziyi iptal etti.
Hidden Hills'in Ka-dın-la-rı
Hidden Hills'in Ka-dın-la-
ve True Blood...
2008 yılına kadar birçok projenin içinde yer alsa da yüzü pek gülmeyen Kristin Bauer, kariyerinin en büyük çıkışını Pam De Beaufort adlı vampiri canlandırdığı True Blood dizisiyle gerçekleştirdi. Oyuncu, 2012 yazında 5. sezonuyla aramıza dönecek dizide, yaratıcısı Eric Northman'a derinden bağlı, vampir barı Fangtasia'nın yöneticiliğini yapan ve biraz ağzı bozuk, ama oldukça eğlenceli bir karakteri canlandırıyor. Kristin, HBO yapımı dizide önemli rollerden birine sahip olsa da ancak yapımın 3. sezonu başladığında kadrolu oyuncu konumuna geldi.
Pamela Swynford De Beaufort
Pamela Swynford De Beaufort
Kariyeri boyunca birden fazla bölümünde yer aldığı birçok dizinin içinde bulunan Bauer, konuk oyunculuk yapmaktan da asla geri kalmadı. Seinfeld'de Jerry'nin"erkek elli kız arkadaşı" (8x03) ve Two and Half Men ilk bölümündeki oyunculukları bunların en bilinenleri olmak üzere, kendisini Cold Case (4x02),CSI:LV (6x06), Desperate Housewives (2x17) gibi dizilerin içinde de seyrettik.
Hatta, oyuncu en son ABC'nin yeni dizilerinden Once Upon A Time'a da Uyuyan Güzel masalının kötü cadısı Maleficent rolüyle konuk olmuş durumda. Tüm bunların dışında, ABC Family kanalına ait The Secret Life of American Teenagerdizisinin ana karakterlerinden Jack'in annesi olarak da zaman zaman dizide kendisine yer buluyor.
Evil Queen ve Maleficent
Evil Queen ve Maleficent
Bunca zaman, film projelerinde sıklıkla yer almayan Kristin Bauer, 2012 yılı içindeThe Story of Luke filmiyle de karşımıza çıkmış olacak. Otistik bir çocuk olan Luke'un başından geçen olaylar üzerine kurulu dizide, Luke'un halasınıcanlandıran oyuncuya, filmde Lou Taylor Pucci ve Family Guy'daki Chris Griffinve daha fazlasına sesini veren Seth Green de eşlik ediyorlar.


Yazıyı aslen 22dakika.org için yazdım ama buraya da ekliyorum. :)
Devamını oku ...

Titanic (Mini Dizi) -- Tanıtım


15 Nisan 1912 günü insanlık tarihi, asla unutamayacağı türden bir olayla, bir faciayla karşılaştı. Kiminin "Tanrı bile batıramaz.", kimininse "Daha iyisi yapılamaz." diyerek övdüğü ünlü transatlantik Titanic, beraberinde yüzlerce kişiyi götürerek ebediyen istirahat edeceği Atlantik Okyanusu'nun dibini boyladı.Iceberg olarak adlandırılan buzdağına çarparak batan geminin ardından, bu zamana kadar binlerce yazı yazıldı; yüzlerde teori ortaya atıldı ve birçok eser karşımıza çıktı. Bunların en bilineni olan 1997 yapımı James Cameron imzalıTitanic filmi, 2010 yılına kadar "sinemanın en çok gişe hasılatı yapan filmi"olmanın yanında 11 adet Oscar, 81 adet de başka törenlerden ödül kazandı.
İşte, insanoğlunu derinden etkileyen böylesi bir felaket yaşanalı tam 100 yıl geçti. 97 yapımı Titanic, 3 boyutlu olarak yeniden vizyonda kendine yer bulurken başarılı İngiliz kanallarından biri olan ITV1 de boş durmadı ve ünlü geminin batışını yakın zamanda yayınladığı mini bir diziyle yad etti. Dizinin Amerika'daki yayın haklarını daABC alarak yayınladı. Peki, nasıl bir şey bu mini yapım? Bu sorunun cevabı yazının devamında.
Titanic, şu zamana kadar aynı kanalda 2 sezonu yayınlanmış ve büyük ilgi görmüş Downton Abbey'in yazarlığını yapan Julian Fellowes'ın elinden çıkma bir yapım. Dizinin kanalı ITV1, toplamda 4 bölüm süren diziyi 25 Mart 2012 günü izleyiciyle buluşturdu ve dizi, finalini 15 Nisan 2012 -geminin battığı gün- yaparak yayın hayatını tamamladı.
2012 yapımı Titanic'i izleyenin izlemeden önce - sonra benim gibi ilk bölümün ortasında "Nasıl ya?" tepkisi vermemesi için- bilmesi gereken bir şey varsa o da 4 bölüm boyunca belli karakterler üzerinden akan bir konudan ziyade, her bölümün gemideki yolculardan bazıları üzerine kurulu olduğu. Bu nedenle ben de tanıtımın bundan sonraki kısmı için bölümleri ayrı irdeleyerek devam etmeyi uygun gördüm.


Gerçek su yüzüne çıkacak!
1. Bölüm
Mini dizi, ilk bölümüyle dizi boyunca hikayelerine tanık olacağımız kişileri bizlere tanıtsa da ağırlıklı olarak Manton Kontu ve ailesinin başından geçenler üzerine kurulu.
Manton Kontu'nun kızı Georgiana, İngiltere'yi 1912 zamanı etkisi altına alan "kadınlara oy hakkı" amaçlı görüşlere şiddetle destek çıkanlardan biridir. Dizide onunla ilk karşılaşmamız da bu düşüncesi nedeniyle düştüğü nezarethanedeyken oluyor. Babasının gücünü kullanmasıyla kendini yeniden dışarıda bulan Georgiana, kısa süre sonra annesi, babası ve ailesi için çalışanlarla birlikte hayatını kökten değiştirecek gemiye, 1. sınıf yolcularından biri olduğu Titanic'e biner.
Manton Kontu ve Ailesi
Manton Kontu ve Ailesi
Gemi yolculuğu, ailenin her üyesi için değişik şeyler getirir. Manton Kontu, kendisi için çalışan John Batley ve eşi dahil olmak üzere 1. sınıfın diğer yolcularıyla iyi vakit geçirmeye çalışırken, Georgiana da kendisi için "özel" olacak biriyle tanışır. Kontes Manton ise kendisinden altta gördüğü yolcularla, özellikle Batley'in eşi ile ilgili yolculuk boyu hoşnutsuzluk içinde olur.
Titanic'te zaman akar geçer ve felaket anı gelir. İşte, o andan itibaren gemideki herkes kendisinin ve sevdiklerinin canı için mücadeleye başlar. Kendilerini faciadan kurtarmak için yol arayışına giren kont ve ailesi, işlerin en karıştığı anda bir de geçmişleriyle yüzleşince Titanic faciası, aile için o andan itibaren çok daha farklı anlamlar taşımaya başlar. Özellikle de Kontes Manton için...

The New York Times'ın Titanic'in batışını duyurması - 16 Nisan 1912
2. Bölüm
Dizinin 2. bölümü, çocuklar dahil 6 kişiden oluşan Maloney ailesi ve ilk bölümde hikayelerine giriş yaptığımız Batley ailesi üzerine kurulu.
Titanic, Atlantik'in dibini boylayacağı yolculuğa çıkmadan önceki yapım sürecini 1909-12 yılları arasında İngiltere'deki Belfast şehrinde geçirdi. Yani 1912 zamanı İngiltere'sinde katolik-protestan çekişmelerinin yaşandığı yerlerden birinde, belki de en ateşlisinin olduğu yerde... İşte, Jim Maloney ve ailesi de böylesi bir yerde yaşayan katolik bir çift olarak karşımıza çıkıyor.
Jim ve Mary Maloney
Jim ve Mary Maloney
Katolik olduğu için protestanların hakim olduğu bölgede iş bulma zorluğu yaşayan Maloney, mühendis olmasına rağmen Titanic'in elektrik tesisatıyla ilgilenen biridir. İçinde bulunduğu karmaşadan ailesini kurtarmak isterken gemiyi denemelere yetiştirmesi koşuluyla ailesiyle birlikte "yeni dünya" olarak görülen Amerika'ya gidiş için bedava bilet teklifiyle karşılaşır. Maloney işi yetiştirir ve ailesiyle yeni bir başlangıç yapmak için başlarına gelecekten bihaber gemiye biner; macera onlar için de başlar. Hem de peşlerinde özellikle Maloney'in eşi Mary'nin etrafında dolanan gizemli bir adamla birlikte...
John ve Muriel Batley
John ve Muriel Batley
İlk bölümde, Kont'un çalışanı olarak gördüğümüz Batley ve eşi Muriel'in hikayesiyse devam etmektedir. 2. sınıf insan muamelesi gördüğü Kontes'in davranışlarına kocası için katlanmaya çalışan Muriel ile patronuyla sorunsuz bir yolculuk isteyen John, mümkün olduğunca eğlenceli vakit geçirmeye çalışmaktadırlar.
Facia anı geldiğindeyse, işler onlar için de karışır. İkili, bir yandan hayatları için mücadele verirken, bir yandan da gemide olanların ardından birlikte geçirdikleri yılları sorgulamaya başlarlar. Ama ortaya konu olan tek şey birlikte geçirdikleri yıllar olmaz; Muriel'in içinde daha fazla tutamadığı şey, karmaşayı başka bir boyuta taşır.
Ufak not: Bu bölüm, ilk bölümde değinilen Titanic'in batış nedenlerine daha detaylı olarak bakıldığı bölüm olma özelliğini de taşıyor.
Titanic'in batışının temsili resmi - filmden
Titanic'in batışının temsili resmi
3. Bölüm
Dizinin 3. bölümü, kendini Peter Lubov olarak tanıtan, geçmişi karışık bir yolcu ve hikayelerine bir önceki bölüm giriş yaptığımız Paolo Sandrini ile Annie Desmond adlı iki gemi çalışanı üzerine kurulu.
Yolculuk sayesinde hayatına yeni bir sayfa açmak isteyenlerden olan Lubov, aslında ilk bölümden itibaren yolculuk sırasında nasıl bir öneme sahip olacağını bildiğimiz bir karakter. Bunun dışında bu bölümde, geçmişte nasıl biri olduğuna da tanık olduğumuz Peter'ın diğerleri gibi yolculuktan öğreneceği şeyse geçmişin bir insanın peşini asla bırakmadığı.
Paolo Sandrini ve Annie Desmond
Paolo Sandrini ve Annie Desmond
Paolo Sandrini, sahip olduğu hayalleri gerçekleştirmek için Amerika'ya giden ve abisinin katkısıyla Titanic'e çalışan olarak katılmış bir İtalyandır. Gemiye bindiklerinde abisi Mario kazan dairesinde görevliyken, Paolo da 1. sınıflara garson olarak hizmet vermeye başlar. Hayallerine giden yolda eğlenceli bir seyahat geçirmek isteyen Sandrini, gemideyken bunu daha da anlamlı, özel ve eğlenceli kılacak birisiyle tanışır: 2. sınıflara hizmetçilik yapmakla görevli Annie Desmond. İkili, görevlerinden arta kalan zamanlarda gittikçe yakınlaşırlar, ama gemi kazası her şeyi kesintiye uğratır.
O andan itibaren, Paolo ve Annie de diğerleri gibi görev bilincinden kopmadan kendilerini de kurtarma çabası içine girerler; ellerinden geleni yaparlar. Ama işlerin çözümlenmiş gibi göründüğü anda, her şey biraz daha karışır. Bir de tüm bunlar yetmezmiş gibi Paolo, göz ardı edemeyeceği bir şeyin daha farkına varır: Mario!
Sular altındaki Titanic'ten bir görüntü
Sular altındaki Titanic'ten bir parça
4. Bölüm
Titanic'te günler geçip gider ve felaket anı çıkagelir. Buzdağına çarpan gemi, birkaç yerinden su almakta ve ömrü dakikalarla sayılı durumdadır. Ama ömrü sayılı olan tek şey elbette ki sadece Titanic olmaz. Mini dizinin final bölümünde, üç bölüm boyunca gemiye binmeden önceki yaşamlarını, gemideki günlerini gördüğümüz karakterlerin şimdi de batış zamanındaki hikayelerine tanık oluyoruz.
Kim bu felaketten sağ kurtulmayı başaracak? Peki, kim Atlantik sularının yeni misafiri, ünlü translatlantik Titanic'in kurbanı olacak? İşte, bu ve bölümler boyu bizlere sunulup da cevapsız kalan sorular bu bölümle birlikte cevabını buluyor.
Titanic her bölümü farklı kişiler üzerine kurulu olması ve geniş bir hikaye örgüsü nedeniyle, aslında birkaç oyuncudan ya da başrolden daha fazlasına sahip bir yapım. Hatta dizinin Wikipedia sayfasında yer alan bilgiye göre 89 adet ana karaktere ve fazlasına sahip. Bunlardan bölümler içinde ana hikayede yer alanlardan bahsedersek:
Dizide Manton Kontu Hugh'ı Law and Order'dan da bilinen Linus Roache, Kontes Manton'ı Harry Potter filmlerinin Lily Potter'ı Geraldine Somerville ve kontun kızı Lady Georgiana Grex'i de The Tudors'ta Mary Boleyn olarak yer almışPerdita Weeks canlandırıyor. Ayrıca, Georgina'nın gemide tanıştığı "özel" arkadaşı Harry Widener'ı ise Noah Reid oynuyor.
Dizide, kontun çalışanı olarak gördüğümüz John Batley'i usta oyuncu Toby Jones, onun eşi Muriel'i Downton Abbey'deki Vera Bates rolüyle de bilinen Maria Doyle Kennedy canlandırıyor. 2. bölümün ana karakterlerinden Jim Maloney karakteriniPeter McDonald canlandırırken, Mary Maloney'e de birçok İngiliz dizisinde yer almış olan Ruth Bradley hayat vermiş.
Özellikle 3. bölümde kendisine geniş yer bulan Peter Lubow kod adlı Peter Piaktow'u Dragoș Bucur, Sandrini kardeşlerden Mario'yu Antonio Magro, Paolo'yu Glen Blackhall, Annie Desmond'u ise Emmerdale Farm'dan bilinenJenna-Louise Coleman canlandırıyor.
Bu isimlerin dışında kadroya buradan bakabilirsiniz.
Ufak not: Titanic sahip olduğu birçok karakterin içinde kurgu karakterlere sahip olsa da gemide gerçekten yolcu olarak bulunmuş kişileri de ete kemiğe büründürmüş durumda. (John Jacob Astor IVHarry WidenerBenjamin Guggenheim ya da Molly Brown...) Ayrıca, yine tanınmış kimi insanların karakter olarak diziye eklenmesi de yaratıcıların kullandığı yöntemlerden biri. (Peter Piatkow gibi)
Titanic, sahip olduğu genel kurgusuyla, bölümleri birbirine bağlayışıyla ve finaliyle ismine yaraşır olduğunu düşündüğüm bir dizi. Ayrıca, oyunculukları da küçükten büyüğe ya da yan rolden başrole yerinde yapılmış seçimlerden oluşmuş. Mini diziyi eğer 97 yapımı filmden ayrı ve kendi içinde -ki öyle olması gerektiğini düşünenlerdenim- değerlendirirsek, başarılı olduğu söylenebilir.
Bunun dışında, dizinin yapısı gereği şans verenlerin tam bir fikir sahibi olma açısından ilk 2 bölüme şans vermelerini de tavsiye ederim. Eğer siz de Titanic efsanesine sempati besliyorsanız mini dizi, izlenmesi için tavsiye edilesi bir yapım. Son olarak, diziyle ilgili fikir sahibi olmak istiyorsanız buraya da bakabilirsiniz. İyi seyirler...
"Tam sayı bilinmese de buz dağına çarptığında Titanic'te 2200 yolcu mevcuttu. 1-2 saat içinde 1500'ü öldü. Kurtulanlardan bazıları efsane olurken, bazıları lanetlendi... Kaza, denizcilik yasalarını değiştirdi. 100 yıl sonra Titanic unutulmadı!" -- Kapanıştan--



Yazıyı aslında 22dakika.org için yazdım ve buraya da ekliyorum.
Devamını oku ...

CSI: New York -- Tanıtım


CSI:LV ve CSI:Miami dizilerinin başarılı olması ve dünya genelinde büyük yankı uyandırmasının ardından yayıncı kanal CBS, yapımcı Bruckhemier'dan yeni bir devam dizisi daha sipariş etti ve karşımıza üçüncü ve son CSI dizisi olan CSI:NY çıktı. Anthony Zuiker'ın yine yaratıcısı olduğu 2004 yapımı dizi, geçtiğimiz günlerde 9. sezon için onay aldı ve yapacağı dönüş öncesi ekranlara ara verdi. Peki, nasıl bir dizidir bu CSI:New York? Bu sorunun cevabı yazının devamında. 

CSI:NY da kardeş dizileri gibi cinayetleri en "ince" ayrıntılarına kadar araştırıp suçluları ortaya çıkaran, yakalayan bir ekip üzerine kurulu. Yine aynı şekilde, dizide her bölüm 1-2 dava üzerine çalışılmakta ve birkaç bölüme yayılan olaylar da mevcut. Tabii ki dizinin mekanı da dünyanın -birçok bakımdan olduğu gibi- suç bakımından da gözde şehirlerinden olan New York. (Bu her şeyin New York'ta yapıldığı anlamına gelmesin, dizinin birçok sahnesi Los Angeles'ta da çekiliyor.)
Giriş kısmını çok da uzatmadan karakter bazlı kadroyla devam edecek olursak:
CSI:NY'ta ekibin başındaki Mac Taylor karakterini Forrest Gump ile Oscar'a aday olmuş, zengin bir film kariyeri olanGary Sinise canlandırıyor. Çok sevdiği eşini 11 Eylül saldırılarında kaybettikten sonra işiyle evli hale gelen Mac, ekibine de işine olduğu gibi bağlı bir patron. Bunun dışında,“her şey birbirine bağlıdır” teorisi, onun iş mantığının en önemli parçasını oluşturmakta.





Ekibin Mac'ten sonra gelen ismi, onun en büyük desteği, dizinin de en sevdiğim karakterlerinden olan Stella BonaseraMelina Kanakaredes tarafından canlandırılıyor. Yunan-İtalyan karışımı biri olan Stella, zor şartlarda büyümüş, hırslı, gözüpek ve zeki bir polis detektifi.






Dizideki ekibin bir diğer elemanı Danny MesserCarmine Giovinazzo tarafından canlandırılmakta. Geçmişi ve ailesi karışık, büyümesi biraz zor şartlarda olmuş olan Danny'nin iş ahlakı da geçmişi ve geçirdiği yıllar üzerine kurgulanmış durumda. Ayrıca, ekibin en "karşı cinsin gözü üstünde" üyesi.




CSI:NY'ta Danny'nin en yakın arkadaşı, Mac'i patrondan çok idol gibi gören ekip üyesi Don Flack'i Glory Days'te başrol oynamışlığı, Friends'e de birkaç bölüm konukluğu bulunanEddie Cahill canlandırıyor. Ekibin sinirleri bozulmaya en müsait olan üyesi olan Flack'in, işini ciddiye alan güçlü bir karakter izlenimi de bulunuyor.




Dizinin siyahi doktoru Sheldon HawkesHill Harpertarafından canlandırılıyor. 18 yaşında üniversite bitirmiş ve 24 yaşına kadar cerrahlık yapmış süper zeka biri olan Hawkes, ölülerle gayet rahat çalışabilen birisi. Aynı zamanda, dizinin matrak karakterlerinden biri ve benim de en sevdiklerimden.

Ufak not: Hill Harper, CSI:NY'ta oynadığı karakterle ödül alan tek oyuncudur. Sheldon Hawkes karakteri, Amerikalı zencilerin aday gösterildiği Image Ödülleri'nden, oyuncuya 3 kez "Drama Dalında En İyi Erkek Oyuncu"ödülünü getirdi. Ayrıca, aynı ödül için 5 kez daha da adaylık kazandı. 


Son olarak, ekibin genç yeteneklerinden Aiden Burnkarakteri, 24 ve Spider Man 2 oyunculuğu da bulunanVanessa Ferlito tarafından canlandırılmakta. New York'un yerlilerinden olan, hırslı ve güzelliğiyle ön planda Aiden, işini oldukça ciddiye alan bir karakter.





Kadronun ardından yazıya, CSI:NY ile ilgili çeşitli detaylardan bahsederek devam edelim.



1) CSI:NY, kardeş iki diziyle ortak bölüm (crossover) çeken bir yapım. CSI:Miami'nin 2x23'ü bizim, CSI:NY dizisinin karakterleriyle tanıştığımız bölüm olma özelliğini taşıyor. Ayrıca, dizinin 2x07'sinde de CSI:Miami dizisiyle bir kez daha bir araya gelindi.
Dizinin 6x07'siyse CSI:Trilogy'nin, yani üç diziye yayılmış bir olayın NY'taki parçası olan bölüm.
Son olarak, bir başka Jerry Bruckheimer projesi olan Cold Case'in ana karakterlerinden Scotty Valens, bir davayla ilgili Stella'nın bilgisine başvurmak için CSI:NY'un 3x22'sine konuk olmuştur.
2) CSI:NY, 8 sezonluk yayın hayatı boyunca 5 kez Emmy adaylığı kazanmış bir dizi. Bunun dışında, 7 adet başka yerlerden gelme ödülleri ve 16 da adaylığıbulunuyor. Dizi, ülkemizde Cnbc-e kanalı tarafından yayınlanmakta.
Kim Kardashian ve Edie Cahill
Kim Kardashian ve Edie Cahill
3) Şu zamana kadar 180 bölümü yayınlanmış CSI:NY'un, diğer iki dizi gibi konuk oyuncu portföyü bayağı geniş. Paul Wesley'den Misha Collins'e, Maroon 5'tanKim Kardashian'a kadar birçok kişiyi dizinin farklı bir yerinde karşınızda bulabilirsiniz.
4) Son olarak, dizinin de diğerleri gibi çizgi roman-video oyunu-uyarlama kitapüçlemesine sahip olduğunu belirtmeden geçmeyelim.


CSI:NY, üç dizi içinde, insanların genellikle ya en sevdiği ya da pek sevmediği bir yapım. Benim içinse tam anlamıyla ortası. CSI:LV kadar olmasa da yeri ayrı, ederi-değeri oldukça fazla. Vakalarıyla, karakterleriyle -ki toplamda sevdiğim karakter sayısı en fazla olan CSI'dır-, oyunculuklarıyla, Cuma günü yayınlansa da ısrarla hayatta kalmasıyla, yani aslında her şeyiyle özel olan bu dizi, hayatına yeni bir polisiye almak isteyen herkese tavsiye edilir.
İzleyen ya da izleyeceklere şimdiden iyi seyirler.
Bitirmeden önce: CSI:NY'un giriş jeneriği ve jeneriğin tam versiyonu.
Yazının orijinalini 22dakika.org için yazdım ama buraya da ekliyorum.

Devamını oku ...

CSI: Miami -- Tanıtım



2000 yılında CBS kanalında başlayan polisiye dizilerin efsanelerinden “CSI:Crime Scene Investigation" (ya da bilinen adıyla CSI: Las Vegas), dünya genelinde büyük yankı uyandırıp başarılı olunca yayıncı kanal CBS, dizinin yapımcısı Jerry Bruckheimer'dan serinin aynı formatta, farklı mekan ve karakterlere sahip bir versiyonunu istedi ve biz de 2002 yılında CSI serisinin ikinci halkası olan CSI:Miami'ye kavuştuk. Dizi, uzun süren ekran serüveninden sonra yayıncı kanalın devamını istememesi üzerine 10. sezonunun ardından ekranlara veda etti. Peki, nasıl bir diziydi CSI: Miami? Bu sorunun cevabı yazının devamında.
Anthony E. Zuiker'ın babası olduğu CSI: Miami, yine en küçük delillerden yola çıkarak en zorlu cinayetleri çözmede uzmanlaşmış bir ekibin maceralarını anlatıyor bizlere. Cinayetlerin ve çözümlerin bu seferki adresiyse, dizinin isminden de anlaşıldığı üzere Miami şehri. Miami’nin olağanüstü manzaraları ve güzellikleri, diziyi izlenir kılan en önemli etkenlerden. Tatil beldesi olan bir yer olduğu için cinayetlerin türü de buna göre şekillenebiliyor tabii. (Tekneler, plajlar, kulüpler, turist cinayetleri vs.)
Aslında, lafı fazla uzatmadan karakterlerimizin olduğu incelememize geçersek: (Hem dizinin ileriki bölümleriyle ilgili ispiyonlar, hem de diziden sonradan ayrılan veya diziye dahil olan karakterler olduğundan incelememizi ilk sezonu temel alarak kaleme aldığımı da belirteyim).
Dizimizin merkezindeki ekibimizin başında, Miami-Dade Adli Tıp Laboratuvarı’nın başı olan karizmatik dedektifimiz Horatio Caine'i (David Caruso) görüyoruz. Siyah güneş gözlüğüyle özdeşleşen Horatio, adli tıp bilgisi olan eski bir New York Emniyet Müdürlüğü dedektifi ve bomba imha uzmanı.
Şüphelileri ve suçluları, karizma sözleriyle yerin dibine sokabilme özelliğine sahip ve ekibini her zaman kollayan bir baba figürü desek onun için, yanlış olmaz herhalde. Son derece soğukkanlı olmasıysa en belirgin özelliklerinden. Çocuklarla çok iyi iletişim kurabiliyor; işlenen suçlarda mağdur olanların sonuna kadar arkasında duruyor. Ekibiniyse çok iyi yöneten bir lider aynı zamanda.
Dizide ekibin diğer başı, Meg Donner karakteriyle Kim Delaney’i görüyoruz. Eşini bir suçlu yüzünden kaybeden Meg, aslında gündüz vardiyasının da Horatio’dan önceki lideri. Dizinin başında görevine verdiği aradan dönen Meg, Horatio ve ekiple birlikte çalışmaya başlıyor.


Dizinin en sevilen karakterlerinden Calleigh Duquesne(Emily Procter), alanına son derece hakim zeki bir balistik uzmanı olarak dikkat çekiyor. Karakterimiz güzelliği kadar, işine olan aşkıyla da ön planda. Özel yaşamındaysa, avukat olan babasının içki sorunuyla uğraşmak zorunda kalan birisi.


Eric Delko (Adam Rodriguez), Küba-Rus asıllı parmak izi uzmanı ve uyuşturucular konusundaki bilgisiyle göz dolduran sempatik bir karakterimiz. En önemli özelliği ise ekibin dalış uzmanı olması. Miami’deki su kanallarında ve açık denizlerde işlenen cinayetlerde ekibe çok faydası dokunuyor. Ayrıca Miami’de Kübalıların da ikamet etmesi nedeniyle, Kübalıların dahil olduğu cinayet soruşturmalarında ekibin işini oldukça kolaylaştırıyor.



Tim Speedle (Rory Cochrane), dizinin ekipte eser madde analistliğini yapan üyesi. Biyoloji konusunda da uzman olan Tim, Delko’nun en iyi arkadaşı ve ciddi bir yapıya sahip.




Son olarak Dr. Alexx Woods (Khandi Alexander), ekibimizin siyahi adli tabibi olarak karşımıza çıkıyor. İki çocuk annesi olan Alexx, cesetlerle sohbet etmesiyle ve onlara şefkatle yaklaşmasıyla dikkat çeken, otopsileriyle maktullerin ölüm sebebini ekibimize bildiren sıradışı ve kendini sevdirebilen bir karakter.



Karakterlerin ardından diziyle ilgili diğer detaylarla devam edersek:
1) CSI: Miami, yayın hayatı içinde CSI'ın diğer dizileriyle ortak bölüm (crossover) yapan bir dizi oldu. CSI:LV'ın 2x22'si (“Cross Jurisdictions”) CSI:Miami karakteriyle tanıştığımız bölüm. Ayrıca bu bölüm, iki dizi arasındaki "ilk" ortak bölüm olma özelliğini de taşımakta.
Bundan başka, Miami için LV'ta yapılan CSI:Miami'nin 2x23'ünde ("MIA/NYC NonStop") bu sefer serinin 3. uzantısı (spinoff) olan CSI:NY karakterlerinin diziye konuk olarak tanıtılmasıyla bir kez daha yapılıyor. Ayrıca, Miami'nin 4x07'si "Felony Flight" da CSI:NY ile ortak çekilen bir başka bölüm. Son olarak, CSI serisinin üç diziye de yayılan davayı işlediği CSI:Trilogy, Miami'de 8x07'de ("Bone Voyage") kendine hayat buldu.
2) 10 sezon boyunca devam eden, 2006 yılında 20 ülkede yapılan bir araştırmada"dünyanın en çok izlenen dizisi" seçilen bir dizinin ödülsüz kalması düşünülemez herhalde. CSI:Miami, 2'si Emmy'den olmak üzere, toplamda 23 ödül kazandı ve 36 ödül adaylığı topladı.
3) Dizinin ilgi görmesi elbette ki yan ürünleri de beraberinde getirdi. CSI: Miami, tıpkı CSI: LV gibi şu zamana kadar çizgi roman-video oyunu-uyarlama kitaplarlada birçok kez karşımıza çıktı. Hatta, bu kitapların bir kısmı Türkçe’ye de çevrildi.
4) ...ve konuk oyunculuklar... 10 sezon boyunca toplamda 232 bölüm yayınlanmış bir dizinin kaç konuk oyuncu ağırladığını tahmin etmek kolay olmasa gerek.IMDB'den herhangi bir oyuncunun profiline baktığınızda CSI:Miami ismiyle karşılaşma olasılığınız hiç de düşük değil.
CSI üçlemesinin ikinci ayağı, ABD’nin en önemli polisiye dizilerinden olan “CSI:Miami”, gerek ekibinin kalitesi ve uzmanlığı, gerekse Miami’nin muhteşem atmosferi ve manzaralarıyla izlenmeye değer dizilerden. Oyunculuklarsa -özellikle Horatio Caine karakteri olmak üzere- oldukça göz doldurucu. Ayrıca, 10. sezon sonunda dizi bitmiş olsa da ucu açık bir şekilde bitmediğini söylemekte yarar var. Yani, hayatınıza bir polisiye katmak isterseniz 10 sezonluk bu seyir zevki şiddetle tavsiye edilir.
Bitirmeden önce: CSI:Miami giriş jeneriği ve tam versiyonu.
Yazının düzenlemesinde katkıda bulunduğum için aslında 22dakika.org da başka bir yazara ait olan yazıyı buraya da ekliyorum. :)

Devamını oku ...