31 Aralık 2013 Salı

Mutlu Yıllar!


2013'ün hele de bizim ülke insanları için son dönemi de düşünürsek nasıl geçtiği tartışmalı bir konu. Hepsini geçtim, ünlü ya da ünsüz çok kayıpların olduğu bir yıl oldu. 2014 en azından bundan bir doz daha iyi geçerse daha iyi olacak gibi. Şimdiden herkese iyi yıllar!

(Not: Geçen sene blog 10.000+ giriş elde etmişti. Bu yılın sonunda neredeyse 25.000 oldu; aradaki değişim için herkese teşekkürler. Bu da blogun 200. postu oldu.)



Devamını oku ...

Gelecekte Cnbc-e’de, yanında e2’de, üstüne Digitürk’te

The White Queen

Tüm dünya harıl harıl dizi izlerken sözü edilen hemen her başlık Türkiye televizyonlarında da mevcut

Pek sevgili ülke televizyonlarımız haliyle Türk dizileri ağırlıklı olsa da elbet bu izlediğimiz yabancı dizilerin birçoğunu yayınlayan kanallar da mevcut. Bunların kuşkusuz en bilinenleri ve göz önünde olanları da Cnbc-e, kardeş kanalı e2 ve Digitürk platformundaki kanallar. Her Amerikan-İngiliz kanalı gibi onlar da yeni dizi sezonu açılmadan önce gerekli hazırlıklarını yaptı ve izleyenlerine yeni bazı diziler sundu; sunmaya devam ediyorlar.

Örneğin Cnbc-e’de şu zamana kadar bunlardan HannibalVikingsVeep ve Yes, Prime Minister ile tanışma fırsatımız oldu. e2’de ise The WireWinners & Losers, ve Lillyhammer karşımıza çıktı. Digitürk’ün kanallarında da şimdiye kadar yayına girmiş bazı diziler var. Ama ben yeniler yavaş yavaş bile olsa karşımıza gelmeye devam ederken yakın zamanda ya da 2014 içerisinde kanalda yayınlanacak dizileri bir toparlayayım dedim. Bakalım elimizde neler var?


A YOUNG DOCTOR'S NOTEBOOK

İngiliz dizisi ve Sky Arts 1 kanalına ait. Planlanmış ve şu zamana kadar yayınlanmış iki sezonu dörderden sekiz bölüm ediyor. Başrollerinde Mad Men‘in başrolü Jon Hamm ve sevgili Harry Potter Daniel Radcliffe var. Daniel’ın kariyerindeki ilk TV oyunculuğu bu dizi oldu. Bölümler de 22 dakika. Ayrıca Rus yazar Mikhail Bulgakov‘un A Country Doctor’s Notebook adlı kısa hikayeler kitabından uyarlama. Konusu: Üniversiteden çok yüksek notlarla mezun olan Vladimir Bomgard, yıllardan 1917’yken iki yıllık zorunlu hizmeti için Allah’ın unuttuğu bir yerdeki hastaneye atanıyor. Ama bu in-cin top oynayan yerde, garip hastane çalışanları ve hastaların da katkısıyla vakit geçirmeye başladıkça karmaşık bir döneme giriyor. Birden 1934’e geçiyor ve doktoru bu kez orta yaşlı görüyoruz. Hakkında bir soruşturma açılmış.

Dizide iki dönemi beraber yürütüyoruz ve 1917 döneminde aynı doktorun iki yaş halini karşılıklı oynar halde görüyoruz. Orta yaşlı doktoru sadece genç doktorun görebildiğinden de bahsetmek lazım.

Cnbc-e’de 23-30 Aralık’ta ikişer bölüm halinde ilk sezon yayınlanacak. Şu an ‘mini dizi’ olarak reklamı yapıldığı için ikinci sezon durumu haliyle belirsiz.


MOM

CBS kanalının Eylül’de yayınına başlamış bir komedisi. Tam sezon onayını aldı ve ilk sezonu garanti 22 bölüme kadar sürecek. Başrolünde yedi düvelin özellikle Scary Movie ile tanıdığı Anna Faris var. Diziyi Two and a Half MenThe Big Bang Theory ve Mike & Molly‘nin arkasındaki Chuck Lorre hazırladı. Mom gibi bunlar da CBS dizisi ve Mom gibi diğer üçü de Cnbc-e’de yayınlanıyor.

Konusu: Alkolü bırakmış ve dört aydır temiz olan, iki çocuk sahibi, bekar garson Christy’nin hayatı üzerine kurulu. Christy, alkol konusunda kendisi gibi kötü bir geçmişi olan annesinin eski kocası, hoşlandığı evli patronu, çocukları gibi hayatının çeşitli alanlarına burnunu sokması ile alkol konusunda test edilmeye başlayan biri haline geliyor.

Cnbc-e’de haftada ikişer bölüm olarak 10 Aralık’ta yayınlanmaya başlayacak.


GIRLS

Golden Globe ödüllü bir HBO dizisi. 10’ar bölümlük iki sezonu var, üçüncü sezon da 12 Ocak’ta başlayacak. Türü komedi-drama ve 20′lerinde bir grup genç üzerine kurulu.

Hannah üniversiteden iki yıl önce mezun olmuş, yaptığı stajyerlikten maddi kazanç sağlamayan biri. Profesör ailesi artık destek vermekten vazgeçiyor, onun da hayatı karışıyor. Zaten sorunlunun da önde gideni biri. Dizide Hannah’la birlikte Marnie, Shoshanna ve Jessa’nın da yaşadıklarına tanık oluyoruz.

Marnie Hannah’ın ev arkadaşı, iyi bir işi ve sevgilisi var; ama hayatını kendisi karıştıran biri. Shoshanna kızların arkadaşı, iyi ve saf bir kız. Bakire olmasına kafası takık. Jessa ise Brooklyn’e yeni gelen biri. Shoshanna’nın kuzeni, gizemli ve orijinal.

Dizinin yaratıcısı, başrolü (Hannah), yazarı ve birçok bölümü yöneten kişi aynı: Lena Dunham. e2’de 16 Aralık’ta yayınlanacak. Ama bu bilgileri tabii hiç izlememiş ve başlamayı düşünenler için verdik. İzleyenler zaten yeni sezon için Dizimax Comedy’nin karşısına geçecek.


HEMLOCK GROVE

Netflix‘in yeni dizisi. 13 bölümlük ilk sezonu geçtiğimiz aylarda Netflix’in usulü gereği topluca yayınlandı ve ikinci sezon onayını aldı. Brian McGreevy'nin aynı isimli kitabından uyarlama.

Bir vampir-kurt adam dizisi ama alışılandan farklı bir şekilde. Bir kızın vahşice öldürülmesi ve sonrasında karışan hayatlar üzerine kurulu. Ortada herkesin gözünün üstünde olduğu iki şüpheli var: Biri vampir, biri kurt adam. İşte bu ikisi olayı çözmek ve kendilerini aklamak için bir araya geliyorlar. Tabii sadece bu kadar da değil, zira bilindiği üzere özellikle dizilerde ‘geçmişin geçmişte kalmaması’ gibi bir durum da var. Dizi Cnbc-e’de yayınlanacak.


MAJOR CRIMES

Cnbc-e’de yedi sezonluk yayın hayatını tamamlayan The Closer’ın bitmesinin hemen ardından dizinin devamı niteliğinde spin-off’u (uzantısı) çekildi ve Major Crimes karşımıza geldi. Dizi, Brenda’nın emekliye ayrılmasının ardından ekibin başına Sharon Raydor’ın geçmesi ve ekibin cinayetleri çözmeye devam etmesi üzerine kurulu.

Major Crimes’ın farkı Brenda’nın ‘itiraf’ stratejisinden vazgeçilip Sharon’ın ‘anlaşma’ stratejisine geçilmesi. Eski dizideki ana kadronun büyük çoğunluğunu korumuş durumdalar. Ayrıca Brenda’nın ‘son’ davasında karşımıza çıkan Rusty karakteri de özellikle Sharon’ın olmak üzere ekibin hayatına dahil oluyor. Bu yazı yayına girdiğinde dizinin ikinci sezonu TNT‘de devam etmekte. Üçüncü sezon onayını da almış durumda. Diziyi Cnbc-e yayınlayacak.


THE WHITE QUEEN

Boleyn Kızı‘nın yazarı Philippa Gregory‘nin Kuzenler Savaşı serisinin üç kitabı üzerine kurulu. Toplamda 10 bölümlük bir hikayeye sahip. Starz-BBC One ortaklığıyla hazırlandı ve iki kanalda da yayınlandı.

İngiltere tarihinin önemli isimlerinden Elizabeth Woodwille (Beyaz Kraliçe) başta olmak üzere, Margaret Beaufort (Kızıl Kraliçe) ve Anne Neville‘in (Kral Yapan’ın Kızı) hayatı üzerine kurulu. Daha doğrusu İngiltere’yi Tudor’lardan önce yöneten ve sürekli bir taht kavgası içinde olan York ve Lancester ailelerinin bitmek bilmez taht mücadelesinin gölgesinde yaşayan üç kadının ve çevresindekilerin yaşadıkları anlatılacak.

Tarihsel açıdan 1464-1485 arası anlatılıyor. Diziyi Cnbc-e yayınlayacak.


TRUE BLOOD

HBO‘nun dizisi. Geçtiğimiz yaz altıncı sezonunu bitirdi ve yedinci ama son sezon için de onay almış durumda. Aslen bir vampir dizisi ama kurt adamlar, şekil değiştirenler, periler ve çok daha fazlası içinde mevcut.

Bu diziyi farklı kılan özelliklerden biri vampirlerin bütün insanlıkça açıkça bilinmesi. Güneşten dolayı gündüzleri ortada olmama durumu baki. Dizinin merkezi, Louisiana’nın Bon Temps bölgesi ve hikâye, Sookie Stackhouse adlı telepat bir kızın etrafında dönüyor. Kendisinin kasabaya yeni yerleşmiş vampir Bill ile tanışmasıyla da olaylar başlıyor. Çorap söküğü gibi kalanı da geliyor. Ayrıca belirtmek lazım, en aşağı +16, genel kanı üzerine 18+ bir dizi.

Diziye bir nevi adını veren True Blood, dizide vampir karakterlerin kullandığı sentetik kanın adı. Onların insan kanı yerine beslenmesi için hazırlanmış. e2’de yayınlanacak.


BLACK SAILS

Michael Bay’in yapımcılığını yaptığı dizi, Starz kanalının dizisi. 25 Ocak’ta TV’de başlamış olacak. Yayınlanacak ilk sezonu sekiz bölüm sürecek ve 10 bölümlük ikinci sezon onayını daha şimdiden aldı. Tam belli olmamakla birlikte Cnbc-e’de yayınlanacağı düşünülüyor.

Konusu: Robert Louis Stevenson’ın romanı Hazine Adası’nın 20 yıl öncesinde geçecek. Korsanlığın altın döneminin yaşandığı bir dönemde Karayipler’deki New Providence Adası kural tanımaz korsanlar, hırsızlar, hazine avcıları gibi tehlikeli kişilerle dolu durumda. Bunların en korkulanı ise Kaptan Flint. Dizi, onun ve adamlarının yaşadıkları üzerine kurulu. Dizinin başında bunların arasına yeni birisi de katılıyor: John Silver. Ortalık da daha fazla karışacak tabii ki.


BELIEVE

NBC dizisi. Yapımcıları arasında J.J. Abrams ve Alfonso Cuaron da var. Henüz başlamadı ve NBC’deki yayın tarihi bile belli değil. Tam belli olmamakla birlikte Cnbc-e’de yayınlanacağı düşünülüyor. Konusu: Doğuştan özel yetenekli ama yeteneğini kontrol edemeyen küçük kız Bo, durumun farkında olan bir grup tarafından, bu yetenekleri kötü amaçları için kullanmak isteyen insanlardan korunarak büyütülmüştür. Bo’nun hayatının daha fazla tehlikeye girdiği bir dönem bu grup, haksız yere idam cezası alan Tate’i bir şekilde hapishaneden çıkarıp onun koruyucusu olarak görevlendiriyor. Dizi, ikilinin peşindekilerin gölgesinde yaşadıkları hayatı ve başından geçen olayları işleyecek.


MR. SELFRIDGE

İngiliz kanal ITV’nin dizisi. Yayınlanmış ilk sezonu 10 bölüm ve 2014 içinde bir ara yayınlanmak üzere ikinci sezon onayını da aldı. Lindy Wodhead’ın Shopping, Seduction and Mr Selfridge isimli kitabına ve aslen de gerçek bir hikayeye dayanmaktadır.

Konusu: Diziye adını veren Harry Gordon Selfridge, Amerikalı idealist, hırslı ve girişimci bir işadamı. 1909 yılının Londra’sında alışverişi sıkıcı bir zorunluluk gibi gören ve çoğu işi terzilerle halleden bir milletin olduğu bir ortamda mağaza açmaya karar veriyor ve işe sıfırdan başlıyor. Dizi, onun kariyerinde yükselme çabası içindeyken yaşadıkları üzerine kurulu.

Adam büyük bir cesaret ve ileri görüşlülükle mağazanın temeli bile atılmadan büyük çaplı reklamlar yapmaya ve daha açılmasına çok olmasına rağmen çalışanları işe almaya başlıyor. Mağaza hakkında vaad ettiklerinin de etkisiyle Londra’da ve sosyetede çok geçmeden meşhur olan Selfridge, bunu da yine mağazası için kullanmaktan çekinmiyor. Tabii tüm bunlar bir eğlencesi bol bir şekilde de izleyiciye aktarılıyor. Dizi tam tarihi belli olmamakla birlikte Dizimax Drama’da yayınlanacak.


HOUSE OF CARDS

İnternet yayıncılığı yapan Netflix’in dizisi. Yayınlanmış ilk sezonu 13 bölüm ve 14 Şubat’ta da ikinci sezonun 13 bölümü birden yayına verilecek. Yayın tarihi tam belli olmamakla birlikte Dizimax Drama yayınlayacak. Dizinin mutfağında The Curious Case of Benjamin Button ve Social Networkgibi filmlerle ses getiren David Fincher var. Başrollerde Fincher’ın Seven filminde birlikte çalıştığı Kevin Spacey, eşi rolünde Moneyball filminden tanıyabileceğiniz Robin Wright ve 127 Hours’ta yer alan Kate Mara var.

Konusu: Francis Underwood yıllardır Washington’da siyaset arenasının içinde olan, birçok kişinin kirli sırlarından bir şekilde haberi olan ve gerektiğinde bunları kullanmaktan da çekinmeyen bir adam. Francis artık kendi zamanının geldiğini beklediği bir anda terfisini alamayınca sessiz ve derinden, geri dönüşü olmayan bir mücadele içine giriyor ve yolunu kendisi açmaya karar veriyor.

Dizide onun yolunda ilerlemeye çalışırken siyasetçilerle ve diğer önemli insanlarla çekişmesine tanık oluyoruz. Bu gözü kara politikacı Francis ya da çoğunluğun hitap ettiği şekliyle Frank’in karısı Claire’in de kendi amaçları söz konusu olduğunda ondan aşağı kalır yanı yok. Hırslı ve işinde yükselmeye çalışan Zoe ise kendini bu mücadelenin içinde buluyor.


BETRAYAL

ABC’nin Eylül sonunda başlattığı ve 13 bölümlük ilk sezonunu Ocak içinde tamamlayacak bir dizi. Ülkemizde Dizimax Drama yayınlayacak. Alman dizisi Overspel’den uyarlanmış bir yapım.

Konusu: Güzel fotoğrafçı Sarah Hanley (Hannah Ware) evliliği çok yolunda gitmese bile en azından iyi kötü yürütmeyi başaran, çocuk sahibi de biriyken şans eseri tanıştığı avukat Jack McAllister’a (Stuart McAllister) karşı koyamaz. Üstelik Jack de güçlü ve zengin bir ailenin kızıyla evlidir. Bunlar yetmezmiş gibi Sarah’nın savcı kocası ile Jack çok önemli bir davada karşı karşıya gelirler. Bahsi geçen dava da Jack’in kayınbiraderinin karışmakla suçlandığı bir cinayet.

Sarah’nın kocası bunu kariyeri için bir yükselme olarak görürken, ailesi nedeniyle işin içine girmiş olan Jack de kayınbiraderinin masumiyetini kanıtlamaya çalışmaktadır. Ama ikili arasındaki karşı koyamadıkları ilişki nedeniyle işler gün geçtikçe herkes için daha da karışmaya başlar.


THE TOMORROW PEOPLE

The CW’nun Eylül ayında başlamış yeni dizisi. İlk sezonu garanti 22 bölüm sürecek. Yaratıcıları The Vampire Diaries ve The Originals’ın yaratıcısı Julie Plec ve Arrow’unki Greg Berlanti. 1973-79 arası sekiz sezon yayınlanan aynı isimli dizinin modern uyarlaması. Dizimax Sci-fi’da yayınlanacak.

Konusu: Telekinezi, telepati ve teleport (ışınlanma) yeteneklerine sahip ‘özel’ bir grup insanın yaşadıkları maceralar üzerine kurulu. Bu grubun karşısında onların insanlığa zararlı olduğunu düşündükleri için etkisiz hale getirmeye çalışan Ultra adında bir grup da var. Tüm bunların ortasında da ‘ne’ olduğunu yeni keşfetmeye başlayan da bir genç var: Stephen Jamesson. Karakter bir yandan da yıllardır görmediği ve haber almadığı babasına neler olduğunun da arayışı içinde.

Dizinin ana karakteri Stephen’ı canlandıran Robbie Amell, Arrow başrolü Stephen Amell’in kuzeni.


ALMOST HUMAN

Fringe’in arkasındaki iki isim, J.H. Wyman ve J.J. Abrams’ın yeni bilim kurgu dizisi. Fringe gibi FOX’un dizisi ve Kasım ayı içinde 13 bölümlük ilk sezonuna başladı. Tarihi belli olmamakla birlikte Dizimax Sci-fi’da yayınlanacak.

2048 yılında gelişen teknoloji ve bilimin etkisiyle suç oranı %400 artmış. Polis de bununla baş etmek için robot-insan ortaklığına geçmiş.

John Kennex (Karl Urban) bir mücadelede yaralanıp 17 ay komada kaldıktan sonra görevine dönmeye hazır hale gelmiştir. Son sürüm robotlarla anlaşamadığından onu artık üretilmeyen, içindeki ‘sentetik ruh’ nedeniyle insana benzeyen özellikler taşıyan Dorian (Michael Ealy) ile ortak yaparlar. İkisi birlikte şehirdeki suçları çözmeye başlarlar. Dizide John’un geçirdiği malum kazanın arkasındaki eksikleri de tamamlamaya çalışıyorlar.


LOUIE

FX kanalının dizisi. Şimdiye kadar üç sezonu yayınlandı ve Mayıs 2014’te gelmek üzere dördüncü sezon onayını da aldı. Türü kara mizah bir komedi ve bölümler 22 dakika kadar sürüyor. Dizinin yapımcısı, yönetmeni, senaristi ve başrolü aynı kişi: Ünlü komedyen Louis C.K. Ülkemizde de yakın bir zamanda Dizimax Comedy’de yayınlanacak.

Konusu: Louis C.K.’nin kendisinin kurgusal bir versiyonunu canlandırması üzerine kurulu. New York’ta yaşayan, boşanmış, iki kızını yetiştirmeye çalışan bir komedyen. Dizide komedyenin başından geçenlerin yanında stand-up gösterileri de kendine yer buluyor. Ricky Gervais, Amy Poehler, David Lynch ve Robin Williams gibi birçok tanınmış isim de konuk oyuncu olarak karşımıza çıkacak.


THE FOLLOWING

Scream (Çığlık) film serisi ve Gossip Girl ile The O.C. dizilerinin arkasındaki isim Kevin Williamson’ın hazırladığı bir dizi. FOX’ta yayınlanmış ilk sezonu 15 bölüm ve ikinci sezon 19 Ocak’ta başlayacak. Diziyi Dizimax Vice 4 Ocak’tan itibaren yayınlayacak. Kanalda ikinci sezonu da izleyebileceğiz. Başrollerinde Kevin Bacon ve James Purefoy var. Onlara X-Men serisi ile tanınan Shawn Ashmore ve Natalie Zae eşlik ediyor.

Konusu: Seri katiller üzerine kurulu bir dizi. Yıllar önce 14 genç kızı öldürdükten sonra yakalanan Joe Carroll (Purefoy), hapisteyken içinde seri katilleri de barındıran bir tarikat kurar. Dizinin başında da oğlunu bu tarikata kaçırtıp kendisi de hapisten kaçıyor. FBI da zamanında onu yakalayan ama artık hayatı dağılmış eski FBI ajanı Tom Hardy’yi (Bacon) yeniden göreve çağırıyor. Tarikat faaliyetlerine devam ederken iki taraf arasında kedi fare oyunu başlıyor. Aynı zamanda geçmişte kalan yarım bir hesabın tahsilatı da…
Devamını oku ...

1 Aralık 2013 Pazar

Graceland -- Tanıtım

Graceland
İzleyicilerini genellikle SuitsBurn Notice ya da White Collar gibi sevilen, özellikle de yazın yayınlanan dizilerle buluşturan bir kanal olan USA Network, geçtiğimiz yaz bir diziyle daha bizleri buluşturmuştu: Graceland. Dizi tür icabı gizli ajanlarla ilgili polisiye bir yapım ve ilk sezonunu tamamlamış; yazın geri dönmek üzere 13 bölümlük 2. sezon onayını da almış durumda. Ben de diziyle ilgili tanıtıcı bir şeyler yazayım dedim. Nasıl bir dizidir Graceland?
#Öncelikle: Dizi, ülkemizde Fox Crime kanalında yayınlanıyor. Hatta bu yazı yayına girdiğinde sezonunu neredeyse yarılamış durumda. Söylemesi ayıp Divxplanet’e 12 bölümlük ilk sezonunu da ben çevirdim.
GRACELAND-600x221
Dizi, USA Network’ün dizilerinden White Collar‘ın yaratıcısı Jeff Eastin‘in elinden çıkma bir grup gizli ajanlarla ilgili bir dizi. Graceland, ajanların kaldığı eve verilen bir takma ad ve adı da ünlü şarkıcı Elvis Presley‘den geliyor. Şarkıcının son yıllarında yaşadığı, öldüğü ve mezarının bulunduğu ev ile arazinin adının bu olmasından kaynaklanıyor. Dizideki olaylar da gerçek yaşanmışlar üzerine kurulmuş durumda. Gelelim konusuna:
Güney Kaliforniya’da denize nazır bir ev, harika da bir manzarası ve içeriği var. Eve zamanında bir uyuşturucu operasyonunda el koyulmuş ve sonrasında bir grup ajanın yaşaması için uygun bir yer haline getirilmiş. FBI, Uyuşturucu (DEA) ve Sınır Koruma’dan (ICE) ajanlar burada normal bir yaşantıları varmış gibi yaşıyorlar ve gizli görevdeler. Bu ajanlardan Donnie, 63 dakikalık pilot bölümünün başında iş üstündeyken çıkan bir sorundan dolayı vurularak yaralanıyor ve Graceland, eve onun yerine yeni birinin gelmesi ile başlıyor: Mike Warren.
graceland_a
Mike “Levi” Warren
Mike akademiden yeni mezun olmuş bir FBI ajanı. Akademiyi 1. olarak bitirmiş bir ajan olarak olağan bir beklentiyle Başkent’e atama beklerken kendini bu evde buluyor ve kısa sürede dış dünyanın beklediğinden daha farklı olduğunu anlıyor. Bu yeni dünyada herkesin bir sırrı var ve görevleri nedeniyle yalanlar, yaşam biçimi olmuş durumda. Tabii artık onun da…
Konu ve benim kendisini özellikle Gossip Girl‘de Nate’in kuzeni olarak tanıdığım, film izleyenlerin Les Misérables (2012) ile tanıyabildiği Aaron Tveit‘in canlandırdığı Mike aşağı yukarı bu şekilde. Konuyu biraz daha açmak için biraz da evdeki diğer karakterlerdenbahsedeyim:
graceland1x1b
Johnny – Paige – Mike – Jakes – Briggs – Charlie
Paul Briggs: Graceland’in ve evdeki ajanların yöneticisi. FBI’dan. Yıllar içerisinde başardıklarıyla FBI’ın içinde ve eğitim merkezi Quantico’da efsane olarak görülen birisi. Evin içindekilerin en kapalı kutusu. Birkaç yıl önce yaşadığı ama asla konuşmak istemediği bir olaydan dolayı daha farklı biri haline gelmiş. Zaman zaman bu durum dizide kendini hissettiriyor. Daima kendince hesapları ve planları var. Graceland’in açığa çıkmaması içinse geçmeyeceği sınır yok.
Mike’ın eve uyum sağlaması işi ona kalmış durumda ama gelişine de şüpheyle yaklaşan birisi: “Akademi 1.’si mezun olduktan hemen sonra böylesi bir eve neden atanmış olabilir ki?“ Karakteri özellikle Rescue Me ile tanınan Daniel Sunjata canlandırıyor.
Catherine “Charlie” DeMarco: FBI’dan. Özellikle kılık değiştirme ve içeri sızma konusunda uzman bir ajan. Mike’a karşı en ılımlı yaklaşan kişi. Başarma hırsı var ve işinde azimli. Evde en yakın ‘olabildiği’ kişi Briggs, onunla da ne kadar olunabilirse artık… Karakteri benim özellikle sevgili CSI:NY‘tan tanıdığım Vanessa Ferlito canlandırıyor.
Joe “Johnny” Tuturro: Bir diğer FBI ajanı. Evin eğlence kaynağı denilebilir. Ama onun da kendince sınırları ve bir patlama noktası olabiliyor. Briggs’in bir çeşit ortağı denilebilir. Öyle biriyle ne kadar ortak olunabilirse tabii… Karakteri 5 yıl kadardır oyunculuk yapsa da asıl çıkışını bu rolle yapan Manny Montana canlandırıyor.
Paige Arkin: Uyuştucu Birimi’nden. İlk tanışmamız bir görevi nedeniyle ikinci bölümde oluyor. Paige güzelliğinin farkında olan ve işi için bunu kullanmaktan çekinmeyen biri. Kendisini Breakout Kings izleyenlerin iyi tanıdığı Serinda Swan canlandırıyor.
Dale “DJ” Jakes: Sınır Koruma’dan. Kendininkinin yanında uğraştıkları davalarda ekibe de yardım ediyor. Geçmişinin de getirisiyle evdekilerle yakınlık kurmaktan kaçınan ve Graceland’i iş olarak görmekte ciddi biri. Bu da bazen ipleri geriyor… Karakteri Harper’s Island veya The Killing‘ten tanıyor olabileceğiniz Brandon Jay McLaren canlandırıyor.
new-summer-shows-2013-graceland1
Dizi, bölümlük polisiye tanıtımına yakın olsa da ortayı bulan bir polisiye. Bulaştıkları davalar ve olaylar bir şekilde karakterlerin kendileriyle, geçmişleriyle veya başka önemli noktalarla bağlantılı şeyler oluyor. Briggs’in neler sakladığı, Mike’ın evdeki konumu ve karakter ilişkileri gibi şeyleri de atlamadan davalarla birlikte yrütüyorlar. Tarz olarak “bir USA Network dizisi işte” desem bir grup insan için anlaşılır olurum herhalde…
Gelelim bir de nasılına:
Graceland - Season 1
Piyasada polisiye bol durumda, malumunuz. Hatta en çok onlardan var ama iyi ki de varlar. Bu kadar çokluk içinde Graceland şart mı? Dürüst olayım, ben çevirdim-kesinlikle pişman değilim de hayır. USA Network dizilerini sıralamaya kalksak biri çıkıp “Bunun yerine siz şunu deneyin.” diyebilir. Ama şu da var:
Bu dizi yaz vaktinde yayınlandığında dizilerin çoğu ara verdiği için elde olanlar içinde gayet yeterli bir polisiye olarak ortaya çıktı ve insan ihtiyacını karşıladı. Ben bayıldım diyen de çıktı, bu karakterleri çok aramışlar mı diyen de çıktı. Yani kişisel zevke bağlı bir polisiye kendisi. Kendi adıma da yeterli buldum. 2. sezonunu çevirirmiyim şu zamandan bilemiyorum ama izlemeye devam edeceğimi biliyorum.


Size de eğer ki polisiye dizileri seviyorsanız, yeri geldiğinde ana konuya bağlı olmakla birlikte bölümlük olaylar işleyen bir polisiyeye itirazınız yoksa en azından denemeniz için tavsiye edebilirim. İyi seyirler.
Devamını oku ...

Vicious -- Tanıtım

İngiliz milleti espri anlayışı bakımından ‘bir miktar‘ değişik bir millet. Bana göre Amerikalılardan aşağı kalır yanları yok ve bunları dizilere yansıtma konusunda da onlar kadar, hatta bazen daha da iyiler. Tabii her çeşit kişiliğe uymayan bir anlayışları da var, o konu inkar edilemez. Neyse, efendim, bu millet bu espri anlayışına göre Nisan sonunda yeni bir sitkom daha yayına soktu: Downton Abbey‘in de yayıncısı olan ITV kanalına ait Vicious. Peki, nasıl bir dizidir Vicious?
En özet haliyle “Gay komedisi“. Dolayısıyla ben kaldıramam-ilgimi çekmez diyorsanız siz bilirsiniz, ben baştan uyarmış olayım da. Bunun dışında, yayınlanmış ilk sezonu 6bölümden oluşuyor ve 2. sezon onayını da aldı. Bölümlerin kahkahalı olma gibi bir özelliği var ve klasik uzunluğa sahip bir komedi olarak 22 dakika civarı sürüyor.
#Not 1: ITV, Downton Abbey’e yaptığı gibi Vicious için de Yılbaşı özel bölümü yayınlayacak. Bölüm 24 Aralık’ta.
#Not 2: Dizinin ilk sezonunun altyazısı tam durumda. Hatta söylemesi ayıp bizzat ben çevirdim.
Gelelim dizinin konusuna:
48 yıldır birlikte olan ve aynı dairede birlikte yaşayan, artık yaşını başını almış 2 adam:Freddie ve Stuart. Freddie, aktörlük yapan birisi. Reklam, tiyatro, dizi, film derken yıllar içinde önemli işler yapsa bile çok da parlamadığı bir kariyeri olmuş. Ama kendisine sorsanız Sir Ian McKellen gibi biri. Yaşlı olduğunu da kabul etmeyen bir huysuz.
Stuart ise yıllar önce bir barda garsonluk yapan -zaten ikili de bu sayede tanışmış- ve şu sıralar temizlik/yemek gibi evin idaresini yürütme görevine bürünmüş biri. Aradan 48 yıl geçmesine rağmen annesine Freddie ile olan ilişkisini söyleyememiş ve hala  ’ev arkadaşı‘ numarasını kullanıyor.
İkilinin -birbirlerini sevseler de- didişmeden ve birbirilerini eleştirmeden duramadıkları bir ilişkileri var. Zamanlarının çoğunluğunu da köpek bakmak, kitap okumak gibi işlerle geçirir olmuşlar. İşte, çiftin bu monoton hayatı, üst katlarına yeni birinin taşınmasıyla karışıyor.
Violet – Freddie – Stuart – Ash
Ash‘in ilk seferinde yanlışlıkla, sonra komşu olarak kapıdan girmesinin ardından ikili, onunla “ilgilenmeye” başlıyorlar ve bu da komik birçok duruma sebebiyet veriyor. Ama bu açıdan yalnız da değiller. Dizi için ikilinin uzun yıllardır yakın arkadaşları olan Violet karakterinden de bahsetmek gerekiyor. Kendisi onlara katlandığı kadar ikilinin de ona katlandığı, hiç evlenmemiş ve erkek düşkünü biri.  Dolayısıyla o da Ash ile yakından ilgileniyor.
Ash ise biraz tuhaf, biraz saf, biraz eğlenceli, ikili ve diğerlerinden ara sıra akıl alan bir genç, ki bu da onu komik durumlara sürüklüyor. Ayrıca konuk olarak bazen eşcinsel çiftin arkadaşı Penelope ve Mason da yer almakta. Penelope tatlı hafıza kayıpları yaşayan, Mason ise eli sıkı ve beleşçiliği seven iki eski arkadaş. Her bölümde, şundan-bundan dolayı özellikle 4′lü veya diğerleri bir araya geliyorlar ve aralarında geçenler işlenmekte.

Dizinin ana kadrosundaki gay çiftten aktör Freddie’yi, Yüzüklerin Efendisi başta olmak üzere oldukça tanınmış bir isim olan Sir Ian McKellen canlandırıyor. Kendisi aynı zamanda eşcinselliğini açık yaşayan bir kişilik. Onun partneri Stuart’ı ise bir başka emektar oyuncuDerek Jacobi canlandırıyor. Kendisi daha önce siteye tanıtımını yaptığım Titanic: Blood and Steel dizisinin de önemli bir oyuncusuydu.
Yeni taşınan komşu Ash, öncelikle Misfits‘teki Simon olarak tanınan, şimdilerde Game of Thrones‘ta Ramsay Bolton olarak da karşımıza çıkan Iwan Rheon tarafından canlandırılıyor. Son olarak, çiftin yakın arkadaşı Violet, Harry Potter izleyenlerin Madame Maxime olarak iyi hatırlayacağı ‘a emanet. Tam kadroyaşuradan bakabilirsiniz.
Dizinin nasılına gelirsek…
Vicious sezonunun geneli tek mekan üzerinde, yani çiftin evinde geçen, orijinalinde bir stüdyo dizisi. Bu durum da insana rahatsızlık vermiyor. Ayrıca ben kahkahalı komedilerle çok anlaşabilen birisi de değilimdir, buna rağmen diziyle olan ilişkimi sürdürebildim.
Gidişat olaraksa itiraf etmek lazım, dizideki ‘British sense of humor‘ (İngiliz espri anlayışı) nedeniyle herkese uymayacak bir yapısı var. Espriler başta gay çift olmak üzere karakterlerin birbirlerini tatlı/sert eleştirmeleri, laf sokmaları ve pot kırmaları üzerinden yürüyor; bölümler de geçip gidiyor. Gay komedisi etiketini yabana atmıyorlar, eşcinsellik üzerine de espriler, takılmalar tabii ki olmakta ama durumu sulandırma veya insanın gözüne sokma da yok.
Ana 4 karakter ilk bölümle olmasa da kısa sürede alışılabilir kişiler, özellikle gay çiftin karşılıklı döktürmesini izlemek eğlenceli olabiliyor.
Yanında bir de Iwan Rheon’un insanın niyeyse ağzını açık bıraktıran İngiliz aksanı var ki o nasıl bir şey hala anlamış değilim; Misfits ya da GoT’ta bu kadar belirgin şekilde insanın gözüne sokmuyorlardı herhalde ya da ben o dizileri başka bir kulakla dinliyormuşum.
Tüm bunlar üstüne ilk bölümle karar vermemenizi de tavsiye ederim. Ama öyle sürekli kahkaha atmayı beklemeyin tabii, o kadar da değil. İnsana vakti geçirtmesini bilen komedilerden biri işte. Velhasıl, İngilizlerin adeti olduğu üzere sezonu kısa süren (6), izlerken insanı yormayan bir komedi arayışındaysanız, bir tarafından da dizi sizi çektiyse Vicious, kuvvetle olmasa da en azından denenmesi için tavsiye edilir bir dizi. İyi seyirler…
Kaynak: 22dakika.org - Yazı bana ait.
Devamını oku ...

Titanic: Blood and Steel | Tanıtım

Bir zamanlar takvim 1912 yılının 15 Nisan’ıyken o dönemin en büyük transatlantiği Titanic, bir buzdağına çarpıp da denizi boyladı ve yüzlerce insan hayatını kaybetti. Titanic’i ve hikayesini az-çok biliyorsunuzdur zaten. Üstüne pek çok şey yazıldı, çizildi ve çekildi. Hala da yapılıyor. İşte, dünyayı bu derece etkileyen ve kendini konuşturan bu felaketin ardından 100 yıldan fazla zaman geçti.
2012 yılındaki 100. yıla ithafen 1997 yapımı ünlü Titanic filmi 3 boyutlu olarak yeniden vizyona girdi. Çeşitli belgeseller çekilip programlar da yayınlandı. Asya geneline yayın yapan ve Amerikalı A&E kanalının yan kanalı olan History Asia ise diziyi kendince anmak için karşımıza Titanic:Blood and Steel adında bir mini diziyi getirdi.
Peki nasıl bir dizi ve diğer yapımlardan farklılığı ne?
Efsane nasıl var oldu?
Titanic denince akla direk batması gelmekte. Hatta 100. yıl kapsamında bunun üstüne kurulu 4 bölümlük bir mini dizi Titanic de çekildi. Ama bizimki ünlü geminin batışı değil, temelinde kaçınılmaz sona giderken yaşananlar, yani yapılışı üzerine kurulu bir yapım. Toplamda da 12 bölümü var.
Ek: Dizi ülkemizde TV2‘de dublajlı olarak yayınlandı. İzlediğim dizilerin dublajına katlanamayan biriyim. Ama önceden izlediğim bir dizi olmadığı için mi yoksa bu dizide sahiden kıvırdıkları için mi bilmiyorum, dublaj gözüme batmadı ve ben de dublajlı izledim. Kanalın dublajlarını bilenler için de diğerleriyle alakası yok diyebilirim. Eğer siz de dublajlı takip etmek isterseniz buraya bakabilirsiniz.
Tanıtımın bundan sonrasına konuyla, onu da içine ana karakterleri alarak devam edeyim:
** Titanic, yapımına başlanıp da bitirildiği yaklaşık 3 yılını (1909-12) Kuzey İrlanda bölgesinin merkeziBelfast kentinde geçirdi.

* Mark Muir: 
Alanında uzman, gemiler ve özellikle çelikten iyi anlayan bir metalurji uzmanı. Ama sevdiği işini ve göz koyduğu Titanic’i yapmak için dinini ve oldukça karışık geçmişini saklamak zorunda. Çünkü o, Protestanların hakim olduğu, Katoliklerin 2. sınıf insan muamelesi gördüğü ve ahlaki kuralların sıkı olduğu Belfast’taki bir Katolik.
Ama bir insanın bildiği ve unutmaması gereken bir şey varsa, o da geçmişin birinin peşini asla bırakmadığı. Muir de Titanic’in gölgesinde hayatı karışmaya başlayan birisi.
Not: Ünlü transatlantiğin batma nedenleriyle daha çok Muir sayesinde yüzleşme imkanı buluyoruz. Karakteri, genelin Gossip Girl sayesinde tanıdığı Kevin Zegers canlandırıyor.
* Sofia Silvestri: Titanic’i yapan şirkette çalışan, dolayısıyla Muir ile tanışıklığı olan, dizinin de aşk kolunu oluşturan karakter. Sofia gibi ailesi de işçi kökenine tabi ve Titanic’in gölgesinin altındalar.
O dönemde Belfast’ta etkili olan bir diğer konuysa, işçi ve kadın hakları nedeniyle yaşanan alt-üst sınıf kavgası. Burada da Sofia ve çevresi üzerinden işliyorlar. Karakteri, İtalya merkezli bir kariyeri olan Alessandra Mastronardi canlandırıyor.
* Lord Pirrie: Gemiyi yapan White Star şirketinin başındaki kişi. Prensipli, dürüst ve Muir başta olmak üzere açık fikirli olan Pirrie, buna rağmen gemiyi zamanında yetiştirmek için “gerekenleri” yapmaktan çekinmeyen türden biri.
O dönem gündemdeki bir diğer konuysa, İrlanda’nın bağımsızlığı. Lord da krallığa bağlı olsa da, içten içte destekleyen bir adam. Karakteri emektar oyuncu Derek Jacobi canlandırıyor.
Not: Büyük Britanya Krallığı günümüzde özerk 4 kısımdan oluşmaktadır: İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda. Belfast’ın da  içinde yer aldığı İrlanda adası, o dönem tamamen krallığa aitti. 1920-21 yillarında, adanın bir kısmı Kuzey İrlanda adında krallığa bağlı kalırken, kalanında bildiğimiz adıyla İrlanda Cumhuriyeti kuruldu. Dizinin geçtiği 1909-1912 dönemi, bu amaçla siyasi ve toplumsal anlamda seslerin yükselmeye başladığı dönem oluyor.
Yukarıdaki 3 karakter yapımın “en ana” karakterleri, ama bir dizi Titanic gibi bir hikayeye ve bahsettiğim konulara sahipse tahmin edersiniz ki çok daha fazlası da var: Sofia’nın ailesi, işçi sınıfının önde gelenleri, gemiyi yapan şirketin önde gelenleri, geminin finansörü J.P. Morgan veya Titanic’i gazetelere “pazarlayan” gazeteci Joanna (Çığlık serisinden Neve Campbell, ki Muir ile ikisi en sevdiğim karakterler) gibi…
J.P Morgan – Lord Pirrie – Joanna – Mark Muir
Kalabalık bir kadrosu ve karmaşık bir yapısı var gibi görünse de buna alışması 2, belki 3 bölüm sürüyor. Zaten var olan kadro ve gayet yeterli oyunculukları da bunu kolaylaştırıyor. Finaline kadar işlenen ve yukarıda da birazını bahsettiğim konuları da sağlam şekilde bir sona erdirmekte. Hatta bazı detaylarda ayakları yere fazla sağlam basıyor.
Velhasıl, eğer Titanic efsanesine ilgi duyuyorsanız ve batışına değil de o kaçınılmaz felakete giden yolda yaşananları öğrenmek istiyorsanız Titanic: Blood and Steel, bu bakımdan oldukça doyurucu bir dizi.Tavsiyedir…
#Söylemezsem çatlarım: Dizinin sonunda “bazı” karakterler de Titanic’e biniyor. Hatta ben bir tanesi yüzünden duvar çarpmışa döndüm en nihayetinde. Geçmişler ola…
Devamını oku ...