1 Ekim 2013 Salı

NBC'nin Hillary Kabusu

hilary_tv_a_l
 Amerikanın 5 ulusal kanalından biri olan NBC, 1.5-2 ay kadar önce gelecek yıl  ya da gelecek dizi sezonu içerisinde yayınlanmak üzere birkaç mini dizi siparişi vermişti: 6 bölümlük Kleopatra‘nın yaşamı, Stephen King’in Tommyknockers romanının bir uyarlaması, Rosemary’s Baby‘nin TV’ye uyarlaması, Plymouthkolonisi ile ilgili Plymouth ve son olarak da Amerika’nın tanınmış ismi Hillary Clinton‘ın hayatı üstüne 4 bölümlük bir mini dizi.
NBC’nin mini dizisi 1998 yılından başlayarak günümüze doğru gelecek bir proje olacak ve Hillary’yi canlandırması için Diane Lane seçildi. 1998 konusunda bir noktadan bahsedeyim, Monica Lewinsky Skandalı bu yıl içinde patlak verdi. Dolayısıyla proje gerçekleşirse ya hemen ardından başlaması ya da patlak verdiği süreci de içine alması bekleniyor. Buraya kadar her şey normal aslında. Ne olduysa bundan sonra başladı.
072813-Hillary-diane-lane
Proje üstüne, Amerika’nın Cumhuriyetçi Parti Ulusal Komitesi Başkanı Reince Priebus’tan “Clinton’la ilgili planlanmış programı iptal edin ya da 2016 seçimleri öncesi Cumhuriyetçilerin münazaralarını takip etmenize izin vermeyeceğiz” açıklaması geldi. Peki nereden çıktı bu? Durduk yere değil tabii ki.
Dünya Hillary Clinton’ı 2 dönem Amerika Başkanı olmuş eşi Bill Clinton sayesinde tanımış olsa da siyaset dünyası kendisine yabancı değil. Kendisi New York’tan Senato’ya girmenin yanında, 2008 seçimlerinde Demokrat Parti’de Obama’ya karşı partinin başkanlık adayı için yarışmış ve kaybetmişti.  Ardından da 1. Obama Dönemi boyunca Dışişleri Bakanlığı yaptı. 2012 seçimlerinde tekrardan Obama’nın karşısına çıkmasa da Clinton’ın 2016 seçimlerinde tekrardan aday olmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Bu yüzden de Cumhuriyetçi Parti üyeleri ‘seçim öncesi yardım‘ olarak görülen bu projenin gerçekleşmesinden rahatsızlar ve bunu belirtmekten de çekinmiyorlar. Hatta 2014 içerisinde Clinton’ın hayatı üstüne bir belgesel hazırlamayı planlayan CNN kanalını da aynı şekilde uyardılar. Peki kanalların cephesi?
Hillary Clinton
CNN açıklamaya “Daha yolun çok başında olan bir projeden bahsediyoruz. Hem bizim yayınlarımıza katılmazlarsa ne olacak? Bu oy veren kişilere saygısızlık olmaz mı?” şeklinde cevap verdi sadece. Şimdilik onun cephesi daha sakin görünüyor zaten. Karışansa NBC’ninki oldu.
Açıklamanın üstüne daha bir hafta geçmeden Fox Tv Studios şirketi projeye verdiği mali desteği ‘bütçe planlaması‘ adı altında geri çekti. Haliyle bu durum projeyi hayata geçirmek isteyenleri ve kanalı bir miktar zor duruma düşürmüş oldu. NBC ise resmi bir açıklama yapmadı ve sadece “henüz bir senaryo aşamasına girmediklerini, şimdilik başlanan bir çalışma da olmadığını” belirtti. Ama bir çıkmaza girdikleri de gerçek.
Amerika’daki bir kanal için seçim çalışmalarından biraz bile olsa boykot yeme riski kolay bir durum değil. Özellikle de zaten 2 partinin olduğu bir ülke olduğunu düşünürsek… Projeyi iptal ettiklerinde de siyasi baskı adı altında alabilecekleri diğer tepkileri hesaplamak zorundalar. Üstelik çekilen dizinin içeriği nedeniyle bu sefer de Hillary Clinton cephesinden tepki toplama durumu var. Zaten Cumhuriyetçiler’in yaptığı açıklamaya kadar Clinton cephesinden tepki gelmemiş olsa da onlar da “bu açıklamadan“ rahatsız olmuş durumdalar.
Bir de şöyle bir şey var ki kanalın içinde bulunduğu durum “birisi” için ilk de değil.
1558300
Amerika’nın bir diğer ulusal kanalı CBS, 2003 yılında eski başkanlardan Ronald Reagen ile ilgili 2 bölüm/180 dakikalık bir TV yapımı hazırlamıştı. Ama daha başlamadan içeriği nedeniyle gelen tepkilerden dolayı kablolu olan kardeş kanalı Showtime‘a pasladı ve orada yayınlandı. NBC’nin başında olup da projeye ilk başta onay veren isim Robert Greenblatt ise buradan önce ve dizi orada yayınlandığında Showtime’ın başındaydı. Eleştirel yorumlar onun kanalına kalmış oldu ve şimdi yine aynı durumun içinde.
Düşünceler adamın bunu unutmuş olamayacağı ama Cumhuriyetçiler’den böyle bir açıklama da beklemediği yönünde. Gelen dedikodulara göre de şu an için NBCUniversal’ın CEO’su Steve Burke‘ten kendisine bu yönde bir baskı gelmemiş. Ama aynı dedikodular maddi destek çekilmesi, olayın medya yankıları ve boykot ihtimali nedneiyle dizinin “sessiz sedasız” yapımına bile başlanmadan ortadan kaybolacağı yönünde.
Benzer dedikodular Greenblatt’ın projenin arkasında durmak istediğini de söylüyor ama eklemeden de edemiyorlar: “Showtime bir kablolu, yani ücretli bir kanal, NBC ise ulusal bir kanal. Greenblatt bir ulusal kanal yönettiğini de unutmamalı!“ Bakalım Hillary’nin akıbeti ne olacak? Kanal eleştirileri ve boykot riskini alarak gerçekten yayınlanacak mı, yoksa haberimiz bile olmadan ortadan yok mu olacak?
Güncelleme: Bizim 1 Ekim’e girdiğimiz saatlerde (ben buyazıyı BirdiziHaber için çok daha öncesinde yazdım) NBC ve CNN’nin projeleri iptal ettiği haberi geldi.
Hillary Clinton
Devamını oku ...

Tanıtım: Mistresses

SHOWSHEET_Mistresses-640
Amerika’nın ulusal kanallarından ABC, geçtiğimiz dizi sezonunun taaa başlarında toplamda 10 yeni diziye onay vermişti. Ama bunlardan birini, yani Mistresses‘i diğer dizilerinin aksine sezon içinde değil de 2013 yazında yayınlamaya karar verdi. 13 bölüm yayınlanan ilk sezonunun ardından beklentilerini karşılamış olacak ki 2. sezon onayını da verdi.
Zira dizi dünyasının içindekiler az-çok bilir, yaz vakti taptaze olarak ekrana gelen ulusal kanal dizileri için bu alışılageldik bir durum değildir. Büyük çoğunluğu yoğun bakıma girme gereği duymadan direk morga yönlendirilirler. Ama asıl konu bu değil, ben amacıma döneyim. İlk sezonunu izlediğim ve sevdiğim Mistresses ile ilgili bir tanıtım yapayım diyorum. Nasıl bir dizidir Mistresses?
mistresses1
Orijinal Mistresses dizisinin kadınları
Efendim, kendisi uyarlama bir dizi. Dizi işinde profesyonel bir millet olan İngilizlerin BBC One kanalının, 2008-10 arasında 3 sezon yayınlanan aynı isimli dizisinden uyarlama. 2009 yılında Lifetime kanalı da bu amaçla bir girişimde bulunmuştu ama hazırlanan pilot onay alamamıştı. Sonrasında ABC’ye kısmet oldu. Dizi, genel tarzı ve en özet haliyle adının da çağrıştırdığı üzere ikisi abla-kardeş, diğer ikisi abla ile çok uzun yılların arkadaşı 4 kadının hayatı ve karmaşık ilişkileri üzerine kurulu.
Ama diziyi tanıtmak amaçlı bu 4 kadın üzerinden konudan da bahsedeyim tabii ki:
ALYSSA MILANOSavannah “Savi” Davis: Başarılı bir kariyeri bulunan evli bir avukat. Bir miktar kontrol sever, işini sever, Avustralya aksanlı kocasını da sever bir kadın. Ama aralarında bir süredir çocuk denemelerinden gelen bir gerilim var. Kardeşi için de anne rolü üstlenen biri. Dizinin isminin ona düşen “payı”, iş yerindeki arkadaşı, davalardaki ortağı Dominic…
#Ek Bilgi# Karakteri özellikle Charmed dizisi ile bilinen Alyssa Milano canlandırıyor. Lifetime diziyi uyarladığında Milano’nun Charmed’daki rol arkadaşı Holly Marie Combs da dizinin kadrosundaydı. Kendisi İngiliz dizisinde Siobhan karakterine denk gelmekte.
635040500272230000Josslyn “Joss” Carver: Savi’nin içte iyi, dışta sürtük olan kardeşi. Emlakçılık işiyle uğraşmak bir yana, kendi ev sahibinden evli patronuna kadar yatmakta sıkıntı görmeyen, ilişki konusunda serbest ruhlu biri. Ablasıyla  arasında yılların anne rolünden gelme hafif bir gerilim var. Dizinin kendisine düşen “payı” ise ev göstermeye başladığı lezbiyen çift ve işyerindeki sürpriz yeni patronu…
#Ek Bilgi# Karakteri ilk önemli projesi olan Jes Macallan canlandırıyor. Kendisi orijinal dizideki Jessica‘ya denk gelmekte.
ROCHELLE AYTESApril Malloy: 3 yıl önce kocasını kaybetmiş ve hala da bunun yasından kurtulamamış dul bir kadın. Kızı için yaşamakta ve bir yandan da yeni açtığı ev eşyaları dükkanını yürütmekte. Tam hayatını yoluna koymuş gibi dururken birkaç taraflı ortalık karışıyor. Dizinin isminin ona düşen “payı”, kocasından çocuk sahibi olduğunu iddia ederek ortaya çıkan bir kadın…
#Ek Bilgi# Karakteri genellikle konuk ya da birkaç bölümlük dizi kariyeri bulunanRochelle Aytes canlandırıyor. Aytes Lifetime kanalı bu dizi için çalıştığında da ana kadrodaydı. Kendisi İngiliz dizisinde Trudi karakterine denk gelmekte.
KarenTitle-300x336Dr. Karen Kim: Başarılı kariyeri olan bir psikiyatrist. Dizinin açılışında, bir süredir sevgilisi olan evli hastasını kaybediyor. Dizinin isminin ona düşen “payı”, bundan sonrasında adamın ölümünün derinlerine inilmesi, daha da önemlisi rahmetli evli sevgilisinin babasının ölümünü atlatmak için destek arayışındaki oğlu Sam…
#Ek Bilgi# Karakteri tabii ki Lost ile tanınan Yunjin Kim canlandırıyor. Kendisi orijinal dizideki Katie‘ye denk gelmekte. Ayrıca oyuncusundan gelme sempatinin de katkısıyla dizi içinde hikayesini ve gidişatını en sevdiğim karakter.
ban[749]
Karen – Sam – Harry – Savi – Joss – Dominic – April
İngiliz yapımı Mistresses’ı izlemedim. Orijinal-uyarlama ikilisinden genellikle birini tercih etme kuralımın da katkısı nedeniyle ikisi arasında karşılaştırma yapabilecek durumda değilim. Ama diğer bir açıdan karşılaştırırsak dizi için Sex and the City‘nin hafif versiyonu denilebilir. İçine biraz Desperate Housewivesda katılmış. İzlerken insanı yormuyor ve vakit geçirmek için uygun bir dizi.
Başka bir açıdan bakarsak da içinde yeterli miktar pembe dizi dozu da bulabilirsiniz, söylemiş olayım.  Şu noktadan sonra burun kıvıranlara da Nida‘nın daha önce şu yazısında bu diziyle ilgili yazdığı sözlerle cevap vermek istiyorum:
“Ah beni bunlarla uğraştırma, memleket ne halde falan demeyin. Hepimiz Banu Alkan filmleri ile büyüdük ve bu tarz konulara bayılırız. Hatta bütün şirretliğine rağmen de içlerinde biri favorimiz olur. Gözlerinizi kısıp bakmayın, bazen sadece bakmak için de izlemek lazım. Kimi zaman kahramanınız, sadece sizin kafanızı boşaltan biridir.”
#Oyunculuklar: Rollerine oturmuş kişiler mevcut ama ödüllük de oynamıyorlar tabii ki. İlk başta bir garip gelse de onların kendisinin rollerine alışmasıyla siz de onlara alışıyorsunuz. Zaman zaman gayet basit olmakla birlikte senaryonun gelişine bağlı olarak da haklarını veriyorlar, yalan yok. Bazen kendilerinden beklemeseniz bile…
Mistresses
#Senaryo: Pembe dizi etiketini unutmazsanız sorun olmaz. Zira 4 kadının dizinin ismini bir şekilde içine alacak şekilde başına gelenler insanın ilgisini çekip kendine bağlıyabiliyor da. Ama yine de ilk bölüme bakıp da karar vermeyin, az daha izleyin. Ayrıca ilk sezonun sonundaki “To be contunied...” durumu takdire şayan bir şekildeydi bence. 2. sezon onayı almasaydı neler olurdu hiç bilmiyorum…
#Sonuç: ”Yazın daha rahat izlenebilecek dizilerden” olarak tavsiye edilecek bir dizi Mistresses, ama ulusal kanalların yazın başlattıkları yeni dizilere onay verme ihtimalleri düşük olduğundan, ucu açık bir şeyi tavsiye edeceğime tanıtım yazmamayı tercih ederim diyen biri de olduğumdan ancak bu zamana kaldı.
Dolayısıyla artık yazı-herhangi bir tatili mi beklersiniz, pembe dizi-vari dizileri severim ve boş zamanım bol-ben şimdi de izlerim der misiniz o kadarını bilmem. Ama bu tarz diziler ilgisini çekenler en azından bir ara biraz olsun deneyebilirler. Velhasıl, benden bu yazılık da bu kadar artık, adet gereği iyi seyirlerdeyip gidiyorum…
Devamını oku ...

Tanıtım: Devious Maids

devious-maids
Amerika’nın Lifetime kanalı “Orijinal Lifetime Filmi” etiketi ile hazırladığı, hatta filmlere/dizilere konu edilen, yorum yapılan filmlerle bilinen bir kanal. Ama dizi işine de tamamen sırtını dönmüş bir kurum değil. Hatta daha önce sitede bu kanala ait içinde Jennifer Love Hewitt‘i de bulunduran The Client List dizisinin tanıtımını da yapmıştım. Şimdi de bu familyaya ait bir diğer dizi, yani Devious Maids‘in tanıtımını yapayım diyorum.
Nasıl bir dizidir Devious Maids?
Efendim, bildiğiniz pembe dizi. Literatüre baksak komedi-drama/gizem diye geçiyor, yapısı öyle zaten; ama içini açıp bakarsak aynı zamanda bir pembe dizi. Hatta Latin soslu. Dolayısıyla bunu bir baştan söyleyeyim, sonradan sorun çıkmasın.
 Screen-shot-2012-04-18-at-11.55.04-AM
ABC’nin 8 sezonluk pek bir sevilen Desperate Housewives dizisi malumunuz. Hatta biz de aldık aynı isimle uyarladık, hala da ekranlarda. O dizinin yaratıcı Marc Cherry bu dizinin de yaratıcısı durumunda. Ayrıca dizinin kendisi de Meksika yapımı bir başka dizinin pilotu üstünden yontulmuş.
Dizi, Cherry faktörü yüzünden ilk başta ABC’de yayınlanması için hazırlanmıştı; ama kanalın niyeyse hoşuna gitmemiş; o yüzden pilota onay vermedi. Bay Cherry de diziyi gidip Lifetime’a verdi. Kendisi sezon içinde pilotunu geçen reytinglerle sürdürdüğü yayın hayatının getirisi olarak ilki gibi 13 bölümlük 2. sezon onayını aldı.
Pembe dizi dedim ben ama peki nasıl bir konusu var bu dizinin?
devious_maids_ver5_xlg-crop Not: Dizinin ana karakterlerinden Carmen, Desperate Housewives’ın final bölümünde de görünmüştür. Ama dizinin onun spin-offu (uzantısı) olarak görüldüğü de söylenemez. Ayrıca Eva Longaria da dizinin yapımcısı olarak destek veriyor.
Los Angeles, Beverly Hills’ten 4 hizmetçi. Aslında 5 taneler, ama pilotun ilk dakikalarında bir tanesi, biri tarafından gizemli şekilde öldürülünce sayı 4′e düşüyor. Çalıştığı evdeki bir diğer kişi de cinayetten tutuklanıyor. Trajik bir olay da olsa bir süre sonra her şey bir şekilde yoluna girmiş görünüyor. Sahiden de öyle mi derseniz, dizi izliyoruz şurada, tabii ki hayır. Dizi aslında 4 olan sayının yeniden 5′e çıkması, yani Marisol’un da katılmasıyla resmen başlamış oluyor.
Dizinin konusunu açmak için kısa da olsa hizmetçilerden bahsedeyim diyorum:
1_photo
Carmen – Valentina – Marisol – Rosie – Zoila
Biri anne-kız olan 5 hizmetçinin haliyle çalıştığı 4 ev var, ki bu evlerin sahipleri yaşadıkları yerden de anlaşıldığı üzere ultra zengin kişiler.
Rosie: Eşi vefat ettikten sonra çalışmak için Meksika’dan gelmiş ve oğlunu geride bırakmak zorunda kalmış. Onu da Amerika’ya getirtmek için uğraşıyor ama aşması gereken engeller var. İki oyuncu çiftin yanında çalışıyor, ki yeni doğmuş bir çocukları da var. Bir de o ikisine pek çift denemez…
Carmen: Şarkıcılık hayallerini gerçekleştirmek için müzik dünyasının önemli isimlerinden Alejandro’nun yanında hizmetçiliğe girmiş. Ama onun da bu yolda önünde engeller var, en başta da çalıştığı evin yöneticisi olarak Alejandro’yu ondan korumayı görev edinen Odessa. Tabii hayatında fazlası da var…
Zoila ve Valentina: Zoila, duygusal iniş-çıkışları ve bağımlılıkları çok olan, ama aynı zamanda dizinin de en eğlenceli kişiliklerinden Genevieve için 20 yıldır çalışan biri. Artık arkadaş olmuşlar. Kızı Valentina da evde onun yardımcısı durumunda ve evin oğlu Remi’den baya bir hoşlanıyor. Ama annesi alt-üst ilişkisi kapsamında bundan hoşlanmıyor…
…ve Marisol: Kocasına denk olmadığını düşünen ve eski karısıyla aralarına girmesinin rahatsızlığını yaşayan Taylor ile zengin kocası Michael’ın yanlarında çalışmaya başlıyor. Ama asıl nokta, gizliden gizliye öldürülen hizmetçinin hayatı ve başına gelenlerle ilgilenen biri. Elbette kendince bir amacı var, çabuk da öğreniyoruz ama yine de izleyerek öğrenmesi daha iyi.
Devious-Maids-poster-01-crop
Bu arada öldürülen hizmetçi Flora ile diğer kızlar da eskiden gelme yakın arkadaşlar ve Marisol da çalışmaya başlayınca bu grubun içine giriyor. Flora’nın çalıştığı kişiler, yani Evelyn and Adrian Powell, sosyetenin gözde ve güçlü sayılabilecek bir çifti. Dizinin de bir diğer önemli ailesi. Hizmetçi de yılın en önemli davetlerinden birinde herkes halen davetteyken öldürülüyor.
Yapımın tarzı aşağı yukarı böyle, yani bu 5 hizmetçinin çalıştıkları evlerde yaşananlar, kendi içlerinde yaşadıkları ve işlenen  cinayetin perde arkası üzerine kurulu. Dizinin nasıl olduğuna gelirsek:
Öncelikle Desperate Housewives izleyip de sevenler bunu da bir denesin derim. Çünkü Cherry Bey oldukça yakın iki dünya kurmuş durumda. Hatta yetmemiş olacak ki diğer dizide yer alan oyuncuları burada da kullanmış. Aynı şekilde merkezinde bir cinayet bulunması diziyi iyi besliyor. Asıl temasından sapmasa da komediyi senaryoyay iyi yedirmiş senarist.
Devious-Maids-poster-2-crop
Ama tabii bunlardan hareketle, girişte de bahsettiğim gibi bir pembe dizi havası da var, yok değil. Marisol dışındaki hizmetçiler Latin’ler ve o bayılınası aksanları buna ayrı bir tat katıyor. Karakter bakımındansa böyle bir diziden ne beklerseniz aynen o.
Kadrodaki 41 yıllık All My Children‘dan sonra bu diziye geçen, Hot in Cleveland izleyenlerin de kendisini iyi tanıyacağı Susan Lucci, karakteri Genevieve; oyunculuğu ve karakteri Evelyn’in hoşuma gittiği Rebecca Wisocky dizi  için artı faktörler olmuşlar. Yakışıklı ve güzel faktörlerini ise diziye çekmek anlamında iyi kullanıyorlar.
Çeviri bakımındansa şu an için Divxplanet’ten medet ummayın, eh, o yol tıkanınca da nereye başvurmanız gerektiğini az çok tahmin edersiniz. Tabii yine de sizin bileceğiniz bir iş. Velhasıl, şu vakitlerde çerez niyetine, kafa dağıtmalık bir dizi arıyorsanız, gizem ve oyunlarla ilgili dizileri severim, pembemsi dizilere de itirazım yok derseniz, buyurun bir deneyin derim diziyi. İyi seyirler efenim…
Devamını oku ...

Tanıtım: The O.C.

The-OC-the-oc-481612_1024_768
Bir grup gencin başından geçenler” etiketinin şimdiye oranla daha popüler olduğu bir dönemde, yani biz bir zamanlar 2003 yılındayken karşımıza yayınlandığı dönemin önemli ve ses getiren gençlik dizilerinden biri geldi: The O.C., yani uzun adıyla Orange County. Ben de yerlisinin kapımızı aşındırmasına ramak kalmışken orijinaliyle ilgili bir tanıtım yazayım dedim.
Nasıl bir dizidir The O.C.?
Gençlik dizisi etiketini bir yana bırakmadan şunu söyleyeyim, kendisi Gossip GirlHart of Dixie ve The Carrie Diaries gibi dizilerin de yaratıcısı Josh Schwartz‘ın bunların hepsinden önce el attığı ve kendisinin de televizyonda parladığı dizisi. Yapım toplamda 4 sezon (92 bölüm) sürdü ve Amerika’nın ulusal kanallarından FOX‘ta yayınlandı. Ülkemizde ise Cnbc-e‘de yayınlanmıştır.
Giriş kısmını burada kesip konuya dahil olursak:
The-OC-001
#Öncelikle# Dizinin açılımı Orange County gerçekte de var olan bir yerleşim yeri. Kaliforniya eyaletine bağlı bir şehir ve hikaye de buradaki Newport Beach adlı zengin ağırlıklı bir muhitte geçiyor.
Alt kesim çevrede sorunlu bir gençlik yaşayan Ryan Atwood, hayatı zaten çok zor değilmiş gibi bir de abisi yüzünden kendisini bir araba hırsızlığının içinde, sonrasında da karakolda buluverir. Abisi kendisini hapiste bulsa da reşit olmama durumu sağolsun, o kendisini kurtarır. Ama işin sonucunda kendisini evinin kapısında bulur, çünkü ailesi onu bir nevi reddeder. Ne yapacağını bilemez bir durumdayken de başına talih kuşu konar, davasını yürüten kamu avukatı Sandy Cohen kendisine sahip çıkarak evine götürür.
Çevresi tarafından iyilik meleği olarak bilinen Sandy, eşinin ‘tanımadık biri‘ itirazına rağmen ona evlerini açınca Ryan için tamamen farklı bir dünyanın kapıları açılıyor; hikaye de başlamış oluyor. Ryan’ın etrafına alışma ve kendini kabul ettirme süreci içinde çevresinde olup biten karmaşık olaylara da tanık oluyoruz. Tabii ki merkezde Ryan var gibi dursa da gençlik dizisi etiketinden hareketle, aslında karakter zenginliği bol olan bir dizi.
Dolayısıyla konuya da faydası olması açısından en ana karakterleri kısa da olsa toparlayayım diyorum:
Season-2-Cast-Photo-Shoot-the-oc-5221402-1500-1125
Jimmy – Julie – Sandy – Marissa – Ryan – Kirsten – Caleb
Seth ve Summer
Sandy Cohen: Yardımsever bir kamu avukatı, eşiyle olan evliliği sayesinde içine girdiği çevreye kendini hala ait hissetmeyen türden de bir adam. Ryan gibi alt kesimden günümüze geldiği için ona sempati duyan ve içinde bulunduğu durumdan kurtarmak isteyen Sandy’ye karşılık onun yüzünü kara çıkarmak istemeyen bir Ryan var. Ama bu yolda ikisinin de mücadele etmesi gereken zengin ve kendini beğenmiş bir çevreleri mevcut, daha çok da Ryan’ın…
Kirsten Cohen: Sandy’nin eşi ve çocuğu olana kadar kocasını/evliliğini kabullenmemiş babasının şirketinde yöneticilik yapan bir kadın. Hiç tanımadığı birini evine almaktan huzursuz olsa da iyi niyetinden ve geçici süre diyerekten onu kabul ediyor. Oğlunun da olduğu ailesiyle güzel bir hayatı da olsa da o da göründüğü kadar masum biri değil.
Seth Cohen: Sandy ve Kirsten’ın, arkadaşı az ve içine kapanık, kendi dünyasında yaşayan oğulları. Babası misali kendini bu çevreye pek ait hissetmeyen, aynı şekilde kendisine benzediği için Ryan’ı çabucak kabul eden biri. Çizgi romanlara da oldukça düşkün. Bir de Summer’a…
Marissa Cooper: Cohen ailesinin yan komşularının büyük kızı ve her gençlik dizisinde mutlaka bulunan sorunlu kız karakterinin O.C. şubesi. Seth’in asosyalliğinin getirisi olarak birbirleriyle pek yakın değiller ama onun gibi Ryan’ı kolay kabullenen birisi. Ailesiyle olan problemli ilişkisinin de getirisi olarak vaktini serseri sevgilisi Luke ve en iyi arkadaşı Summer ile geçiriyor.
Julie Cooper: Marissa ve Kaithlin’in annesi. Güce ve paraya tapan, bu amaçla kızlarını da yönlendirmeye çalışan, çoğu gençlik dizisinde bulunan kıskanç-fettan kadın karakter. Geçmişini geride bırakmış, güzelliğinin farkında ve bunu kullanmaktan çekinmeyen biri. Yatırım danışmanı kocası Jimmy’nin Kirsten ile olan geçmişi de ondan bağımsız ayrı bir detay…
#Not# Julie’nin kızı, Marissa’nın kardeşi Kaithlin’i ilk sezon içerisinde Shailene Woodley, sonrasında da şimdilerde Arrow‘un Thea Queen’i olarak karşımızda olan Willa Holland canlandırdı.
…ve son olarak Summer Roberts: Marissa’nın en iyi arkadaşı, kendisinden hoşlandığını bilmediği Seth’in çocukluk aşkı, bulundukları çevrenin ve partilerin de popüler bir kızı. Annesinin yıllar önce babasıyla boşanmasının ardından kendisini tamamen terk etmesinin altından kalktığı pek söylenemez. Ünlü bir estetik cerrahı olan babasının 2. evliliğini yürüttüğü üvey annesinden de dolayısıyla nefret etmekte.
oc
Konu ve “en” ana karakterler aşağı yukarı bu şekilde. Dizi, geçirdiği yayın hayatı sayesinde kendisinden sonrakilere ilham veren bir dizi oldu. Dram ve mizahı başarılı şekilde karıştırmaları bir yana, 4 sezon boyunca –bir gençlik dizisinde zaten beklenildiği üzere-- karakterler arası karmaşık sıfatını anlamsız kılacak –aklınıza ne gelirse artık…– düzeyde geçen olaylarla kendisine çekip diziyi güzel izletebiliyor.
Başta Seth olmak üzere karakterlerin popüler kültür ve dönemin olaylarını bölümlere yedirmeleri ve gönderme yapmalarıyla da bilinen ve sevilen bir yapım. Müzikleriyse bundan daha fazlası, zira yapımda yer alan müziklerden 6 tane albüm çıkarılmış bir durumda. Aynı şekilde konuk oyuncu bakımından damaşallahı var.
the oc
Diziyle ilgili bütün bu dediklerim özellikle de ilk 3 sezon için kesinlikle geçerli. 4′ü ayırmamın nedeni ise benim için sorun olmasa da izleyenine göre olabilecek kişisel görüş farklılığı nedeniyle. Çünkü dizinin gidişatında yapılan değişiklikler nedeniyle ‘izleyenine‘ göre ‘farklı’ tepkiler aldığı bir son sezon geçirdi. Ama benim açımdan daha önemli olan başka bir şey de var ki o da dizinin düzgün ve  planlanmış bir dizi finalinin olması.
Eğer gençlik dizisi havanızdaysanız ve bir alternatif olarak cazip görünüyorsa açıp gençlik dizileri tarihinde önemli bir yeri olan bu diziyi bir deneyin derim. Şimdiden iyi seyirler dileyip yazıyı kapatayım diyorum ama girişte de kısaca lafının geçtiği yerli versiyona da biraz olsun değineceğim:
fft99_mf3554496
Faruk ve Sude Beylice – Selim Serez – Mira Beylice – Yaman Koper – Ender Serez – Asım Şekip Kaya
Mert Serez – Eylül Buluter
Aşk-ı MemnuKuzey GüneyEzel ve Yaprak Dökümü gibi başarılı birçok yapımın arkasında olan Ay Yapım, ara ara ucundan kıysından zaten yontulan dizinin tam uyarlaması için harekete geçerek projeyi gerçeğe dönüştürdü. Dizinin adı “Med Cezir” kondu ve senaristliğini de özellikle Aşk-ı Memnu ve Kuzey Güney ile bilinen Ece Yörenç-Melek Gençoğlu yazıyor.
Karakterlerin karşılığı kadrodan bahsedersek de:
Ryan’ın karşılığı Adını Feriha Koydum ile tanınan Çağatay Ulusoy‘a, Marissa’nın karşılığı Lale Devri ile tanınan Serenay Sarıkaya‘ya emanet. Dizinin diğer başrolleri Seth Taner Ölmez, Summer Roberts iseHazar Ergüçlü olacak.
İyilik meleği Sandy Cohen Barış Falay, eşi Kirsten Mine Tugay olurken, onun kadın sever babası Caleb Nichol da Can Gürzap. Aynı şekilde Marissa’nın fettan annesi Julie Cooper Şebmen Dönmez, Jimmy Cooper ise Murat Aygen‘e emanet. İsimlerin karşılığıysa üstteki resmin altında bulunuyor. Karakterler için detaylara da şuradan bakabilirsiniz. Eğer isterseniz de fragmanlar şurada ve burada mevcut.
galeri_2
13 Eylül Cuma itibarıyla yayın hayatına başlayacak olan diziyi izleyenler veya göz atanlar muhtemelen kabul edecektir, görünüş itibarıyla orijinalinin aynısını çekme yolunda ilerliyorlar. Hatta fark ederseniz, orijinal karakterlerin toplu resmiyle (3.) bizim yerlilerin toplu resmindeki (2  üstteki) karakter karşılıklarının durduğu “sıra” bile aynı!
Ama elbette ilerleyen zamanlarda bir de  ”ülkemiz şartlarına” uyarlama olacaktır. Revenge‘teki biseksüel erkek karakterin uyarlama İntikam‘da kadın bir oyuncu tarafından canlandırıldığını düşünürsek böyle şeylerin en nihayetinde burada da olmasını kaçınılmaz görüyorum.
Öyle ya da böyle orijinali ve yerlisiyle The O.C. bu şekilde. Hangisine bakarsınız, bakar mısınız bilmiyorum ama en azından orijinalini tavsiye ederek iyi seyirler diyorum ve tanıtımı kapatıyorum artık.
Devamını oku ...