1 Ocak 2015 Perşembe

Gelecekte The Vampire Diaries’te

image

Malumunuz he Vampire Diaries tatile girdi; 22 Ocak’ta geri dönecek. Normalde bir dizideki önemli başlangıç veya bitiş/ara  zamanları sırasında yapımcıların veya senaristlerin kısa röportaj vermesi yabancı dizilerde adetten sayılır bir durumdur. Caroline Dries da bu adeti yerine getirdi gibi bir şey. Julie Plec teyze ise farkını konuşturdu mu desem bilemedim ama o tarz bir şey yaparak Twitter hesabından dizide sezonun geri kalanında neler olacağına dair birkaç tweet atarak ipuçları verdi.
Ben de The Vampire Diaries’in tatilde olması hakkında yazı yazılmayacağı anlamına gelmez diye düşündüğümden – yalan, aslında düşünüyordum ama sonra dayanamadım- bunları ve ondan sonra olan biten bazı diğer şeyleri bir toparlayayım dedim.
Ekstra: Aslında bölümlerle ilgili yazıların girişine dizinin dışında neler olduğuna dair ekstra bir şeyler katmaya çalışıyorum. Bu yazıya girerken aklıma geldi; beşinci sezon 13. bölüm yazısında (http://www.ekranella.com/ozet/3721/the-vampire-diaries/the-vampire-diaries-geri-geleyim-deme# ) TVD ‘oyuncularının’ dizi içi aşk hayatlarından bahsetmiştim.
Hatta o yazıdan sonra yazıda nişanlı olarak geçen Candice Accola, nişanlısıyla evlendi; ki onun da altıncı sezon üçüncü bölüm yazısında ( http://www.ekranella.com/ozet/7897/the-vampire-diaries/kimin-cehennemi-daha-guzel# ) lafı geçti. Dizinin ve The Originals’ın Klaus’u Joseph Morgan ise Bonnie’nin annesini oynayan Persia White ile evlendi.
Başlayalım bakalım:
image
1) Bir cadı birleşmesi olacakmış.
Ya Kai-Jo ya da Luke-Liv ikilisi birleşecek ama isteğim ilkinden yana. Dümdüz düşünürsek Kai’nin ölmesi gerektiğini de söyleyebiliriz ama izlediğimiz şey The Vampire Diaries… Sanırım Luke’u kaybetmeye hazır değilim; Liv de ne bileyim, hem ortada cadı yok, hem de fena bir karakter değil.
2) Tyler kız arkadaşının yanında olacakmış. Alaric ise tatlı mı tatlı bir aşkın içine düşüyormuş.
Gayet makul. Dediğim gibi işin sonunda ölen Kai olursa herkes paçayı kurtarabilir. Ama maddelerin daha başındayız… Bir de bu işin sonu umarın Tyler’a daha fazla bela okumakla bitmez.
3) Enzo da birisiyle tanışacakmış…
Annie Wersching’in ( http://www.imdb.com/name/nm1156709/ ) Lily adında güzel, güçlü, sevdiklerini korumak için her şeyi yapabilecek türden bir karakteri ikinci yarıda canlandıracağı açıklandı, muhtemelen ondan bahsediyorlar. Hem bu sayede Caroline takıntısından da kurtulur belki…
4) Caroline vampir kanının işlevselliğine kafa yoracakmış.
Annesini kolay kolay ölüme terk etmeyeceği belliydi. Caroline’dan bahsediyoruz sonuçta.
5) Bonnie geri dönecekmiş ama zamana dair bir şey dememiş. Üstüne “Yaşadığı deneyim onu nasıl etkilemiş olacak acaba?” demiş. Bir de bir ara Bonnie’nin doğum gününü izleyecekmişiz.
Yazılarda da diyorum, Bonnie tası tarağı toplayıp hepsini terk etse aslında haklı. Bir Jeremy konusu biraz karışık… Damon konusunu da atlamayalım lütfen.
6) ‘Gerçek’ Sarah Salvatore’u görecekmişiz.
Dayanamadım, yazacağım: Ben demiştim! Hatta altıncı sezon dokuzuncu bölüm yazısında (http://ekranella.tumblr.com/post/104433583223/kuzum-bu-k-z-size-ne-yapt ) dedim.
image
7) Damon’ın 1858 yılındaki halini görecekmişiz.
19 yaşında ve henüz vampir değilken. Niye 1858 merak etmedim değil.
8) Matt kendisine bir yaşam gayesi buluyormuş.
Nihayet! Bir Tyler kadar işe yaramaz değil ama sonunda vampir düşmanı bile yaptılar çocuğu. Umarım bu dediğime pişman olmam ama sevindim.
9) Jeremy Gilbert sanat okuluna başvuracakmış. Bu cümleye nokta koyduktan sonra ‘Sahiden’ de demiş.
Buyur buna da bir amaç. Kesin Bonnie döndükten sonra ayrılırlar; bu da o sırada bununla meşgul olur. Yalnız ben mi kaçırdım, bunun hangi dala yeteneği var?
10) Elena Gilbert hayatını sonsuza kadar değiştirecek bir teklif alacakmış.
Bu kızın hayatı daha ne kadar değişebilir, daha ne kaldı merak ediyorum. Damon evlenme teklif etse de Delena fanları murada erse, herkes bir rahatlasa.
11) Genç Caroline ve genç Stefan’ı görecekmişiz. Tabii ki farklı geriye dönüşlerin içinde.
image
12) Resmi çevirirsek: Stefan Salvatore bir arkadaşlığı tamir ediyor…hatta daha da fazlasını.
<3 İstiyorum, ne yapayım. Elimde değil. Ama bir kere daha söyleyeyim: Böyle bir şeyi sakın Liz’in muhtemel ölümü üzerine kurmasınlar!
13) Direk alıntılıyorum: Öpücük olacak. Birçok öpücük. Birden fazla çift için.
Jo-Alaric. Liv-Tyler. Damon-Elena. İnşallah Stefan-Caroline. Ufak da olsa bir ihtimal Bonnie-Damon. Enzo kiminle tanışacaksa belki de o. Birden fazla çift oldu…
14) Direk alıntılıyorum: Kan olacak. Birden fazla kişi ölecek.
Cadı birleşmesinden bir tanesi garanti. Düşündüm kimi kaybetmeyi istemediğimi ve Stefan, Caroline, Matt üçlüsünde karar kıldım. Kafalarına tuğla düşmezse Damon ve Elena’ya zaten dokunmazlar. Bonnie’ye de bu kadar şeyden sonra? Geri kalanı bir şekilde kaldırırım.
15) Direk alıntılıyorum: Bir sevişme, bir ayrılık ve bir araya gelme olacak. Aynı çiftten olması zorunlu değil.
En zoru bu oldu. Sırayla Jo-Alaric, Bonnie-Jeremy, Damon-Elena şeklinde saçmalayabilirim ama bir tarafım Stefan-Caroline’ı da katmak istiyor hani. Bunu da siz tahmin edip bana söyleyin…
Gelelim diğer konulara:
image
** Dizi sezon arasını yaptıktan kısa süre sonra The Vampire Diaries kadrosunun önemli bir çoğunluğu ve birkaç The Originals oyuncusu Orlando’da bir panele katıldılar. Twitter’da #TVDOrlando hastagine bakarsanız bir sürü tweet ve resim görürsünüz. Bu yazıya koyduğum iki resim de oradan gelmeydi zaten. Hoşuma giden iki taneyi seçiverdim.
Panele katılan TVD oyuncularıysa şunlar: Ian Somerhalder (Damon), Paul Wesley (Stefan), Matt Davis (Alaric), Zach Roerig (Matt), Steven R. McQueen (Jeremy), Michael Trevino (Tyler), Chris Wood (Kai),  Arielle Kebbel (Lexi), Michael Malarkey (Enzo).
(Enzo’nun soyadını düzeltmemi saymazsak kadronun ismini Google’a bakmadan doğru yazmışım; şu an çok mutlu oldum. Yalnız katılmayanları yazsam daha kısa sürerdi.)
The Originalstan ise şunlar var: Charles Michael Davis (Marcel), Steven Krueger (Josh), Chase Coleman (Oliver)
Sonradan ek: Dizide üç bölüm Klaus’un hybridi Adrian olarak oynayan Micah Parker ve Aaron Whitmore’u oynayan Shaun Sipos da oradaymış. Panelde ne olmuş derseniz, bir sürü ergen ve içlerinde TVD oyuncuları. Kurun kafanızda gerisini, inanın yanlış olmaz.
[Panelde konuşurlarken Paul bir ara Arielle’e arkadaşça bir anlamda ondan hoşlandığını söylemiş. Ian da daha önce hiç sevgili oldunuz mu diye sormuş. Arielle de “Sen hiç diziyi izlemiyor musun?” diye cevap vermiş. Valla çok sağlam bir cevap, ondan bunu koyasım geldi. Ayrıca Paul Wesley şu sıralar Phoebe Tonkin ile sevgili.]
** TVD şu sıralar altıncı sezon 15. bölümü çekiyor. Bunu da Michael Trevino’nun üç gün kadar önce Instagram’ına koyduğu resimden biliyorum ama konu bu değil. Bölümün yönetmeni Julie Plec teyze ve bu kariyerindeki ilk yönetmenliği. Paul Wesley’in döndüğümüzde gelecek olan 11. bölümün yönetmenliğini yaptığından daha önce bahsetmiştim. 16. bölümün yönetmenliğini ise yine kariyerinde bir ilk olacak olan Ian Somerhalder yapacak.
Böyle yani… O zaman “Bir ay boyunca iyi beklemeler. Bir de iyi yıllar.” diyeyim ve gideyim.
image
Devamını oku ...

Yalanın Batsın, Yalancısın

Uyarlamaları seven Türk televizyonlarında gelecek dizilere yeni bir tane daha ekleniyor: Pretty Little Liars. Saner Ayar’ın Araplarla ortak kurduğu O3 adlı şirketten. İsminin de düz çeviriyleSevimli Küçük Yalancılar olması planlanıyormuş. Aslında dizinin haberi ilk ya da benim duyduğum kadarıyla Ekim başında gelmişti ama ayakları daha yere basan haliyle geçtiğimiz hafta yeniden gündeme geldi.

Daha önce görüşüldüğü söylenen Merve Boluğur Aria, Seda Önder de Alison karakterini canlandıracakmış. Ayrıca haberlere göre Ezgi Eyüboğlu ile de görüşülmüş. Kanal da FOX. Diziye, bilmeyenler için konusuna ve işin nasılına bakarsak:

Pretty Little Liars, ABC Family’de beşinci sezonuna devam ediyor, hatta ‘bugün’ Yılbaşı Özel bölümü yayınlanacak. O da bir kitap serisinden uyarlama, hatta geçen hafta bugün 16. kitap yayınlandı. Kitaplarla birebir gitmeyen diziyse yedinci sezonuyla birlikte final yapacak, şimdiden açıklandı. Genç kitleye hitap dizilerden birisi ve konusu beş kızdan oluşan bir arkadaş grubu üzerine. Bir gece pijama partisindelerken grubun lideri konumundaki Alison kaybolur ve yer yarılır, o da içine girer.

Aradan geçer bir yıl, olayın üstüne kız grubu dağılır; hatta Aria bir yıllığına uzaklaşır ve bu bir yılın sonunda Alison yaşadığı evin arkasında gömülmüş halde bulunur. Bu olaydan sonra da dört kız sadece Alison’ın bildiği sırlarla ilgili ‘A’ kod adlı mesajlar almaya başlar. Alison öldüyse bu mesajları gönderen kimdir?

Not: Dizinin evlere şenlik senaristi I. Marlene King, geçtiğimiz hafta ’A’nin kimliğini sadece Troian ve Keegan’a (Spencer ve Toby) söylediğini, belki Ashley’in (Hannah) de bildiğini açıkladı.

Böyle bir şey işte… Ben PLL’yi başladığı günden beri verdiği bütün araları falan da bekleyerek izliyorum ve bayıldığım dizilerden. Dolayısıyla uyarlama konusu başta kafamı karıştırdı, hatta ‘yok’ da dedim ama sonradan yumuşadım. Düşünürsek Türk milletine uyacak türden bir dizi, tabii güzel uyarlanırsa… Yalnız merak ettiğim ufak bir nokta var. Mesela İntikam’ı uyarlarken biseksüel Nolan Ross karakterini Hakan’a çevirirken adamın gay tarafını öldürmüşlerdi; hatta fazlasını da yapmışlardı. PLL’de de dört kızdan Emily lezbiyen. Uyarlama gerçekleşirse bakalım o kısımda neler olacak?

Bir de naçizane isteğim var: PLL bir lise dizisi, Merve Boluğur ve Seda Önder desen 27 yaşındalar. Küçük Sırlar da biteli üç yılı geçti. Bunu diyeceğimi sanmazdım ama diziyi getirirken üniversite mi kullansalar? Benim dizide en sevdiğim karakter kızlardan Spencer ve kim oynayacak, iş olacak mı merakla bekliyorum. Sonuçta Shameless’ın uyarlandığı bir ülkede yaşıyoruz. Hadi hayırlısı…


  Onay-iptallere bakarsak:
- FOX, Gracepoint’in bitmesine karar verdi. Reytingleri pek parlak olmayan dizi, ilk sezon sonunda işlediği cinayeti çözdükten sonra yeni sezonda yeni bir vakayla gelmeyecek ve veda etmiş olacak.

- TNT reytingleri parlak olmayan Legends’ın arkasında (niyeyse) durdu ve yeni sezon onayını verdi. Kişisel yorumum tavsiye olmadığı yönünde.

- BBC America nihayet lütfetti ve sezonu biteli dört ay geçen Almost Royal için yeni sezon onayını verdi. İngiltere kraliyetinde bilmem kaçıncı sırada olan iki kardeşin, ilk kez gittikleri Amerika ziyaretleri üzerine bir komedi.

 Bu haftaya girişimizle birlikte Yılbaşı özel bölümleri başladı, ABC Family’den dizi izliyorsanız aklınızda bulunsun sizinki de bir yerlerden çıkacak. Aralık’la birlikte başlayan dizilerin içinde  The Librarian film serisinin TV uyarlaması olan The Librarians (TNT) var. Pazar başladı, ayrıca Lost Girl’ün beşinci sezonu da başlayıverdi. Pzt. Mike&Molly’nin  yeni sezonu başladı, bugün deGround Flour’un yeni sezonu geliyor.

 8 Eylül’de bu Salı yazılarına başladığımda (Vay be, üç ay olmuş.) The Walking Dead için spin-off (uzantı dizi) ‘hazırlandığını’ yazmıştım; detaylar belli olmaya başladı. Dizinin adı ‘Cobalt’ olacakmış. Cliff Curtis başrol oldu; Frank Dilliane ve Alycia Debnam da diziye katıldılar. Kadın başrol için de Fringe’ten Anna Torv ile görüşmüşler ama anlaşamamışlar.

 Yine 8 Eylül yazısında Lifetime’ın The Omen film serisinin devamı niteliğindeki Damien dizisi için ‘onay’ verdiğini yazmıştım, başrolü buldular: Merlin’in Arthur’u, pek sevdiğim Bradley James.

 24 Ekim yazısında da CBS’in Supergirl’ü dizi olarak uyarlamayı ‘düşündüğünü’ yazmışım; başrol için The Originals izleyenlerin Rebekah olarak iyi tanıdığı Claire Holt ile görüşmüşler, resmi bir durum olmasa da işler yolundaymış.

 Dahası var:

- Netflix, Marvel ile ortaklaşa Daredevil, Jessica Jones, Iron Fist ve Luke Cage karakterleri üzerine 13’er bölümlük diziler, üstüne de bu dörtlünün birleşimi olacak The Defenders adlı bir dizi çekmeye karar vermişti. Hatta Daredevil Charlie Cox olmuştu; Jessica Jones’u da buldular: Krysten Ritter. NBC daha başlamadan, kadının başrolünde olduğu sezon ortası komedisiMission Control’ü iptal etmişti (24 Ekim’de bu iptal de varmış, ne güzel.)

- Steve McQueen’in HBO’ya ‘hazırladığı’ Codes of Conduct adlı New York yüksek sosyetesine katılan Afro-Amerikan Beverly Snow üzerine kurulu projeye, şahsına bayıldığım Helena Bonham Carter ve Rebecca Hall katıldılar. Umarım onay alır.

- HBO demişken, kanal ünlü yapımcı Martin Scorcese ve müzisyen Mick Jagger’ın yapımcılığındaki, henüz adı belli olmayan bir diziye ‘onay’ verdi. Dizi, 70’ler zamanındaki içi uyuşturucu ve seksle dolu rock ‘n’ roll dünyasının iç yüzünü gösterecekmiş.

- Ben istemesem bile her yazıya bir True Detective kadro haberi giriyor; yazılara göz gezdirsek birlikte kadroyu çıkarırız: Dexter’ın Masuka’sı CS Lee, Ronnie Gene Blevins, Emily Rios ve Timothy Murphy de diziye katılmışlar.

 Hiç magazinsiz olur mu?

Homeland’in sevgili Quinn’i sevgili Rupert Friend, sevgilisi Aimee Mullins ile nişanlanmış. Ne güzel.

Bones’un yıldızı Emily Deschanel ikinci çocuğuna hamileymiş.

- Çıkan dedikoduya göre Madam Secretary’de evli çifti oynayan Tea Leoni ve Tim Daly gerçek hayatta sevgili olmuşlar.

- Bizim bildiğimiz CIA, NBC’nin yeni dizisi State of Affairs’te yer alan bazı yanlışları dizinin yayını sırasında Twitter hesabından düzeltmiş; mesela başkanın ajanlarla yüzyüze görüşmektense günlük brifingini tabletinden aldığını yazmış. Kadıköy Belediyesi potansiyeli görmedim değil…

- Son olarak: Game of Thrones’un Hodor’u Kristian Noirn, 27 Aralık’ta Garaj İstanbul’daki Rave of Thrones adlı partide DJ’lik yapmak için ülkemize geliyor.

Bu haftanın haberlerinden bunlar çıktı efendim. Haftaya çıkanlarla görüşmek üzere.

Devamını oku ...

The Vampire Diaries 6x10: Hayat sana limon veriyorsa, limonata yapsana!

image

Bir The Vampire Diaries bölümünden daha merhabalar efendim. Reytingin normal ayarında olduğu, bir sürü bir şeyin yaşandığı bir bölümü daha atlattık. Fasulyenin faydalarına gelmeden önce bir kez daha bu bölümün ‘sezon arası bölümü’ olduğunu hatırlatayım. TVD bir ay kadar ara veriyor ve 22 Ocak Perşembe günkü bölüme kadar geri dönmeyecek. Ayrıca döndüğünde izleyeceğimiz bölüm, Paul Wesley’in yönetmenlik yaptığı bölüm. Artık ‘huzur’ içinde bölüme gelebilirim…

Ekstra: Güya geçen yazıda yazacaktım ama aklımdan çıkmış. Julie PLec teyze Katherine’in ölümüne ithafen bir ölüm ilanı yazmış; bence pek güzel de yazmış. Valla yine kalbim kırıldı.

Ekstra 2: Kat Graham ülkemize geleli ben bu yazıyı yazarken bir ay oldu ama etkileri hala devam etmekte. Diziyi yayınlayan Cnbc-e de aktristi bulmuşken konuşmayı ihmal etmemiş ve 10 Aralık’ta çıkardığı dergi sayısında bir röportaj yayınladı. Bu seferki geçen yazıdaki Hürriyet röportajının aksine diziye daha dayalı bir tane olmuş. Hatta ufak bir kısmını aşağıya da koydum.

(Biz altıyı izlesek de adamlar dördü yayınladığından dizinin geleceğini konuşurken ona uygun konuşturmuşlar; o kısım biraz evlere şenlik olmuş ama buna da şükür. Ayrıca birkaç saniyelik Türk hayranlara teşekkür videosu koymaları da güzel olmuş hani.)

image
Geçtiğimiz bölüm Allah sizi bildiği gibi yapsın başlıklı o Bonnie sahnesiyle kapanmıştı. Sezon arası vereceğimiz ve Yılbaşı da yaklaştığı için diğer birçok dizi gibi TVD de yılbaşına yedirdiği bölümle geldi. Bölümü bu sefer belli karakterler üzerinden açmayı düşünüyorum:

Bonnie: Geçen bölümün sonu içime oturduğundan başa almaya karar verdim. Bonnie halen 10 Mayıs 1994’te tek başına ve günü boşverip kendince yılbaşını kutladı. Bunun için bir ağaç kesip süsledi ve bölümün sonunda da ağacı yaktı. Ayrıca kendisini geçmişe dair gösterilen Mystic Falls anılarında da görebildik; fena değildi ama bence olmasaydı da olurdu. Bu kız dönebilirse neler olacak deli meraktayım.

Ayrıca Jeremy’ye Bonnie konusunda ilk kez hak verdim.

Kai: Bu manyağı atlamak olmaz. Geçen bölümün sonunda Tyler’ın evine gidip anlaşma yapmak istediğini söylemişti. İşte o anlaşma bizi aldı nerelere götürdü… Buna göre Tyler-Liv-Luke, Kai’ye Jo ile birleşmesinde yardım edecekti. İkizler de başta itiraz etseler bile nihayetinde kabul ettiler gibi bir şey oldu. En azından Luke’u kaybetmek istemeyen Liv kabul etti.

Bu amaçla Jo’nun büyü gücünü kazanması gerekliydi. Öncelikle Jo’nun büyü gücünün saklı olduğu bıçağı yer bulma büyüsüyle Damon’dan çaldılar. Ardından da Kai’nin zorlamasıyla Liv üzerinden Jo büyüsünü kendisine geri almaya ikna oldu. Kai için teoride her şey yoluna girdi Bahsi geçen ritüel için özel bir doğa olayının olduğu gün bulmaları lazım. O zaman Jo ile Kai birleşecekler. Bölümün içinde Damon ve Alaric’ten bir Kai’yi durdurma hareketi geldi ama Jo “Onu yenebilirim,” deyince orada kaldı işte. Burada merak ettiğim bir nokta var:
image
Aslında adamda şeytan tüyü var sanki… Bir Enzo değil, o bile yeter.
Yıllardır büyü ile uğraşmamış Jo bunu nasıl becerecek? Hele de Kai büyük bir büyü gücü ile kaplıyken. Sanırım bu bölümün en faydalı kısmı Kai’nin sınırdaki büyüyü emerek Mystic Falls’u ‘girilebilir’ hale getirmesiydi.

Enzo: Bu manyağa da bir yer lazım. Geçen bölüm Enzo Monique’i öldürdükten sonra Matt Enzo’yu öldürmeye karar vermiş ve Jeremy’den yardım istemişti. Enzo ile buluşmayı ayarladılar ve hoşuma giden bir kavga sahnesi üzerine Enzo ele geçirildi. Sonra da belki de televizyonun en klişe olayını yaptılar: “Çabuk ölsün istemiyorum,” Ne olur bir kere de çabucak öldürseniz? Öldürmediler ve adamın deyimiyle piyango çıktı; kurtuldu Matt’in elinden. Sonrası ise daha bir ayrı dert.

Enzo, daha önce dedim sanıyorum canı sıkılıyor, başka işi kalmadığından açıkça Stefan’ı kıskandığını ve onu n olanları almak istediğini belirtti. Bu yolda da Matt ona yardım etmek zorunda güya. Açıkçası bu durum Katherine’in Elena’nın içine girdiğinde Matt’i kullanmasını aklıma getirdi. Bu dizide insan olmak hiç kolay değil. Dahası yıllar süren esaret hikâyesi zamanı kendisine acısam, hatta hak versem de Enzo sempati sınırını geçeli çok oldu; Stefan’a duyduğu kinde hak veremiyorum.
image
Hayat sana limon veriyorsa, limonata yapsana!
Elizabeth: İnsan olmanın zor olduğunun bir diğer kanıtı. Vampirlerden nefret etse de kızıyla birlikte durumu kabul eden, yıllardır kızı için elinden geleni yapan Elizabeth de yolun sonuna gelmiş olabilir. ‘Kanser’ lafını duyunca bir an bozulduğumu söyleyebilirim.  İnsan böyle olmaması gerektiğini hissediyor. Bir de her halta yarayan vampir kanı olacak iş ya bu, kanserde işe yaramıyormuş. Cadı diyeceğim ama Liv’in başı kalabalık, Bonnie de ortada yok.

Aslında benim kafadaki en düz çözüm vampir olması ama Liz gibi birisi bunu kabul etmeyecektir. Bakalım yoksa yine olur yol mu bulacaklar, yoksa Caroline durumu kabul etmek zorunda mı kalacak? Bence Stefan yanında olursa bir ihtimal… (Geleceğim.)

Not: Dizide Caroline’ın annesi Liz’i oynayan Marguerite MacIntyre, kardeş dizi The Originals’ta senaristlik yapıyor. İlk sezondan bu yana beş bölüm içinde yer almış, hatta ikinci sezonun girişi ve TO sezon arasına girmeden önce yayınlanan dokuzuncu bölümü Julie Plec teyzeyle beraber yazmışlar.

(Gözümün önündeki gerçeği fark etmemi sağlayan Ekranella yazarı Ezgi Güneyli’ye teşekkür etmesem olmaz.)

Damon/Elena: Aslında çok bir geçilesi halleri var da bölüm sonu mahkûm bıraktı. Bölüm boyunca olanlarda daha önce olmamış bir durum yoktu. Elena hafıza silmiş haliyle yavaş yavaş yaklaşıyor Damon’a. Bir yandan da Bonnie konusunu halletmeye çalışıyorlar. Bu bölümün sonundaki son 10 saniyeyiyse açıkçası sorguladım ben.

Kai manyağı gelip gizleme büyüsüyle Mystic Falls’a gelen Elena’yı Damon’a karşı gizledi ve sonunda kızı kaçırıverdi. İyi halt etmiş oldu; az dert varken bir de bu çıkıverdi. Bazen Bonnie rahatlığı istiyorum bu hayatta.

image
Sona gelmeden önce bir bakayım bir şey unuttum mu?Jeremy’den bölümde olduğu kadar bahsettim. Alaric’in ne olacağı malum, birleşmeye giden yolda Jo’nun yanında olacak ve Damon’a olan kızgınlığına yine gelebiliriz. Bu bölümdeki kızgınlığını belli bir noktaya kadar götürdü ama sonrasında tabii ki yumuşamış gibi bir şey oldu. Matt’e kolay gelsin. Tyler ne hali varsa görsün; bari dediği gibi Liv’i yaşatabilse… Ama ben Luke’u da kaybetmek istemiyorum! Sanırım bu kadar.
Caroline ve Stefan: Bölümün başı, yalan yok, eğlenceliydi. Liz’in ara buluculuğuyla ağaç süslemesine yardıma gelen Stefan’a Caroline’ın verdiği tepki ve mimikler güzeldi. Sonrasında Liz fenalaşınca her şey yarıda kaldı gibi oldu. Ardından hastalığı öğrendiğimizde Stefan “Bunu benim yapmam lazım,” diyerek hastalığı Caroline’a söyleme görevini üstlendi. Ve söyledi… Bu durum birkaç şeyi değiştirecektir ve temennim tabii ki ikisini daha da yakınlaştırması üzerine. Ama takıldığım bir nokta da var:

Ben Stefan-Caroline yakınlaşmasının bir ölüm üstüne kurulmasının pek de fanı olmam sanki. Caroline Dries bölüm üstüne verdiği röportajda ikilinin ‘arkadaşlıklarını’ geri kazanacağını açıkladı. Ama benim istediğim –gerçi arkadaşlıklarını da severim- tam olarak bu da değil. Dur bakalım daha neler gösterecekler…

Bu bölümün de sonuna gelmiş oluverdik. 29 Ocak’taki bölümden sonra tekrardan görüşmek üzere.
Devamını oku ...

Ağaçta Yaprak Kalmadı

Yeşilçam oyuncularına ne kadar düşkünsüz bilmiyorum ama benim gibi sizde de sevdiğiniz ve saydığınız belli isimler vardır elbet. Her ülkenin bu tarzda isimleri var ve Bill Cosby de Amerika için bunlardan birisi. Ama son günlerde bu konuya dair ortalık fena halde karışmış durumda. Bill Cosby eğer sayıyı kaçırmadıysam yedi kadın tarafından taciz iddiasıyla suçlanıyor.

Bizde, özellikle son dönemde bu tarzda iddialar pek yer bulmaz veya reklam muamelesi görür durumda; kariyer bitirici hareketler de politik veya dini konulardan oluyor. Ama Amerika böyle değil elbette. Bill Cosby kabul etmese veya konuşmasa da stand-up gösterilerinden iptali yiyen (LasVegas) oldu. Netflix, Şükran Günü’nün ardından özel bir stand-up gösterisi yayınlayacaktı ama rafa kaldırdı. NBC, Bill Cosby’li bir komedi hazırlamayı düşünüyordu ama projeyi iptal etti. Hatta eski bir NBC çalışanı 1989-90 civarında sekiz kadına düzenli aylık ödeme yapıldığına dair açıklamada bulundu. Yetmedi, TVLand de Cosby Show’un tekrarlarını yayından kaldırdı.

Artık düşene tekme mi denir, yoksa hak ettiğini bulmak mı denir bilemeyeceğim. Bana yukarıdaki günah yazmasın, ikincisi gibi geliyor.

 Geçtiğimiz hafta içinde Amerikan ulusallarında numunelik bir dizi başladı; o da State of Affairs. Reyting olarak şimdilik kendisine yeter bir konumda ama daha fazlasını da yapabilirdi sanki. Bu sezonun TheBlacklist’i olarak hazırlanıp ve hatta onun yerine konarak yayınlandı ama bir TheBlacklist çıkmadı ortaya.
Gelelim onay-iptallere:

 Resim seçerken Hot in Cleveland’a tabii ki torpil yaptım.
- NBC, Constantine için artı dokuz bölüm onayı vermemeye ve dizinin sezonunun 13. bölümle bitirileceğini açıkladı. Bu durum resmi bir iptal değil elbette, hatta ikinci sezon onayı için kapıyı da açık bırakmışlar ama reytingi pek iyi gitmeyen dizi veya aslen herhangi bir dizi için bu karar hayra yorulacak cinsten değildir zaten.

 - TBS kanalı AmericanDad’e yeni sezon onayını verdi ama Sullivon&Son’u iptal etti.

 - Hayır kurumu gibi kanal olan Netflix, A&E’nin iptal ettiği Longmire’ı kurtardı ve dördüncü sezon onayı verdi. AyrıcaNBC’nin sezon ortası komedisi görünen UnbreakableKimmySchmidt de Netflix’eyar oldu. Hatta iki sezonluk onay verildi. Dizi şöyle.

- Temmuz 2013’te finalini yapan BBC dizisi Luther için 2015’te iki bölümlük özel bir geri dönüş yapılacak. Ellerine sağlık.

- Başlamadan iptal olan dizilerde bu sezon sayı dörde çıktı: NBC’deEmerald CityileMission Control ve FOX’taHieroglyph’in iptal olmasının ardından ABC de MembersOnly’yi başlamadan iptal ettiğini açıkladı. Yayınlansa şöyle bir şey olacaktı.

- Dizi çevirisi yapmaya niyetlendiğimde çevirdiğim ilk dizi olan Hot in Cleveland, artık bitiyor. Bu yazıya kadar altıncı sezon üçüncü bölümü yayınlanmış olan TVLand dizisi, 24. bölümüyle final yapacak. 92 yaşındaki Betty White’ın dizinin sonunu görmeye ömrü yetecek mi diye hep merak ederdim; sanıyorum olacak.

 Biraz da kadro haberlerinden bahsedeyim:

- Under te Dome’un Barbie’si Mike Vogel, Syfy’ın altı bölümlük mini dizisi Chidhood’sEnd’te uzaylılarla insanlık arasında kalan Orta Batı’lı bir çiftçiyi canlandıracak.

- True Detective’in ikinci sezonuna Adria Arjona ve Riley Smith de katıldı.

 - Shameless’in Jimmy’si JustinChadwick, Orphan Black’in üçüncü sezonunda yer alacak.

- En son AlmostHuman’da izlediğimiz Michael Ealy, kötü bir karakteri oynamak suretiyle TheFollowing’in üçüncü sezonunda yer alacak.

- Şahsını pek sevdiğim ve en son NecessaryRoughness’ta izlediğim CallieThorne, NCIS: New Orlans’a konuk olacak.

- House M.D.’nin Dr. House’u Hugh Laurie, Veep’e konuk olacak. Hatta geçenlerde setten bir-iki resim de nete düştü.

- BBC’de 2015’te izleyeceğimiz, Amerika yayın hakları FX’te olan Taboo adlı dizinin başrolünde Tom Hardy’nin yer alacağı açıklandı.Yapımcısı RidleyScott, yazarı Steven Knight ve konusu da Afrika’daki macerasının ardından 14 elmas ile İngiltere’ye dönen ve babasının intikamını almaya çalışan bir adam üstüne. Ne güzel.

- Martin Scorsese ve Benicio Del Toro, HBO’ya Hernan Cortes ve Aztekler’le ilgili bir dizi hazırlama işine girmişler. Girsinler tabii.


 Uyarlanması düşünülenler yine aldı gitti başını:
- HBO, 1973 yapımı Westworld filminin aynı isimli dizi uyarlamasına onayı ‘nihayet’ verdi. Duyduğunda şaka gibi gelen kadrosunda Anthony Hopkins, James Marsden, Ed Harris veEvanRachelWoodsda var. Arkasında ise J.J. Abrams ve JonathanNolan bulunuyor. Valla şaka gibi…

- Aynı Jonathan Nolan, Isaac Asimov’un Foundation üçleme kitap serisini HBO’ya uyarlama planları içinde.

- The Dresser adlı tiyatro oyununu BBC 2, yine Anthony Hopkins ve SirIan McKellen’ın başrolünde olacağı bir şekilde TV’ye uyarlayacakmış.

- Len Deighton’ın SS-GB adlı tarih romanını BBC’ye dizi olarak uyarlamak için hazırlıklara girişilmiş. Beş bölüm olacak ve Nazi’lerin İngiltere’ye olan saldırıları üzerine olacakmış. Casus dizisi türünde.

- FX, Johnny Depp ve Heather Graham’ın başrolünde olduğu FromHell’i (2001) dizi olarak uyarlama planlarında.

- Ne gerek var bilmiyorum ama Neil Cross ve Idris Elba, Luther’i FOX’a uyarlamak için harekete geçmişler.

- Her yaz yeni bir dizi üretmeye devam eden CBS, bu yazın dizisini hazırlamaya girişti: Zoo. James Petterson’ın 2012’de yazdığı aynı isimli romanı uyarlıyor. Başrolü de buldular: James Wolk. Merkezinde,global olarak artan şiddetli hayvan saldırılarını araştıran Jackson Oz adlı bir zoolog var.

- Jekyll& Hyde bir kez daha, bu sefer ITV elinden uyarlanacak. Kitap serisinden esinlenen ve 1930 Londra’sında geçecek dizi için kanal 10 bölümlük onay verdi.

- Bildiğimiz Phantom of Opera’yı ABC’ye dizi olarak uyarlama planlarındalar…

- 2000 yapımı Frequency filmini NBC’ye uyarlama planlarında olan kişiler var.

- Joe Landsdale’in yazarı olduğu ve dövüşte usta Hap ve Leonard ikilisi üzerine kurulu seri de TV’ye geliyor.Sundance TV ilk sezonu altı bölüm sürecek dizi için onay verdi.

- Terry Brooks’un Shannara Efsanesi isimli fantastik kitap serisini MTV’ye dizi olarak getirmeyi düşünenler var. Hatta başrol bile buldular: PoppyDrayton.

Bu kadar şeyi uyarlamayı düşünüyorlar da acaba kaç tanesi gerçekten hayata geçebilecek?

 Haftanın bebek haberi de geldi:

Şimdilerde Scandal’da izlediğimiz Scott Foley ve eşi Marika Dominczyk, üçüncü çocuklarına sahip oldular. Adı Konrad.

Şimdilik, yani bu haftalık da bu kadarlık efendim. Artık haftaya görüşürüz…
Devamını oku ...

Uyanma Zamanı Gelmiş

Bir yabancı dizilerle ilgili ne haltlar dönüyor haftasından daha merhabalar efendim.
Sanıyorum farkına varmaya başlamışsınızdır ya da varmanıza ramak kaldı, Sonbahar’da başlayan diziler yavaş yavaş ortalıktan yok oluyorlar. Geçtiğimiz Perşembe’nin Şükran Günü olmasından dolayı yayınlanmayan birkaç dizi oldu ama açıkçası ön gösterimdi. Çünkü ‘sezon ortası’ geliyor! Meali, Yılbaşı zamanı yaklaştıkça sezonunu bitiren veya birkaç hafta ara veren pek çok dizi olur, biz de onu yaşayacağız.

Örneğin, The Walking Dead sezonunun ilk yarısından sonra yine araya girdi. MTV’nin Salı dizileri Awkward, Faking It ve Happyland sezonlarını bitirdi. Yetmedi ulusallardan da mesela Gotham, The Blacklist ve How to Get Away with Murder birkaç haftalık araya girdi ve bunlar daha Aralık’a girmeden olanlardı. Devamı yolda geliyor… İzlediğiniz dizi ne zaman araya girecek veya girecek mi diye merak ediyorsanız yazılarını pek sevdiğim Didem Kamoy’un hazırladığı şu takvime bakabilirsiniz.

Bitti mi? Bitmedi. Bunun yanında ‘Noel Özel Bölümü’ yayınlananlar da var. Araya girmeden önce Noel’i işleyecekleri kastetmiyorum. Mesela ABC Family dizisi izliyorsanız 8 Aralık’ta The Fosters ve Switched At Birth, 9 Aralık’ta Pretty Little Liars ve Chasing Life, 10 Aralık’ta ise Baby Dady ve Melissa and Joey özel bölüm yayını yapacaklar. İngiliz milletinde ise 16’sında Black Mirror, 25 Aralık’ta sevgili Downton Abbey ve Doctor Who’nun yayınları var.

Ara veren dizi çok ama elimiz boşta kalmış değil yani. Hatta inanmazsınız Aralık’ta yayınına başlayacak diziler de var. Az ama olsun. Hatta birisi iki önceki Salı yazısında kısaca tanıttığım Marco Polo. Ay içinde ilerleyelim, devamından bahsederim sanıyorum.

Not: Dizilerin yok olduğu geçtiğimiz haftada sıfır bir dizi başlamadı tabii ki. Ama The Mentalist’in son sezonu başladı.



 Geçtiğimiz hafta başında Amerika dışı yapımlar için Uluslararası Emmy Ödülleri dağıtıldı ve 20 Dakika ile aday olan Tuba Büyüküstün de törendeydi. Yukarıdaki de biliyor, kazanacağını düşünmüyordum. Ödülü Hollanda’dan De Nieuwe Wereld adlı yapımla Bianca Krijgsman kazandı. Yine de böyle bir adaylığı kazanması başarı elbette.
Törende ‘En iyi Drama’ ödülü Channel 4’un ikinci sezon sonunda iptal ettiği Utopia’ya gitti. Tam bu sırada ortaya çıktı ki senaristin “İki saatlik TV filmiyle konuyu toparlayayım,” teklifine kanaldan karar döneminde ret cevabı gelmiş. Reyting iyi olmadığından iptale şaşırmamıştım ama yine de gözüne dizine durması temennisindeyim.

 Giriş resmini daha fazla öksüz bırakmayalım: Dizi piyasasına girmeyen daha kim kaldı diye düşünürdüm; bildiğimiz BitTorrent de giriyormuş; o açıklandı. 2015’te bilim kurgu bir yapımla. Adı da Children of the Machine. Hadi hayırlısı…

 Bildiğimiz Muhteşem Yüzyıl, Amerika’nın MundoFox adlı İspanyolca yayın yapan kanalında yayınlanacak. Adı da Suleiman El Gran Sultan olmuş.

  Gelelim onay-iptallere:

- NBC’nin Constantine’i gibi FOX dizisi Red Band Society’nin de sezonunu 13 bölümde kapatmasına karar verildi. Resmen iptal olmadı ve yarınki bölümüyle 10. bölümden sonra dönüşü şimdilik belirsiz bir araya girecek. Ama kalan üç bölümden haber alamazsak şaşırmayacağım.

- CBS bu sezonki yeni komedisi The McCarthys’in sezonunu 13’ten 15’e çıkardı.

- Amerika’da özellikle Starz olmak üzere kanallar bazen henüz yayına girmemiş diziye ikinci sezon onayı verirler ve zaman zaman bana kızan olsa da ben bu durumdan hiç hoşlanmam. Çünkü iyi bir başlangıç olmadığı takdirde yeni sezon ölü doğmuş gibi oluyor. Hiç kanal dizisine güveniyormuş, yeni sezonda toparlar falan diye de düşünemiyorum. Konuya dönersek: Başlamadan önce Matador’a yeni sezon onayı veren El Rey, diziden istediğini alamayınca verdiği onayı ‘geri alıp’ iptal etti.

- Reytingleri orta karar yürüyen ABC komedisi Cristela içinse tam sezon kararı çıktı. Aynı ABC’nin iptal ettiği komediler Manhattan Love Story ve Selfie’nin çekilse de yayınlanmamış bölümlerininse Hulu’da yayınlanmasına karar verilmiş.

- İngiliz E4’ün dizisi My Mad Fat Diary üçüncü sezonuyla dönecek, onayı geldi. Üstelik bu onay ikinci sezon bittikten ‘sekiz ay’ sonra geldi! İngilizler dizileri iyi hoş da benim Amerikan dizilerini sevmem boş yere değil…

- Mini dizi diye başlayan dizilere ikinci sezon onayı verilmesi modasının son durağı BBC One & Starz ortaklığıyla başlayan The Missing oldu. Dizi, oğlunu arayan bir adam üzerine. Bir de bir rahip ve dedektifin Grantchester’ın Cambridgeshire köyündeki bir davayı ele almasını işleyen Grantchester için ITV’nin ikinci sezon onayı vermesi var…

 Gelelim konukluk ve bazı kadro haberlerine:

- TV dünyası içine TV filmlerinin ardından Nicole Kidman’ı ve yıllar sonra Reese Witherspoon’u da alıyor. İkili, Big Little Lies isimli kitap uyarlaması mini dizide rol alacaklar. Yuvada çocukları olan ve mükemmel bir hayatları varmış gibi görünen üç annenin, veli toplantısı sırasında gerçekleşen bir cinayeti aydınlatması üzerine kurulu; ama daha kanal belli değil.

- Fringe’in Nina Sharp’ı Blair Brown, Person of Interest’in dördüncü sezon 14. bölümüne konuk olacak.

- Being Human’ın Sally’si Meaghan Rath, New Girl’e konuk olacak.

- The Blacklist’in Meera’sı Parminder Nagra, USA Network’ün pilot bölüm istediği Evil Men adlı doğaüstü dramaya katıldı.

- Lost Girl oyuncusu Ksenia Solo ve sanki boş bulduğu her diziye dalıverir bir hali olan James Frain, Orphan Black’e katılmışlar.

- Şahsını 90210’dan pek sevdiğim Matt Lanter, başarısız Star-Crossed’tan sonra ABC’nin yeni dizisi Astronaut Wives Club’a katıldı. Dizi şöyle.

- 15 sezonluk CSI’da Nick Stokes’u canlandıran George Eads, sezon sonunda diziden ayrılacakmış. Oyuncu geçtiğimiz sezon hamile bir senaristle yaşadığı tartışmanın ardından 300. bölüm de dahil sezonun birkaç bölümünde yer almamıştı.

- Mad Men’in helvasını henüz kavurmadık ama January Jones şimdiden The Last Men on Earth ile anlaşmış bile. Dizi şöyle.

- Erkekleri dizdikten sonra True Detective’de sıra kadınlara da geldi: Rachel McAdams ve Kelly Reilly.

- Lifetime’ın dört bölümlük Marilyn dizisi için daha önce başrolün Kelli Garner olduğu kesinleşmişti. İkinci koca Joe DiMaggio’yu da bulmuşlar: Jeffrey Dean Morgan.

- Geçen yazıda Syfy’ın mini dizisi Childhood’s End’e Under te Dome’un Barbie’si Mike Vogel’ın katıldığını yazmıştım. Kadın başrol de çıktı: Daisy Betts.

Bu haftalık da bu kadar efendim. Artık haftaya  ne çıkarsa onlarla da görüşürüz.
Devamını oku ...

The Vampire Diaries 6x09: Kuzum bu kız size ne yaptı?

Yazıklar olsun.
Bir The Vampire Diaries yazısından daha merhabalar efendim. Verilen bir haftalık aranın nihayet sonuna geldik. Yayınlanan bölümün yine normal bir reytingi ve Allah belanızı versinlik bir sonu vardı. Gelelim neler olmuşa:

Ekstra: Kat Graham 12 Kasım’daki GQ Men of the Year ödül töreninin after partisinde sahne almak için ülkemize gelmişti. Gelmişken Hürriyet’ten Ali Tufan Koç’a röportaj da vermiş, ki bu röportaj Kelebek’te 25 Kasım’da, yani dizi bir haftalık arasındayken yayınlandı. “Hepimizin Atatürk’ten öğreneceği çok şey var,” başlıklı röportaja dilerseniz ve görmediyseniz bir göz gezdirin. İçerik ve Atatürk’ü tanıyan Kat’in verdiği cevaplar nedeniyle bizim klasik Türk milleti yorumlarda yine birbirine girmiş ama o kısma bakmasanız da olur.

Araya girmeden önceki bölümü Kai-Liv-Luke-Jo dörtlüsünün kardeş olduğunu öğrenmiştik. Kai, Bonnie’yi Portland’ta terk edip dünyaya dönmek için harekete geçmişti. Bu bölüm de fazla ertelemeden devamını izlettiler. Bölümde sanıyorum bir tek Caroline yoktu ve bu durum benim aklıma yine Candice Accola bölüm çekimleri sırasında düğün hazırlıklarında mıydı, düğünü mü yapıyordu, yoksa balayında mıydı düşüncelerini getirdi. Neyse ona mutluluklar, konuya döneyim.
Niye mine çiçeği içeren bir şeyi baştan beri taşımıyordun ki zaten?
Damon akıllısı Bonnie’yi getirmek için gerekli aleti Jo’dan (ç)almak için Alaric’i etki altına almıştı ve nihayetinde Alaric farkında olmadan aleti yürüterek Damon’a getirdi. O da kardeşinin geri dönmemesi için Jo’nun gönüllü olarak geri vermeyeceği aleti bu şekilde aldığını elbette, en azından bir süreliğine sakladı. Bonnie’nin geri dönüşüne yardım eden Liv de Elena ve Damon’ı sekiz saatliğine 1994’e döndürdü. Sonuç? Bu dizide altı sezondur hiçbir iş kolay ve hatta tek seferde olmadığından bu da olmadı.

Bizimkiler Bonnie’yi Mystic Falls’ta bulamadılar tabii ki ve Damon çağrı cihazıyla Bonnie’ye çağrı bıraktı. Bonnie’nin çağrıya geri dönmesiyle öğrendiler ki kız altı buçuk saat uzakta ve geri dönmeleri için yedi saatleri olduğundan her şey yolunda… Dolayısıyla beklerken Mystic Falls’da vakit geçirmeye başladılar; hatta Elena’nın depresyona girip patlattığı güzelim evini de ziyaret ettiler. Damon’ın Jo halt etmesi ortaya çıkınca Elena sinirlendi ve kendisini ‘bir şey’ sandı ama Damon nihayet söylemesini istediğim şeyi yüksek sesle söyleyiverdi: Her şeyi Bonnie için yapmıştı.

Bu ikisi bunları yaşarken diğer cepheler de pek boş durmadı tabii ki. İtiraf edeyim, taksi içindeki Kai’yi görünce iki saniye bir duraksadım. Ondan sonra dünyaya döndüğü aklıma geldi ve gelir gelmez eski alışkanlıklarına sarılarak bindiği taksinin şoförünü öldürdü. Ardından da Liv’in barmenlik yaptığı bara gideceği tuttu. Ben öncelikli hedefi Jo’yu bulmak olur diye düşünmüştüm. Liv ile olan karşılaşmaları haliyle iyi başlamadı, birbirlerine girmişken Tyler’ın yetişmesiyle Liv o an için kurtuldu. İşte bu işin faturası sonunda döndü dolaştı Elena ve Damon’da patladı!
Bak bakalım bana, ben Rapunzel’e mi benziyorum?
Oradaki sürelerinin dolmasına bir saat kala Kai’den uzaklaşmak için Tyler’ın da etkisiyle Liv ikiliyi geri getiriverdiler. Hem iyi halt yemiş oldular, hem de Jeremy de haklı çıkmıştı. Üstelik bölüm başındaki sözleri ve davranışı nedeniyle TylerWin Jeremy’den daha işlevsel ve daha iyi olduğunu düşünüyordum. 180 derece döndüm. Jeremy sıkıcının teki olsa da ne varsa çenesinde var; böyle saçmalıklar yapmıyor. Üstelik bu bölüm gayet haklıydı. Bir saat daha bekleseniz ölürdünüz sanki!

Bir diğer cephe de Sarah-Stefan-Matt-Enzo dörtlüsü arasında yaşananlardı. Sarah nihayet Matt’ten kendisini Stefan ile tanıştırmasını istedi. Buluşma sonucunda yaşananlarla anladık ki bizim Sarah aslında Sarah değilmiş. Gerçek Sarah’ın yerine geçmek isteyen arkadaşı Monique çıktı. Çünkü Stefan, Zach’in yıllar önce doğum sırasında herkesin öldü sandığı ama aslında ölmeyen Sarah’ın gerçekte kim ve nerede olduğunu gayet iyi biliyormuş.

Valla ben buna şaşırmadım, hatta aklımdan “Demek ki buradan da bir hikaye çıkacak,” diye geçirdim. Ben o Sarah’ın kaldığı yerde huzurlu bir şekilde kalmaya devam edeceğini sanmıyorum. Elbet bir gün, bir bölüm ortaya çıkar. Hatta Monique öldü de konu kapandı diye değil, tam da bu nedenle ortaya çıkar. Zaten Enzo akılsızı kurcalamaya başladı da.

Azıcık hızlı gittim… Stefan tam her şeyi unutturup Monique’i evine gönderecekken meraklı Enzo’nun dahil olup hikayeyi öğrenmek istemesiyle işler karıştı. Enzo bu sefer de Monique’i öldürdü. Aaron Whitmore, Jay, Ivy, Tripp ve Monique. Etti 5!  Artık sıkıntı ve işsizlikten bulduğunu ölüdürmeye başladığını düşünüyorum. Bu bölüm mecburen yine dikkat ettim; Matt hala yüzüğü takıyor.
Bu çocuğu da zorla vampir düşmanı yaptılar.
En nihayetinde temel olayların sanıyorum sonuna geldim. Haftaya yayınlanacak kış finali bölümünden önce olanları toplayıp bölüm sonundaki Allahın belası olaydan bahsedersek:

- Damon’ın kendisini etki altına aldığını öğrenen Alaric, durumdan zerre memnun olmadı ve Damon’a iki yumruğu geçiriverdi. Burası berbat.

- Annesiyle tatile giden Caroline’ın Stefan ile arası hala karışık durumda.

- Jay ve Tripp’ten sonra Monique’in de ölümüyle sabrı taşan Matt, Jeremy’den yeniden avcı olmasını istedi ve Enzo’yu öldürmek gerektiğini söyledi. Bu cephe de fena karışacak. Ben Enzo ölse üzülmem.

- Elena’ya ne desem bilemedim. Ortada dolanıp duruyor, bir şeyler yapıyor da bir sonuç yok.

- Kai manyağı bölüm sonunda Tyler’ın karşısına çıkıp anlaşma yapmak istediğini söyledi. Muhtemelen Jo-Liv tercihi gerektiren bir konuya dayanacaklar, Tyler yine ortalığı berbat edecek.

- Stefan’ın hayatı da hiç ‘fena’ değil. Bir tarafta kendisi her ne kadar kabul etmese de Caroline var. Enzo zaten ayrı dert.

+ Ve Bonnie…Bölümün ortasında planın sekteye uğramasına çok şaşırmadım, daha doğrusu sürprizdir olura verdim de o son sahne şart mıydı şimdi?!! Kız geri dönmeyi bir şekilde başardıktan sonra tası tarağı toplayıp hepsini terk etse haklı kalabilir. Şimdilerde sevsem de eskiden bayık bulduğum Bonnie, her daim fedakâr ve çevresindekileri kurtaran kişi oldu. Hatta halen kapalı olan Mysic Falls sınırı olayı da döndüğü bir vakitte onun başına kalacak bence…

Gelecek bölümde: Bölüm Yılbaşı temasının olduğu bir bölüm. Bonnie’nin yılın en sevdiği zamanındaki mutlu anılarını hatırladığı, Jo ortadan yok olduğu için Alaric’in Damon ve Elena’yla aramaya giriştiği, Tyler’ın Liv ve Luke’un karşısına riskli bir planla çıktığı bir bölüm izleyecekmişiz. Ayrıca bu sefer de Matt, Enzo’yu öldürme planında fazla ileri giden taraf olacakmış. Tüm bunlar yetmezmiş gibi Stefan Caroline’a kötü bazı haberler vermek zorunda kalacakmış… Çok lazımdı tabii.

Bu haftanın da sonuna gelmiş bulunuyoruz. Haftaya tekrar görüşmek üzere.
Matt ve Jeremy başına dert açmadan şunu öldürseler niye demem.

Devamını oku ...

The Vampire Diaries 6x08: Durun, siz kardeşsiniz!

Jo ve Kai’nin kardeş olduğunu tahmin etmiştim de Kai-Jo-Liv-Luke? Vay anasını sayın seyirciler.
Bir TVD bölümünden daha merhabalar. Bölümü yazarken henüz reytingi belli olmadığından geçen bölümlere oranla nasılını bilmiyorum ama geçenkilerden daha güzel ve heyecanlı olduğu bariz belli bir bölümü karşımda buluverince ardından geleyim dedim. Hele üçte bir noktasında ortaya çıkan malum gerçek sırasında dayanamayıp kahkaha bile attım; ki bu, bölümdeki ilk kahkahamdı. Bazen çemkirsem de bayılıyorum bu diziye. Gelelim konuya:

Ekstra: Hafta içinde TVLine, TVD’nin setine ufak bir ziyaret gerçekleştirdi; hatta oradan bazı resimleri de Instagram hesabında paylaştı. Dilerseniz bakabilirsiniz; ardından da kardeş dizi The Originals kadrosuyla bir sohbet içine giriştiler. Ben birini aşağıya bırakıyorum. Evde koyacak yerim olsa vallahi isterdim bundan.

Haberiniz olsun: Haftaya The Vampire Diaries bölümü yok. Çünkü Amerika’da Kasım ayının dördüncü perşembesi Şükran Günü olarak kutlanır ve haftaya Perşembe dördüncü Perşembe. Bu bölümdeki Şükran Günü ön gösterimdi anlayacağınız. Ocak ayına kadar verilecek arada geriye iki bölüm kaldığını ve 4-11 Aralık bölümleriyle araya gireceğimizi tekrardan hatırlatayım.


Dizinin başından beri şu yatağın başlıklarına ağzım açık bakıyorum. / Damon’ın yatağı.
Geçtiğimiz bölümü Bonnie’nin büyüsünü ayıyla birlikte dünyaya yollamışıyla bitirmiştik. Bundan dolayı Bonnie’nin hala yaşadığından emin olan Damon, Stefan ve Alaric’le durumu araştırmaya Portland’a gitti. Tabii bununla birlikte Damon-Bonnie’nin daha önce yan yana olduğu gerçeği de ortaya çıktı.

Geldik Şükran Günü’ne. Thanksgiving’in arkadaş versiyonu Friendsgiving’i vermeye karar veren Elena ve Caroline da aksiyonun diğer tarafını yaratmış oldular. Geçen bölüm hiçbir şey bilmediğinden Elena’yı sırları olan bir yalancı olmakla suçlayan Liam, Liv’in demesiyle Alaric’in sevgilisi kontenjanından gelen Jo, Liv, Luke, Tyler, Caroline ve Elena yemeğe katılanlar oldular. Jeremy ve Matt, Tripp’ten kalanları toparlamada; üç erkek de uzaklarda. Ama bir detay vardı ki geçen bölümde Stefan’ın suratına pek güzel konuşan Caroline, Stefan’ı davet etmemiş.

Gemini (İkizler) meclisinin merkezine doğru giderken Alaric-Damon-Stefan’ın yaptığı ve aşağıdaki resimde özetlediğim konuşma bence baya eğlenceli ama esasen haklı bir konuşmaydı. Ama elbette arkadaşlıktan ilişki aşamasına geçmesi kolay bir durum değil. Bir de dizilerde hikâye uzatmak bunu gerektiriyor, malumunuz.
Bir, gerçekten seksi. / İki, sana katlanıyor. / Üç, harika bir organizatör. Bu kadının eksik bir tarafı yok Stefan. / Seninle yattı. / Gördün mü ? Başka bir artı.
Stefan’ın sinirlenip Bonnie’nin ayısına tekme atmasıyla pat diye karşılarına boş arazi yerine ev çıkmasıyla ayının büyülü olduğunu da öğrenmiş oluverdiler. Yemek tayfasının tarafında ise işler bu sırada daha farklı ilerledi. Elena yakalanmasın diye hasta kayıtlarını değiştiren Jo, Luke’un 22. yaş günleri için Liv’e hazırladığı videoyu gösterirken bombayı patlatıverdi: Durun, biz kardeşiz! Kahkaha atmayıp da ne yapayım ben?

Ondan az önce de geçen bölümde Jo’nun yara izini görünce tahmin edilesi olan Jo-Kai kardeş meselesi ortaya çıktı. Oldu sana dört  kardeş. Kai’nin ailesini katletme adına dört kardeş öldürmesini de sayarsak etti mi sana sekiz kardeş? Sekiz tanede iki tane ikiz var üstelik. Bu kadarla da kalmadı.

“İkizler varsa meclisi onlar yönetir,” kuralı nedeniyle olmadık kalmamış. Meğerse büyü gücü olmayarak doğan ama başkasının güçlerini kullanarak büyü yapabilen Kai, içine kapanıklığı ve tuhaflığı nedeniyle liderliğe uygun görülmemiş. “İkizlerden birisi başa geçer, zayıf olan güç birleştirme sırasında ölür,” kuralı nedeniyle Jo’nun öleceğini düşünen aileleri de bu nedenle ikiz sahibi olana kadar çocuk yapmaya devam etmiş. Kai de anlayınca Liv ve Luke’u öldürmek isteyerek katliama kalkışmış. Tüm bu kurallar 22. yaş günü dolduğunda devreye giriyormuş ve 1994’te Kai ve Jo, 22 yaşına basarken Kai katliamı yapmış.
Ayaklarını gördüğümüz kişinin Kai olduğu tabii ki belliydi.
Bundan sonrasında Jo’yu Bonnie’nin anneannesi Sheila Bennet sahiplenip kol kanat germiş. Malum gecede Liv ve Luke kaçıvermişler. Sonrası malumunuz. Geçtiğimiz sezondaki büyükanne konusu da böylece açıklanmış oldu.

Merak: Dizideki zaman çizgisinin 2012’de olduğunun farkında mısınız? Biz altıncı sezondayız ama karakterler tabii ki altı yıl geçirmemiş oldular. Bölümde Jo, 18 yıl önce çektiği videodan bahsederken 1994 +18’den 2012’de olduğumuzu fark ettim. 22. yaş günlerini kutlayan Liv ve Luke da iki değil dört yaşındaymış gösteriyordu zaten

Portland’ta gizemli evi karşılarında bulan üçlü, Jo’nun babasıyla tanıştılar ve Kai meselesi açıldığından gerisi iyi gitmedi. Adam meclisini düşünerek Kai kaçmasın diye ‘kızını’ uzaktan büyü ile öldürmeye kalktı. Şükran Günü tarafı bundan etkilenince Jo’nun büyüsünü sakladığı bıçağı alıp evi yeniden görünür hale getirip olaya müdahale ettiler. Sonuçta hiçbir şey hallolmasa da ortalık sakinlemiş oldu.

Jo kurtuldu. Jo’nun babası kaçtı. Tüm olanları açıklayamadıkları için Elena, Liam’a geçen bölüm yapması gerektiği halde yapmadığı unutturmayı yaptı. Bence Stefan ile olan konuşmasından sonra da ortada karşılıklı aşk olmadığını anladı. Luke’la güç birleştirmek istemeyen Liv, Tyler ile daha da yakınlaştı ve mücadele etmeye karar verdiler. Ya da onun gibi bir şey oldu orada.

Günümüz dünyasında işler karıştı derken 1994 de boş durmadı tabii.
Birazdan canım çok yanacak.
Bir Şükran Günü de orada yaşandı. Ortada büyü olmadığı için günümüze dönemeyecek görünen Bonnie ve Kai de Portland’daki evi ziyaret ettiler. Bonnie’nin artık ayrılmak istemesi teklifini son bir yemekle bağlayan Kai, tabii ki şeytanlığını gösterdi ve Bonnie’nin yaptığı büyüyü objeye saklama olayını yıllar önce Jo’nun yaptığını fark etti. Bu sayede meclisi ona tuzak kurmuştu. Bunun üstüne Jo’nun bıçağını bularak büyü gücüne sahip oldu; ardından da büyü için gerekli olan son element, yani Bonnie’nin kanı için kızı bıçakladı.

Büyülü alet var. Kan var. Kai büyüyü de biliyor. Bir tek güneş tutulması zamanına denk getirmesi kaldı. Bakalım Portland’ta yalnız bırakılan Bonnie, ne yapacak? Ben bu noktada işe Jo’da olduğunu öğrendiğimiz ikinci büyülü aletin katılacağını düşünüyorum. Dünya tarafı da boş durmayacaktır.

Elbet bu ikisi bir şekilde günümüze gelecek ya dur bakalım yine neresi karışacak? Ben geleyim son iki noktaya:
Damon gittiğinde ben seni kendimden uzaklaştırdım. Yanımda oturup ağlamama izin verecek tek kişinin sen olduğunu bildiğimden, en çok seni uzaklaştırdım. Çünkü artık ağlamak istemiyordum.
İlki ve bölümdeki diğer kahkahamın nedeni, Damon ve Elena’nın konuşmasıydı. Bonnie’den bahsetmediği için Damon’a kızan Elena, kafa karışıklığı konusuna yardım için Bonnie’den bahsederken Damon’ın bir saniyeliğine kendisini anlaması gerçekten komikti. Hala Elena’nın bu haliyle aşık olacağını düşünüyorum ama bu ortaya bir Bonnie vallahi şart.

Diğeri de tabii ki Steroline. Stefan nihayet doğru kelimeleri bularak Caroline’ın karşısına çıktı. Hatta kız bıraksa ‘az daha’ konuşacaktı ama diyorum ya, dizi uzatmak bunu gerektirir. Ben yine de memnun kalmış durumdayım. Hem Caroline’ın geçen bölümdeki nefret konuşması etkisini yetirdi, hem de Stefan yola geliyor gibi görünüyor. Tabii iki tarafın da ‘hoşlanma’ konusundan haberi olarak bu işi devam ettirmeleri tuhaf olmuyor değil ama bu ikiliden hala zevk alıyorum. Böyle devam edelim.

Gelecek bölümde: Jeremy ile Matt’i görecekmişiz ve hatta Jeremy de Bonnie konusundan artık haberdar olacakmış. Liv, Bonnie’yi geri getirme planına dahil olurken yine seçim yapmak zorunda kalacakmış. Umarım içinde Luke’un olmadığı bir seçim olur. Enzo sınırı geçtiğinden Matt artık olayları kendi eline alacakmış; bu çocuğu da zorla düşman edecekler. Bir de Kai konusu var tabii…

En iyisi gideyim artık ben. İki hafta sonra görüşmek üzere efendim. Öptüm, bye.
Devamını oku ...