Profil: Sophia Bush

Bir süredir ara verdiğim ve daha önce katkıda bulunduğum profil ya-zı-la-rı-nabu sefer de özellikle One Tree Hill'de izlemekten keyif aldığım oyunculardanSophia Bush ile devam edeyim dedim. Yalnız, başlamadan önce belirtmekte fayda var: Yazı, oyuncunun yer aldığı yapımlarla ilgili hafif de olsa ispiyon içeren bir profil yazısı.

Sophia Anna Bush, 8 Temmuz 1982'de, ünlülerin fotoğraflarını çeken fotoğrafçı Charles William Bush ve fotoğraf stüdyosu yöneticisi Maureen Bush'un tek çocuğu olarak Los Angeles, Kaliforniya'da dünyaya geldi. Liseyi Westridge Kız Lisesi'nde tamamlayan Bush, Güney Kaliforniya Üniversitesi'ne gazeticilik eğitimi için girdi; ama üçüncü yılında, One Tree Hill dizisindeki rolü yüzünden ara vermek zorunda kaldı.

2000 yılında Gül Kraliçesi seçilmişliği bulunan Sophia'nın atalarından gelme İtalyanlığı da var.

Ufak not: Soyadı benzerliği olsa da Sophia'nın George Bush ile bir akrabalığı yoktur. Hatta Sophia, Obama'nın 2008 seçimlerindeki kampanyasına Teksas'ta veCSI: Miami oyuncularından Adam Rodriguez'le birlikte de Dallas'ta destek vermiştir.

Sophia ve Ryan Reynolds (Van Wilder)

Sophia Bush, oyunculuk kariyerine 2002 yılında (20) başrollerde Ryan Reynoldsve Tara Reid'in yer aldığı Van Wilder filmiyle giriş yaptı. Reynolds'un canlandırdığı karakterin arkadaşı Sally'i canlandıran Sophia, filmde karakterle öpüşürken ikili, Tara Reid'in karakteri tarafından görülmüştür.

Filmden sonra TV'ye de el atan Bush, Sabrina: The Teenage Witch (7x17-diziden) ve Nip Tuck (1x3-6-7- diziden) dizilerinde konuk oyuncu olarak yer alarak dizi dünyasına giriş yaptı. Bu sırada, Terminator 3: Rise of the Machinesiçin seçmelere giren oyuncu, John Connor karakterinin eşini oynayacakken yönetmenin, kendisini rol için genç bulması nedeniyle rolü kendisinden 3 yaş büyük, şimdilerde Homeland'de izlediğimiz Claire Danes'e kaptırdı.

Brooke - Lucas - Nathan ve Peyton

Sophia Bush, kariyerine başlayalı çok olmamışken tanınmasına ve çıkışını yapmasına neden olan role sahip oldu: Brooke Davis. Bir süre The WB, sonrasında yeni adıyla The CW'da yayınlanan One Tree Hill, temelinde iki üvey kardeşin lise ile lise sonrası hayatta yaşadıkları ve hayatta kalma mücadeleleri üstüne kurulu bir dizi. Toplamda da 9 sezon ve 187 bölüm sürdü ve 2011-2012 sezonu sonunda finalini yaptı.

Dizinin aile bakımından en şanssız; erkeklerle arası en iyi; kardeşler arası rekabetin merkezi Peyton'ın en iyi arkadaşı ve bu rekabetin içinde çeşitli nedenlerden dolayı kendini de buluveren Brooke'u oynayan Sophia, dizinin 187 bölümünde de yer alan 2 oyuncusundan biridir. Hatta final sezonunun sondan bir önceki bölümü de dahil olmak üzere 3 OTH bölümü de yönetti.

Sophia Bush, 16 Nisan 2005'te, yaklaşık 2 yıldır sevgili olduğu, dizideki başrollerden Chad Michael Murray ile evlendi. Ama 5 ay süren evlilik, Murray'in Sophia'yı "evliyken" aldatması yüzünden uzun süreli olmadı. Sophia, evliliklerinin iptali için mahkemeye başvursa da Chad'in kabul etmemesi nedeniyle ikili, Aralık'ta boşanmıştır.

Ufak not 1: Chad'in dizideki karakteri Lucas, Sophia'nın karakteri Brooke ile sevgiliyken, en yakın arkadaşı Peyton ile birlikte olmaya başladı. İkili, bunu Brooke'a nasıl söyleyeceklerini düşünürken, Brooke karakteri her şeyi kendiliğinden öğrendi.

Ufak not 2: Paris Hilton'ın eski sevgilisi Nick Carter, katıldığı bir TV programında, çekimleri 2004 yılında yapılan House of Wax filmi sırasında Paris'in onu Chad ile aldattığını, bir röportajda da onun da Ashlee Simpson ile karşılık verdiğini söylemiştir. Yani, Sophia ve Chad halen nişanlıyken...

Chad Michael Murray ile

Sophia Bush'un boşandıktan bir süre sonra, One Tree Hill'deki bir diğer başrolJames Lafferty (Nathan) ile de kısa süren bir beraberliği oldu. Hatta, bu ilişkinin doğrulaması da Chad Michael Murray tarafından yapılmıştır: "Sophia ve benim, ikimizin de profesyonel ve eskinin üstesinden gelebilecek kadar olgun olduğumuzu düşünüyorum. Hem artık daha kolay. Biz sadece arkadaşız. Onun da James'i var. James ve ben de iyi arkadaşız."

Ünlü oyuncu, 2006 yılı içerisinde başlayan, kendisi gibi oyuncu olan Austin Nichols'la 6 yıla yakın süren bir birliktelik yaşadı ve 2012'de, One Tree Hill'in bitimine az bir süre kala sona erdi. Austin, One Tree Hill'de teklif edilen rolü (Julian Baker) de Sophia sayesinde kabul etmiştir. İkili, dizide de iki sevgiliyi canlandırdılar.

Austin Nichols ile

Bush, kariyerindeki 2. çıkışını özellikle 2006-2007 döneminde yer aldığı sinema filmleriyle yaptı. Stay Alive'da (Ölüm Oyunu) bir video oyununun içinde sıkışıp kalmış ve hayatta kalmak için uğraşan gençlerden birini canlandıran oyuncu, aynı yıl, en son Dallas'ta izlediğimiz Jesse Metcalfe'nin başrol oynadığı John Tucker Must Die adlı romantik komedide de karşımıza çıktı.

Sophia'nın John Tucker'ın aynı anda idare ettiği 3 kızdan birini canlandırdığı bu film, oynadıkları içinde gişede en başarılı olandır. Bunun dışında, 2007 yılında, kadrosunda Sean Bean'in de yer aldığı The Hitcher (Otostopçu), 2008'de içindeCSI:NY oyuncusu Edie Cahill'in de bulunduğu The Narrows ve 2009'da içinde en son Once Upon A Time'da karşımıza çıkan Jennifer Morrison'u da bulunduran bir başka romantik komedi Table for Three'de de yer aldı.

Ufak not: Ünlü oyuncu, oynadığı filmlerle aday olduğu 3 ödülü de kazanırken, One Tree Hill ile aday olduğu 3 ödülü de kazanamamıştır.

Sophia, oyunculuğa olduğu kadar yardım çalışmalarına da değer veren birisi ve özellikle de içinde BP Petrol Sızıntısı'nın da olduğu birçok çevre sorunuyla ilgilenmişliği var. Ayrıca, 2011 Aralık'ında Mozilla Firefox'un açtığı bağış yarışmasına F Cancer kuruluşu adına katılan oyuncu, sosyal medyanındesteğiyle en çok bağışı toplayan sanatçı olarak yarışmanın ödülü 25.000 doları da kazandı.

Sophia Bush, sinemada en son 2011 yapımı, başrolde Gossip Girl ile bilinen Ed Westwick'in yer aldığı Chalet Girl'de yer alırken, dizi dünyasında da bu sezon yeni dizisi Partners ile karşımıza çıkacak. Biri eşcinsel, diğeri heteroseksüel iki çok yakın arkadaşın, hem arkadaşlıklarını hem de ilişkilerini korumaya çalışırken ortaya çıkan komik durumların ele alındığı dizi, 24 Eylül 2012'de CBS'te yayınlanacak.

Kaynak: 22dakika.org - Yazı bana ait.

Devamını oku ...

Tanıtım: Dating Rules from My Future Self

Gossip Girl, The Vampire Diaries, Pretty Little Liars ve The Lying Game gibi devam eden dizilerin yanında bu sezon da 666 Park Avenue'yu hazırlayan Alloy Entertainment şirketi, 2012 içerisinde bizleri yeni bir web dizisiyle buluşturdu. Şimdilerde 2. sezonu yayınlanmaya başlayan Dating Rules from My Future Selfnasıl bir şey derseniz buyurun yazının devamına.

Dating Rules from My Future Self, adını yazması uzun olsa da bölümleri 7-9 dakika arasında değişen, yayınlanmış ilk sezonu 9 bölümden oluşan bir web dizisi. Dizi, konu olarak bir kızın kendisinin gelecekteki haliyle mesajlaşması ve ondan ilişkisi ve hayatıyla ilgili tavsiyeler alması üzerine kurulu. Giriş kısmını çok uzatmayıp konu kısmına geçersek:

Kelcy-Lucy-Amanda

En yakın iki kız arkadaşıyla (Amanda ve Kelcy) aynı evde yaşayan Lucy, erkek arkadaşı Brendan'dan kısa zaman önce evlilik teklifi almıştır. 4 yıldır bir ilişki yaşamasına rağmen başlarda biraz tereddüde düşen Lucy, buna rağmen tatil dönüşü aldığı bu teklifi kabul eder. Ama işte, tam da o noktada işler karışır. Lucy'e bilinmeyen birinden telefon mesajları gelmeye başlar. Bu kişi Lucy'e neleri yapıp yapmamasıyla ilgili tavsiye vermenin yanında yakın zamanda başına neler geleceğini de bilen/bildiren mesajlar atmaktadır.

Brendan

Başlarda pek önemsemeyen ve mesajlara takılmayan Lucy, işler ilerledikçe mesajları ciddiye almaya, hatta bazı yerlerde onlara uygun hareket etmeye başlar. Dizinin ilk bölümünde öğreniriz ki, Lucy aslında kendisinin 10 yıl sonraki haliyle mesajlaşmaktadır. Üstelik kendisinin projesi olan ve bunu mümkün kılan bir uygulama sayesinde... İşin içine Brendan'ın ev arkadaşı Dave'in girmesi ve mesajların da desteğiyle Lucy'nin hayatı karışmış, yani dizideki asıl olaylar da başlamış olur.

Konunun ardından kadroyla devam edersek:

Dizide gelen mesajlar üzerine mesajkoliğe dönen Lucy, Life Unexpected'tan bildiğimiz Shiri Appleby'a emanet. Lucy'nin Brendan'la evliliğine pek sıcak bakmasalar da bu durumu dillendirmeyi beceremeyen kız arkadaşlarından Amanda'yı Episodes'taki Morning olarak bilinen Mircea Monroe, Kelcy'i ise pek çok TV yapımının içine girmişliği bulunan Allison Becker canlandırıyor.

Dave

Dizinin erkek ana kadrosundan Lucy'nin erkek arkadaşı, aynı zamanda aynı iş yerinde çalıştığı Brendan'ı, Alloy'un dizilerinden Pretty Little Liars'ta Dedektif Wilden olarak bilinen Bryce Johnson canlandırıyor. Son olarak, Brendan'ın ev arkadaşı ve kafe işletmeciliği yapan Dave'i de Alloy'un bir diğer dizisi The Vampire Diaries'te yer almışlığı olan, bu sezon da Chicago Fire'da karşımıza çıkacakTaylor Kinney canlandırıyor.

Dating Rules from My Future Self, hikayesini 9 bölümün sonunda ayakları yere basan bir şekilde bitiren bir dizi. 2 Ağustos itibarıyla başlayan 2. sezonda Chloe Cunningham adlı başka bir kızın hikayesi bizlere sunulmakta. Ancak, bu sefer öncekinin aksine gelecekteki halle görüntülü konuşma yapılıyor. Chloe'yi, The Vampire Diaries'te Caroline karakteriyle karşımıza çıkan Candice Accolacanlandırıyor. Dizinin 2. sezonu 6 bölümden oluşacak.

Ufak not: Dizinin bölümleri Alloy Entertainment tarafından şirketin Youtube kanalında yayınla-nıyor. Ama, videolar yalnızca Amerika sınırları içerisinde izlenebilir durumda. Dizinin ilk sezonunun altyazıları Divxplanet'te mevcut ve online dizi yayınlayan sitelerde de bulunabilir durumda.

Dating Rules from My Future Self, 68 dakika süren ilk sezonu boyunca insanı eğlendiren bir dizi. Dizinin karakterleri, bu karakterlerin oyunculukları ve sahip olduğu senaryo, insanı kendisine çeken ve izleten türden. Eğer 3 bölüm komedi dizisi kadar süren, 2 bölüm drama kadar bile sürmeyen böylesi bir yapım, konusuyla ilginizi çektiyse kesinlike tavsiye edilebilir bir web yapımı. Son olarak, diziyle ilgili tanıtıcı bir şeyler izlemek isterseniz buraya bakabilirsiniz. İyi seyirler...

Kaynak: 22dakika.org - Yazı bana ait.

Devamını oku ...

Tanıtım: The Closer

Genellikle yaz aylarında kaliteli dizileriyle karşımıza çıkan kanallardan biri olanTNT, bundan 7 yıl kadar önce (2005) yeni bir polisiye diziyle karşımıza çıkmıştı. Yayınlandığı yıllar boyunca birçok insanın hayranlıkla izlediği, kanalına tarihinin en yüksek reytinglerini getiren The Closer, kısa zaman önce yaptığı finalle artık, yayın hayatını nihayete erdirdi. Eğer, böyle bir dizi nasıl bir şeydi derseniz buyurun yazının devamına.

The Closer, tıpkı CSI, Criminal Minds ya da yayında olan pek çok polisiye dizi gibi formüllü bir polisiye. Yani, dizide genel olarak her bölüm farklı bir dava ya da olay incelenmekte. Dizi, 2005 Haziran'ında başladığı serüvenini 13 Ağusots 2012'de (109 bölüm) kapattı. The Closer, Atlanta'dan Los Angeles'a gelerek yeni kurulan Cinayet Soruşturma Timi'nin başına geçen Brenda Johnson ile onun araştırdığı olaylar üstüne kurulu. Dizi, ülkemizde uzun yıllar Cnbc-e tarafından yayınlandı. Giriş, kısmını çok uzatmayarak dizinin konusuna geçelim.

Brenda Leigh Johnson, Atlanta'da görev yapan bir polis şefi yardımcısıdır. Los Angeles Polis Teşkilatı, birçok vakayı sonlandıramayıp, şüphelileri bir türlü mahkum ettiremeyince yeni bir birim kurma karar alır. Kurduğu bu birimin başına da davalar konusunda "orijinal" sorgulama yetenekleri olan, başarılı polis Brenda'yı getirir. Dizide Brenda'yla tanışmamız da onun görevinin başına geçmesiyle oluyor.

Daha göreve başlayışının ilk anından itibaren (erkeklerin hüküm sürdüğü) yeni ekibindeki elemanlar tarafından pek hoş karşılanmayan Brenda, karşısında patronlarının kadın olması, başka bir birimden buraya gelmesi ve sahip olduğu orijinal kişilik nedeniyle ona karşı biraz mesafeli olan bir ekip bulur. Bu nedenle de vakaların yanında bir diğer işi de ekip arkadaşlarının güvenini kazanmak ve ne kadar başarılı biri olduğunu onlara kanıtlamak olur.

Russel Taylor- Pope- Flynn- Brenda- David Gabriel- Fritz- Provenza

Tabii, eğer bir insan Brenda'daki gibi bir kişiliğe sahipse bu durum karmaşa, komedi ve pek çok olaylar silsilesini de beraberinde getiriverir. The Closer, daha çok, ekibin bölümler boyu aldıkları davalar ve bunu sonuca erdirmek üzerine olsa da Brenda'nın "orijinalite" dolu hayatını da bizlere sunmakta.

Dizideki yeni kurulan ekibin ve bürodaki herkesin ortak bir noktada buluştuğu belki de tek bir şey var: Suçluyu yakalamak; daha da önemlisi "itirafı" koparmak! Karşısındakini bazen büyülüyen, bazen tehdit eden, ama suçluyu "mutlaka" konuşturan Brenda'nınsa yaptığı en iyi iş bu. Davayı adli tıp ile uğraşmaya kadar götürmeyi sevmeyen, evrak işlerini çoğunlukla yardımcılarına bırakan Brenda, "orijinal" teknikleri sayesinde suçlulardan itirafı koparan, eşine rastlanması güç bir kadın, polis ve bir "iş bitirici" (yani ingilizce tabiriyle "The Closer")...

Konunun ardından diziyi başta Brenda olmak üzere karakterler üzerinden detaylandırırsak:

Brenda Leigh Johnson, CIA tarafından eğitilmiş, sorgulama konusunda uzmanlaşmış, şüphelileri çok iyi inceleyip yönlendirerek hiç beklenmedik itiraflar alabilen biri. Alışılmışın dışında tarzı, insanları okumak ve gerçeği ortaya çıkarmak konusunda "orijinal" bir yeteneği var.

Bariz Güney Amerika aksanına, şekerli yiyeceklerle baş etmekle çok zorlandığı bir zaafa sahip ve epey sakar. Ayrıca, özellikle kedilere karşı özel bir sevgiye sahip. Hatta öyle ki kendi beslediği kedisinin annesi gibi. Karakteri, özellikle bu rolüyle başta Amerika olmak üzere, dünya genelinde tanınmış Kyra Sedgwickcanlandırıyor.

Irene- Sanchez- Russel Taylor- Tao- David Gabriel

• Brenda'nın ekibin başına gelmesini sağlasa da işini, onun kendi bildiği gibi yapmasında gönlü olmayan, Brenda'yı eskiden tanıyan ve ekipte ona en "yakın" kişi olan Will Pope (J. K. Simmons),
• Brenda'nın gelişini ilk kabul eden, kendini ekipteki diğer kişilere kanıtlamaya çalışan ve zamanla Brenda'nın sağ kolu konumuna yükselecek olan David Gabriel (Corey Reynolds),
• Brenda'nın gelişinden ve gördüğü saygıdan en memnun olmayan, davalarda karşısında en çok bulduğu engel Russel Taylor (Robert Gossett),
• Ekibin kıdemlilerinden, Brenda'nın çoğu kararını tasvip etmese de ona karşı saygı sınırlarını hep koruyan, evlilik bakımından yüzü pek gülmemişLouie Provenza (G.W. Bailey),
• Provenza'nın yakın arkadaşı, ekibin siyasi konularda destek görmesi için elinden geleni yapan ve cinayetleri çözmekteki tutumu nedeniyle zaman zaman Brenda ile karşı karşıya gelen Andy Flynn (Tony Denison),
• "Her başarılı kadının arkasında bir erkek vardır." sözünün karşılığı, tersinin doğruluğunu da inkar etmemekle birlikte Brenda'nın her daim yanında olan erkek arkadaşı, ama kendi işi konu olduğunda Brenda ile bile karşı karşıya gelmekten çekinmeyen FBI ajanı Fritz Howard (Jon Tenney) karakterleri dizide ana karakter olarak önemli yer tutmakta.

Polisiye yapımı bu dizi, yayınlandığı 7 sezon boyunca başladığı ana kadroyu neredeyse muhafaza eden, sezonlar içinde fazlasını bünyesine katan bir yapım oldu. Bu nedenle orijinal kadro içinde dizide önemli olduğunu düşündüğüm ya da yer vermek istediğim karakterlere yer verdim. Diğer karakterler için burayabakabilirsiniz.

Ayrıca, yapısı ve davalar nedeniyle diğer polislik birimlerini de zaman zaman içine aldığı için ve formüllü olduğundan zengin bir yan ve konuk oyuncu kadrosu var.

-- The Closer, şu zamana kadar toplamda 10 ödül kazandı ve 59 da adaylıktopladı. Bunların içinde başrol oyuncusu Kyra Sedgwick'e kazandırdığı Emmy, Golden Globe, People's Choice ve Satallite Ödülleri'nden gelme ödüller de bulunuyor.

-- Kyra Sedgwick, yıllarca almak istediği, ama 2006'dan beri 4 kez aday gösterilip alamadığı Emmy ödülünü, 2010 yılındaki 5. adaylığıyla elde etmiştir. Bu ödülden sonra da "Brenda'nın hikayesinin hak ettiği gibi bir sona ulaşmasının zamanı geldi artık." tarzında bir konuşması oldu. Bunun üstüne, TNT kanalı da oyuncusunun bu isteğini geri çevirmeyip, dizi için 7. ve son sezon onayını vermiştir. Ama normalde 15 bölüm olan dizinin sezonu 7.'de 21 bölüme çıkarılmış ve Aralık 2011'de final yapması gereken dizi, Ağustos 2012'de finalini yapmıştır.

-- The Closer, final yapmış olsa da bir uzantının (spin off) doğmasını da sağladı. Diziye 5. sezonda katılan Sharon Raydor karakterinden çıkarılan Major Crimes 13 Ağustos'ta - yani The Closer'ın bittiği gün ve hatta o yayınlandıktan hemen sonra- TNT kanalında bizlerle buluştu. Karakteri, yine 2011 yılında bu rolüyle Emmy adaylığı kazanmış oyuncu Mary McDonnell canlandırıyor. Bunun dışında, dizide The Closer'da yer almış birçok karakter ve oyuncu da kendine yer bulmuş durumda. (Bundan fazlası, The Closer final ispiyonu olur. O da benden gelmez.)

The Closer, alışılagelmiş polisiyelerden daha farklı bir yapım. İşin içine komediyi -özellikle Brenda üzerinden- gayet uygun bir dozda yedirmenin yanında, polisiyede de orijinalitesini konuşturan bir yapım. Üstelik bizlere sadece vakaları değil, polislik dünyasının ve siyasetin de iç yüzünü, yaşanan koltuk ve hırs savaşlarını da sunuyor. Oyunculuklarda da özellikle Kyra Sedgwick olmak üzere, karakterlerinin hakkını veren bir kadro var. Dizi, yaptığı finalle de gayet ayakları yere basan -hatta fazla bile basmış!- bir şekilde yayın hayatını sona erdirdi.

Eğer siz de hayatınıza yeni bir polisiye alacak moddaysanız, The Closer bu hususta kesinlikle göz önünde bulundurulabilir. İzleyenlere ve izleyeceklere iyi seyirler...

Kaynak: 22dakika.org - Yazı bana ait.

Devamını oku ...

Tanıtım: Continuum

Lost Girl ya da Endgame gibi dizileri Kanada dolaylarından bizlerle buluşturanShowcase kanalı, bilim kurgu açlığı çekilen şu zamanlarda bizleri yeni bir diziyle buluşturdu: Continuum. Mayıs 2012 itibariyle bizlerle buluşan bu yeni dizi nasıl bir şey derseniz buyurun yazının devamına.

Continuum, temel yapısı gereği, birçok kez işlenen bir konu üzerine kurulu: Gelecekten geçmişe dönüş yapan ana kahramanın yeni zamanda başına gelenler. 
Dizinin ilk sezonu, 10 bölümden oluşmakta ve yapımcısının yakın zaman içerisinde verdiği bilgiye göre, dizinin hakları -hangisi olduğu belli olmamak üzere- ülkemizde bir kanala da satılmış durumda. Ayrıca, 2. sezon için 13 bölümlük onay da aldı. Giriş kısmını çok uzatmayıp dizinin konusuna geçersek...

Yıllardan 2077... Başta teknoloji olmak üzere, sahip olunan her şeyin epey değişik ve üst düzey olduğu bir zaman dilimi... Dönemin yönetim biçimini beğenmeyip değiştirmek isteyen "Liber8" grubunun yaptıkları saldırılar nedeniyle birçok insan hayatını kaybetmiştir. Ancak, son seferde, grup üyeleri asıl hedefleri olan kişiyi ortadan kaldıramadan yakalanırlar. Bütün olanlar nedeniyle de halk önünde infazlarına karar verilir. Hatta bunun için tüm hazırlıklar da yapılır. Ama tam her şeyin bittiği sanılan anda bir ışık kümesi ortaya çıkar ve teröristler ortadan yok olurlar. Ancak, yalnız değil, yanlarında bir "Koruyucu" ile...

Kiera Cameron

Kiera Cameron (Rachel Nichols-Alias), evli (John Reardon) ve bir oğlu (Sean Michael Kyer) olan, güvenlik subaylığı işini yapan bir ajandır. İnfaz sırasında görevli olan Kiera, son anda bir terslik olduğunu ve teröristlerin kaçma planı hazırladığını fark eder ama durduramadan o da onlarla kendini ışık kümesinin içinde buluverir. Sonuç=2012.

İki taraf da Vancouver şehrinde uyanırlar. Kiera, görevi gereği giydiği özel giysi ve bazı gelecekten gelme araçlarla kendini bulduğu bu şehirde, görev bilincini kaybetmeden teröristlerin peşine düşer. Amacı, onları etkisiz hale getirmek ve geldikleri yere geri dönmektir. Geçmişi değiştirerek gelecekte olacak çeşitli şeyleri engellemeye çalışan teröristlerle arasındaki savaş da o andan itibaren başlamış olur. Ama iki tarafın da yalnız ya da savunmasız olmadığı türden bir savaş... Nasıl mı?

Alec ve Kiera

Kiera'nın dünyaya gelişi, annesinin (Janet Kidder) bir sonraki eşi (Michael Rogers) ve üvey kardeşiyle (Richard Harmon - The Killing) birlikte bir çiftlikte yaşayan, teknolojinin neredeyse her çeşidinden anlayan üstün zekalı Alec'in (Erik Knudsen-Jericho) dikkatini çeker. Kiera, vücudunun doğal haliyle sahip olduğu kablosuz ağ sayesinde, sanki iç sesiyle konuşuyormuş gibi Alec'le iletişim kurar. Alec, ona hem 2012 yılına adapte olması, hem de polislik yapmaya başlamasında yardımcı olur. Ayrıca, tanışmalarının hiç de iyi koşullarda olmadığı Carlos Fonnegra (Victor Webster) ve ekibinin (Betty'i oynayan Jennifer Spencedahil) teröristlerle ilgili yürüttükleri operasyonun bir parçası -tabii her türlü 2077 bilgisini gizleyerek- olur.

Ufak not: Alec Sadler, 2077'de de nasıl bir öneme sahip olacağını bildiğimiz bir karakter.

Kellogg - Kiera - Carlos - Betty - Alec - Travis

Peki, teröristler? Geleceğin bilgisini ve insanlığa getirdiklerini geçmişte kullanmaktan, hatta amaçları için günümüz insanlığını tehlikeye atacak çok daha fazlasını denemekten çekinmeyen grubun üyelerine bakarsak:

Travis, Sonya, Lucas

Kellog, Garza, Curtis

Şeytani planlarda üstüne olmayan Eduard Kegame (Tony Amendola-Stargate SG-1), gruptaki rütbesi yüksek ve güç bakımından epey işe yarayan Travis Verta (Roger R. Cross-24), tıbbi konularda işe yarayan Sonya Valentine (Lexa Doig-Andromeda), bilgisayar dehası Lucas Ingram (Omari Newton-Blue Mountain State), 2012'ye çabuk uyum sağlayan ve diğerlerinin aksine, işleri bitince dönmek konusunda pek istekli olmayan Matthew Kellogg (Stephen Lobo), belaya yol açmak ve kurtulmak konusunda aktivitesi yüksek olan Jasmine Garza (Luvia Petersen), Curtis Chen (Terry Chen) ve Stefan Jaworski (Mike Dopud).

Continuum, türü seven kitlenin her üyesinin ihtiyacını karşılayacak türden bir dizi olmasa da birçok kişiye yeteceğini düşündüğüm bir dizi. Gelecek ve geçmişi bir arada yürüten yapım, geleceğin geçmişe entegresini de başarıyla yapmış. Karakterler arası ilişkiler -bana kalırsa özellikle Alec ve Kiera- insanı eğlendiren ve dizinin içine çekebilecek düzeyde. Oyunculuklarsa bu tarzda bir yapım için yeterli.

Sonuçta, Continuum bilim kurgu açlığı çeken herkese -hiç değilse denemesi için- kesinlikle tavsiye edilebilecek bir dizi. Eğer dizi ile ilgili tanıtıcı bir şey izlemek isterseniz buradaki ya da şuradaki videolara da bakabilirsiniz. İzleyenlere ya da izleyeceklere iyi seyirler.

Kaynak: 22dakika.org - Yazı bana ait.

Devamını oku ...

Tanıtım: 5ive Days to Midnight

Geçmiş yıllarda bilim kurgu projeleriyle daha fazla ön planda olsa da şimdilerde bu özelliğinden biraz arınmış bir kanal olan Syfy, 2004 yılında -biz onu Sci-Fiadıyla tanıdığımız sıralarda- bizlere yeni bir dizi sunmuştu. Bilim kurgu-gizem türünde ve mini-dizi olma özelliğine sahip olan 5ive Days To Midnight nasıl bir şeydir derseniz buyurun yazının devamına.

Türkçe haliyle Gece Yarısına 5 Gün Kala, genel yapısı gereği bir profesörün 5 gün boyunca yaşadıkları üzerine kurulu ve toplamda 4 bölümden oluşuyor. İlk bölümün ilk 2 güne odaklandığı dizi, toplamda da 210 dakika. Girişi burada bitirip dizinin konusuna geçersek:

Fizik profesörü J.T. Neumeyer (Timothy Hutton- Leverage), yanında kızıyla birlikte doğum sırasında kaybettiği eşini ölüm yıl dönümünde mezarında ziyaret etmektedir. Bu ziyaret normal seyrinde başlamışken J.T.'nin kızı Jesse (Gage Golightly- Teen Wolf), mezarın yanında bir çanta buluverir. Üstünde profesörün isminin yazılı olduğu bir çanta... İkili ilk başta bunun aynı isimli başka bir insana ait olduğunu düşünseler de çanta profesörün dikkatini çeker ve şifreli kilidi olan çantayı yanına alır. Eve gelip de çantanın şifresi üzerinde denemeler yaptığındaysa şaşırtıcı bir gerçekle, içindekilere baktığındaysa çok daha fazlasıyla karşılaşır.

Kızının doğduğu, eşinin öldüğü günün şifre olmasının yanında çantanın içinde"kendi ölümünün" belgeleri vardır. Resimler, gazete küpürleri, en yakın arkadaşı (Angus Macfadyen- Chuck) ve sevgilisinin de içinde bulunduğu, yakınındaki kişilerin olduğu bir şüpheli listesi ve fazlası... Çantadaki her şey onun 5 gün sonra gece yarısına yakın bir zamanda öldürüleceğini göstermektedir.

J.T. ilk başlarda gördüklerini ciddiye almayıp bunu zeki ve tuhaf öğrencilerinden Carl'ın (Hamish Linklater- The New Adventures of Old Christine) oyunu zannetse de çok geçmeden göz ardı edemeyeceği türden bir şey olur. Kız arkadaşı Claudia (Kari Matchet - Covert Affairs), öldüğü gün üstünde olduğu söylenen kabanı kendisine hediye olarak verir. Bunun üstüne huzursuz olan J.T., çantaya göre davasından sorumlu olan cinayet masası dedektifinden konuyla ilgili yardım ister.

Irwin Sikorski (Randy Quaid) da ilk başta hikayeyi tıpkı J.T.'in kendisi gibi ciddiye almaz. Olayın mantık dışı görünmesinin yanında çantadaki belgelere göre, profesörün otopsisini kaçırmıştır ve bu meslek hayatı boyunca asla yapmadığı türden bir davranıştır. Ama birkaç defa karısının kendisi için aldığı ama sürekli ektiği doktor randevusundan bu sefer kaçamayacağını, üstelik bu randevunun tam da belgelerde geçen otopsi saatinde olduğunu öğrenince haliyle fikrinde bir değişme yaşanır.

O zamandan itibaren ikili şüpheli listesini ve belgelere göre yaşananları ve yaşanacağı söylenenleri dikkate alınarak olacakları engellemeye ve bu işin arkasındaki gerçeği öğrenmeye kalkışırlar. Artık zamana karşı yarış başlamıştır...

5ive Days to Midnight, türünün gereklerini yerine getirdiğini düşündüğüm ve temelindeki olayı ayağı sağlam basan bir şekilde kapatan bir dizi. Başta ünlü oyuncu Timothy Hutton olmak üzere oyunculukları dizi için uygun bir kıvamda. Eğer, bilim-kurgudan ziyade gizem unsurunu daha iyi kullanan böylesi yapım konusu, kadrosu ve içeriğiyle ilginizi çektiyse denemenizi kesinlikle tavsiye edebilirim. Son olarak, diziyle ilgili kısa bir video için buraya da bakabilirsiniz. İzleyenlere ve izleyeceklere iyi seyirler.

Kaynak: 22dakika.org - Yazı bana ait.

Devamını oku ...

Tanıtım: The Kill Point

İptal kararı vermeden önce yayınladığı Blue Mountain State ile adını daha çok duyduğumuz, pek göz önünde olmayan kablolu kanallardan Spike TV, 2007 yılında toplamda 8 bölüm süren bir mini diziyle karşımıza çıkmıştı. Yayınlandığı dönemin ilgi çekici mini dizilerinden olan, ülkemizde de ATV tarafından yayınlananThe Kill Point nasıl bir dizidir derseniz, buyurun yazının devamına.

The Kill Point, aslında filmlerde daha çok karşımıza çıkan ama dizilerde de eksik olmayan bir konu üzerine kurulmuş bir yapım: Banka hırsızlığı. Ancak çoğunlukla üstüne eğilen tarafın aksine, dizi bankayı soyma planları yapma ya da soyma girişimi üzerine değil. Giriş kısmına pek de uzatmadan dizinin konusuna geçecek olursak...

Irak'ta ve Afganistan'da savaş sırasında görev almış bir grup asker, Pittsburg şehrinde bir bankayı soymaya teşebbüs eder. Grubun yaptığı plan, dışarıdan bakıldığında neredeyse kusursuzdur. Uygun zaman kollanmış, dışarıda araç hazırlanmış, görev paylaşımı yapılmış ve sağlam bir hareket planı da tasarlanmıştır. Grup içeriye girer, güvenlik dahil herkesi etkisiz hale getirir ve hızlı bir şekilde paraları toplar. Ardından da sıradan ve sakin bir şekilde bankayı terk eder. Ancak, planın geri kalanı sekteye uğrar ve işler işte tam da bu noktada karışır.

Bankanın içinde ve dışında hesapta olmayan ve karışıklık yaratan faktörler nedeniyle, 5 kişilik grup araçla uzaklaşma fırsatını bulamaz ve bankaya geri girerler. (1. bölümün ilk 10 dakikası). O andan itibaren de her şey, soygundan ziyade, bir rehine alma olayına ve bir polis arabulucusunun önderliğindeki ekiple soyguncular arasındaki kedi-fare oyununa dönüşüverir. İki tarafın da kazanmak için her şeyi yapabileceği türden hem de...

Konudan sonra dizinin karakter bazlı kadrosuna devam edeyim. Mini dizi, hırsız-rehine-polisten oluşan yapısı nedeniyle epey kalabalık bir kadroya sahip. Bu nedenle, ben de yazıda, dizide önemli olduğunu düşündüğüm kısma yer vermeyi uygun gördüm.

Mr. Wolf - Çavuş Jake Mendez: Grubun lideri ve soygun planının kurucusu olan Çavuş, rehine operasyonunun da yöneticisi. Polisle iletişimde, grupta birlikte ve rehinelerle mücadelede etkin bir rol alan Mendez, bankadan sorunsuz çıkmak için sınırları zorlamaya, herkesi kullanmaya da kararlı biri. Karakteri, zengin bir kariyeri ve kadro içinde tanınırlığı yüksek isimlerden olan John Leguizamocanlandırıyor. 

Mr. Rabbit - Onbaşı Henry Roman: Ekibin Mr. Wolf'a bağlı, en dengesiz ve şiddete eğilimli ismi olan Mr. Rabbit, Irak'ta olanları da tam olarak atlatamamış biri. Karakteri, bu sezon iptal olan ABC yapımı Pan Am'de izlediğimiz Jeremy Davidson canlandırıyor. 

Mr. Pig - Albert Roman: Mr. Rabbit'in kardeşi olan ve savaştan önce tamircilikle uğraşan Roman, rehin alma olayı boyunca ekibin başını yaptıklarıyla en ağrıtan ve rehinelerle "ilgilenmeyi" en çok seven ekip üyesi. Karakteri, The Gatesve Prison Break'te seyretmişliğimiz bulunan Frank Grillocanlandırıyor. 

Başkomiser Horst Cali: Rehine operasyonunu polis adına yürüten, yürüttüğü rehine anlaşmalarında kimsenin ölmediği türden bir başarıya sahip olan Cali, evli ve hamile bir eşi var. Bunun yanında Mr. Wolf ile arasındaki güç savaşını sorunsuz ve kayıpsız bitirebilmek için Wolf kadar sınırları zorlamayı göze alan birisi. Karakteri, kadrodaki bir diğer tanınmışlığı fazla oyuncu Donnie Wahlberg yapıyor. 

Komiser Connie Reubens: Mr. Wolf gibi asker olup Afganistan'da görev almışlığı bulunan Connie, Cali'yle güvene dayalığı bir ilişkisi bulunan ve yaptıklarında onu destekleyen biri. Karakteri, bolca konuk oyunculuk yapmış siyahi oyuncu Michael Hyatt canlandırıyor. 

Alan Beck: Pittsburg'un en zenginlerinden biri olan Alan, bankanın içinde olan en değerli varlığını sorunsuz kurtarmak adına oyunu kuralına göre oynayan ve iki taraf arasındaki mücalede kilit rol oynayan isimlerden biri. Karakteri, birçok kişinin Testere serisinden tanıdığı Tobin Bell canlandırıyor.

Ashley Beck: Bir arkadaşıyla bankadayken rehine durumuna düşen Ashley, Alan Beck'in kızı ve rehinelerin en değerlisi. Bunun yanında, rehineliği süresince pek rahat durmayan ve her şeyin daha da karışmasında payı büyük olan biri. Karakteri, ön plandaki kadroya oranla daha sade bir kariyeri olan Christine Evangelista canlandırıyor. 

Chloe: Yakın zamanda hayatı karmaşaya uğramış biri olan Chloe, rehineler içinde en sakin ve durumundan şikayetçi olmayan kişilerden biri. Hatta, neredeyse memnun bile olduğunu bile söylenebilir. Peki, neden? İşte bu sorunun cevabı, diziyle ilgili sıkı ispiyon olabilecek durumlardan birisi. Karakteri, As the World Turns'teki yüzlerce bölümlük rolüyle bilinen Jennifer Ferrin canlandırıyor.



The Kill Point, 8 bölüm boyunca rehine-soyguncu ve soyguncu-polis arasındaki ilişkiler yumağının yanında savaşın yüzünü ve görevli askerlerin döndükten sonraki gerçek hayata uyum sorunlarını da gözler önüne seren bir dizi. Hatta öyle ki Stokholm Sendromu olarak bilinen kavram bile bu dizide yer alan durumlardan biri. Oyunculuklarıyla ve bölümler boyunca sağlam ilerleyen senaryosuyla kendini izletmeyi beceren bir yapım. Sonuçta mini dizi, türü seven herkese kesinlikle tavsiye edilir.

Bitirmeden önce, diziyle ilgili isteyenler yarım dakikalık bu videoya da bakabilirler. İzleyenlere ve izleyeceklere iyi seyirler.

Kaynak: 22dakika.org - Yazı bana ait.

Devamını oku ...