1 Ocak 2013 Salı

Tanıtım: Arrow


Yaklaşık 10 yıl boyunca çizgi roman dünyasında önemli bir yeri olan Clark Kent’in, Superman olmadan önceki yaşamını Smallville dizisiyle izledik. Dizi, birçok insan tarafından sevildi ve yıllar yılı özenle takip edildi. Dizinin bitimi ardından süper kahraman temasını  devam ettirmek isteyen The CW, Superman’in yaratıcısı DC Comics’in yıllar önce yarattığı bir başka süper kahramanı daha TV’ye uyarlamaya niyetlendi ve bu sayede karşımıza Arrow çıkmış oldu. Peki nasıl bir dizidir Arrow? İşte bu sorunun cevabı yazının devamında.
Öncelikle dizinin altyapısından bahsedersek:
** Uyarlama olarak karşımıza gelen çizgi roman, yani dolayısıyla karakterin tam adı Green Arrow (Yeşil Ok). Dizinin yapım işinde DC Comics şirketi de var. Bunun yanında, kanalın sahibi olduğu için Warner Bros da haliyle işin içinde.
** Dizi ülkemizde Digitürk bünyesindeki Dizimax kanalında yayınlanmaya başladı.
** Arrow’un yaratılışı 1940′lı yıllar zamanına denk geliyor. Aslında hikayenin üç farklı versiyonu olduğundan (Golden Age – Silver Age- Pos Crisis) birbirine benzer üç farklı çıkış noktası var. CW’nun hangi versiyonu kendisine örnek aldığı sorusuna yanıt aramaya gerek yok ama diziyi izleyenin hangisini aldığını fark etmesi pek sürmese gerek. Şimdi şu üç hikayeye kısaca göz atalım:
a) Golden Age: İlk versiyonda Oliver Queen Amerikan yerlilerini inceleyen bir arkeolog. Müzesi bir hırsızlık vakası esnasında yanınca kendine yeni bir amaç bulma amacıyla yüksek bir ovaya atıyor. Tek sorun şu ki hırsızlar da hazine peşinde koşarken kendisiyle karşılaşıyorlar. Sonunda ovada kendini ok ve yayla eğiten Oliver ve arkadaşı Roy Harper hırsızları yeniyor, hazineyi buluyor ve zengin oluyor. Böylece bu parayı suçlularla savaşmak için kullanıyorlar.
b) Silver Age: Bu versiyonda hikaye tamamen değiştiriliyor. Queen bu versiyonda zengin bir çapkın. Bir kaza yüzünden yatından düşüyor ve kendini Starfish adasında buluyor. Tabii kurtulmak için ok ve yay yapmayı öğrenmesi gerekiyor. Avlanmak amacıyla hileli oklar yapmayı da adadayken keşfediyor. Doğada kamuflaj amaçlı yeşil giyiniyor. Adaya yaklaşan bir ticari gemi tarafından kurtarılıyor. Gemide o sırada bir ayaklanma var. Eve varabilmek için ayaklanmayı bastırıyor. Tabii ilk önce yüzünü saklamak için bir maske yapması gerekiyor. Bu tecrübe ona suçlularla savaşacak yeteneklere sahip olduğunu gösteriyor.
c) Post-Crisis: Bu versiyonda Queen yine zengin bir çapkın ama aynı zamanda Queen Endüstrileri’nde çılgınca çalışan bir Genel Müdür. Yine yatından düşüyor ve adaya sığınıyor. Ok ve yay tecrübesini burada ediniyor. Sonrasında ise adadaki marihuna tarlasından hasadı toplamak için gelen kaçakçıları yakalayarak adalete teslim ediyor. (Kaynak)
Ardından, dizinin konusu ve sahip olduğu ana karakterlerle devam edecek olursak:
Milyarder çapkın Oliver Queen, babasıyla birlikte sahip oldukları teknedeyken korkunç bir deniz kazası geçirir. Babası ve teknedeki diğer kişiler hayatını kaybederken Oliver tropik bir adayı boylar ve sonrasında hayatı, yeni bir sayfa açılmışçasına feleğini şaşar. Aradan 5 yıl geçse de tıkılı kaldığı adada bulunamayınca ailesi ve en yakınları başta olmak üzere herkes öldüğünü düşünür.
En nihayetinde adanın yakınından geçen bir gemiye kendisini fark ettirebilince evine, yani Starling City’e geri döner. Diziye başlar başlamaz herkesin rahatlıkla anlayabileceği üzere aradan geçen 5 yıl herkeste birçok değişikliğe yol açmıştır. Oliver’ın annesi Moira’da, kız kardeşi Thea’da, en iyi dostu Tommy’de… Ama herkesten çok Oliver üzerinde…
Starling City‘den bir görüntü
Herkesin önceki hayatında sorumsuzun ve sorunlunun önde gideni olarak tanıdığı Oliver, adada geçirdiği zaman boyunca “başka bir şeye” dönüşür, ki vücuduna dıştan bakan bile bunu rahatlıkla anlayabilmektedir. Eskiden işlediği günahların bedelini ödemek, babasının ölmeden hemen önce kendisine bıraktığı, yaşadığı şehri yaşanmaz hale getirenler listesini “temizlemek” ve yaşadığı şehre huzuru getirmek için müthiş okçuluk yeteneğini kullanarak, suçlularla mücadele etmeye karar verir; Robin Hood’a benzeyen Arrow karakterini yaratır.
Tabii ki birçok süper kahraman gibi Oliver da dönüştüğü gizemli kişiliği gizlemek ve Starling City’yi suçlulardan kurtararak babasının vasiyetini yerine getirmek zorundadır. Ancak Arrow’un yetkisi olmadan düzeni korumaya çalışması ve yöntemleri, polisin ve özellikle de “listedekilerin” hiç hoşuna giden bir durum olmaz. Dolayısıyla iki taraf arasındaki savaş başlamış olur. Böylelikle dizi de başlar…
Dizinin sahip olduğu diğer karakterlerle tanıtıma devam edersek:
Hovarda bir biçimde hayatını yaşayan Oliver Queen, kaza geçirdiğinde sadece ailesini değil arkasında kız arkadaşı Laurel Lance‘i de bırakmış. Ama teknedeyken Laurel’ın kız kardeişiyle işi pişirdiğini ve kız kardeşin de kazada öldüğünü düşünürsek Laurel’ın Oliver’ı pek hoş karşılamadığını söylemek zor olmaz herhalde.
Tabii, bu onun kızgınlığına rağmen Oliver’a tamamıyla boş olduğu anlamına da gelmesin. Oliver asıl şehrini kötülerden arındırmak istiyorsa Laurel da bağışlarla yürüyen ve yardıma muhtaç kişilere yardım eden bir avukatlık şirketinde avukatlık yaparak benzer bir işi görmeye çalışıyor.
Ailesinin zenginliğinin Oliver’dan aşağı olmadığı Tommy Merylin, Oliver’ın uzun yıllardır en yakın arkadaşı. Kazadan sağ kurtulma olayına sevinse de Oliver’ın yokluğunda Laurel ile aralarında yaşananlar, onu ikili arasında tuhaf bir konuma yerleştirmiş durumda. Tabii, diğer herkes gibi onun da karşısında “değişmiş” bir Oliver olduğunu anlaması çok da uzun sürmüyor.
Oliver’ın kız kardeşi Thea, küçüklüğünde Ollie ile çok yakınken babasını ve abisini kazada kaybedince kendisini yalnız hisetmeye başlamış, aslında yalnız da kalmış birisi. Dolayısıyla yılların vermişliğiyle sorunlu biri haline gelmiş. Oliver’ın değişmişliğini dizide en çok sorgulayan kişi olduğunu da söyleyebiliriz.
Oliver’ın annesi Moira, kocasını ama daha oğlunu kaybetmenin acısını yaşamış ve dolayısıyla dönüşünün mutluluğunu yaşar görünen bir anne. Aslında oğlunun yaşadığına tabii ki sevinse de gemi kazası ve perde arkasında yaşanmışlarla ilgili bildikleri onu da oğluna ve ailesine karşı tuhaf bir konuma sürüklemiş. Kocasını kaybettikten sonra aile şirketinin yöneticisi Walter Steele ile evlenmiş, Thea ile de birbirlerine bağlı oldukları kadar birbirlerini yedikleri bir ilişkileri var.
Oğlunu yıllar sonra bulmuşken yeniden kaybetmek istemeyen Moira, koruma olarak eski asker John Diggle‘ı Oliver’ın peşine takıyor. Tabii, bu durum Oliver’ın geceleri “kötü” adamların peşinde koşmasında ya da planlarını uygulamaya çalışırken kimliğinin ortaya çıkmaması olayında ona pek de yardım ettiği söylenemez.
Son olarak, Quentin Lance, dizinin ana kadrosunun Oliver’ın dönüşüne zerre kadar sevinmeyen kişisi. Laurel’ın da babası olanQuentin, kızı Sarah’ı kazada kaybettiği için Oliver’a oldukça kızgın durumda. Tabii, Starling’in güvenliğinden sorumlu dedektif olması dolayısıyla kanun tanımaz bir şekilde kötülerin peşine düşmüş yeşil başlıklı, okçu adamdan hoşlandığını da tabii ki söyleyemeyiz.
Karakterlerden sonraya kadroya geçersek:
Dizinin başrolünü, yani süper kahramanı asıl çıkışını bu diziyle yapsa da Hung 3. sezonla dikkatleri çeken ve birçok dizide konuk oyuncu olarak yer almışlığı bulunan Stephen Amellcanlandırıyor. Dizinin ana kadın karakteri Laurel, özellikle Gossip Girl ve Harper’s Island izleyenlerin yakın tanıyacağı Katie Cassidy, en yakın arkadaş Tommy karakteri de birkaç bölümlük Pan Am oyunculuğunu saymazsak bu işte oldukça yeni olan Colin Donnell‘a emanet.
Ek: Stephen Amell, Liam McIntyre rahmetli Andy Withfield yerine Spartacus olarak seçilmeden önce seçmelerde son 3′e kalan oyunculardan biriydi.
Dizide Oliver’ın annesi Moira’yı Susanna Thompson, Oliver’ın baş belası koruması Diggle’ı David Ramsey, dedektif Lance’i de Paul Blackthorne canlandırıyor. Bu 3 oyuncu da bu işte oldukça deneyimli oldukları için filmografileri zengin kişiler. Son olarak, benim hoşuma giden bir karakter olarak gördüğüm Thea’yı da The O.C. izler kişilerin büyük ihtimal, Gossip Girl izleyenlerin de muhtemelen  hatırlayabileceği Willa Holland canlandırmakta.
Arrow bu sezon başlayan diziler içinde belki de Revolution‘dan sonra insanları ikiye bölme ve çenelerini yorma konusunda en çok işe yarayan dizi. The CW gençlere (aslında düşünülen ergenler) hitap eden bir kanal olduğu için de diziyi basit görerek mesafeli yaklaşan bir grup da var. Smallville’in varisi, Batman’in taklidi olduğu yönündeki düşünceler nedeniyle de göz önündeki yerini koruyor.
Bana göre süper kahraman dizisi isteyenlerin işini görecek bir yeterliliği var. Oliver’ın sadece dönüşünden sonrası değil de adada geçirdiği 5 yılı da flashbacklerle vermesi ve çizgi romandaki karakterleri aralıklarla göstermesi onun için + puan. Zaten izleyenin kısa sürede fark edebileceği gibi bu yüzden bol bol ve tanıdık yüzlere sahip konuk oyuncuları görebiliyoruz. Temposunun kendisinden beklenmedik hızda gittiği de kesinlikle aşikar. Aşk-meşk olayları da insanları sıkacak düzeyde değil.
Oyunculuklar da kendisinden beklenene göre güzel. Yalnız benim açımdan başrol Katie Cassidy’e ısınamadığımı söyleyeyim. Gossip Girl’de de pek sevmezdim, Harper’s Island’ı izledim ama onun başrol oynadığını bile yeni fark ettim, öyle söyleyeyim. İsteyen varsa buyursun yani. Onun yerine yine birçok kişinin gıcık bulduğu ama benim hoşuma giden Thea yetiyor bana. Bolca uğrayan konuk oyuncuların da ana karakterlerden eksiği yok.
Oliver’ın mahsur kaldığı ada
Smallville sevilmesi sayesinde 10 yıl boyunca ekranlarda kalmıştı. Bu dizi o kadar gider mi ya da götürürler mi bilemiyorum, ama reytingte bu tanıtım yayınlandığı sıralar kanalın The Vampire Diaries‘den sonra geldiğini düşünürsek uzun ömürlü olacağını varsayabiliriz. Çevirilerini de Divxplanet‘i işini bilir çevirmenlerinden (Begoviç) Akriel üstlenmiş durumda. Eğer dizi bu seviyede gitmeye devam ederse ileride de çevirmensiz kalmaz gibime gelmekte.
Sonuçta, eğer şu sıralar süper kahraman dizisine ihtiyaç duyuyorsanız Arrow hiç değilse bile denemek için kesinlikle tavsiye edilir. İzleyenlere ve izleyeceklere iyi seyirler.
Devamını oku ...

Revenge’ten Uyarlama Dizi: İntikam


Ülkemizin dizi sektöründe değişmez bir gerçek varsa, o da uyarlama yapımların vazgeçilmez olduğu. Bunun, son zamanlarda karşımıza gelmesi kesinleşen ve en çok ses getiren versiyonu ise tabii ki İntikam, yani yabancı dizi izler kişilerin bildiği ismiyle Revenge. Dizinin Ocak ayındaki başlangıcı yaklaştıkça hakkındaki haberler de ardı kesilmeksizin gelmeye devam ediyor.
Ben de diziden önce, tanıtımından çok, dış görünüş itibarıyla Revenge ile iki dizinin arasındaki bazı farklılıkları ve benzerlikleri yazayım, kadrolarını bir yan yana getireyim ve açıklanan karakter özelliklerini bir toparlayayım dedim. Buna göre:
Öncelikle konusundan girersek:
“İntikam Yolculuğuna çıkacaksan, kendin için de bir mezar kaz.” Konfüçyüs (MÖ 504)
(Görüldüğü gibi orijinal dizinin sloganı yerli yerinde duruyor.)
Hayatta sahip oldukları en değerli şey birbirleri olan, bir baba ve bir kız. Mutlu, huzurlu küçük bir aile. Her şey bu ailenin babası Adil Çelik’in (David Clarke) bir iftiraya uğramasıyla başlar. Adil’in yöneticiliğini yaptığı bankanın sahibi, kendi bankasını dolandırmış (holding sahibinin terörist gruba destek vermesi ve uçak kazası yaşanması) ve suçu Adil’in üzerine yıkmıştır. Adil’e atılan bu iftirada, aşık olduğu kadın da büyük rol oynar.
Adil, suçsuzluğunu kanıtlayamaz ve hapse mahkum olur. Kızı Derin’se (Amanda Clarke) babasından kopartılarak yetimhaneye gönderilir. Baba ve kız, bir daha birbirlerini göremezler. Derin, yalnız geçirdiği yıllar içinde, babasının bir suçlu olduğuna inandırılır. Cezaevindeki Adil’in ise, hayattan tek bir isteği kalmıştır: Kızı Derin’in, kendisinin masum olduğunu öğrenmesi.
Adil, Derin’e, tüm gerçekleri anlatmak için günlükler yazar. Derin, babasının günlüklerine, ancak on sekiz yaşına girdiği gün ulaşabilir. Ancak, babası Adil’i kurtarmak için artık çok geçtir. Adil cezaevinde, masum ve yalnız bir adam olarak ölmüştür.
Yıllar sonra babasının masum olduğunu öğrenen Derin’in önünde iki yol vardır: Her şeyi affedip yeni bir hayata başlamak ya da babasının intikamını almak. Derin, intikamı seçer. Bunun için bütün geçmişini ve hayatını siler. Kimsenin bilmediği yeni bir kimlikle, babasını ve çocukluğunu ellerinden alan insanların arasına geri döner. Derin’in bundan sonra adı Yağmur Özden’dir (Emily Thorne).
Derin, Yağmur Özden olarak düşmanlarının karşısında. Hiçbiri, Yağmur’un, intikam almak için aralarına sızdığını bilmiyor. Hiçbiri, bu genç ve güzel kadının ne kadar tehlikeli olduğunun farkında değil. Yağmur’sa tüm düşmanlarını çok iyi tanıyor ve hepsinden teker teker hesap soracak. İntikam (Revenge) tek bir adımla başlar ve mezara kadar gider. Yağmur, bu yolculuğa hazır…

Uyarlama Senaryo: Berkun Oya (Son ve Şapkadan Babam Çıktı)
Yapım Şirketi: D Production (Asmalı KonakYalan DünyaÖyle Bir Geçer Zaman Ki…)
Çekim Yeri: Kandilli/İstanbul (Hamptons/New York)

Kadro ve karakterler:

Yağmur Özden ve Emily Thorne
(Gerçekte: Derin Çelik ve Amanda Clarke)
Çekici, zengin ve tehlikeli bir kadın. Hayatını, babasını ve çocukluğunu elinden alanlardan intikam almaya adamış. Gerçek ismi olan Derin Çelik’i, düşmanlarından gizlenmek için Yağmur Özden olarak değiştirmiş. Duygularını ve iç dünyasını düşmanlarından ustalıkla gizleyen biri. İntikam hedefi, Yağmur’u, hayatının aşkı Rüzgar’dan (Jack Porter) vazgeçmeye zorlar.
Yağmur, hedefine ulaşmak için, en büyük düşmanlarının, yani Arsoy (Grayson) ailesinin oğlu Emre’yi (Daniel Grayson) kendine aşık edecek. Yağmur’un ne zaman kötü, ne zaman vicdanlı olacağıysa önceden kestirilemez. İntikamına ulaşmak için sert bir kabuk giyinmiştir. Fakat, vicdanının sesine, her zaman kulak tıkayamaz. İç hesaplaşmaları, zaman zaman gardının düşmesine ve tökezlemesine neden olur. Ama Yağmur, hedefinden asla vazgeçmez. Çünkü onu hayatta tutan tek şey, babasının intikamını almak için, kendine verdiği sözdür.
Rüzgar Denizci ve Jack Porter
Yağmur’un çocukluk aşkı. Romantik ve duygusal bir adam. Çevresindeki insanlara ve özellikle ailesine karşı, oldukça merhametli ve fedakâr. Rüzgar, özgür ve yalnız olmayı seçen, çoğunlukla zengin ailelerin yaşadığı bir semtte, kimseye bulaşmadan, kendi dünyasında yaşayan biri. Babası Tarık’ın senelerdir işlettiği, Yolcu ismindeki küçük kafede çalışmaktadır.
Çocukluk aşkı Derin, Rüzgar’ın şimdiye kadarki tek gerçek arkadaşı. Rüzgar hayatını, Derin’in geri gelmesini bekleyerek geçirmiş. Etraftaki insanlardan uzak duran Rüzgar’ın, en çok zaman geçirdiği yerse teknesi. Fırsat bulduğu her an teknesine kaçar ve uzaklara gitmenin hayalini kurar. Rüzgar, semte yeni taşınan Yağmur’a garip bir yakınlık duyar ve Yağmur’a aşık olur. Ancak Rüzgar, Yağmur’un, çocukluk aşkı Derin’in ta kendisi olduğundan tabii ki tamamen habersizdir.

3) Mert Fırat (Joshua Bowman)
Emre Arsoy ve Daniel Grayson
Yakışıklı, zengin, genç bir adam. Şahika ve Haldun Arsoy (Victoria ve Conrad Grayson) çiftinin ilk çocuğu. Üniversite eğitimini Harvard’ta tamamlamış ve Türkiye’ye yeni dönmüş. Akıllı, çalışkan ve kültürlü. Ailesi kendisine oldukça korunaklı ve rahat bir hayat sunmuş. Buna rağmen Emre, şımarık ve bencil bir insan olmamış. Oldukça duygusal ve başka insanlara karşı merhametli bir yapısı var. Çevresine ve sevdiklerine, her zaman anlayışlı ve kibar yaklaşır.
Emre’nin en büyük zaafı alkol. Annesi Şahika, Emre’nin üzerine, çocukluğundan bu yana fazlaca düşmüş. Emre Şahika’nın hayattaki en büyük serveti. Annesinin bu ilgisi, Emre’nin olgunlaşmasını engeller. Emre, annesi yüzünden yaşının getirdiği sorumluluğu alamaz, kendi başına karar vermekte zorlanır. Emre’nin toyluğu en çok Yağmur’un işine yarayacaktır. Yağmur, intikam almak istediği Arsoy ailesine, Emre sayesinde girecektir.

4) Engin Hepileri (Gabriel Mann)
Hakan Eren ve Nolan Ross
Genç, zeki ve oldukça sıradaşı bir işadamı. Hakan’ın değerli bir iletişim şirketi ve borsada yüksek miktarda hissesi vardır. Genç yaşta kendi işini kurmuş ve büyük bir servet kazanmış. Ancak, Hakan’ın hal ve tavırları, yaşadığı zengin dünyaya ait olmadığını hissettirmektedir. Özgür ve renkli bir kişiliğe sahip.
Hakan’ın servetinin getirdiği ekonomik güçle, herhangi bir statü kazanmak ya da prestij elde etmek gibi bir derdi yok. Tam aksine, içine girdiği gösterişli ve lüks hayat ona komik ve basit gelmekte. Hakan, semte yeni taşınan Yağmur’un geçmişini, sırrını ve amacını bilen tek kişi. Bu sır ikiliyi iş birliğine iter. Yağmur’un intikam planına katılan Hakan, kıvrak zekasını ve bağlantılarını Yağmur için kullanmaktan çekinmez.

5) Arzu Gamze Kılınç (Madeleine Stowe)
Şahika Arsoy ve Victoria Grayson
Arsoy ailesinin en güçlü ismi ve Yağmur’un en büyük düşmanı, en büyük hedefi. Güzel, alımlı, asil bir kadın. İlerleyen yaşına rağmen, hala çekiciliğini korumakta. Keskin bir zekası ve güçlü sezgileri var. Kibirli. Çevresindeki insanların adeta kraliçesi gibi. Şahika, sosyetenin örnek aldığı, imrendiği, ama bir o kadar da korktuğu bir isim.
İnsanları çok iyi tanır, onları yönetmekte ve kullanmakta zorlanmaz. Planlı ve organize düşünmek konusunda usta. Şahika, çocuklarını ve ailesini korumak için acımasızlaşabilir. Onlar için parasını ve bağlantılarını kullanmaktan, kirli işlere bulaşmaktan çekinmez. Oğlu Emre, en büyük zaafı. Geçmişte Adil’e yaptıkları yüzünden, derin bir vicdan azabı duymakta.

6) Zafer Algöz (Henry Czerny)
Haldun Arsoy ve Conrad Grayson
Şahika Arsoy’un kocası Haldun, zengin ve hırslı bir iş adamı. Köklü bir ailenin oğlu olarak doğmuş ve ömür boyu varlıklı bir hayat sürmüş. Sahip olduğu güç ve servet onu, acımasız, bencil ve istediğini almak için, elini kirletmekten çekinmeyen bir adama dönüştürmüş. Haldun için her şeyden önce, kendisi ve ailesi gelir.
Kendisini korumak için, yaptığı büyük sahtekarlığın cezasını, masum bir adama ve küçük kızına ödetmiş. Şahika, Haldun’un hayatının aşkı. Şahika’ya, büyük bir tutkuyla bağlı olmasına rağmen, geçmişte yaşadıkları, Haldun ve Şahika’nın evliliklerini farklı bir yola itmiş. Haldun, Şahika’dan göremediği sevgiyi, başka kadınlarda arar. İyi bir eş ve iyi bir baba olamasa da serveti ve gücü sayesinde, ailesinin kendisinden uzaklaşmasını engellemiş.

7) Ezgi Eyüboğlu (Christa B. Allen)
Cemre Arsoy ve Charlotte Grayson
Cemre Arsoy, Şahika ve Haldun’un ikinci çocukları. Güzel ve çekici bir genç kız. Hali ve tavırlarından zengin bir ailenin kızı olduğu kolaylıkla anlaşılır. Ailesi tarafından büyük bir ilgiyle ve şımartılarak yetiştirilmiş. Cemre’nin zaman zaman takındığı havai ve umursamaz tavırlar, bunun göstergesi.
Cemre, Barış ile aynı üniversitede (lisede) okumaktadır. Kendisi gibi zengin ve elit ailelerin çocuklarıyla arkadaşlık kurar. Ancak Cemre, arkadaşlarının aksine, farklı sınıftan insanlara da merak duyan ve onlarla arkadaşlık etmek isteyen biri. Evin dışında mutlu, sorunsuz, kendine güvenli görünen bu genç kızın, eve girdiği anda annesiyle çatışması alevlenmekte.
Şahika, kızı Cemre’yi, kendisine benzetme amacında. Cemre’nin de kendisi gibi ağırbaşlı ve asil bir kadın olması için çaba gösterir. Cemre ise, annesini bir rol model olarak görmez. Hayatı, annesinin doğrularına göre değil, kendi seçtiği gibi yaşamak istemektedir.

8) Dilşad Çelebi (Ashley Madekwe)
Aslı Sağlam ve Ashley Davenport
Şahika Arsoy’un asistanı. Yirmili yaşlarının sonunda, güzel, alımlı, genç bir kadın olan Aslı, orta sınıf bir ailenin kızı olarak yetişmiş. Kısıtlı imkanlarına rağmen iyi bir eğitim almış. Kendi ayakları üzerinde durmak zorunda kalması, onu hırslı ve azimli bir kadına dönüştürmüş. Oldukça çalışkan ve disiplinli olan Aslı’nın, insanlarla iletişim kurma becerisi de yüksek. Bu sayede içine girdiği zengin dünyaya kolay uyum sağlar.
Aslı, patronu Şahika Arsoy’a karşı her zaman kibar ve nazik davranır. Yükselmek için, Şahika’nın güvenini kazanması gerektiğinin bilincindedir. Bu yüzden kendisine verilen her görevde büyük bir titizlikle çalışır. Aslı’nın amacı, hizmet ettiği bu zengin çevreye dahil olmaktır. Aslı hayal ettiği hayatı elde etmek için, yalnızca eğitimini ve çalışkanlığını değil, gerektiği zaman güzelliğini ve çekiciliğini de kullanacaktır.

9) Didem Uzel  (Amber Valletta)
 Leyla Saygın ve Lydia Davis
40′lı yaşların başında, güzel, tehlikeli ve güvenilmez bir kadın. Leyla, Şahika’nın en yakın arkadaşı. Arsoy ailesinin, Adil Çelik’e kurduğu komploya yardım etmiş. Bu yüzden, Yağmur’un en büyük düşmanlarından biri. Leyla ve Şahika’nın, geçmişe dayanan, oldukça köklü bir dostlukları var.
Leyla, Şahika’ya karşı fedakar ve dostane bir görüntü sunsa da onu kendine ciddi bir rakip olarak görür. Şahika gibi olmak için çabalar. Fakat zekası ve hayat tecrübesi, Şahika’yı alt edebilecek düzeyde değildir. Leyla kendine güveni düşük, duygusal açıdan güçsüz bir kadın. En önemli silahının, dişiliği ve güzelliği olduğunun farkında. Bu avantajını, cömertçe sunmaktan çekinmez.

10) Can Sipahi (Connor Paolo)
Barış Denizci ve Declan Porter
Barış, Rüzgar’ın kardeşi, ailesinin en küçük üyesi. Çoğunlukla sempatik ve neşeli bir hali var. Ağabeyi Rüzgar’ın aksine, sosyal ve eğlenceli bir insan. Özel bir vakıf üniversitesinde, burslu okumakta. Annesi, Barış daha çok küçükken ölmüş. Babasıyla ise, yaşının getirdiği sorunlar yüzünden, sağlıklı bir ilişki kuramamakta.
Harçlığını kazanmak için, babasının sahip olduğu Yolcu isimli kafede çalışır. Arkadaşları da kendisi gibi orta sınıf ailelerin çocukları. Barış kompleksiz ve rahat bir genç. Ancak elde etmek istediği bir şey olduğunda, oldukça inatçı ve azimli birine dönüşür. Barış, Arsoy ailesinin kızları Cemre’yle tanıştıktan kısa süre sonra, Cemre’ye aşık olur.

11) Başak Daşman (Margarita Levieva)
Derin Çelik ve Amanda Clarke
(Gerçekte: Yağmur Özden ve Emily Thorne)
Gerçek Yağmur Özden, sahte Derin Çelik. Arsoy ailesinin içine girmek için ismini değiştirmesi gereken Derin, yetimhane günlerinden arkadaşı Yağmur ile kimlik değişikliğine gider. Planlarını uygulamak için Arsoy’ların karşına çıkmasının ardından çok geçmeden de geçmişinin en önemli parçasını karşısında bulur. Üstelik Derin ve Yağmur’un paylaşacakları tek şey isimleriyle de sınırlı kalmaz.
Adil Çelik ve David Clarke
Yağmur’un iftiraya uğramış ve düştüğü hapishanede masum biri olarak hayatını kaybeden babası. Patronu, bütün çevresi ve hepsinden önemlisi, sevdiği kadın tarafından ihanete uğrayan Adil, kızına masumiyetini anlatmak için yaşadığı hapishane günleri boyunca günlükler tutmuş. Tabii, kızı geçmişte olanların doğru versiyonunu öğrendikten sonra intikam almaya karar vermiş olması onun hesaplarında olmayan bir durum. Adil sadece kızı Derin’in (Yağmur) değil, Hakan’ın da hayatında önemli yer kaplayan birisi.

 Adem Karakuş ve Igor
Yukarıda isimleri geçen iki oyuncunun da diziye girdiği biliniyor olsa da orijinal dizide karşılık gelen karakterlerden kim olduğu şu an için belli değil. Ama, yer aldığı dizilerde genellikle kötü karakterleri canlandıran Nalçakan’ın, Daniel’ın yakın arkadaşı Tyler Barrol‘ı (Ashton Holmes), gerçek hayatında özel korumalık yapan Agun’un ise Grayson ailesinin pis işler müdürü ve koruması Frank Stevens‘ı (Max Martini) canlandırması bekleniyor.
Grayson ailesinin Hamptons’taki malikânesi
Kaynak: 22dakika.org - Yazı bana ait!
Devamını oku ...