1 Kasım 2013 Cuma

Tanıtım: Agatha Christie's Poirot

agatha-christies-poirot
Agatha Christie gibi ünlü bir polisiye yazarının 0′dan tanıtılmasına gerek yoktur herhalde. Varsa bile benden beklemeyin, şimdiye kadar 60′dan fazla kitabını okumuş biri olarak o işe girersem çıkamam ben, amacım da diziyi tanıtmak zaten. Bilmeyen için internet var, kitabevleri var, en olmadı kütüphaneler var.
Agatha Christie’yi tanıyan onun kitaplarının ve dedektiflik tarihin en ünlülerinden Hercule Poirot‘yu tanır zaten. Takvimler 1989′u gösterirken, Agatha Christie ölmüşken ama ben daha doğmamışken İngiltere’nin önemli kanallarından ITV‘de Poirot üzerine bir dizi başladı. Yani en temel haliyle bir dedektiflik dizisi. Poirot’yu tanıyanlar için de tahmin edeceğiniz gibi onun roman ve kısa öykülerdeki maceralarının bir TV dizisi olarak bölümler halinde ekrana aktarılması.
Poirot
#Önemli Not# Dizi 1989′da başlamış olsa da 24 sezonu falan yok. İngilizler dizinin çekimlerini ve yayınlanmasını 1-2 yıla yaydığından aradan geçen 24 yıl içinde 12 sezon yayınlandı. Hatta 13. sezonunartık hikayelerin çekilmesi bittiğinden dolayı son sezon olmasına karar verildi. Ama aklınıza uzun sezonlar falan da gelmesin. Sezonlar en az 2, en çok 11 bölüme kadar sürmekte. Hali hazırda TV’de yayınlanmış bölüm sayısı 66, dizi final yaptığında da 70 ile yayın hayatını kapatmış olacak.
Son, yani 13. sezonun ilk bölümü Haziran’da yayınlandı ama bölümlerin arasına da zaman koyulduğu için final 2014 Ocak’ında yayınlanacak. En nihayetinde Ocak 1989′da başlayan dizi zamansal olarak da 25 yılı bitirmiş olacak. Son olarak, dizinin kısa sezonlu bölümlerinin filmvari 90-100 dakikalık, 10-11 bölümlük olanlarının 50 civarı dakikadan oluştuğunu da ekleyeyim. Olur da izlerseniz sonradan şok olmayın.
Not 2: Dizi ülkemizden çekilmeden önce D-Smart ve Teledünya bünyesindeki Universal Channel‘da yayınlanıyordu. Hatta 6. sezondan itibaren altyazılar TV-Rip olarak hazırlanmış durumda. Universal’dan sonra ülkemizde TV’den yayınlayan çıkmadı bildiğim kadarıyla.
Not 3: Poirot’nun araştırdığı olaylardan bölümler çekilse de, hatta bazı kısa hikayeler uzun bölümlerin içine yedirilerek anlatılsa da Acı Kahve bu 70 bölümde yoktur. Agatha zamanında onu tiyatro olarak yazmış, sonradan romana uyarlanarak basılmıştır. Hatta halen oynanan bir tiyatro eseri olarak dünyanın en uzun süredir oynanan tiyatro oyunu rekorunu gün geçtikçe geliştirmektedir.
 images
Giriş kısmı bu kadar yeterse artık konuya biraz daha detaylı gireyim:
Agatha Christie’den bahsetmeyeceğim demiştim ama Hercule Poirot’dan (“Herkül Puaro“) bahsetmek lazım. İnsanlar başta Fransız ya da diğer başka milletlerin vatandaşı sansa da aslında Belçikalı olan, yumurta gibi kafası, her daim giydiği rugan ayakkabıları ve övünmeyi çok sevdiği bir bıyığı olan bir özel dedektif. Aslında polis emeklisi birisi olarak orta yaşlı ve baktığı davalar genellikle yüksek profilli insanlara ait. Hatta bilen bilir olayları çözerken “beyninin gri hücerelerini kullanması” ile ünlüdür. İnanılmaz bir düzen takıntısı ve kendini beğenmişliği var, tabii ki zekası da.
Sherlock’un Holmes’u misali Poirot’nun yanında da her zaman olmasa bile yakın arkadaşı Arthur Hastings‘i gördüğümüz oluyor. Bunun dışında polisiye roman yazar arkadaşı Ariadne Oliver veya polis teşkilatından arkadaşı Müfettiş Japp gibi tanıdıkları da zaman zaman olaylar içinde yer alıyor. Kendisi kadar mükemmelliyetçi sekreteri Miss Lemon ve becerikli sadık uşağı George da cabası.
arthuh-hastings-his-clothes-in-agatha-christies-poirotArthur Hastings ve Poirot
Vakalarında seçiçi biri olarak bazı olayların yakınında olması ya da iyi/eskiden tanıdığı birinin ricası da yeterli olabiliyor. Olayları çözdüğündeyse dahil olanları aynı mekanda toplayarak herkesin içinde gerçeği açıklama gibi yaygın bir huyu da var. Ayrıca, Sherlock gibi karşı cinsle arasındaki durum oldukça stabil…
Poirot’nun, yani aslında dizinin genel tarzı bu şekilde. Dışarıdan bakıldığında bölümlük polisiyelere benzese de içeriden öyle değil işte. Poirot’yu İngiliz oyuncu David Suchet canlandırıyor, ki benim de içinde olduğum büyük bir topluluğun görüşüne göre kendisi Agatha’nın kitaplarında yarattığı Poirot’yu ekrana yansıtmada en başarılı işim.
Normade bölümü 90 dakika süren dizilere gıcık olsam da konu Agatha kitaplarını uyarlamak olunca iyi bile oluyor. Kitapları seviyorsanız ne demek istediğimi anlarsınız. Oyunculuk zaten dediğim gibi iyi seçim bir ana kadro ve yan kadrodan oluşmakta. Üstelik kitapları veya hikayeleri de uyarlarken neredeyse aslına sadık kalınmış.
İlk sezonlarda mecburen 90′lı yıllara ait çekim teknikleri kullanılmasına rağmen insanın gözüne de batmıyor. Agatha hikayeleri de 1. Dünya Savaşı sonrası-1975 arasında geçmesine rağmen günümüzdekilere taş çıkartıyor sonuçta.
oliver_poirotAriadne Oliver ve Poirot
Velhasıl eğer polisiye seviyorsanız, daha da önemlisi Agatha Christie ve Hercule Poirot sever biriyseniz diziyi kesin bir deneyiverin. İnsanın okuduğu kitapların ekrana yansımasını görmesi bir hoş oluyor. Üstelik neredeyse aynen uyarladıkları için saç baş yolma falan da yok.
Sevmiyorsanız ya da alakanız yoksa bile deneyiverin bir zahmet. Agatha Christie ve Hercule Poirot piyasada polisiye diye geçinen kaç “şeye” önünde şapka çıkartır bilemiyorum. Kadının kendisi için bir tanıtıma, dizinin de bir başkasının referansına bile ihtiyacı yok aslında. O vakit iyi seyirler…
Yakında: Agatha Christie’s Marple …
@AytacKara @BirDiziHaber aytac@birdizihaber.com
Devamını oku ...

1 Ekim 2013 Salı

NBC'nin Hillary Kabusu

hilary_tv_a_l
 Amerikanın 5 ulusal kanalından biri olan NBC, 1.5-2 ay kadar önce gelecek yıl  ya da gelecek dizi sezonu içerisinde yayınlanmak üzere birkaç mini dizi siparişi vermişti: 6 bölümlük Kleopatra‘nın yaşamı, Stephen King’in Tommyknockers romanının bir uyarlaması, Rosemary’s Baby‘nin TV’ye uyarlaması, Plymouthkolonisi ile ilgili Plymouth ve son olarak da Amerika’nın tanınmış ismi Hillary Clinton‘ın hayatı üstüne 4 bölümlük bir mini dizi.
NBC’nin mini dizisi 1998 yılından başlayarak günümüze doğru gelecek bir proje olacak ve Hillary’yi canlandırması için Diane Lane seçildi. 1998 konusunda bir noktadan bahsedeyim, Monica Lewinsky Skandalı bu yıl içinde patlak verdi. Dolayısıyla proje gerçekleşirse ya hemen ardından başlaması ya da patlak verdiği süreci de içine alması bekleniyor. Buraya kadar her şey normal aslında. Ne olduysa bundan sonra başladı.
072813-Hillary-diane-lane
Proje üstüne, Amerika’nın Cumhuriyetçi Parti Ulusal Komitesi Başkanı Reince Priebus’tan “Clinton’la ilgili planlanmış programı iptal edin ya da 2016 seçimleri öncesi Cumhuriyetçilerin münazaralarını takip etmenize izin vermeyeceğiz” açıklaması geldi. Peki nereden çıktı bu? Durduk yere değil tabii ki.
Dünya Hillary Clinton’ı 2 dönem Amerika Başkanı olmuş eşi Bill Clinton sayesinde tanımış olsa da siyaset dünyası kendisine yabancı değil. Kendisi New York’tan Senato’ya girmenin yanında, 2008 seçimlerinde Demokrat Parti’de Obama’ya karşı partinin başkanlık adayı için yarışmış ve kaybetmişti.  Ardından da 1. Obama Dönemi boyunca Dışişleri Bakanlığı yaptı. 2012 seçimlerinde tekrardan Obama’nın karşısına çıkmasa da Clinton’ın 2016 seçimlerinde tekrardan aday olmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Bu yüzden de Cumhuriyetçi Parti üyeleri ‘seçim öncesi yardım‘ olarak görülen bu projenin gerçekleşmesinden rahatsızlar ve bunu belirtmekten de çekinmiyorlar. Hatta 2014 içerisinde Clinton’ın hayatı üstüne bir belgesel hazırlamayı planlayan CNN kanalını da aynı şekilde uyardılar. Peki kanalların cephesi?
Hillary Clinton
CNN açıklamaya “Daha yolun çok başında olan bir projeden bahsediyoruz. Hem bizim yayınlarımıza katılmazlarsa ne olacak? Bu oy veren kişilere saygısızlık olmaz mı?” şeklinde cevap verdi sadece. Şimdilik onun cephesi daha sakin görünüyor zaten. Karışansa NBC’ninki oldu.
Açıklamanın üstüne daha bir hafta geçmeden Fox Tv Studios şirketi projeye verdiği mali desteği ‘bütçe planlaması‘ adı altında geri çekti. Haliyle bu durum projeyi hayata geçirmek isteyenleri ve kanalı bir miktar zor duruma düşürmüş oldu. NBC ise resmi bir açıklama yapmadı ve sadece “henüz bir senaryo aşamasına girmediklerini, şimdilik başlanan bir çalışma da olmadığını” belirtti. Ama bir çıkmaza girdikleri de gerçek.
Amerika’daki bir kanal için seçim çalışmalarından biraz bile olsa boykot yeme riski kolay bir durum değil. Özellikle de zaten 2 partinin olduğu bir ülke olduğunu düşünürsek… Projeyi iptal ettiklerinde de siyasi baskı adı altında alabilecekleri diğer tepkileri hesaplamak zorundalar. Üstelik çekilen dizinin içeriği nedeniyle bu sefer de Hillary Clinton cephesinden tepki toplama durumu var. Zaten Cumhuriyetçiler’in yaptığı açıklamaya kadar Clinton cephesinden tepki gelmemiş olsa da onlar da “bu açıklamadan“ rahatsız olmuş durumdalar.
Bir de şöyle bir şey var ki kanalın içinde bulunduğu durum “birisi” için ilk de değil.
1558300
Amerika’nın bir diğer ulusal kanalı CBS, 2003 yılında eski başkanlardan Ronald Reagen ile ilgili 2 bölüm/180 dakikalık bir TV yapımı hazırlamıştı. Ama daha başlamadan içeriği nedeniyle gelen tepkilerden dolayı kablolu olan kardeş kanalı Showtime‘a pasladı ve orada yayınlandı. NBC’nin başında olup da projeye ilk başta onay veren isim Robert Greenblatt ise buradan önce ve dizi orada yayınlandığında Showtime’ın başındaydı. Eleştirel yorumlar onun kanalına kalmış oldu ve şimdi yine aynı durumun içinde.
Düşünceler adamın bunu unutmuş olamayacağı ama Cumhuriyetçiler’den böyle bir açıklama da beklemediği yönünde. Gelen dedikodulara göre de şu an için NBCUniversal’ın CEO’su Steve Burke‘ten kendisine bu yönde bir baskı gelmemiş. Ama aynı dedikodular maddi destek çekilmesi, olayın medya yankıları ve boykot ihtimali nedneiyle dizinin “sessiz sedasız” yapımına bile başlanmadan ortadan kaybolacağı yönünde.
Benzer dedikodular Greenblatt’ın projenin arkasında durmak istediğini de söylüyor ama eklemeden de edemiyorlar: “Showtime bir kablolu, yani ücretli bir kanal, NBC ise ulusal bir kanal. Greenblatt bir ulusal kanal yönettiğini de unutmamalı!“ Bakalım Hillary’nin akıbeti ne olacak? Kanal eleştirileri ve boykot riskini alarak gerçekten yayınlanacak mı, yoksa haberimiz bile olmadan ortadan yok mu olacak?
Güncelleme: Bizim 1 Ekim’e girdiğimiz saatlerde (ben buyazıyı BirdiziHaber için çok daha öncesinde yazdım) NBC ve CNN’nin projeleri iptal ettiği haberi geldi.
Hillary Clinton
Devamını oku ...

Tanıtım: Mistresses

SHOWSHEET_Mistresses-640
Amerika’nın ulusal kanallarından ABC, geçtiğimiz dizi sezonunun taaa başlarında toplamda 10 yeni diziye onay vermişti. Ama bunlardan birini, yani Mistresses‘i diğer dizilerinin aksine sezon içinde değil de 2013 yazında yayınlamaya karar verdi. 13 bölüm yayınlanan ilk sezonunun ardından beklentilerini karşılamış olacak ki 2. sezon onayını da verdi.
Zira dizi dünyasının içindekiler az-çok bilir, yaz vakti taptaze olarak ekrana gelen ulusal kanal dizileri için bu alışılageldik bir durum değildir. Büyük çoğunluğu yoğun bakıma girme gereği duymadan direk morga yönlendirilirler. Ama asıl konu bu değil, ben amacıma döneyim. İlk sezonunu izlediğim ve sevdiğim Mistresses ile ilgili bir tanıtım yapayım diyorum. Nasıl bir dizidir Mistresses?
mistresses1
Orijinal Mistresses dizisinin kadınları
Efendim, kendisi uyarlama bir dizi. Dizi işinde profesyonel bir millet olan İngilizlerin BBC One kanalının, 2008-10 arasında 3 sezon yayınlanan aynı isimli dizisinden uyarlama. 2009 yılında Lifetime kanalı da bu amaçla bir girişimde bulunmuştu ama hazırlanan pilot onay alamamıştı. Sonrasında ABC’ye kısmet oldu. Dizi, genel tarzı ve en özet haliyle adının da çağrıştırdığı üzere ikisi abla-kardeş, diğer ikisi abla ile çok uzun yılların arkadaşı 4 kadının hayatı ve karmaşık ilişkileri üzerine kurulu.
Ama diziyi tanıtmak amaçlı bu 4 kadın üzerinden konudan da bahsedeyim tabii ki:
ALYSSA MILANOSavannah “Savi” Davis: Başarılı bir kariyeri bulunan evli bir avukat. Bir miktar kontrol sever, işini sever, Avustralya aksanlı kocasını da sever bir kadın. Ama aralarında bir süredir çocuk denemelerinden gelen bir gerilim var. Kardeşi için de anne rolü üstlenen biri. Dizinin isminin ona düşen “payı”, iş yerindeki arkadaşı, davalardaki ortağı Dominic…
#Ek Bilgi# Karakteri özellikle Charmed dizisi ile bilinen Alyssa Milano canlandırıyor. Lifetime diziyi uyarladığında Milano’nun Charmed’daki rol arkadaşı Holly Marie Combs da dizinin kadrosundaydı. Kendisi İngiliz dizisinde Siobhan karakterine denk gelmekte.
635040500272230000Josslyn “Joss” Carver: Savi’nin içte iyi, dışta sürtük olan kardeşi. Emlakçılık işiyle uğraşmak bir yana, kendi ev sahibinden evli patronuna kadar yatmakta sıkıntı görmeyen, ilişki konusunda serbest ruhlu biri. Ablasıyla  arasında yılların anne rolünden gelme hafif bir gerilim var. Dizinin kendisine düşen “payı” ise ev göstermeye başladığı lezbiyen çift ve işyerindeki sürpriz yeni patronu…
#Ek Bilgi# Karakteri ilk önemli projesi olan Jes Macallan canlandırıyor. Kendisi orijinal dizideki Jessica‘ya denk gelmekte.
ROCHELLE AYTESApril Malloy: 3 yıl önce kocasını kaybetmiş ve hala da bunun yasından kurtulamamış dul bir kadın. Kızı için yaşamakta ve bir yandan da yeni açtığı ev eşyaları dükkanını yürütmekte. Tam hayatını yoluna koymuş gibi dururken birkaç taraflı ortalık karışıyor. Dizinin isminin ona düşen “payı”, kocasından çocuk sahibi olduğunu iddia ederek ortaya çıkan bir kadın…
#Ek Bilgi# Karakteri genellikle konuk ya da birkaç bölümlük dizi kariyeri bulunanRochelle Aytes canlandırıyor. Aytes Lifetime kanalı bu dizi için çalıştığında da ana kadrodaydı. Kendisi İngiliz dizisinde Trudi karakterine denk gelmekte.
KarenTitle-300x336Dr. Karen Kim: Başarılı kariyeri olan bir psikiyatrist. Dizinin açılışında, bir süredir sevgilisi olan evli hastasını kaybediyor. Dizinin isminin ona düşen “payı”, bundan sonrasında adamın ölümünün derinlerine inilmesi, daha da önemlisi rahmetli evli sevgilisinin babasının ölümünü atlatmak için destek arayışındaki oğlu Sam…
#Ek Bilgi# Karakteri tabii ki Lost ile tanınan Yunjin Kim canlandırıyor. Kendisi orijinal dizideki Katie‘ye denk gelmekte. Ayrıca oyuncusundan gelme sempatinin de katkısıyla dizi içinde hikayesini ve gidişatını en sevdiğim karakter.
ban[749]
Karen – Sam – Harry – Savi – Joss – Dominic – April
İngiliz yapımı Mistresses’ı izlemedim. Orijinal-uyarlama ikilisinden genellikle birini tercih etme kuralımın da katkısı nedeniyle ikisi arasında karşılaştırma yapabilecek durumda değilim. Ama diğer bir açıdan karşılaştırırsak dizi için Sex and the City‘nin hafif versiyonu denilebilir. İçine biraz Desperate Housewivesda katılmış. İzlerken insanı yormuyor ve vakit geçirmek için uygun bir dizi.
Başka bir açıdan bakarsak da içinde yeterli miktar pembe dizi dozu da bulabilirsiniz, söylemiş olayım.  Şu noktadan sonra burun kıvıranlara da Nida‘nın daha önce şu yazısında bu diziyle ilgili yazdığı sözlerle cevap vermek istiyorum:
“Ah beni bunlarla uğraştırma, memleket ne halde falan demeyin. Hepimiz Banu Alkan filmleri ile büyüdük ve bu tarz konulara bayılırız. Hatta bütün şirretliğine rağmen de içlerinde biri favorimiz olur. Gözlerinizi kısıp bakmayın, bazen sadece bakmak için de izlemek lazım. Kimi zaman kahramanınız, sadece sizin kafanızı boşaltan biridir.”
#Oyunculuklar: Rollerine oturmuş kişiler mevcut ama ödüllük de oynamıyorlar tabii ki. İlk başta bir garip gelse de onların kendisinin rollerine alışmasıyla siz de onlara alışıyorsunuz. Zaman zaman gayet basit olmakla birlikte senaryonun gelişine bağlı olarak da haklarını veriyorlar, yalan yok. Bazen kendilerinden beklemeseniz bile…
Mistresses
#Senaryo: Pembe dizi etiketini unutmazsanız sorun olmaz. Zira 4 kadının dizinin ismini bir şekilde içine alacak şekilde başına gelenler insanın ilgisini çekip kendine bağlıyabiliyor da. Ama yine de ilk bölüme bakıp da karar vermeyin, az daha izleyin. Ayrıca ilk sezonun sonundaki “To be contunied...” durumu takdire şayan bir şekildeydi bence. 2. sezon onayı almasaydı neler olurdu hiç bilmiyorum…
#Sonuç: ”Yazın daha rahat izlenebilecek dizilerden” olarak tavsiye edilecek bir dizi Mistresses, ama ulusal kanalların yazın başlattıkları yeni dizilere onay verme ihtimalleri düşük olduğundan, ucu açık bir şeyi tavsiye edeceğime tanıtım yazmamayı tercih ederim diyen biri de olduğumdan ancak bu zamana kaldı.
Dolayısıyla artık yazı-herhangi bir tatili mi beklersiniz, pembe dizi-vari dizileri severim ve boş zamanım bol-ben şimdi de izlerim der misiniz o kadarını bilmem. Ama bu tarz diziler ilgisini çekenler en azından bir ara biraz olsun deneyebilirler. Velhasıl, benden bu yazılık da bu kadar artık, adet gereği iyi seyirlerdeyip gidiyorum…
Devamını oku ...

Tanıtım: Devious Maids

devious-maids
Amerika’nın Lifetime kanalı “Orijinal Lifetime Filmi” etiketi ile hazırladığı, hatta filmlere/dizilere konu edilen, yorum yapılan filmlerle bilinen bir kanal. Ama dizi işine de tamamen sırtını dönmüş bir kurum değil. Hatta daha önce sitede bu kanala ait içinde Jennifer Love Hewitt‘i de bulunduran The Client List dizisinin tanıtımını da yapmıştım. Şimdi de bu familyaya ait bir diğer dizi, yani Devious Maids‘in tanıtımını yapayım diyorum.
Nasıl bir dizidir Devious Maids?
Efendim, bildiğiniz pembe dizi. Literatüre baksak komedi-drama/gizem diye geçiyor, yapısı öyle zaten; ama içini açıp bakarsak aynı zamanda bir pembe dizi. Hatta Latin soslu. Dolayısıyla bunu bir baştan söyleyeyim, sonradan sorun çıkmasın.
 Screen-shot-2012-04-18-at-11.55.04-AM
ABC’nin 8 sezonluk pek bir sevilen Desperate Housewives dizisi malumunuz. Hatta biz de aldık aynı isimle uyarladık, hala da ekranlarda. O dizinin yaratıcı Marc Cherry bu dizinin de yaratıcısı durumunda. Ayrıca dizinin kendisi de Meksika yapımı bir başka dizinin pilotu üstünden yontulmuş.
Dizi, Cherry faktörü yüzünden ilk başta ABC’de yayınlanması için hazırlanmıştı; ama kanalın niyeyse hoşuna gitmemiş; o yüzden pilota onay vermedi. Bay Cherry de diziyi gidip Lifetime’a verdi. Kendisi sezon içinde pilotunu geçen reytinglerle sürdürdüğü yayın hayatının getirisi olarak ilki gibi 13 bölümlük 2. sezon onayını aldı.
Pembe dizi dedim ben ama peki nasıl bir konusu var bu dizinin?
devious_maids_ver5_xlg-crop Not: Dizinin ana karakterlerinden Carmen, Desperate Housewives’ın final bölümünde de görünmüştür. Ama dizinin onun spin-offu (uzantısı) olarak görüldüğü de söylenemez. Ayrıca Eva Longaria da dizinin yapımcısı olarak destek veriyor.
Los Angeles, Beverly Hills’ten 4 hizmetçi. Aslında 5 taneler, ama pilotun ilk dakikalarında bir tanesi, biri tarafından gizemli şekilde öldürülünce sayı 4′e düşüyor. Çalıştığı evdeki bir diğer kişi de cinayetten tutuklanıyor. Trajik bir olay da olsa bir süre sonra her şey bir şekilde yoluna girmiş görünüyor. Sahiden de öyle mi derseniz, dizi izliyoruz şurada, tabii ki hayır. Dizi aslında 4 olan sayının yeniden 5′e çıkması, yani Marisol’un da katılmasıyla resmen başlamış oluyor.
Dizinin konusunu açmak için kısa da olsa hizmetçilerden bahsedeyim diyorum:
1_photo
Carmen – Valentina – Marisol – Rosie – Zoila
Biri anne-kız olan 5 hizmetçinin haliyle çalıştığı 4 ev var, ki bu evlerin sahipleri yaşadıkları yerden de anlaşıldığı üzere ultra zengin kişiler.
Rosie: Eşi vefat ettikten sonra çalışmak için Meksika’dan gelmiş ve oğlunu geride bırakmak zorunda kalmış. Onu da Amerika’ya getirtmek için uğraşıyor ama aşması gereken engeller var. İki oyuncu çiftin yanında çalışıyor, ki yeni doğmuş bir çocukları da var. Bir de o ikisine pek çift denemez…
Carmen: Şarkıcılık hayallerini gerçekleştirmek için müzik dünyasının önemli isimlerinden Alejandro’nun yanında hizmetçiliğe girmiş. Ama onun da bu yolda önünde engeller var, en başta da çalıştığı evin yöneticisi olarak Alejandro’yu ondan korumayı görev edinen Odessa. Tabii hayatında fazlası da var…
Zoila ve Valentina: Zoila, duygusal iniş-çıkışları ve bağımlılıkları çok olan, ama aynı zamanda dizinin de en eğlenceli kişiliklerinden Genevieve için 20 yıldır çalışan biri. Artık arkadaş olmuşlar. Kızı Valentina da evde onun yardımcısı durumunda ve evin oğlu Remi’den baya bir hoşlanıyor. Ama annesi alt-üst ilişkisi kapsamında bundan hoşlanmıyor…
…ve Marisol: Kocasına denk olmadığını düşünen ve eski karısıyla aralarına girmesinin rahatsızlığını yaşayan Taylor ile zengin kocası Michael’ın yanlarında çalışmaya başlıyor. Ama asıl nokta, gizliden gizliye öldürülen hizmetçinin hayatı ve başına gelenlerle ilgilenen biri. Elbette kendince bir amacı var, çabuk da öğreniyoruz ama yine de izleyerek öğrenmesi daha iyi.
Devious-Maids-poster-01-crop
Bu arada öldürülen hizmetçi Flora ile diğer kızlar da eskiden gelme yakın arkadaşlar ve Marisol da çalışmaya başlayınca bu grubun içine giriyor. Flora’nın çalıştığı kişiler, yani Evelyn and Adrian Powell, sosyetenin gözde ve güçlü sayılabilecek bir çifti. Dizinin de bir diğer önemli ailesi. Hizmetçi de yılın en önemli davetlerinden birinde herkes halen davetteyken öldürülüyor.
Yapımın tarzı aşağı yukarı böyle, yani bu 5 hizmetçinin çalıştıkları evlerde yaşananlar, kendi içlerinde yaşadıkları ve işlenen  cinayetin perde arkası üzerine kurulu. Dizinin nasıl olduğuna gelirsek:
Öncelikle Desperate Housewives izleyip de sevenler bunu da bir denesin derim. Çünkü Cherry Bey oldukça yakın iki dünya kurmuş durumda. Hatta yetmemiş olacak ki diğer dizide yer alan oyuncuları burada da kullanmış. Aynı şekilde merkezinde bir cinayet bulunması diziyi iyi besliyor. Asıl temasından sapmasa da komediyi senaryoyay iyi yedirmiş senarist.
Devious-Maids-poster-2-crop
Ama tabii bunlardan hareketle, girişte de bahsettiğim gibi bir pembe dizi havası da var, yok değil. Marisol dışındaki hizmetçiler Latin’ler ve o bayılınası aksanları buna ayrı bir tat katıyor. Karakter bakımındansa böyle bir diziden ne beklerseniz aynen o.
Kadrodaki 41 yıllık All My Children‘dan sonra bu diziye geçen, Hot in Cleveland izleyenlerin de kendisini iyi tanıyacağı Susan Lucci, karakteri Genevieve; oyunculuğu ve karakteri Evelyn’in hoşuma gittiği Rebecca Wisocky dizi  için artı faktörler olmuşlar. Yakışıklı ve güzel faktörlerini ise diziye çekmek anlamında iyi kullanıyorlar.
Çeviri bakımındansa şu an için Divxplanet’ten medet ummayın, eh, o yol tıkanınca da nereye başvurmanız gerektiğini az çok tahmin edersiniz. Tabii yine de sizin bileceğiniz bir iş. Velhasıl, şu vakitlerde çerez niyetine, kafa dağıtmalık bir dizi arıyorsanız, gizem ve oyunlarla ilgili dizileri severim, pembemsi dizilere de itirazım yok derseniz, buyurun bir deneyin derim diziyi. İyi seyirler efenim…
Devamını oku ...