14 Şubat 2016 Pazar

Leonardo DiCaprio ve Oscar Yolculuğu


Oyuncular aleminde birden fazla kez Oscar adayı olup da eli boş dönen çok kişi oldu da hiçbirinin ödül alamayışı  Leonardo DiCaprio gibi olmadı ve onun yarattığı etkiyi yaratmadı. "Bu sene alacak mı acaba?" diye diye, geldik 2016 yılındaki Oscar ödülü törenine ve Leonardo bir kez daha aday...

28 Şubat'ta ödüller Chris Rock'ın sunduğu törende sahibini bulacak. Aklınızda olsun, ödülü bizde bir kez daha Digiturk yayınlıyor.

Peki, bu zamana kadar ne yollardan geçtik de Leonardo DiCaprio bu derece, özellikle sosyal medyada Oscar konusunda tiye alınan birisi haline geldi? Bu yazıyla kariyerindeki filmler üzerinden bu durumun bir toparlamasını yapayım diyorum.

Bir kere her şeyden önce kendisinin 'Leonardo DiCaprio' olması gibi bir gerçek var. Yakışıklılık, para, şöhret ve kadınlar derken pek çok şeye sahip bir adam olduğu malum. Esasında şimdiye kadar bu yılki töreni de sayarsak üç tane Altın Küre'si ve birçok ödülü de mevcut. Ama işte o Oscar'dan kendisinde hiç yok. Bu yılki adaylığıyla birlikte bu 5. oyunculuk adaylığı oldu, hatta The Wolf of Wall Street filmindeki yapımcılık adaylığını da sayarsak sayı 6'ya çıkıyor. Ama bu kadarla da sınırlı değil işte... 

O zaman daha fazla uzatmadan geleyim detaylara.

http://www.ranini.tv/ozel/12224/1/leonardo-dicaprio-ve-oscar-yolculugu
Devamını oku ...

The Danish Girl: Bu beden benim değil!


88. Oscar ödüllerinin dağıtılacağı törene çok bir şey kalmadı, neredeyse vardık. Bizim saatimize göre 28 Şubat'tan 29'una geçtiğimiz gece ödüller sahiplerini bulacak. Chris Rock'ın sunuculuğunu yapacağı töreni ülkemizde bir kez daha Digitürk yayınlıyor. Hatta Digiturk daha önce yaptığı gibi Şubat ayı boyunca Oscara aday olmuş veya ödülü kazanmış filmleri yayınladığı Moviemax Oscars kanalını yayına soktu.

Bu seneki Oscar adayı filmlerden birisi de The Danish Girl. Türkçesine bakarsak Danimarkalı Kız. İlk fragmanı yayınlandığından itibaren ben de dahil birçok kişinin ilgisini çeken bir filmden bahsediyoruz. Film, En İyi Erkek Oyuncu (Eddie Redmayne), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Alicia Vikander), En İyi Kostüm Tasarımı (paco Delgado), ve En İyi Yapım Tasarımı (Eve Stewart- Michael Standish) olmak üzere toplam dört dalda ödüle aday.

The Danish Girl, ülkemizde de bugün (12 Şubat'ta), vizyona girdi. Film esasında bir romandan ama aynı zamanda gerçek bir hikayeden uyarlandı. Einar Wegener'dan, yani tarihin ilk transeksüeli Lili Elbe'den bahsediyoruz. İçinde olduğu erkek bedenine ait olmadığını fark eden ve sonrasında gerçek benliğine kavuşabilmek için uğraşan birinin hikayesinden. Bu karakteri de geçtiğimiz sene Her Şeyin Teorisi (The Theory of Everything) filmi ile En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını kazanan Eddie Radmaynecanlandırıyor işte

http://www.ranini.tv/ozel/12179/1/the-danish-girl-bu-beden-benim-degil
Devamını oku ...

8 Şubat 2016 Pazartesi

American Crime Story: Halk, O.J. Simpson'a Karşı


Yıl 1994, günlerden 12 Haziran...

Sözüm meclisten dışarı, 35 yaş ve üzerinde olanlar daha iyi bilirler; Amerikan tarihinde ilgiyi üstüne çeken çok cinayet davası oldu da hiçbiri o gün işlenen çifte cinayet kadar tabiri caizse kitleleri peşinden sürüklemedi. Nicole Brown ve arkadaşı Ronald Goldman'ın öldürülüşlerinden bahsediyorum.

Nicole Brown, futbol kariyerini noktaladıktan sonra oyunculuğa kayan dönemin en ünlü isimlerden O.J. Simpson'ın eski eşi ve iki çocuğunun annesi. Sadece bu bile, medyanın ilgi göstermesine yetecekken O.J. Simpson'ın evinde bulunan kanıtlar cinayet zanlısı olarak tutuklanıp milyonların takipçisi olduğu çetrefilli bir dava sürecini başlatmış oldu. Abartmıyorum, tarihte halk tarafından "canlı" olarak izlenen ilk dava sürecinden bahsediyoruz. İşte o dönem yaşanan tüm bu olaylar (nihayet) dizi olarak karşımıza geliyor. 

American Horror Story'nin de arkasındaki isim olan Ryan Murphy'nin hazırladığı American Crime Story, çifte cinayeti ve O.J. Simpson hakkında açılan davayı işleyeceği ilk sezonuyla tüm dünya ile aynı anda ülkemizde deizlenecek.

Amerika'da FX'in yayınladığı ve sezonu 10 bölüm sürecek olan diziyi, ülkemizde 3 Şubat çarşamba sabahı FOX Crime 8:15'te ve ilk bölüm tekrarıyla aynı gün akşam 20:45 olmak üzere ekrana getirecek. Ben de kısa süre önce ilk bölümün ön izlemesini yapmışken spoiler vermeden ilk bölümden biraz bahsedeyim istedim.

http://www.ranini.tv/ilk-bakis/11920/1/american-crime-story-halk-oj-simpsona-karsi 
Devamını oku ...

Tersten Bakış: Kimler The Vampire Diaries izlememeli?

Tersten Bakış: Kimler The Vampire Diaries izlememeli?

Bir süredir sitede yayındaki dizileri kimlerin izleyip izlememesine dair tespit yazıları yazılıyor. Kısa süre önce The Originals hakkında yazılan yazıyı okuyunca ben de başladığından beridir takip ettiğim The Vampire Diaries konusuna bir dalayım dedim.

The Vampire Diaries, 2009 yılında ekranlarda kendine yer bulan bir vampir dizisi ve muhtemelen bildiğiniz üzere o dönem ortalığı kasıp kavuran Twilight rüzgarının etkisiyle karşımıza gelmiş bir yapım. Uyarlandığı kitap serisinin Twilight'tan çok daha eski olması, hatta 25 senelik olması başka bir detay tabii. Temelinde birbirinden hiç hoşlanmayan iki vampir erkek kardeşin aynı kıza aşok olmasına dayanan da bir hikayesi var. Karakterlerinin ve kendisinin gördüğü ilgi sayesinde The Originals isminde uzantı bir dizi de çıkardı.

The Vampire Diaries'in şimdilerde The CW'da yedinci sezonunu izliyoruz ve reyting anlamında eski parlak günlerinden uzak olsa bile geniş bir kitlenin ilgisi hala üzerinde. Peki, The Vampire Diaries gibi bir diziyi kimler izlememeli?

http://www.ranini.tv/ozel/11743/1/tersten-bakis-kimler-the-vampire-diaries-izlememeli 
Devamını oku ...

Younger — Tanıtım

youngerHot in Cleveland ile birlikte kendi yapımı dizi işine giren TVLand, dizinin yakaladığı başarının ardından portföyünü yavaş yavaş genişleterek başka yapımları da karşımıza getirmeye başladı. Hatta kendisinin alışılagelmiş yapısının dışına çıkarak kahkaha efekti bulunmayan dizilere de yöneldi. İşte bunlardan birisi, geçtiğimiz senenin Mart ayı sonunda karşımıza gelenYounger. Komedi-drama türündeki dizi 13 Ocak’ta ilki gibi 12 bölüm sürecek yeni sezonuyla bir kez daha aramızda olacak. Üstelik daha ikinci sezon başlamadan, çok kısa bir süre önce 3. sezon onayını da aldı.
Younger, kitap uyarlaması bir dizi, yazar Pamela Redmond Satran‘ın 2005’te piyasaya çıkan aynı isimli kitabından uyarlanmış. Bölümleri de 25-30 dakika kadar sürüyor. Arkasındaki isim ise zaten dizinin reklamının da bu şekilde yapıldığı üzere Sex and The City’nin yaratıcısıDarren Star.

Dizinin ülkemizdeki yayıncılığı rahmetli Cnbc-e’nin yerine kurulan TLC‘de. Girişi geçtiğimize göre o zaman gelelim konuya ve detaylara:
Liza Miller, 40 yaşına gelmiş bir kadın. sutton_bioKızı Caitlin üniversiteye yeni başlamış ve kendince yolunda olduğunu düşündüğü evliliği, kocasının kendisini daha genç bir kadınla aldattığını fark etmesi ve aldığı boşanma kararı yüzünden yeni bitmiş. Diziyi de zaten bunun üzerine açıyoruz. Çocuk öncesi yayıncılık sektöründe çalışan Liza, doğumdan sonra kendini kızını büyütmeye adadığından çalışma hayatına bir daha dönmemiş. Ancak artık dönmeye hazır…
Zira boşanma sonrası geçinmek için kocasının desteğine sahip değil ve kızına da üniversite konusunda destek çıkmak istiyor. Ama ’40’ yaşında ve özgeçmişindeki büyük boşluk da iyi görünmediğinden kendisine yayıncılık sektöründe bir türlü iş bulamıyor.
nico_bioHenüz tam olarak pes etmese de şevki kırılan Liza’nın gittiği bir eğlence mekanında 26 yaşındaki Josh ile tanışması ise dizinin temelini atan ve ana konuyu oluşturmamızı sağlayan olay. Çünkü Josh sohbet ederlerken 40’ındaki Liza’nın kendisiyle aynı yaşta olduğunu zannediyor.
Bu düşünceyi kullanan Liza da bundan sonrasında biraz makyaj ve bakım, bir de kendisini 26 yaşında gösteren özgeçmişiyle başvuru yapmaya başlıyor. Bu arada Josh tipinin de gösterdiği üzere dizinin ana erkek karakteri olmakta. Dövmeci ve ufak grubuyla müzikle uğraşıyor.

miriam_bioEmpirical Press’in Pazarlama departmanının başında olan Diana Trout, yaptıkları görüşmenin ardından Liza’yı asistanı olarak işe alan kişi. Hırslı, biraz sert ve kuralcı bir mizaha sahip olan Diana, diğer yandan aslında göstermeyi pek tercih etmediği iyi bir tarafı olan, diziye de eğlence katan unsurlarından birisi. Aynı zamanda yalnız biri de olan Diana’nın gözü yayınevinin patronu Charles’ta. Tabii Charles’ın bundan henüz haberi yok…


hilary_bioKendini 14 yaş daha genç gösterdiği yeni bir hayata başlayan Liza, yeni temposuna alışmak için uğraşırken tabii ki gerçeği sadece Diana’dan değil, iş arkadaşlarından da saklıyor.Kelsey Peters da Liza’nın yeni iş arkadaşı; ilk günden itibaren iştekilerden en iyi anlaştığı kişi. Yayınevinin de kitap editörlerinden.
İkili genellikle birbirinin arkasını topluyor veya birbirlerine çeşitli konularda tavsiye veriyor. Liza, aynı zamanda Kelsey sayesinde yeni ortamlara girip davrandığı yaş düzeyinin hayatına da dahil oluyor… Kelsey’in Thad isminde uzun süredir birlikte olduğu bir erkek arkadaşı var.
debi_bioBu tarzda konuları işleyen dizilerde malumunuz, mutlaka saklanan sırrı bilen ve ana karakterin yanında olan birisi olur. Maggie de dizinin bu karakteri olmakta. Boşanma sonrası Liza’ya evini açan ve iş arama sürecinde ona destek olan Maggie, 26 yaş fikri konusunda onu cesaretlendiren ve ikna eden kişi. Hatta davrandığı yaşa uygun birileriyle tanışması konusunda tavsiye bile veriyor. Ayrıca kendisi lezbiyen ve sanatçı.
Dizinin konusu ve karakterleri aşağı yukarı bu şekilde. Gelelim bir de nasılına:
  • 26 yaşında davranan 40 yaşındaki Liza’yı oynayan Sutton Foster‘ın şu an 40 yaşında olduğu gerçeğini bir kenara koyalım. Sonuçta kendi fikrim ama 26 yaş rolüne gittiğini düşünüyorum.
  • İlk sezonu boyunca dizi eş zamanlı olarak TVLand’in kardeş kanalı Nick at Nite’ta da yayınlanmıştır. Hatta dizinin kardeş kanalda aldığı reytingler orijinal kanalından daha fazla olmuştur.
  • Younger’ın çekimleri New York’ta yapılmakta. Hatta Los Angeles’ta yaşayan Hilary Duff bu yüzden rolü başta reddetmiş, Darren Star’ın ısrarı üzerine kabul etmiştir.
Öncelikle bu dizinin Sex and the City’nin yaratıcısının elinden çıktığı gerçeğini unutuyoruz. Beklentilere ayar çekmeye gerçekten gerek yok. Younger’ın kahkahalara boğmayan veya dramın içine gömülyen sade ve eğlenceli bir anlatım tarzı var. Benim en sevdiğim karakter huysuz patron Diana oldu, The Following sayesinde tanıdığım ama o dönem bu kadar dövmesi olduğunu bilmediğim ve dövmelerine bakmayı pek sevdiğim Nico Torterella’dan Josh’u ve Hilary Duff’ın rolüne gittiğini düşündüğüm Kelsey’i sevdiğimi de söyleyebilirim. 40’ındaki bir kadının 26 gibi davranmasını çok fazla absürde kaçmadan ve olabildiğince inandırıcı anlatmalarını bekliyordum, istediğimi de aldım.
Aslına bakarsanız beklentileri fazla artırmayıp kafa dağıtmalık her bölümü 30 dakikayı geçmeyen bir dizi düşündüğümüzde Younger ihtiyacı bence yeterince karşılıyor. Ben ilk sezonun beşinci bölümünden sonra başlayıp hoşuma gidince peşi sıra güncele yetişmiş, bittiğinde de dahası olsa itiraz etmez bir ruh hali içerisindeydim.
Velhasıl, hazır ikinci sezonunun başlamasına da çok bir şey kalmamışken ve şimdiden üçüncü sezon onayı hazırken dizi, denenmesi açısından tabii ki tavsiyedir efendim. İyi seyirler.
Not: Sitede daha öncesinde diziye dair yazılan şu yazının altında hakkında yorum yapılıyordu.
Devamını oku ...

11 Ocak 2016 Pazartesi

73. Altın Küre Ödülleri’nde kazananlar belli oldu.

globes-nominees-73-th73. Altın Küre Ödülleri Amerika’da 10 Ocak akşamı yapılan ve NBC’de yayınlanan törenle sahiplerini buldu. Ülkemizde FOX Life’ta yayınlanam ödül töreni sonrasında işte TV dalında kazananlar:
En İyi Dramamr-robotun-sezon-finali-haftaya-kaldi_130851296232710873Empire
Game of Thrones
✔Mr. Robot
Narcos
Outlander
En İyi KomediCYZvu6jWwAAEGbh
En İyi Mini Diziwolf-hall-1426583309
En İyi Aktör – DramaCYZ2g3SWQAIoOSp
En İyi Aktris – DramaCYaKrxqUwAA5PwZ
En İyi Aktör – Komedi veya MüzikalGael-Garcia-BernalAziz Ansari (“Master of None”)
✔Gael Garcia Bernal (“Mozart in the Jungle”)
Rob Lowe (“The Grinder”)
Patrick Stewart (“Blunt Talk”)
Jeffrey Tambor (“Transparent”)
En İyi Aktör – Mini Dizi  veya TV FilmiCYZysqBWMAAY50eIdris Elba (“Luther”)
✔Oscar Isaac (“Show Me a Hero”)
David Oyelowo (“Nightingale”)
Mark Rylance (“Wolf Hall”)
Patrick Wilson (“Fargo”)
En İyi Aktris – Mini Dizi veya TV Filmilady-gaga-girlheroKirsten Dunst (“Fargo”)
✔Lady Gaga (“American Horror Story: Hotel”)
Sarah Hay (“Flesh and Bone”)
Felicity Huffman (“American Crime”)
Queen Latifah (“Bessie”)
En İyi Yardımcı Aktör – Dizi, Mini Dizi veya TV FilmiChristian SlaterAlan Cumming (“The Good Wife”)
Damian Lewis (“Wolf Hall”)
Ben Mendelsohn (“Bloodline”)
Tobias Menzies (“Outlander”)
✔Christian Slater (“Mr. Robot”)
En İyi Yardımcı Aktris – Dizi, Mini Dizi veya TV FilmiCYZtfdTWMAQoGv5Uzo Aduba (“Orange is the New Black”)
Joanne Froggatt (“Downton Abbey”)
Regina King (“American Crime”)
Judith Light (“Transparent”)
✔Maura Tierney (“The Affair”)
Devamını oku ...

9 Ocak 2016 Cumartesi

2015'in en iyi 10 alternatif dizisi

2015 yılını bitirmemize neredeyse hiçbir şeycik kalmadı ve yıl sonu geldiği zaman adettir, yılın enleri için iyi ya da kötü olarak bir sürü liste yapılır. Ben de, göre göre canım çektiği için kendimce bir liste işine giriştim ve alternatif diziler konusuna el atıverdim.

Alternatif dizi derken de Amerikan olmayan dizileri kastediyorum. Malumunuz yabancı dizi piyasasını onlar çekip çeviriyorlar ama elbette diğer ülkelerden de izlenesi güzel diziler çıkabiliyor. Peki, 2015 yılı içerisinde diğer ülkelerden ne tarzda iyi diziler ekrana geldi?

O zaman hadi aralarında sıralama yapmaksızın 2015'in yeni, izlenesi ve hatta en iyi 10 alternatif dizisine bir bakalım!

http://www.ranini.tv/ozel/10953/1/2015in-en-iyi-10-alternatif-dizisi 
Devamını oku ...

Tanıtım: Agatha Christie’den Bir Başyapıt: And Then There Were None

2u8ugp2Kısa süre önce geride bıraktığımız 2015 yılı, ünlü polisiye roman kraliçesi sevgili Agatha Christie‘nin 125. doğum yılıydı. Yazarın eserlerinin TV hakkını elinde bulunduran BBC de bu amaçla iki mini diziyle izleyici karşısına çıkma kararı almış, ilkinde Tommy and Tuppence çiftinin konu olduğu iki kitabı Partners in Crime adıyla dizileştirmişti. İşte yılı bitirmemize çok az bir zaman kalmışken diğer kitap uyarlaması mini dizi de karşımıza çıktı: And Then There Were None.
BBC, 55-57 dakika civarı süren üç bölümü 26-27-28 Aralık tarihlerinde peş peşe yayınlayarak diziyi nihayete erdirdi. Amerika’da ise Lifetime tarafından bu yıl içinde bir ara yayınlanacak. Bugüne kadar 70+ kitabını okumuş ve geriye kalanlar çabuk bitmesin diye kendini yavaşlatmak zorunda kalmış bir Agatha Christie sever olarak, diğer diziyi tanıttığım ve bunun haberini daha önce verdiğim gibi tanıtımını da yapmak istedim ve işte geldik buradayız.

a) Kitap Hakkında:

And Then There Were None, yazarın 1939 yılında piyasaya çıkmış ve ölümüne kadar yazdığı 80 civarı eser içinde -abarttığımı hiç düşünmüyorum- en beğenilen ve en iyi geri dönüş alan eseridir. Aslında orijinal adı Ten Little Niggers olsa da N-word hassasiyeti nedeniyle Amerika’da isim değişikliğine uğrayıp And Then There Were None şeklinde basılmıştır ve dünya genelinde daha çok bu ismiyle bilinmektedir. Hatta Ten Little Indians (On Küçük Kızılderili) ismiyle yayınlanan baskılar da olmuştur.
Ülkemizde ise On Küçük Zenci ismiyle basılan eser, şimdiye kadar 100 milyon satış rakamını geçmiş bir kitap. Bu özelliği de onu sadece Agatha Christie teyzenin en çok satan kitabı yapmayıp aynı zamanda en çok satan polisiye roman da yapmıştır. Dahası şu an dünyanın en çok satılan tek kitap sıralamasında 6. sıradadır.
Böyle bir eserin şimdiye kadar uyarlanmaması mümkün mü sizce? Kitabın 1945, 1959 (videoteyp), 1965, 1974 ve 1989 olmak üzere birkaç kez filmi çekilmiştir. Hatta son üç tanesi aynı yapımcının, Harry Alan Towers‘ın elinden çıkmıştır ve 1974 ile birlikte renkli çekime geçilmiştir. 1943’te de yazarın katkısıyla tiyatroya uyarlanmasının yanında, 2005’te de bilgisayar oyunu çıktı. Dahası da var zaten, başka ülkelerde de uyarlaması yapılmış veya sayısız yapıma ilham kaynağı olmuştur (örneğin selam Harper’s Island). İşte nihayet böyle bir eserin benden büyük olmayan modern bir uyarlaması karşımıza gelmiş oldu.
and.then.there.were.none.s01e01.hdtv.x264-river.mp4_snapshot_10.15_[2015.12.27_09.58.51]
Zenci (Asker) heykelcikleri

b) Tekerleme:

[Diziyle alakalı bu tekerlemenin yazıda hem de tam şekliyle olmasını istediğimden özellikle koydum ama spoilerda (ispiyonda) hassas bünyeler tamamını okumaktan hoşlanmayabilir… O nedenle dilerseniz öncelikle c kısmındaki konu ve karakterlere bakıp sonrasında dilerseniz tekerlemenin tamamına göz atabilirsiniz.]
On küçük zenci yemeğe gitti,
Birisi kendisini boğdu ve kaldı dokuz.
Dokuz küçük zenci çok geç kalktı,
Biri uyuyakaldı, kaldı sekiz.
Sekiz küçük zenci Devon’da geziye çıktı,
Biri kayboldu, kaldı yedi.
Yedi küçük zenci odun kırdı,
Biri kendisini kesti, kaldı altı.
Altı küçük zenci kovanla oynadı,
Bir balarısı, içlerinden birini soktu, kaldı beş.
Beş küçük zenci mahkemeye gitti,
Biri idam cezası aldı, kaldı dört.
Dört küçük zenci denize gitti,
Birini balık yuttu, kaldı üç.
Üç küçük zenci hayvanat bahçesine gitti,
Birine ayı sarıldı, kaldı iki.
İki küçük zenci güneş altında oturdu,
Biri güneşte kızardı, kaldı bir.
Bir küçük Kızılderili tek başına kaldı.
Gidip kendisini astı ve hiçbiri kalmadı.
On Küçük Zenci kitabının hikayesi en yakın yerleşim yerine yeterince uzak bir adada geçiyor ve olay örgüsünün de önemli bir parçasını oluşturan bu tekerlemesiyle ünlü. Adanın kitaptaki orijinal adı Zenci Adası, tekerlemede de zenci kelimesi kullanılmıştır; hatta Altın Kitaplar son 10 yıl içinde yaptığı herhangi bir baskıda değişikliğe gitmediyse On Küçük Zenci’de de bu şekilde yer almıştır. (Şubat 2006 baskısını okuduğum ve sonraki baskıları kontrol etmediğim doğrudur ama kitabın adını değiştirmediklerine göre içeriğini de değiştirmemişlerdir.) Dizide ise tabii ki N-word topuna girilmeyip kitabın adı farklı basılırken kullanılan Asker Adası (Soldier Island) ve asker (soldier) kelimeleri kullanılmıştır.
Konu kısmında dizideki şekliyle devam edecek olsam da tekerlemeyi kitaptaki haliyle paylaşayım dedim. Bu kısmı da atlattığımıza göre artık konuya etraflıca girebiliriz.And-Then-There-Were-None-237143

c) Konu ve Karakterler:

Yıllardan 1939. On kişi U.N. Owen ve/veya eşinden bir ajans aracılığıyla birer mektup alırlar ve Asker Adası’na davet edilirler. Çoğunluğu iş veya bazısı tatil ve eğlence amaçlı davetlerden bahsediyoruz. Bay Owen’ın eşinin hastalığını kontrol etmek, kadına sekreterlik yapmak, Bay Owen için hassas bir araştırmaya katkı sağlamak veya en basitinden adadaki konuklara hizmet etmek… Hepsi de kendilerine gelen ve özellikle parasal açıdan cömert olan bu teklifleri geri çevirmez ve adaya gelir.
Herkes bir bot aracılığıyla adaya ulaştırılır ve sayı tamamlanır. Sadece ufak bir eksik vardır: Ev sahipleri henüz ortada yoktur. Adadakiler daha sonra veya ertesi sabah geleceklerini düşündükleri ve hiçbirinin daha önce tanışmadığı ev sahiplerini beklerken tanışırlar, odalarına çekilip yerleşirler ve akşama hazırlanırlar.
Dikkat çeken iki ayrıntı: Herkesin odasının kapısının arkasında çerçevelenmiş bir şekilde bir tekerleme asılıdır. Yemek masasının ortasında da on tane küçük heykelcik vardır.
maxresdefault
Philip Lombard (Aidan Turner), Thomas Rogers (Noah Taylor), Vera Claythorne (Maeve Dermody), Tony Marston (Douglas Booth), Edward Armstrong (Toby Stephens), Lawrence Wargrave (Charles Dance), William Blore (Burn Gorman), Emily Brent (Miranda Richardson), John MacArthur (Sam Neill), Ethel Rogers (Anna Maxwell Martin)
Akşam olduğunda çalışan ikili yemek servisine başlar ve kısa süre sonra olayları başlatacak kıvılcım ortaya çıkar. Herkes yemek yenilen odadayken devreye giren bir gramofondan çıkan ses, odadaki on kişiyi sırayla çeşitli kişilerin cinayetiyle suçlar. Hepsi zamanında birilerinin ölümüne sebep olmuş ama bunlardan dolayı ceza almamıştır.
1) Vera Claythorne: Genç bir öğretmen. Bakıcısı olduğu çocuğun ölümüyle suçlanıyor.
2) Philip Lombard: Ordudan ayrılmış bir yüzbaşı. Elmas için Doğu Afrika’da 21 kişiyi öldürmekle suçlanıyor.
3) Emily Brent: 65 yaşında bir ihtiyar kız. Hamile hizmetçisinin ölümüyle suçlanıyor.
4) John MacArthur: Yaşlı bir emekli general. Birliğindeki askerlerden birinin ölümüyle suçlanıyor.
5) Lawrence Wargrave: Yaşlı bir yargıç. Suçsuz bir kişiye idam kararı vererek ölümüne sebebiyetle suçlanıyor.
6) Edward Armstrong: Çok zengin, çok yakışıklı, orta yaşlı bir adam. Zorlu bir ameliyata sarhoş girerek hasta ölümüne sebebiyetle suçlanıyor.
7) Tony Marston: Uzun boylu, yakışıklı, genç bir serüvenci. Dikkatsiz sürdüğü arabasıyla iki küçük çocuğu öldürmekle suçlanıyor.
8) William Blore: Eski bir polis müfettişi. Homoseksüel birini polis hücresinde döverek öldürmekle suçlanıyor.
9) Thomas ve Ethel Rogers: Konukları adada karşılayan uşak ve uşağın karısı. Eski patronlarını birlikte öldürmekle suçlanıyorlar.
Kitabı okuyanlar bir ihtimal anlamışlardır, karakter ifadelerindeki ilk cümleleri kitabın girişindeki karakter tanıtımlarından birebir aldım. Ne ile suçlandıkları ise biraz sansürlemeyle benim eklemem oldu. Bu kayıt, ortamı haliyle gerer ama bu sadece daha başlangıçtır…and.then.there.were.none.s01e01.hdtv.x264-river.mp4_snapshot_16.44_[2015.12.27_10.38.06]
Kayıtta söylenenleri inkar eden de kabul eden de çıkar veya Owen çiftinin kim olduğunu bulmaya çalışan olduğu gibi bilinen gerçeklerin karşılaştırmasını yapan da… Atmosferi bir kez daha değiştiren ise konuklardan birisinin bir anda nefes alamayarak ölmesi olur. Olay başta talihsizlik olarak düşünülür ama ertesi sabah da bu sefer gece başka birinin uykusunda öldüğü ortaya çıkar.
Bu kadar da değil… Kendilerini adaya getiren ve adanın ihtiyaçlarını sağlayan Bay Narracott da henüz ortalıklarda yoktur. Bir süre sonra üçüncü biri de evin dışında ölü bulununca, daha doğrusu öldürüldüğü anlaşılınca kaçınılmaz gerçeğin farkına varırlar. Nihayetinde de dizinin tespiti Vera’dan gelir: Birisi adadakileri tam da herkesin kapısının arkasında asılı tekerlemedekine benzer şekilde öldürmektedir.
“On küçük zenci (asker) yemeğe gitti,
Birisi kendisini boğdu ve kaldı dokuz.
Dokuz küçük zenci (asker) çok geç kalktı,
Biri uyuyakaldı, kaldı sekiz.
Sekiz küçük zenci (asker) Devon’da geziye çıktı,
Biri kayboldu, kaldı yedi.”
Üstelik bir kişi öldükçe her seferinde yemek masasının ortasındaki heykellerden bir tanesi ortadan kaybolarak azalmaktadır… Bundan sonrasını tahmin etmek zor olmasa gerek: On kişinin bulunduğu bir adada katil adadakilerin avına devam ederken konuklar ise katilin avına çıkarlar. Tüm bu mücadele ve cinayetler devam ederken bir yandan geçmişe yapılan kısa dönüşlerle adadakilerin karıştığı olayların detaylarını ve iç yüzünü öğrenme fırsatımız da oluyor.and.then.there.were.none.s01e03.hdtv.x264-river[ettv].mp4_snapshot_56.34_[2015.12.29_20.24.04]Gelelim nasılına:

4) Yazarın Değerlendirmesi:

Dizi başlamadan önce “Çok uğraşmalarına gerek yok zaten, kitabı aynen alıp çekseler de olur.” demiştim. And Then There Were None da ‘neredeyse’ kitaba bağlı bir uyarlama olmuş. Ufak tefek uyarlama değişiklikleri ise gözüme batmadı, bu açıdan da epey memnunum hatta.
Pek sürpriz olmasa da esas güzel olansa karakterlerin hepsinin geçmişine gittiğimiz sahneler ve bu sahnelerin adadaki atmosfere katkısıydı. Adadakilerden en sevdiğim, aslında kitapta da en sevdiğim olan ve geçmişe dayalı suçlandığı hikayesini, detaylarını sevdiğim ve görmek de istediğim Vera’ydı. Ethel’i oynayan Anna Maxwell Martin’in karakterine değişik tonda ama başarılı bir oyunculukla hayat verdiğini söylemezsem olmaz.
Aslında en özetle herkesin karakterine uygun bir oyuncu seçimi olduğunu söyleyebilirim. Hatta kadro ilk açıklandığından beri bu insanları nasıl yan yana getirdiklerinin şaşkınlığı üstümde duruyor. Mini dizi ve dahası kitap uyarlaması olduğundan zaten kapalı bir sonu var. Hatta aslında her ne kadar beklentiyi gereğinden fazla yükseltmek istemesem de sonunu tahmin edebileceğinize inandığım söylenemez. Bunca yıldır öyle bir insanla da tanışmadım zaten.
Bu arada dizide elbette gözüme takılan bazı detaylar veya bazı sahnelerdeki oyunculuklar vs. oldu ancak genele bakınca bunların arada kaynadığını söyleyebilirim. Diziyi de bu kadar şeyin üstüne tabii ki denenmesi için şiddetle tavsiye ediyorum. İyi seyirler.
Devamını oku ...