9 Nisan 2015 Perşembe

How to Get Away with Murder 1x15 (Sezon Finali): Herkes erdi muradına, katil çıktı kerevetine!

Bir How to Get Away with Murder bölümünden, daha doğrusu çift bölümle yapılan sezon finalinin ardından merhabalar efendim. Dizi iki bölümle yayınını kapattığından ben de ikisini tek bir yazıyla inceleyeyim, her bir karakter için yazıyı böleyim ve nihayetinde kapanışı yapalım dedim. Mümkün olduğunca uzatmamaya çalışacağım ama kendimi biliyorum, kısa sürmeyecek.
Başlayalım bakalım:
1) Bölümün Davası
Aptallık dediğimiz bu adamın mahkemede yaptığı oluyor.Aptallık dediğimiz bu adamın mahkemede yaptığı oluyor.
İki bölümlük yayının içinde onca şey olup biterken araya bir dava da sıkıştırıverdiler elbette. Konu: Kilisedeki rahiplerden birisini öldüren diğer rahibin savunması. Sonuç: İyi bitmedi. Sonuç 2: Bir miktar sinir oldum. Neden:
- Geçen bölümdeki tecavüz itirafı yetmemiş olacak ki bölümün konusu pedofiliydi. Rahiplerdeki pedofili vakası oldum olası midemi bulandırır. Önceki Papa ile iddialar da malumunuz.
- Adamın mahkemede savunmasını ikinci kez değiştirmesi. Ateist de değilim, dini bütün birisi de sayılmam; bizim ülkede dönenlerden sonra adalet sistemine takılmamayı öğrenmiş de olabilirim. Adamın arkasında Annalise gibi birisi ‘de’ varken sevdiği kadının kendisini kurtarma çabasına sırt dönmesinden hoşlanmadım. Hapse gittin de iyi oldu! Kal orada sen.
2) Annalise
Sam, Lila’yı öldürdü.Sam, Lila’yı öldürdü.
Bölümün davası için her zamanki gibi elinden geleni yaptı ama müvekkil sahibi olmak kolay değil işte. Nate’in davasında adamın başına kendisinin ördüğü çorabı sökmek için de çalıştı. Hatta çiviyi çiviye söktürmek için –tuhaf bir kullanım oldu sanki- adamı hapiste dövdürdü. Kefalet konusunu bundan tutturamayınca Asher’ın yargıçla olan masum konuşmasını ‘çıkar çatışması’ bağlamında kullandırıp yargıcı devre dışı bıraktırdı.
Sonuç: Nate serbest kaldı ve başta istemese de Annalise’in verdiği numaradaki avukatı aradı. Bu kişinin kimliğinin ikinci sezonda önemli olacağı belli gibi.
Sonuç 2: Davada yaptıkları değişiklik iyi gibi dursa da bu kısım karışacak, çünkü davadaki yeni savcıyı Asher’ın karşısında bıraktık.
Ayrıca söylemeden edemeyeceğim, “Sam, Lila’yı öldürdü,” cümlesini bilinçaltına zorla sokmaya çalışmasına hayran kaldım. Kocasını sevdiğini biliyorduk da hayatını devam ettirebilmek için buna bu kadar tutunmaya ihtiyacı olduğunu ben sanırım yeni fark ettim.
Not: Katilin Annalise çıkmadığına sevindim; açıkçası ‘tahmin edilebilir’ olurdu.
3) Bonnie
Öğrenirse ikinci kez kovar mı acaba?Öğrenirse ikinci kez kovar mı acaba?
İtiraf edeyim, benim aklımdaki katil figürü Bonnie’ydi. Öğrencileri kafadan elemiştim, Rebecca’yı hedef gösterdikleri için çıkmayacağını düşünüyordum, Annalise de basit kaçardı. 14. bölümün sonuna doğru vazgeçtim gibi oldu ama gerçek cevap yine de aklıma gelmedi açıkçası.
Bonnie’nin tabağında geçmişe dönüp Lila ile yaptığı evin kapısından kovma konuşması vardı. Bir de Asher… Her daim soğuk veya ters olsa bile nihayetinde o da yumuşadı. Hatta onu Nate için yem olarak kullanırken rahatsız bile oldu. Laurel’ın da dediği gibi Frank’e öğrencilerle yattığı için çemkirirken kendisi aynı duruma girmiş oldu ama benim hoşuma gitti açıkçası. Ayrıca biraz merak ettim, Frank’in Annalise’e söylemeyeceğinden emin konuşurken ona dair bildiğini ima ettiği şeyler nelerdi?
4) Asher
Mutlu son!Mutlu son!
Halen çocuk gibi olmasına alışamadım ama karakteri sevebildiğimi söyleyebilirim. Biraz da oyuncu katkısıyla sanırım. Yem olduğundan sonradan şüphelense de üstüne gitmeyen Asher, bölümde Bonnie konusunda bu sefer gerçekten amacına ulaştı. Gerçi önce Frank’in durumu bildiğini öğrendi; onun sessiz kalacağından emin olmaya çalışırken Rebecca sorunuyla ilgilenen tayfa da gerçeği öğrendi.
Asher reşit olduğuna göre bu durum nasıl bir sorun olacak, Annalise öğrendiğinde ne der merak ediyorum valla. Frank’in geçici işleri gibi de değil sonuçta. Yan yana masalarda çalışırken eşiyle tanışıp evlenen, 20 yıldır evli olup hala eşiyle yan yana masalarda çalışan bir kuzenim olduğundan daha önce bahsetmiş miydim? Evde yan yana, işte yan yana, işe giderken yan yana… Bak şu an sıkıcı göründü. Neyse ben devam edeyim en iyisi.
5) Wes
Tam anne-oğul profili.Tam anne-oğul profili.
İlk kez son bölüm sırasında acıdım bu adama. Dörtlü içinde en az favorim olan kişi olarak sezonu tamamladığı gerçeği değişmedi ama Annalise ile az yukarıdaki sahnedeki halleri ve o konuşmaları bölümün en güzel anlarından biriydi. Gerçi ben “En son sahnede ne olduğundan haberi olsaydı keşke,” de dedim.
Wes’in tabağında olan bölüm de Rebecca’nın suçlu olup olmadığı durumuna karşı verdiği mücadeleydi. Vicdanıyla mücadele etti; sonunda kazanan da olmadı. “Sam, Lila’yı öldürdü,” cümlesi Annalise sayesinde onun da bilinçaltına girdi sanıyorum ama bu, yeni sezonda Rebecca’yı aramaya devam etmeyeceği anlamına gelmiyor…
6) Laurel
Bknz: Yüzük hırsızı.Bknz: Yüzük hırsızı.
İki yazıda bir Michaela’nın kaybolan yüzüğünün akıbetini hatırlatıp duruyordum; açıkçası rahatladım. Neredeyse Laurel’a “İyi yaptın!” bile diyeceğim. Meğerse Connor’ın arabasına düşen yüzüğü o almış; çünkü cinayet gecesi berbat durumda olan Micheala’nın sessiz kalacağından emin olmak istemiş. Acımasızca ve güzel bir plan.
Rebecca konusunda Annalise dahil olana kadar Wes’e yardımlarını saymazsak bir başka konu Asher-Bonnie üzerinden Frank’ti ama bir yere gitmedi ve kaldılar sonraki sezona. Laurel’ın halen pek işe yaramasa da bir sevgilisi var. Bir kere daha görmek istediğim ailesiyle arası da bozuk.
7) Michaela
Ben, kendimi seviyorum.Ben, kendimi seviyorum.
İki bölümün en sevdiğim repliği az üstteki resim altı cümlesi. Micheala’yı kesinlikle anlıyorum, gerçekten.
Bölümde Wes ile Laurel’ın bir şeyler karıştırdığını ilk o fark etti ve Rebecca-Rudy konusunu başlattık. Yüzüğü geri istemek için kendisiyle buluştuğunu sandığı eski kayınvalidesinin meğerse oğluyla arasını düzeltmesini istediğini gördük. Sonuç: Bana gülme geldi. Bu kadın niye böyle konuşuyor diye düşünürken Aiden’ın kimliğini hiç düşünmemiştim. Michaela, “Aiden eşcinsel ya da biseksüel,” diye başlayınca jeton düştü. Gelin isteyen kadın damadı olsun istemiyordu tabii ki.
Bölüm sonunda Laurel’ın önüne yüzüğü koymasıyla baya bir şok oldu tabii. Yüzüğün bulanması her şeye sünger çektirir mi bilmiyorum ama güzel bir hikâyeydi.
8) Connor
Pozitif ve NegatifPozitif ve Negatif
“Ayrıyken kim bilir kaç erkekle yattın, seks yapmadan önce temiz olduğundan emin olmam lazım,” diyen Oliver, AIDS testi istedi. Gayet mantıklı, diyeceğim yok. Connor’ın yıllık 40’a yakın partnerinin olması ondan daha güzel bir durum. Açık davranıp “Pasifken kondom kullanıyorum, aktifken %80 civarı, bazen istemiyorlar,” demesi de harika. Ama sonuç: Oliver pozitif, Connor negatif!
Profesyonele varan bir şekilde Matematik dediğimiz dalın içinde olan birisi olarak bu işten öğrendiğim bir şey varsa pozitif ve negatif yan yanayken konunun sonu hayırlı yerlere varmıyor. Vallahi. İkili hallerini seviyorum, ikisi de birbirini seviyor ve bir süre mücadele edeceklerdir ama… Bence anladınız. Hadi hayırlısı…
(Acaba Oliver nasıl kaptı? Connor’ın da karşılaştığı şu adamdan mı diye merak ettim.)
9) Lila
Her şey çok farklı olabilirdi.Her şey çok farklı olabilirdi.
Bence tek hatası duygusallığın dozunu kaçırması ve Sam’e fazla güvenmesiydi. Bebek aldırmamak istemesini anlıyorum ve itiraz etmiyorum; edemem zaten. ‘Aşık olmak’ kalıbını ise bahane olarak kabul etmiyorum. Daha güçlü birisi olabilirdi. Şımarık değil ama biraz mızmız davrandığı bir gerçek.
Bebeği Griffen’e yıkmak için onunla birlikte olma planı yattı. Gerçeklere katlanamadığından Rebecca’yı, yani yanında olabilecek tek kişiyi uzaklaştırdı. Annalise’e her şeyi açıklamaya giderken Bonnie’den geçemedi. Sam ile yüzleşti ve sonunda… Sonunu biliyoruz. Yazık oldu mu? Oldu.
Katilin Sam çıkmamasına sevindiğimi söyleyebilirim. Yalancının teki olsa da o kadar da ileri gitmemesi iyi oldu; tabii bu ‘azmettirici’ olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Sam de sadece kendisini seven ve düşünen tiplerden biri işte; suratına baksan anlaşılıyor zaten. Daha ne olsun?
10) Rebecca
Who killed Rosie Larsen?Who killed Rosie Larsen?
İkinci sezona malzeme bırakmak için birinin öldürülmesini bekliyordum ama tahmin yapmamıştım. Güzel oldu. Herkes kayıp sanmasaydı da ölü olduğunu öğrenseydi daha mutlu olurdum tabii ama itiraz etmeyeceğim.
Bölüm boyunca ekibe ve Annalise’e karşı direnmesini takdir ettim. Lila ile olan arkadaşlığını zaten sevmiştim. Lila’nın öldüğü gece Rudy’ye uyuşturucu verip raydan çıkmasını sağladığını öğrendik. Yapmadığı bir şeyle suçlanmamak için herhangi bir ihtimale karşı. Bölümde dört öğrencinin toplanıp Rebecca’nın suçlu olup olmadığını ortaya çıkarmak için kendi içlerinde duruşma/savunma yapmaları da güzel bir konseptti. Bu dizinin farklı şeyleri denemesini seviyorum zaten.
Sonuç: Yine de emin olamadılar. Ortada itiraf da yok. Nihayetinde Lila’yı Sam’in öldürdüğünü düşünerek konuyu kapattılar gibi bir şey. Bölümde Rebecca, Michaela’nın telefonundan ‘EGGS 911. Avukatın Evi’ mesajını attı. Kime attığı da ikinci sezona kalan başka bir malzeme. Tabi ki bu sefer de Rebecca’nın katilinin kim olduğuna bakacağız… En iyisi tahmin yapmamak ama siz yaparsanız yorumlara buyurun tabii.
Not: Resim altı cümlesini aklıma getiren Didem Kamoy’un ismini geçirmeden olmaz. Telif güzel şey. (Rosie Findlay The Killing’te öldürülen ve katili aranan Rosie Larsen karakterindeydi.)
11) Frank
Bknz: Katil!Bknz: Katil!
Aklıma gelmeyen birisiydi katilin o olması, tebrik ettim senaristi. Meğerse Sam onu arayıp “Bana borçlusun,” diyerek bunu yapmasını istemiş. Ne borcu, Frank’in bu yaptığı ortaya çıkacak mı daha bilmiyoruz. İkincisi merakım değil ama ilkini öğrenmek isterim mesela. Ayrıca Bonnie veya Frank’in Annalise ile yollarının nasıl kesiştiğini öğrenmek de fena olmaz hani… Rebecca’yı öldüren kişininse o olduğunu düşünmüyorum.
Frank’in avukat olmadığını biliyorduk, Annalise’in pis işlerdeki yardımcısı da hep oydu zaten. Ama asıl işinin bu tarzda bir şey olması güzel kurgulanmış. Bir de Laurel’ın hala etrafında olması, Bonnie-Asher konusundan haberinin olduğunu belli etmesi var ama ‘katil’ çıkması yanında pek önemsiz kalıyorlar tabii.
Böyleydi yani hikâyemiz… Şok olmadığım ama tatmin olduğum bir kapanış oldu. Bu diziyi yaptıkları iyi oldu gerçekten. Peşinden deli gibi sürülmese bile ihtiyacı yeterince karşıladı.
12) Kapanış
Gelelim nihayete:Gelelim nihayete:
- Az üstte gördüğümüz resim sevgili Viola Davis’in geçtiğimiz Pazar gecesi düzenlenen Oscar törenindeki halinden. ‘Annalise rujunu’ sürüp o da geldi törene; hatta bir ödülü vermek için sunuculuk da yaptı. (Töreni yayınlayan kanalın ABC olduğu dipnot dursun.)
- ABC, How to Get Away with Murder için ikinci sezon onayı verdi. Uyuz bir kanal olduğundan ‘resmi’ açıklamayı Mayıs’a bıraktı ama dizinin sezon finalinden -sonra- yayınladığı ikinci sezona dair şu videoda geçen “Bu Sonbahar’da ABC’de,” ifadesinden dolayı Amerikan haber kaynakları da ikinci sezon haberini geçtiler. Zaten reytingi pek güzel olduğundan aslında belli de bir durumdu.
- Dizinin yaratıcı Peter Nowalk, yeni sezonun da 15 bölüm olacağını, aslında öyle olması gerektiğini açıklamış. Annalise ve beşli arasındaki bağdan hoşlandığını ve bu öğrencileri bırakmak istemediğini de söylemiş. (Her dönem başındaki öğrenci değişimi her daim kafamı kurcalıyor bu dizide. Üçüncü sezonu bilmem de bunları biraz daha izlemeye itirazım yok.)
- Dizinin katili, yani Frank’i Charlie Weber uzun süredir birlikte olduğu kız arkadaşıyla nişanlanmış. Ayrıca kendisinin 10 yaşında bir kızı da varmış.
-15 bölümlük sezon için toplamda 14 yazılık bir Özetli Yorum serüveni olmuş oldu. 25 Eylül’den bu zamana beş ay… Yayında, yapımda, editlemede ve okumada katkısı olan herkesin eline sağlık. Yazıları yazanla ilgili diyecek bir sözüm yok, kendisi umurumda değil çünkü. Kalın efendim sağlıcakla, bari size bir şey olmasın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder