2000 yılında CBS kanalında başlayan polisiye dizilerin efsanelerinden “CSI:Crime Scene Investigation" (ya da bilinen adıyla CSI: Las Vegas), dünya genelinde büyük yankı uyandırıp başarılı olunca yayıncı kanal CBS, dizinin yapımcısı Jerry Bruckheimer'dan serinin aynı formatta, farklı mekan ve karakterlere sahip bir versiyonunu istedi ve biz de 2002 yılında CSI serisinin ikinci halkası olan CSI:Miami'ye kavuştuk. Dizi, uzun süren ekran serüveninden sonra yayıncı kanalın devamını istememesi üzerine 10. sezonunun ardından ekranlara veda etti. Peki, nasıl bir diziydi CSI: Miami? Bu sorunun cevabı yazının devamında.
Anthony E. Zuiker'ın babası olduğu CSI: Miami, yine en küçük delillerden yola çıkarak en zorlu cinayetleri çözmede uzmanlaşmış bir ekibin maceralarını anlatıyor bizlere. Cinayetlerin ve çözümlerin bu seferki adresiyse, dizinin isminden de anlaşıldığı üzere Miami şehri. Miami’nin olağanüstü manzaraları ve güzellikleri, diziyi izlenir kılan en önemli etkenlerden. Tatil beldesi olan bir yer olduğu için cinayetlerin türü de buna göre şekillenebiliyor tabii. (Tekneler, plajlar, kulüpler, turist cinayetleri vs.)
Aslında, lafı fazla uzatmadan karakterlerimizin olduğu incelememize geçersek: (Hem dizinin ileriki bölümleriyle ilgili ispiyonlar, hem de diziden sonradan ayrılan veya diziye dahil olan karakterler olduğundan incelememizi ilk sezonu temel alarak kaleme aldığımı da belirteyim).
Şüphelileri ve suçluları, karizma sözleriyle yerin dibine sokabilme özelliğine sahip ve ekibini her zaman kollayan bir baba figürü desek onun için, yanlış olmaz herhalde. Son derece soğukkanlı olmasıysa en belirgin özelliklerinden. Çocuklarla çok iyi iletişim kurabiliyor; işlenen suçlarda mağdur olanların sonuna kadar arkasında duruyor. Ekibiniyse çok iyi yöneten bir lider aynı zamanda.
Tim Speedle (Rory Cochrane), dizinin ekipte eser madde analistliğini yapan üyesi. Biyoloji konusunda da uzman olan Tim, Delko’nun en iyi arkadaşı ve ciddi bir yapıya sahip.
Karakterlerin ardından diziyle ilgili diğer detaylarla devam edersek:
1) CSI: Miami, yayın hayatı içinde CSI'ın diğer dizileriyle ortak bölüm (crossover) yapan bir dizi oldu. CSI:LV'ın 2x22'si (“Cross Jurisdictions”) CSI:Miami karakteriyle tanıştığımız bölüm. Ayrıca bu bölüm, iki dizi arasındaki "ilk" ortak bölüm olma özelliğini de taşımakta.
Bundan başka, Miami için LV'ta yapılan CSI:Miami'nin 2x23'ünde ("MIA/NYC NonStop") bu sefer serinin 3. uzantısı (spinoff) olan CSI:NY karakterlerinin diziye konuk olarak tanıtılmasıyla bir kez daha yapılıyor. Ayrıca, Miami'nin 4x07'si "Felony Flight" da CSI:NY ile ortak çekilen bir başka bölüm. Son olarak, CSI serisinin üç diziye de yayılan davayı işlediği CSI:Trilogy, Miami'de 8x07'de ("Bone Voyage") kendine hayat buldu.
2) 10 sezon boyunca devam eden, 2006 yılında 20 ülkede yapılan bir araştırmada"dünyanın en çok izlenen dizisi" seçilen bir dizinin ödülsüz kalması düşünülemez herhalde. CSI:Miami, 2'si Emmy'den olmak üzere, toplamda 23 ödül kazandı ve 36 ödül adaylığı topladı.
3) Dizinin ilgi görmesi elbette ki yan ürünleri de beraberinde getirdi. CSI: Miami, tıpkı CSI: LV gibi şu zamana kadar çizgi roman-video oyunu-uyarlama kitaplarlada birçok kez karşımıza çıktı. Hatta, bu kitapların bir kısmı Türkçe’ye de çevrildi.
4) ...ve konuk oyunculuklar... 10 sezon boyunca toplamda 232 bölüm yayınlanmış bir dizinin kaç konuk oyuncu ağırladığını tahmin etmek kolay olmasa gerek.IMDB'den herhangi bir oyuncunun profiline baktığınızda CSI:Miami ismiyle karşılaşma olasılığınız hiç de düşük değil.
CSI üçlemesinin ikinci ayağı, ABD’nin en önemli polisiye dizilerinden olan “CSI:Miami”, gerek ekibinin kalitesi ve uzmanlığı, gerekse Miami’nin muhteşem atmosferi ve manzaralarıyla izlenmeye değer dizilerden. Oyunculuklarsa -özellikle Horatio Caine karakteri olmak üzere- oldukça göz doldurucu. Ayrıca, 10. sezon sonunda dizi bitmiş olsa da ucu açık bir şekilde bitmediğini söylemekte yarar var. Yani, hayatınıza bir polisiye katmak isterseniz 10 sezonluk bu seyir zevki şiddetle tavsiye edilir.
Bitirmeden önce: CSI:Miami giriş jeneriği ve tam versiyonu.
Yazının düzenlemesinde katkıda bulunduğum için aslında 22dakika.org da başka bir yazara ait olan yazıyı buraya da ekliyorum. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder