28 Ağustos 2011 Pazar

Taşınmamın Bünyesel Etkileri


Taşınmak insan hayatı için kolay bir olay değil. Küçük yaşlardayken insan pek anlamıyor neyin ne olduğunu ama yaş 20 oldu mu (misal ben) insana daha bir dokunur oluyor. Geçenlerde 6,5 senedir kirada oturduğumuz evden taşındık. Üstelik semt değişikliği de yaptık. Bizimkilerin 21 senelik evliliği boyunca 4 farklı evde otursak da hep aynı semtte kalan aile 5. evde semti de değiştirdi. Ben de kendimce taşınmamın bünyemdeki etkilerini derleyeyim dedim. (Bazısının geçici veya basit şeyler olduğunu da kabul etmek lazım tabi.) Hep dizi, film vs. yazacak halimiz yok, blog başka şeylere de yarasın.

1) Berber değişikliği: Beni en çok etkileyen kısım bu herhalde. Şu yazıyı yazarken hala bayram öncesi traş olmak için bu çevreden kime gitsem diyorum. Senelerin berberinden vazgeçmek hiç kolay bir olay değil! 1-0

2) Anneannem: Eski evden annenanme yürümeyle 15 dakikaydı, bu yenisinden toplamda 45 dakika! En normal üsul 1 araç+15 dakika .. Hayatta en sevdiğim 3 insan birinden uzak düştüm. Hiç hoş olmadı. 2-0

3) Esnaf milleti: Sürekli gittiğim bakkalı ve ailesini 10 senedir tanıyordum ben. Bunun daha kasabı, taksicileri (bak onların bazıları 20 yıl) ve diğer esnafları da var. Hele bazıları benim bebekliğimi biliyorlar. Buradakiler de bir tuhafına gidiyor zaten. Sonuç olarak içimde olmayan alışveriş isteğini de kaçırdı bu taşınma. 3-0

4) Koliler: Taşınmanın vazgeçilmez unsuru malum koliler. Normal koliler, beyaz koliler, her ebatta koliler... Taşınma ve yeniden yerleşmenin sürdüğü 2 hafta boyunca koli görmekten, bant sesi duymaktan iflahım kesildi ya! Bir ara koli bandı tüketimimiz ekmek tüketimini solladıydı o da ayrı. Evden dünya şey atmalarına rağmen dünya koli çıktı, o evin neresine sığmış o kadar eşya anlamadım zaten ben. 4-0

5) Yollar: Şehrin öteki ucuna taşınmamş olsak da yer yabancı bir semt sonuçta. 20 senelik hayatımda gerektiğinde sürekli kulandığım otobüs durakları, otobüsler, yolların hepsi mecburi terk edildi. Hala yenilerini öğrenme çabası içerisindeyim. Bir de şu memur kenti Ankara’nın 23.00’ten sonra otobüs bulamama olayı var ya şu ilk zamanlar zorluyor beni. 5-0

6) Madalyonun öteki yüzü: Hani ‘cimri değil tutumlu’ tipler vardır ya bizim eski ev sahibi de bu profilin tam karşılığıydı (Hoş evden çıkma nedenlerinden biri de bu ya) Evden çıkıp da iş hesap kapatma olayına geldiğinde kaç senelik hukuk yok oldu ve herkes yabancı hale geldi. Böylece ev sahibinin öteki yüzünü de görmüş oldum, hoş olmadı. Parayı alırken iyi vermeye gelince kötü durumunun kısa özeti işte durum. 6-0

7) İnternet: Benim gibi internet ve yabancı diziler boş zamanların temel doldurgacı olann bir tip için internetsizlik hiç kolay olmayan bir durum inanın ki. Kendimce önlem alıp birkaç film ve dizi bölümü indirsem de, bunlar beni yeterince idare etse de internet sadece bundan ibaret değil ki?! Toplamda telefon-internet bağlantısının gelmesi 6 gün sürdü. 6 günlük e-mailler, twitterdaki mentionlar, yeni gelen dizilerin bölümleri derken işler toplamak bir o kadar zaman aldı zaten. 7-0

Peki, bu taşınmanın hiç mi iyi yanı yok? Var elbette.

8) Oda Düzeni: Alışkanlıklarını seven ve kolay terk etmeyen biriyimdir. Yeni ev demek de malum yeni düzen demek, her şeyin değişmesi demek. Neyse ki bu benim odada olmadı. Eski odanın dizaynı bu odada yine 10 numara oldu. Eşyalar da yine eski yerlerini boyladı, bu da beni mutlu etti. Bir şeylerin de etmesi lazımdı zaten. 7-1

9) Sokaktakiler: Eski sokaktaki ahaliyi gram sevmezdim. 6,5 seneden sonra artık fenalık geldiydi hepsinden. Bir de ben hiç biriyle arkadaş değilim, o şekilde fenalık geldi yani. Bir miktar bendeki asosyallikten bir miktar da onların cinsiyet-yaş fark etmeksizin sahip oldukları öküzsellikten… Aslında aşağılama olsun diye de söylemedim. Ama benim arkadaş olacağım tipler değiller işte. Onlar da zaten kendilerinden uzak durmamı hoş karşılamadıklarından ve kendileri de beni onlara uygun görmediklerinden (neyim varsa?) karşılıklı kopuşma vardı. Hepsinden kurtuldum, iyi oldu. 7-2 (Aslında bu yarar olayı berabere bile getirebilir, aslında o derece!)

10) Komşular: Bu aslında bağımsız kategori. Aynı zamanda ev sahibinin üvey kız kardeşi olan yan komşuyla pek münasebetim yoktu ama çıkma olayları sırasındaki muhabbetler yüzünden kesinlikle kendisinden soğudum. Ama misal karşı komşumu da özleyeceğimi düşünüyorum. Hatta galiba bana son 1-2 yıldır ısrarla Sertaç diyen alt kat komşusunu da özleyeceğim. Komşularla bir işim yoktu ama insanın tanıdık yüzlere alışma olayı, onlarla kaynaşma da kolay olmuyor hani.

Bir taşınmanın bendeki izlerinin 10 maddeyle özeti işte. Taşınmak kesinlikle insanın hayatını kökten değiştiren o olaylardan biri, bakalım daha neler olacak.


Devamını oku ...

4 Ağustos 2011 Perşembe

e2'de 2011-2012 Sezonu

Yeni Sezon
Yeni Sezon

Not: Bu yazı aslında benim 22dakika.org için yazdığım bir yazı ama burada da yayınlamak istedim.

Daha önce şu yazıda Cnbc-e kanalının 2011-2012 sezonundaki dizi projelerinden bahsetmiştim. Şimdi de kardeş kanal e2'nin bu sezonki programından bahsedeyim dedim. Buna göre:
1) Treme
\
e2'nin yeni dizisi Treme, HBO ailesinin dizilerinden birisi. Dizi, Amerika'yı derinden etkileyen Katrina Kasırgası'ndan 3 ay sonra hayatlarını yeniden kurmaya çalışan New Orleans'lı ailelerin başından geçenleri anlatıyor. Daha önce şu yazıda ve bu podcast'te de Treme dizisinden bahsedilmiş. Ayrıca dizinin yakın zamanda 3. sezon için onay aldığını da belirtmekte fayda var.


2) The No. 1 Ladies' Detective Agency
\
Bu dizi de yeni bir e2 dizisi ve aynı zamanda Treme gibi yine bir HBO dizisi. HBO'nun 2008-2009 dolaylarında 1 sezon-7 bölüm olarak yayınladığı dizinin 2 tane filminin de çekileceği haberi daha önce sitede kendine yer bulmuştu. Bu haber HBO'nun bu sezonki program haberinde de yeniden dile gelmiş. Dizi, Güney Afrika ülkesi Botswana'nın tek kadın dedektifi Mma Ramotswe'nın başından geçenleri anlatıyor.


3) Come Fly With Me
\
e2'nin yeni dizisi bu sefer İngilizlerden. BBC One kanalının belgesel komedi türündeki dizisinde hava alanı yaşantısı konu ediliyor. 50'ye yakın karakterle bu yaşantı tiye alınmaya çalışılmış. Dizinin hali hazırda 6 bölümlük 1. sezonu var; ama kanal tarafından 2. sezonu da sipariş edilmiş.


4) Mongrels
\
İngilizler ve BBC'den başlamışken aynen devam edelim. e2'nin bir diğer yeni dizisi de BBC Three kanalında yayınlanan bir komedi dizisi. South Park için yetişkinlere özel çizgi dizi deniliyorsa, Mongrels için de yetişkinlere hitap eden kukla dizisi denilebilir. Metroseksüel tilki Nelson ve arkadaşlarının hayatı anlamaya çalışmalarına yönelik olan dizinin 9 bölümlük 1. sezonu mevcut. Bunun yanında 2. sezon siparişini de almış.


Yukarıdaki 4 dizinin yanı sıra eskiden yayınlanıp da yeni sezonda yayınlanacak diziler de mevcut kanalın yeni sezonki programında. Buna göre:
  • 3 Ekim 2011'de 3. sezonu ile HBO'da yayınlanacak olan Hung 3. sezonuyla,
  • 3. sezonu ile final yapacak olan HBO dizisiEastbound&Down son sezonuyla,
  • 10 Ekim 2011 tarihinde yeni sezona başlayacak bir başka HBO dizisiBored To Death 3. sezonuyla,
  • 2. sezonu 2 Ekim 2011 tarihinde yayınlanacak olan HBO dizisi How To Make It America 2. sezonuyla,
  • Oldukça yakın bir zamanda 4. sezonu başlayan Breaking Bad yeni sezonuyla,
  • Yeni sezon tanıtım filmleriyle 6. sezon için izleyenleri heyecanlandıranDexter 6. sezonuyla,
  • Özellikle Spartacus'u yayınlamasıyla öne çıkan Starz'ın Party Down dizisi 2. sezonu ile,
  • FX dizisi It is Always Sunny In Philedelphia da yeni sezonda e2 kanalında olacak.

HBO'nun normalde 4 olan dizi sayısı bu sene 6'ya çıkarak kanaldaki etkisini artırmış. Kendi adıma hoşuma da giden bir detay olarak görüyorum. e2 için de yeni sezondaki durum böyle. Bakalım kardeş kanal e2 için bu sezon nasıl geçecek?

Devamını oku ...

Cnbc-e'de 2011-2012 Sezonu

Yeni Sezon
Yeni Sezon

Not: Bu yazı aslında benim 22dakika.org için yazdığım bir yazı ama burada da yayınlamak istedim.

Ulusal ve kablolu kanallar yeni sezon takvimlerini teker teker açıklarlarken sonunda sıra bizim kanallara da geldi. Cnbc-e tam olarak gün ve saatlerini henüz açıklamasa da yeni sezondan itibaren yayınlayacağı dizileri Ağustos ayı dergisinde yayınlayarak izleyicilerine duyurdu. Buna göre:


1) Game of Thrones
\
22 dakika ahalisinin de büyük ilgiyle takip ettiği Game of Thrones dizisi, yeni sezonda Cnbc-e'de yayınlanmaya başlayacak. Dizinin konusunu bilmeyenler ya da pek fikri olmayanlar şu yazıdan
yararlanabilirler. Şahsi fikrim, kanal için güzel bir adım da 'kesme-biçme' işlemlerine uğradıktan sonra ne şekilde yayınlanacağını da merak etmiyor değilim.


2) Person of Interest
\
Person of Interest, bu sezon CBS'te 22 Eylül'de başlayacak olan yeni bir dizi. Kendi yöntemleriyle, suçları işlenmeden önce önlemeye çalışan iki kişilik bir ekibin hikayesi olarak kısaca anlatılabilir. Adamlardan biri olan Reese, öldüğü sanılan eski bir CIA ajanı. Diğer adam Finch (Lost'tan Micheal Emerson) ise bir milyarder ve Reese'e yaşamak için yeni bir amaç sunuyor. Finch karakteri devletin gözetleme sistemlerini kullanarak suça teşebbüs edebilecek insanları bulurken Reese de bu suçları önlemeye çalışmada ona yardım edecek.


3) Teen Wolf
\
"Twilight'ın kurtadam versiyonu" olarak da değerlendirilen dizi de yeni sezonda Cnbc-e ekranlarında olacak. MTV yapımı olan ve ilk sezonu 12 bölüm sürecek dizi, yakın zamanda 2. sezon onayını da aldı. Dizi, adından da anlaşılacağı gibi ormanda bir kurt tarafından ısırıldıktan sonra kurt adama dönüşen Scott McCall adındaki 'teen (ergen)' karakterin hayatında olanları anlatıyor.


4) Being Human (ABD)
\
Daha önce şu podcast'te ve buradaki yazıda kendisinden bahsedilen Syfy dizisi de yeni sezonda Cnbc-e bünyesinde olacak. Hali hazırda 13 bölümlük 1. sezonu olan diz,i aslında İngilizlerden uyarlama bir dizi. Aynı evde yaşamaya başlayan bir vampir (Aidan), bir kurtadam (Josh) ve bir de hayaletin (Sally) başından geçen olayları anlatıyor.


5) Luck
\
Cnbc-e'de olacak olan ve henüz yayın hayatında yeni olan bir değer dizi de Luck. Daha önce şu ve bu yazılarda yer alan Luck, kaliteler abidesi kanal HBO'nun yeni dizisi. Hatta dizinin 2012'nin Ocak zamanı yayınlanacağına dair gelen 22 dakika haberinin mürekkebi bile kurumadı. Tabii bu, Cnbc-e diziyi ancak sezon ortasında yayınlayacak demek oluyor, o da ayrı. Dizinin başrollerinde iki önemli oyuncu Dustin Hoffman ve Nick Nolte oynuyor. Dizi, at yarışı dünyası içindeki karakterlerin öyküsünü konu alıyor.


5) Hell On Wheels
\
Sevilen diziler Walking Dead, Breaking Bad ve The Killing'in de yayınlayıcısı olan AMC, bu sezon yeni bir diziyi izleyiciye sunuyor: Hell On Wheels. Dizi esasında Amerikan İç Savaşı'nda karısını kaybeden bir askerin intikam arayışını anlatıyor. Daha önce de şu yazıda mini bir tanıtım yapılmış. Cnbc-e diziyi Luck gibi 2012 yılında- sezon ortası bir vakit yayınlayacakmış.


6) Endgame
\
14 Mart'ta başlayıp 13 bölüm yayınlandıktan sonra 13 Haziran'da 1. sezon finali yayınlanan Endgame de yeni dizilerden biri. Showcase tarafından yayınlanan ve ne yazık ki 2. sezonu olmayacak olan bir dedektiflik dizisi Endgame. Eski dünya satranç şampiyonu olan bir adamın kaldığı otelden ayrılmadan davaları kendine özel yöntemlerle çözüşünü ele alıyor.


7) Mildred Pierce
\
21 adaylıkla Emmy'de en çok adaylık sahibi olan ve ünlü oyuncu Kate Winslet'ın başrolde olduğu 5 bölümlük mini-dizi Mildred Pierce da 2012 yılında-sezon ortasında kanalda olacak. Dizi hakkında fikir shibi olmak isteyenler şu yazıdakitanıtıma bakabilirler.


Yukarıdaki 7 dizi, Cnbc-e ekranlarında yayınlanacak yeni diziler; ama bunların yanında eskiden gelme yayınlanacak diziler de var. Buna göre:
  • Bu sonbahar sezonu Türk dizi ekranlarında yerli versiyonu yayınlanacak olan Desperate Housewives 8. sezonu ile,
  • Geçtiğimiz 2010-2011 sezonu finali yayınlanan Smallville final sezonu ile,
  • Henüz 4. sezonu yayınlanmadan 5. sezon siparişini alan Merlin 4. sezonu ile,
  • TNT'nin sevilen polisiye dizisi Rizzoli&Isles 2. sezonu ile,
  • Memphis Beat 2. sezonu ile,
  • 7. sezonu ile final yapacak olan The Closer 6. sezonu ile,
  • The Closer gibi yayınlanacak 5. sezonu ile final yapacak olan Chuck son sezonuyla,
  • Yaz ekranında 7. sezonunun tekrarı yayınlanan CSI:NY 8. sezonuyla,
  • Leverage 3. sezonu ile,
  • Bu yılki Emmy ödüllerinde adaylığı da bulunan Betty White'ın başrollerden birini oynadığı Hot In Cleveland 2. sezonuyla,
  • En uzun süre yayınlanan dizi olma yolunda emin adımlarla ilerleyen The Simpsons 22. sezonuyla,
  • Charlie Sheen'in olaylı ayrıldığı Two and a Half Men Charlie'li son sezonu olan 8. sezonuyla,
  • Griffin ailesinin maceralarının konu olduğu Family Guy 8. sezonu ile,
  • Jim Parsons'ın canlandırdığı Sheldon Cooper karakterine sahip sevilen komedi The Big Bang Theory 4. sezonu ile,
  • The CW kanalının sevilen dizilerinden Gossip Girl 5. sezonu ile,
  • 13 bölümlük 9. sezonu ile ekranlara veda edecek olan One Tree Hill 8. sezonla,
  • 2010'dan beridir 11. doktor ile yayın hayatına devam eden Doctor Whoda yeni sezonda Cnbc-e ekranlarında olacak.

Evet, Cnbc-e kanalının sonbahardan itibaren izleyecilerinin karşısına çıkaracağı portföy böyle. Yeni sezon oldukça kalabalık ve dolu görünüyor. Buna, şovlar ve dublaj yapılan dizilerin bölümlerini de eklersek Cnbc-e ve izleyenler için önümüzdeki sezon hareketli geçeceğe benziyor.

Devamını oku ...

19 Temmuz 2011 Salı

Harry Potter ve Ölüm Yadigarları Part 2


İzleyen, izlemeyen, seven, sevmeyen birçok kişinin bildiği gibi Harry Potter efsanesinin son filmi 13 Temmuz itibariyle vizyona girdi. Ben de daha önce şu yazıda kritiğini yaptığım Harry Potter ve Ölüm Yadigârları Part 1’den sonra, şimdi de bu yazıda benzer bir kritiği 2. film için yapayım dedim.

7. kitabın ilk filmi 17 Kasım 2010 günü vizyona girmişti. Hatta Kurban Bayramı’nın 2. günüydü. Bu seferki film için öncekiler için çok beklememiz gerekmedi ve 8 ay sonra yeni ve son filme kavuştuk. Film izleminlerinden bahsedeceğim ama önce biraz film öncesi… Harry Potter sizin hayatınızda kaç senedir var hatta var mı bilmiyorum ama ben 8 senedir Harry Potter ile iç içeyim. Her zaman da derim keşke o gerideki 1-2 seneyi de kaçırmasaymışım diye. O yüzden böyle bir efsanevi serinin bitişi çok koymuş durumda bana. Filmden ilk çıktığımda da sersemlemiş durumdaydım. Sanki bir yerlerde hala bir boşluk var. Bundan sonrası için Harry Potter diye bir şey düşünmeye başladığımda da tıkanıyormuş gibi hissediyorum. Kimine göre abartı olabilir ama benim hislerim böyle. Neyse olayın duygusal kısmını bir yere bırakalım film kritiğine dönelim.

7 Temmuz: Harry Potter filmlerinin son galasının yapıldığı gün… Daha önceki 3 filmde yaptığım gibi bilgisayar başına geçip pür dikkat galayı izledim. Hepsini kırmızı halıda bir arada yeniden görmek gerçekten güzel bir deneyimdi. Sanırım ‘Her şey bitiyor’ psikolojisine de ciddi anlamda o gün girdim. Gala bitti ve ben de yabancı dizilerim eşliğinde günleri saymaya geri döndüm. Part 1 için yazdığım yazıda ‘Daha önce hiçbir Harry Potter filmine ilk gününde gidemedim, hep bir şeyler çıktı. Bir dahaki filme artık’ yazmıştım. Olmadı biliyor musunuz?! “Yaz Okulu’nda Fizik” konulu bir bela yüzünden ilk günde film olayı yalan oldu. Ayın 15’ine sınav koyulursa Harry Potter mu daha çok yalan olurdu, sınav mı yalan olurdu bilemediğimden film kaldı ta 16 Temmuz tarihine.

16 Temmuz: Hani ‘Sevenin halinden sevenler anlar’ diye bir söz var ya, bu söz Harry Potter için de son derece geçerli. Ben kendimi Harry Potter için o kadar hazırlamıştım. Her şey yolunda gibi… En sevdiğim sinemam, 3D ve orijinal için uygun saat de hazır. Hatta hiç sevmediğim ama yakın diye zoraki kaldığım düğüne gitme olayı bile aksilikleriden ertelenmiş, o kadar yolunda her şey! Ama sonra ne olsun? Arkadaş sabotajı… Senin sınavım var diye öncesinde ektiğin arkadaşların pat diye cumartesi plan yapıp ısrarla seni de dahil etsinler?! Onlarda Harry Potter sevgisi de yok ki gerçek anlamda beni anlasınlar. Olurdu, olmazdı mecburen onların yanına gitmek zorunda kaldım. Sonra da orjinal-3D seanslarının saatleri kaçtı. Kaldık mı 17’ye!

17 Temmuz: Sonunda gram sorun çıkmadan, çoğu zaman olduğu gibi yalnız başıma ön formaliteleri halledip kendimi sinemamda ve koltuğumda yerleşir bulabildim. Salon tabi ki her filmde olduğu gibi ağzına kadar doluydu. Harry Potter ile pek alakası olmamasına rağmen sonu izlemeye gelenlerden tutun, +50 olup da tek başına film izlemeye gelen teyzeler bile vardı. Ben normalde kalabalık izlemeyi sevmem ama neyse ki sorun çıkmadı. Rahat bir şekilde filmi izleyebildim. Peki nasıldı? Beğenmeyenin kendi bileceği iş, beni ilgilendirmez onlar ama ben bayıldım! Üzerinde zaten her şey bitiyor psikolojisi de vardı, o psikolojiyle bitişte cenazesi var da ondan 5 karış suratla dolaşan biri gibi çıktım salondan. Neyse gelelim filmle ilgili detaylara:

1) Filmin başındaki bölümde Dobby’nin mezar taşının gösterilmesi çok hoştu. Daha önceki yazıda ‘Dobby az rolü olan o kadar karakterin içinden sıyrılabilen ve karakterler arasında gerçekten ayrı yeri olan biriydi.’ yazmışım. Burada da tekrarlıyorum. Allah rahmet eylesin.

2) Gringotts’a giriş sahneleri oldukça başarılı ve tatmin ediciydi. Hermonie’nin Bellatrix olduğu sahnelerde Helena Bonham Carter çok tatlıydı. Bir de açıkçası cincüce Griphook’un sonunun bu şekilde bitmesine gram üzülmedim. ‘Size Gringotts’a girmenize yardım ederim dedim ama çıkmanıza yardım ederim demedim Bay Potter’ Daha sinir bir diyalog olabilir mi?

3) Malfoy’u sever misiniz? Ben nefret de etmiyorum desem daha iyi olur, hatta tatlı bile denilebilir ona J İşte ben bu filmde Malfoy ve ailesini baya sevdim. Hele anne Malfoy’un oyunculuk falan gayet iyiydi. Filmde bir yerlerde Malfoy üçlüsünün beraber yürüyerek bulundukları yerden uzaklaşmalarında nedense yüzümde gülümseme vardı.

4) Bellatrix… Bildiğiniz gibi kitapta Mrs Weasley tarafından Bellatrix öldürülmüştü. Ben daha önce ‘Filmde ağlarsam bir Bellatrix’in ölümüne ağlarım’ demiştim ama neyse ki öyle bir şey olmadı. Keşke o sahneleri biraz daha uzun tutsalarmış desem de Bellatrix’in ölümünün diğer ölümyiyenler kadar basit olmaması güzeldi. Bütün kötülüklerine rağmen birçok karakterden daha çok sevdiğim o kadın için gerçekten üzülmüş haldeyim. Helena Bonham Carter’a karakteri devleştirdiği için tekrar teşekkürler.

5) Gringotts’u yeniden görmenin yanında Sırlar Odası’nı da yeniden görmenin iyi olduğunu düşünüyorum. Hermonie’nin hortkuluğu yok ettikten sonra Ron-Hermonie’nin öpüşmesi de ayr bir olaydı tabi. Ben tutamadım güldüm o sahnede. Kabul etmek lazım, Harry-Hermonie sahnesi daha başarılıydı.

6) Diademin bulunması… Kitapta Diadem’in İhtiyaç Odası’nda olduğunu Harry kendi buluyordu, filmde Gri Leydi biliyormuş da söylediği birkaç söz ile Harry akıl etmiş gibi lanse edildi. Yine de oldukça başarılı bir aktarım olmuş bana göre. Gri Leydi yani Helena Rowenclaw performansını canlandıran Kelly Macdonald’ı da tebrik etmek lazım.

7) Profesör Mcgonagall’ın bu filmdeki rolü, benim şirin yarı-devim Hagrid, kurtadam Lupin, Tonks, asa yapımcısı Bay Ollivander, Slughorn, Flitwick, Weasley sülalesi, hatta Goyle… Şu an aklıma gelmeyen daha birçok karakteri de az da olsa görmek güzeldi. Keşke araya bir yere Kreacher da sıkıştırıverselermiş o da güzel olurmuş ya neyse o kadarını da aramayalım.

Ve asıl Snape:

8) Son kitaba kadar birçok insan Snape’e gıcık olurdu. Ama birçok kişiye rağmen gayet dürüstçe söyleyeyim ben çok da severdim Snape’i. Hatta Dumbledore’u öldürdüğü sahnede bile çok istememe rağmen nefret edemedim ondan. Çünkü olayların görüldüğü haline de alışamadıydım. Kitaptaki Snape’in ölümünün filme aktarılması benim gözümde en başarılı kısımdı. Asıl bahsettiğim Snape’in anılarının Düşünseli’deki gösterimi ama Snape’in ölümü genel anlamıyla ‘olay' diye tarif edilecek türdendi. Gerçek aşk kavramı bu adam üzerinden rahatlıkla işlenebilir. Ne aşkmış?! Bu arada yılan nefretim yine baya arttı.


9) Tonks ve Lupin’in yan yana ölü hallerinin duruşu ve Fred’in başında Weasley ailesinin ağlaması var ya işte o sahneler Snape’den sonraki en duygusal sahnelerdi. Bende olmadı ama bazı izleyenler gözleri falan dolmuş o sahnelerde. Bir başarılı aktarım ve olağanüstü oyunculuk gösterisi daha! Yine Hogwarts’ın koruma altına alınması sırasında yapılan hazırlıklar ve savaş sahneleri aksiyonda iyiydi. Hatta içine Neville başlıklı komedi sahneleri katmaları da güzel olmuş. Yalnız caaanım Hogwarts’ta taş üstünde taş bırakmadılar film bitene kadar, için acıdı resmen. Gitti güzelim şato L

10) Bir de 19 Yıl Sonra bölümü… Kitabı okumayan kişiler bu sahnelere acayip acayip tepkiler vermeye devam ediyorlar gerçekten. Ben diyaloglar açısından iyi bulum da Allah aşkına o makyajları kim yapmış merak ediyorum. Film bitiyor, seri bitiyor diye duygusal moda girdim- giriyorum derken (o mod bitiş jeneriği sırasında fena çarptı, orası ayrı!) Malfoy’a iyi güldüm salonda. Hatta sinemada olmasak sesli gülürdüm garanti. Zira Ginny de komik olmuştu. Sanırım bir Hermonie’yi iyi kıvırmışlardı. Harry de idare ederdi. Filmdeki tek birazcık başarısız denilecek yer o sondaki makyaj olayı. ‘Warner Bros’un makyaj malzemeleri kalmamış’ diye espri yapan mı ararsın her çeşit diyaloğa müsait durumdayız şu an siz düşünün artık J

Efendim sonuç olarak genel anlamda film gayet başarılı aktarma olmuş. David bey amcam 5 ve 6’da yapamadığını 7.1 ve 7.2’de yaparak durumu berabereye getirmiş. Bu arada belirtmeden geçmeyeyim film 3D olsun deyip durdum da şu an olmasaymış da olurdu diyorum. 3D ile daha güzel denebilecek sahne çok yoktu. Gerçi HP serüveni içinde 3D nin de yerinin olması güzel oldu yine de. Daha önce de yazmışım ‘Harry’nin Testere’den ne farkı var acaba? Değil mi J

Evet, bu efsane serinin sinema dünyası ile de işi bitti. Bundan sonrası Harry Potter için nasıl devam eder bilmiyorum ama J.K. Rowling’e böyle bir seriyi yarattığı için ömrüm boyunca hayran ve minnettar kalacağımı iyi biliyorum. Neyse daha fazla duygusala bağlamadan ben yazıyı kapayayım. Yoksa ne olur belli olmaz.

Bu arada film yayına girdiğinden beridir filmle ilgili gişe haberleri gelip duruyor. Serinin son filmi filmin gösterime girdiği hafta sonunda 476 milyon dolarla rekor gişe geliri elde etmiş.. Warner Bross'dan yapılan açıklamada, filmin ABD ve Kanada'da 168,6 milyon dolarla, 2008 yılındaki 'Batman The Dark Knight'ın 158,4 milyon dolarlık en iyi üç günlük açılış hasılatını geçtiği belirtilmiş. Aşağıda daha önceki Harry Potter filmlerinin gişe hasılatlarını da ekledim. Toplamda vizyon süresince ortalama 910 milyon dolar civarı gişe yapan filmlerin sonuncusunun gösterimdeki ilk haftasonunda 476 milyon dolara ulaşması büyük başarı. Bu da Harry Potter’ın insan hayatındaki yerini+değerini yeterince gözler önüne seriyordur sanırım.

RAKAMLARLA HARRY POTTER

1 HARRY POTTER VE FELSEFE TAŞI
Yönetmen:
Chris Columbus
Bütçe: 125 milyon dolar
Gösterim Tarihi: Şubat 2002
ABD ilk hafta hasılatı: 90.3 milyon dolar
Dünya geneli: 974.733.550 milyon dolar
2 HARRY POTTER VE SIRLAR ODASI
Yönetmen:
Chris Columbus
Bütçe: 120 milyon dolar
Gösterim tarihi: Kasım 2002
ABD ilk hafta hasılatı: 88 milyon dolar
Dünya geneli: 878.643.482 milyon dolar

3 HARRY POTTER VE AZKABAN TUTSAĞI
Yönetmen:
Alfonso Cuaron
Bütçe: 130 milyon dolar
Gösterim tarihi: Haziran 2004
ABD ilk hafta hasılatı: 93 milyon dolar
Dünya geneli: 795.634.069 milyon dolar

4 HARRY POTTER VE ATEŞ KADEHİ
Yönetmen:
Mike Newell
Bütçe: 130-150 milyon dolar
Gösterim tarihi: Kasım 2005
ABD ilk hafta hasılatı: 102 milyon dolar
Dünya geneli: 895.921.036 milyon dolar

5 HARRY POTTER VE ZÜMRÜDÜANKA YOLDAŞLIĞI
Yönetmen:
David Yates
Bütçe: 150 milyon dolar
Gösterim tarihi:
Ağustos 2007
ABD ilk hafta hasılatı: 77 milyon dolar
Dünya geneli:
938.212.738 milyon dolar

6 HARRY POTTER VE MELEZ PRENS
Yönetmen:
David Yates
Bütçe: 250 milyon dolar
Gösterim tarihi: Temmuz 2009
ABD ilk hafta hasılatı: 77 milyon dolar
Dünya geneli:
933.959.197 milyon dolar

7 HARRY POTTER VE ÖLÜM YADİGARLARI-1
Yönetmen:
David Yates
Bütçe: 250 miyon dolar
Gösterim tarihi: Kasım 2010
ABD ilk hafta hasılatı: 125 milyon dolar
Dünya geneli: 954.501.070 milyon dolar

Devamını oku ...

16 Temmuz 2011 Cumartesi

2011 Emmy Ödüllerinin Adayları Açıklandı [+Değerlendirmeli]



Kısa bir süre önce yani 14 Temmuz itibariyle televizyon dünyasının Oscarları kabul edilen ve bu sene 63. kez düzenlenecek olan Emmy ödüllerinin adayları belli oldu. Buna göre ‘Mildred Pierce’ 21 dalda aday gösterilirken, Mad Men 19 dalda, Modern Family ise 17 dalda aday gösterilerek öne çıkan yapımlar oldu. Kanallar arasındaki sayılara bakıldığında ise HBO 104 adaylıkla öndeyken, ikinci sıradaki CBS 50, NBC 46, PBS 43, Fox ise 42 adaylık alabildi. Bu yılki tören geçmişte olduğu gibi yine Cnbc-e ve e2’den 18 Eylül günü canlı yayınlanacak diyelim ve aday değerlendirmesine geçelim.

En İyi Dizi (Drama)

''Mad Men''
"Boardwalk Empire"
"Dexter"
"Friday Night Lights"
"Game Of Thrones"
"The Good Wife"

Öncelikle kendi adıma şunu söyleyeyim ‘Ne olur Mad Men artık şu ödülü almasın!!’ Beğenene saygılar ama sıkıldım bu dizinin almasından, sanırım biraz da izlemiyorum diye de oluyor bu. Zaten Mad Men’in dramaları domine etme durumu geçen seneki Golden Globe ödüllerinde sona ermişti. Orada ödülü alan Boardwalk Empire dizisi benim bu dalda aklımda olan dizi. Aslında Boardwalk Empire alacağını düşündüğüm dizi ama kendimce asıl hak ettiğini düşündüğüm dizi ise Game of Thrones dizisi. 10 bölümlük ilk bölümüyle nasıl bir şaheser olduğunu yeterince gözler önüne serdi. Umarım alır ama yine de bekleyip görelim. (Ayrıca aklıma geldi, o güzelim The Killing niye aday değil?!! Aşk olsun Emmy demeden kendimi alamıyorum. Friday Night Light'a final yaptı diye kıyak geçildi ve olan The Killing'e oldu diye düşünüyorum))

En İyi Erkek Oyuncu (Drama)

Steve Buscemi, "Boardwalk Empire"
Michael C. Hall, "Dexter"
Kyle Chandler, "Friday Night Lights"
Hugh Laurie, "House"
Timothy Olyphant, "Justified"
Jon Hamm, "Mad Men"

Geçen sene bu ödülü Breaking Bad dizisindeki rolüyle Bryan Cranston almıştı ama bu sene listede yok. Sevgili Hugh Laurie de bilmem kaçıncı kez yeniden bu dalda aday gösterilmiş durumda ama büyük ihtimal yine vermeyecekler. Keşke verseler. Benim görüşüm geçen Golden Globe’u da alan Steve Buscemi, zaten o alamazsa da ödül büyük ihtimalle yine Mad Men’den John Hamm’e gidecektir.

En İyi Kadın Oyuncu (Drama)

Connie Britton, "Friday Night Lights"
Julianna Margulies, "The Good Wife"
Kathy Bates, "Harry's Law"
Mireille Enos, "The Killing"
Mariska Hargitay, "Law & Order: Special Victims Unit"
Elisabeth Moss, "Mad Men"

Kısa zaman önce şu yazıda The Killing dizisinin kendimce bir tanıtımını yapmıştım. Diğer adaylar kim olursa olsun benim gözümün başkasını görmesi mümkün değil. Zaten hak ettiğini de düşünüyorum. Julianna Margulies ve Elisabeth Moss bildim bileli ödül törenlerinde adaylar, bari bu sefer geride duruversinler. Zaten olur da sevgili Mireille Enos alamazsa (malum The Killing sezon finali yüzünden eleştirilip duruluyor Amerikalılar tarafından) ödül diğer ikisinden birine gidecektir.

En İyi Dizi (Komedi)

"The Big Bang Theory"
"Glee"
"Modern Family"
"The Office"
"Parks And Recreation"
"30 Rock"

Bu kategorinin sahibi belli gibi bir şey. Aşağılara indikçe nedenine de daha iyi anlayacaksınız ama bu dalın sahibi Modern Family diyorum. Geçen sene de ödül o almıştı, bu sene de alacaktır. Olur da Emmy ona vermezse büyük ihtimalle The Big Bang Theory'nin veya Glee'nin olur ödül.


En İyi Erkek Oyuncu (Komedi)

Jim Parsons, "The Big Bang Theory"
Johnny Galecki, "The Big Bang Theory"
Matt LeBlanc, "Episodes"
Louis C.K. "Louie"
Steve Carrell, "The Office"
Alec Baldwin, "30 Rock"

Öncelikle şunu söyleyeyim Johnny Galecki’nin burada ne işi var anlamadım ben. Anlayan varsa bana da söylesin. Kendisi daha çok yardımcı erkek oyuncu modunda duruyor gibi. Matt LeBlanc’ı da burada görmek hoş olmuş. Episodes sevdiğim bir dizidir. Peki, kim alır denirse ben TBBT ile Jim Parsons derim. Şu aralar ödül törenlerdinde pek ‘in’ durumda. Son iki aday yeterince ödüle doymuşlardır diye düşünüyorum. Bu sefer de veriversinler işte.


En İyi Kadın Oyuncu (Komedi)

Laura Linney, "The Big C"
Melissa McCarthy, "Mike & Molly"
Edie Falco, "Nurse Jackie"
Amy Poehler, "Parks and Recreation"
Martha Plimpton, "Raising Hope"
Tina Fey, "30 Rock"

Bu kategori diğerlerine göre karar vermesi daha zor gibi duruyor sanki. Geçen senenin Emmy ödülünü alan Edie Falco bir yanda, Golden Globe’u alan Laura Linney öteki tarafta. 30 Rock’taki rolüyle az ödül domine etmemiş olan Tina Fey’i de yabana atmamak lazım. Bunlara rağmen ben The Big C’deki rolü ile Laura Linney’in ödül alacağını düşünüyorum. Çoğu zaman 'Emmy'nin ne yapacağı belli olmaz' derim ben. Bekleyip görelim bakalım.

En İyi Mini-DiziCinema Verite
Downton Abbey
The Kennedys
Mildred Pierce
The Pillars of the Earth
Too Big to Fail

The Kennedys dizide anlatılanlarla birçok tartışmaya konu olsa da ya da The Pillars of the Earth olumlu birçok eleştiri alsa da bu dalın galibi büyük ihtimalle Mildred Pierce olacak. Dizi 21 dalla Emmy’deki en çok adaylık unvanına da sahip bir dizi zaten. Bu dal dahil birçok ödülü götürecektir.


En İyi Erkek Oyuncu (Mini-Dizi)

Idris Elba - "Luther"
Laurence Fishburne - Thurgood
William Hurt - Too Big to Fail
Greg Kinnear - "The Kennedys"
Édgar Ramírez - "Carlos"
Barry Pepper- "The Kennedys"

Idris Elba da Luther’daki rolü ile bu kategorideki rolüyle sıyrılmış gibi buruyor. O dururken diğerlerine oy gitmez diye düşünüyorum. En azından ben vermezdim, Emmy verir mi vermez mi göreceğiz.

En İyi Kadın Oyuncu (Mini-Dizi)

Taraji P. Henson -Taken from Me: The Tiffany Rubin Story
Diane Lane - Cinema Verite
Jean Marsh - "Upstairs Downstairs"
Elizabeth McGovern - "Downton Abbey"
Kate Winslet - "Mildred Pierce"

Yukarıda da yazdığım gibi bu sene Emmy’de Mildred Pierce epey ön planda olacak diye düşünüyorum. O yüzden sevgili Kate Winslet de bu dalda ödülünü evine götürecektir.

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Drama)

Andre Braugher -"Men of a Certain Age"
Josh Charles - "The Good Wife"
Alan Cumming - "The Good Wife"
Peter Dinklage - "Game of Thrones"
Walton Goggins - "Justified"
John Slattery - "Mad Men"

Game of Thrones izleyenler Tyrion Lannister karakteriyle sevimli cüce Peter Dinklage’in nasıl bir oyunculuk sergilediğini iyi bilirler. O yüzden benim bu daldaki favorim kendisi. O varken diğerlerini de gözümün gördüğü söylenemez. Diğerleri kusura bakmasınlar umarım Emmy’nin de gözü görmez!

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Komedi)
Chris Colfer - "Glee"
Jon Cryer - "Two and a Half Men"

Ty Burrell - "Modern Family"
Jesse Tyler Ferguson - "Modern Family"
Ed O'Neill - "Modern Family"
Eric Stonestreet - "Modern Family"

Yukarıda neden en iyi komediyi Modern Family kazanır dediğim sanırım bu dalda daha anlaşılır olmuştur. Bence bu dalda ‘Hangi Modern Family karakteri ödül alır’ diye düşünmek daha yerinde olur. Benim gözümde Ty Burrell daha ön planda ama olmadı geçen seneki Emmy’yi de alan Eric Stonestreet de olabilir. Emmy hangi Modern Family karakterini seçer artık göreceğiz. (Bir de sürpriz olurmuş da Chris alırmış, ne gülerim)

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Drama)

Christine Baranski- "The Good Wife"
Michelle Forbes - "The Killing"
Christina Hendricks - "Mad Men"
Kelly MacDonald - "Boardwalk Empire"
Margo Martindale - "Justified"
Archie Panjabi - "The Good Wife"

O kadar The Killing dedim durdum, bu kategoride de Michelle Forbes’u tek geçmekteyim. Diğerlerine verilmesini kendi adıma istemiyorum. Yalnız geçen sene Emmy alan Archie Panjabi’yi ya da Kelly McDonald'ı da yabana atmamak gerektiğini de atlamayalım. Ödül törenlerinde her zaman istenilen adaylar kazanamıyor maalesef. Umarım bu dal istediğim şekilde sonuçlanır.

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Komedi)

Julie Bowen - "Modern Family"
Jane Krakowski- "30 Rock"
Jane Lynch - "Glee"
Sofia Vergara - "Modern Family"
Kristen Wiig - "Saturday Night Live"
Betty White - "Hot in Cleveland"

Kendi adıma hem Golden Globe hem de geçen seneki Emmy’yi alan Jane Lynch’i bu dalda ödül için düşünüyorum. Diğerlerine göre şansı daha fazla gibi. Yine de Sofia Vergara da Modern Family rüzgârının etkisiyle sahnede buluverirse kendini şaşırmayacağım. Yalnız değinilmesi gerekn bir nokta var: Jane Lynch bu seneki ödül töreninin sunuculuğunu yapacak. Sunuculuk yaptığı törende ödül almak ilginç bir durum olarak karşımıza çıkabilir. Gerçi hoş da olur.


En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Mini Dizi)

Eileen Atkins - "Upstairs Downstairs"
Maggie Smith - "Downton Abbey"

Melissa Leo - "Mildred Pierce"
Mare Winningham - "Mildred Pierce"
Evan Rachel Wood - "Mildred Pierce"

Durdum düşündüm ‘Hangi Mildred Pierce karakteri ödül alır’ diye Melissa Leo daha ön plana çıktı. Yine de Evan Rachel Wood’u da kenara koymayalım. Mildred Perce’taki üçlüden bir alır diye düşünmekteyim ben yine anlayacağınız.


Evet adaylıkları değerlendirme yazısı bitti. Kendimce öne çıkan dallarda bir değerlendirme yaptım. Listenin geri kalanı için de şuraya uğrayabilirsiniz. Artık geriye 18 Eylül’deki ödül törenini beklemek kaldı. Bekleyip görelim nasıl bir tören olacak diye. Bir sonraki yazıda görüşme üzere.

Devamını oku ...