1 Şubat 2013 Cuma

The Killing ve 3. Sezon


Yaklaşık 2 yıl kadar önce “Rosie Larsen’ı Kim Öldürdü?” sloganıyla Breaking BadThe Walking Dead ve Mad Men gibi dizilerin yayıncısı olan AMC‘de yeni bir dizi karşımıza çıkmıştı. Danimarka yapımı Forbrydelsen dizisinden uyarlanan The Killing, ilk sezon sonunda hikayesini bitirmeyince tepki çekmiş ve bu durum dizinin 2. sezonundaki reytinglerine de etki etmişti.
Dizi, Rosie’nin ölümü davasını, 2. sezon (26 bölüm) sonunda tatmin edici bir şekilde kapatsa da yayıncı kanal devam kararını vermeyince de yayın hayatı bitmişti. Ama sonrasında yapılan görüşmeler sonuç verdi ve kanalın verdiği iptal kararı geri alındı; yani, dizinin geri dönmesine karar verildi. Hatta bunun üstüne diziyle ilgili yeni başka haberler de geldi. Ben de bulabildiğim ölçüde haberleri toparlayayım dedim.

1) Kimler var, kimler yok?

Not: İlk 2 sezonu izle-me-me-nize rağmen bu yazıyı okuyorsanız bu kısmı pas geçin.
* Dizinin 2 başrol oyuncusu Mireille Enos (Sarah Linden) ve Joel Kinnaman (Stephen Holder) geri dönüyorlar. Ayrıca, dizinin yaratıcı kadrsoundaki Veena Sud ve Soren Sveistrup da diziye geri dönüyor. Hatta Cold Case‘in arkasındaki Sud ve yazar ekibi senaryo için yazar odasına girmiş durumda. Yapılan açıklamaya göre yeni sezon 12bölümden oluşacak.
* İlk 2 sezon sonunda Rosie Larsen’ın cinayeti çözüldüğü için Rosie’nin ailesini canlandıranBrent Sexton ve Michelle Forbes ise dizide olmayacaklar. Ayrıca, 2 sezon boyu seçim yarışını, tekerlekli sandelyeye düşüşünü ve başkan seçilişini gördüğümüz Darren Richmond’ı oynayan Billy Campbell de dizinin yeni sezonunda olmayacağını açıkladı. Dolayısıyla, onunla bağlantılı olan Gwen karakterinin dönmesi de beklenmiyor.
Dizide en son öz babasının yanına giderken gördüğümüz Linden’ın oğlu Jack karakterinin dönüp dönmeyeceği ise şu gün itibarıyla belli değil.

2) Nasıl yayınlanacak?

Normal yayın hayatına ilk 2 sezonda Nisan ayında başlayan The Killing, tam günü belli olmasa da bu sefer Mayıs ayının sonunda bizlerle olacak. Dizinin çekimlerine ise 25 Şubat‘ta başlanacak. Ama hazırlık aşamasına bağlı olarak, başlangıcın yaza ya da sonbahar başına atılması ihtimali de cepteymiş.
Dizinin geri dönmesine yönelik haberler geldiğinde, işin içinde Netflix’in olduğu, maliyetin paylaşılacağı, hatta sezonunun başındaki bölümlerin AMC, kalanlarının Netflix aracılığyla yayınlanacağı konuşulmuştu. Uzun bir süre diziyi yenilediğini resmen açıklamayan AMC bunu açıkça 15 Ocak’ta duyurduğunda gelen haberlere göre de Netflix şu anda 2. planda; hatta, muhtemelen plan dışı. Yani hali hazırda, gelecek bölümlerin sadece AMC’de yayınlanması planlanıyor.
Bu arada, dizinin yeni hikayesinin Rosie’ninki gibi 2 sezon mu süreceği, bu sefer tekte mi kalacağı yine belli değil. Ama gelen dedikodulara göre  ilk sezon sonrasında alınan tepkiler nedeniyle bu sefer tek sezonda bırakma ihtimali daha fazla görünüyor.

3) Gidişat?

Yapılan açıklamalara göre cinayetle -hatta cinayetlerle- uğraşacağımız ama Rosie’ninkine benzer bir tema işlenmeyeceği ve göllerden uzak durulacağı belli. Ama hikayenin detayları tam olarak verilmese de ana tema “death-row” kalıbıyla ilgiliymiş. Bu kavram Amerika’daki idam mahkumlarının, idam uygulamasına kadar bekletildikleri hücrelere verilen ad. Yani, Türkçe çevirisiyle “ölüm hücreleri“.
Larsen davası kapandıktan sonra geçmiş 1 yıl… En son Holder’ın arabasından inerken bıraktığımız Linden da dedektifliği bırakmış ve  hayatına sorunsuz ve eski takıntılarından uzakta devam ediyor. Bir dizi korkunç cinayetle uğraşan Holder, bu davalardan birisi Linden’ın eski davalarından biriyle alakalı çıkınca, eski ortağının yeniden karşısına çıkıyor ve onu aksiyonun içine çekiyor.
#dedikodu Linden’ın 2 sezon boyunca neredeyse ağzını açmadığı, Rosie öncesi takıntı haline getirdiği öteki dava var ya hani, hah, işte bahsi geçen dava, bu dava olabilirmiş.
Oynayacak oyuncular bu bildiri yazılırken belli olmasa da sezonda göreceğimiz bazı karakterler belli olmuş. Buna göre:
Tom Seward:
Karısını öldürmekten dolayı ölüm hücresini boylamış birisi. Dizide karakterin yaşadıklarını hatırlamasına dayalı olarak dünyada geçirdiği son ayına, dolayısıyla arkasında bıraktığı sırlara ve yaptıklarına tanık olacağız.
* Danette Lutz: 
30′larının sonunda bir anne. “Precious‘ı izleyenler  için Mo’Nique‘ten sonra görülecek en beter anne” demek onun için iyi bir tarif olur. Nasıl mı?  15 yaşındaki kızı kaybolana kadar anne olduğunun farkında bile olmayan türden bir anne.
* Ed Skinner:
Linden’ın orta yaşlı, biraz ahmak, işine bağlı ve güleç eski ortağı. Sabıka kaydı tertemiz türden biri; ama “eski” takım arkadaşlarından biriyle de arasında cinsel anlamda yakınlaşma olmuş. Sizce..? Acaba..? Belki de..?
* Bullet:
Çevresindeki neredeyse bütün sokak kızlarıyla takılmış ve takılmayı seven 16 yaşında bir erkek.  Ama onda, gözle görülenden daha fazlası var. O aslında bir… Kız.
* Alton Singleterry :
Karşısındakine aldatıcı, alay edici bir şekilde yaklaşan ve davranan, değişik türden inanışları bulunan bir çete üyesi. Hatta öyle ki ölüm hücrelerini, katılmayı reddedebileceği bir parti olarak bile görebiliyormuş.
* Tiny:
Bullet’ın hoşlandığı ve fahişelik yapan birisi. Tabii reşit olmadığını eklemek de gerek. Fahişelik kısmını saymazsak, kalbinin başkasına ait olması Bullet için diğer sorun.
* Twitch:
Fahişe olmasa da boyundan daha uzun bir günlük sabıka kaydına sahip olmak isteyen türden bir erkek.
Kaynak: 22dakika.org - Yazı bana ait!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder