4 Şubat 2015 Çarşamba

Salatalık, Muz ve Soya Peyniri


Russel T Davies, belirli bir çevrenin ünlü İngiliz dizisi Doctor Who ve onun uzantılarına yaptığı katkılarla tanıdığı bir isim. Ama aynı zamanda TV’de eşcinselliğe başka bir boyut kazandıran Queer As Folk’un arkasında olan kişi olarak da biliniyor.

Doctor Who gibi bir İngiliz dizisi olan orijinal Queer As Folk, esasında 1999-2000 arası iki sezon, 10 bölüm yayınlanmış ve bir grup eşcinsel arkadaşın hayatına eğilen bir dizi. Ama çoğunluğun bildiği Queer As Folk, Amerika’da çekilen uyarlaması. Üstelik orijinalinin aksine beş sezon (2000-2005) sürdü ve sevilen kablolu kanallardan Showtime’da yayınlandı. Davies’in de yine içinde olduğu bu uyarlama, benzer şekilde bir grup eşcinsel arkadaşın hayatını işlese de AIDS veya eşcinsel evlilik gibi sosyal konulara daha ağırlık vermesiyle de zamanında öne çıkmıştı. Hatta Amerika’nın eşcinselleri anlatan ilk dizisi olma özelliğini de taşıyor.

İşte, 2005’te biten uyarlama Queer As Folk’tan geçti bu yana 10 yıl ve Russel T Davis bir kez daha eşcinsellere yönelik bir dizi serisi ile geliyor. İki dizi ve bir de belgesel tarzında bir yapım olacak: Cucumber, Banana ve Tofu. Üstelik üçü de üç farklı platformda 22 Ocak Perşembe günü başlıyor. Kısaca dizilerden bahsedeceğim ama öncesinde yapımların ortaya çıkışına da gireyim diyorum:

2009’da Doctor Who’dan ayrıldıktan sonra Amerika’ya yerleşen ama bir süreliğine dizinin uzantılarıyla bağını koparmayan Davies, sonrasında Amerikan versiyon Queer As Folk’ta birlikte çalıştığı Showtime ile Cucumber için iş birliğine girişmiş. Ama olacak iş ya bu, 2011 yılı içindeyken Manchester’da oldukları dönemde, sevgilisi Andrew’un beyninde tümör tespit edilmiş. Ameliyat olduğunda yaşama şansı %3 olan türden bir tümör hem de. İkili durumdan dolayı Amerika’ya bile geri dönemeyince Cucumber ertelenmiş ve Davies de –çevresindeki herkesin adamı nihayetinde terk edeceğini düşünmesine rağmen- erkek arkadaşıyla ilgilenmeye başlamış. İşte, bu, öldü denilen Cucumber ve dahasında Banana ve Tofu üçlüsü tüm bu tedavi sürecinde, hatta çoğunlukla geceleri yazılıp hazırlanmış. Çünkü günün diğer kısımlarında adam sevgilisiyle ilgileniyormuş.

Russel T Davies’in sevgilisi Andrew bahsi geçen %3’ün içinde ve kurtulabilmiş. Davis de hazırladığı senaryoları orijinal Queer As Folk’u İngiltere’de yayınlayan Channel 4’a satmış. Bahsi geçen Banana E4’da, Tofu ise C4’un internet yayın servisi olan 4oD’de yayınlanacak. Üstelik Davies yaptığı açıklamada bu üç yapımın bir şekilde birbirleriyle bağlantılı olacağını da söylemiş.

Not: Cucumber (Salatalık), Banana (Muz) ve Tofu, erkek ereksiyonunun üç evresine güçlüden zayıfa doğru verilen isimler. Tofu esasen vejetaryenlerin protein almak amaçlı yedikleri soyadan yapılan bir çeşit peynir. İnterneti biraz karıştırırsanız, yiyenlerin eşcinselliğe ‘kayıp’ (!) kaynamayacağına dair bir sürü tartışma bulursunuz.

1) Cucumber (Salatalık) – Channel 4
İlk sezonunun sekiz bölüm sürmesi planlanıyor. Dizide 46 yaşındaki Henry (Vincent Franklin) ile uzun süredir sevgili olduğu Lance bir gece dışarı çıkmaya karar veriyorlar ama kendilerini tarihin en garip randevularından birisinin içinde buluyorlar. İçinde bir ölüm, bir üçlü seks, polisler ve Boney M müzik grubunu da kapsıyor. Ayrıca bu yapım daha çok orta yaş krizi, ırkçılık, kendini keşfetme, porno, internet gibi çeşitli konuları da içine alacak.

Davies eşcinselliğin seks olarak algılandığı dünyada sekse ilgi duymayan bir Henry sunacaklarını da açıklamış. Ama tabii ki bu çevresinin de kendisi gibi olduğu anlamına gelmiyor…

Not: Bu dizide Dean karakteriyle yer alan Fisayo Akinade gibi belli bazı oyuncular, Banana’da da yer alacak. Dizinin türü komediye daha yatkın ve bölümler reklam dahil bir saat kadar süren bir yapım.

2) Banana (Muz) – E4
İlk sezonun sekiz sezon sürmesi planlanıyor ve Channel 4’da Cucumber bittikten hemen sonra başlayacak. Banana’da ise diğerinin aksine bu sefer orta yaşa değil, genç kitleye odaklanıyoruz. Aşk, drama, kalp kırıklığı ve tabii ki seks. Her bölümde belli bir karakterin üzerine eğilen Banana’nın eşcinsellerin dünyasına farklı bir bakış açısıyla yaklaşacağı söyleniyor. Dizinin türü komediye daha yatkın ve yarımşar saatlik bir yapım olacak. Bahsi geçen karakterler şu şekilde:

* Dört farklı işte çalışan sessiz ve utangaç Scotty, çift olmanın eğlencelerini ve tehlikelerini keşfeden Sian ve Violet, bittiğini kabul etmeyen bir sevgiliyle uğraşan Helen, hayatları farklı yöne savrulamaya başlayan iki yakın arkadaş Josh ve Sophie,
* Aşkı arayan ama bütün gün neler olabileceğini düşünen Amy, kendilerini üçlü seksin üçte ikisi olarak buluveren Aiden ve Frank, sert, güçlü ve kendi temizlik şirketine sahip Vanessa ve onun şirketinde çalışan 16 yaşındaki yasadışı göçmen Zara.

3) Tofu (Soya Peyniri) – 4oD
Girişte de bahsettiğim gibi, Tofu’nun diziden daha çok belgesel tarzı bir yapısı var. Konusu modern seks ve cinsellik. Bahsi geçen iki dizideki oyuncuların, halktan kişilerin, ünlülerin ve hatta porno dünyasından bazı isimlerin yer aldığı çeşitli röportajlar içerecek ve E4’da Banana bittikten sonra başlayacak.

Bu işin içinde olup merkezde bulunacak kişi ise Doctor Who Magazine için yazarlık yapmışlığı olan ve Doctor Who: The Writer's Tale’de Russel T Davies ile olan bir yıla yakın süren mailleri kitap haline getirilen Benjamin Cook. Kendisi Youtube bünyesinde de ünlü biri.

Ayrıca bu üç yapımı içeren ortak fragman için şuraya bakabilirsiniz. Dahası kanal, karakterleri değil de sadece bahsi geçen yiyeceklerden oluşan şöyle bir video da hazırladı. 

Devamını oku ...

Aşk tohum ekmek gibidir, ne çıkacağını bilemezsin

Iowa’nın köyüne gelin gelir misin aşkitomIowa’nın köyüne gelin gelir misin aşkitom
Dile kolay 2002’den beri hiç kaçırmadan The Bachelor izleyen Binnaz Saktanber ve şovu daha yeni izlemeye başlayan Aytaç Kara yeni sezon The Bachelor’un reklamsız iki saat süren açılış bölümünü sizin için ‘Bir Erkek Bir Kadın’ tadında izleyip yorumladı. Buyurun sohbete...

Binnaz Saktanber: İlk Bachelor chatimize hosgeldin Aytaç. İlk sezondan beri bütün BachelorBachelorette ve yan şovları izlemiş biri olarak “aileye hoş geldin” diyeyim önce. İnsan anlamadan hemen müptelası oluyor di mi?

Aytaç Kara: Hem de nasıl, hiç bu kadar olacağını düşünmezdim. Pembe dizi izliyormuşsun gibi; insan bırakamıyor da.
BS: Ben senelerdir manitaya Bachelor izletemedim. Bir erkekle geyiğini yapmak enteresan olacak. Senden "karşı takım" yorumları bekliyorum. Bir erkek gözünden nasıl buldun programı? Acayip seksist olmasının dışında?

AK: Tam 'seksist' diyecektim, sen deyince gerek kalmadı. Başlamadan önce düşünmezdim ama erkeklerin de sürüklenip kalacağı tarzda bir şey çıkarmışlar. Yalnız hep mi böyle bilmiyorum ama bu kızların yarısı sarışın olduğundan birbirlerinden ayrılmıyor, bir de bir o kadarı da salak resmen :)

BS: Hahaha ilk seksist yorumu da böylece yapmış oldun:) Bunu sistemimizden attığımıza göre  bölüme geçelim. Bayağı Oscar havasında başladı bölüm. Bütün eski yarışmacılar kırmızı halıda resmi geçit yaptı. Bence en güzel an, Bachelor in Paradise’ı kazanan çiftten Lacy’nin evlilik tarihi sorulunca, "Düğün tarihine tam karar vermedik. 80/40 oranındayız," demesiydi. Programın IQ seviyesi hemen kendini belli etti.
Daha tam karar veremedik, 80/40, IQ’muz biraz düşük.Daha tam karar veremedik, 80/40, IQ’muz biraz düşük.
AK: Bir tek benim o noktaya takılmamış olmama sevindim, hatta o kısmı geriye sarıp tekrar dinledim ve sonrasında gülümsedim. Kırmızı halı çok uzundu. Bazı yerlerde "Az susun be!" bile dedim çünkü sürekli bir bağıran biri vardı stüdyo öncesi. Bir de The Bachelorette ve Bachelor in Paradise'ı takip etmekten dolayı Andy-Josh ve Marcus-Lacy ikilisini hala çift olarak görmek hoşuma gitti.

BS: Yapımcılar bu sayısız program ve hayranlarına “Bachelor Nation” diyor. Sence bu dünyaya aşina olmayanlar için nasıldı açılış? Yeni izleyen birisinin konuya dahil olması zor değil mi? Ben bile kim kimdi karıştırıyorum bazen.
AK: Kesinlikle! Geçen sezon The Bachelorette izlemekten dolayı deneyimli olduğumu düşünmüştüm ama hiç etkili olmadı. Tamamen farklı bir hazırlıkları ve altyapıları varmış.

BS: Bu seneki kurbanlık koyunumuza gelelim. Bachelor’ımız çiftçi Chris namı diğer ‘Prince Farming’. Son Bachelorette Andy bunun Iowa'daki it ürümez kervan geçmez çiftliğine gidince "Bu iş zor, çok zor Yonca," diye şutlamıştı. Açılışta da Chris'in yaşlılar heyetiyle köy kahvesinde oturup "Iowa'da hiç kız yok, ben karı istirem," muhabbeti yapmasını izledik. Sence Chris bu işin altından kalkar mı yoksa kız komasına mı girer? 
Ben karı istirem.Ben karı istirem.
AK: Chris kesin 'kız komasına' girecek. Bölüm sonunda yayınlanan 'Sezon Boyunca The Bachelor'da' fragmanı da bunu haklı çıkardı. Aile değerleri diye diye program boyu beynimizin etini yediler resmen, ama görünen köy hiç de öyle durmuyordu.

BS: Andy’de 5’de kalkıp inek sağacak göz yoktu. Bu kızlarda o potansiyel var mı? 

AK: Bu kızlarda hiç de öyle bir göz göremedim ben. İki-üçü olabilir ama gerisinde 'kendimi göstereyim' hali vardı. Bu adamın 'Iowa'nın tarlalarına getirmelik kız' aramak için burada ne işi var ya?

BS: Sanırım bayağı zengin bir çiftçi. Aile işlerinin başındaki Özcan Deniz gibi bir şey. Zaten Bachelor'da fakire kız çıkmaz.
AK: Doğru, adamın evini bayağı iyi tanıttılar; vardı bir ağa babası tipi adamda. O yüzden makine başında tarla sürer halinde bir gülümsedim.

BS: O işin Play Girl fantazi kısmı. Duş sahnesini de kaçırmadığını umuyorum?

Prince farming duştaPrince farming duşta
AK: Kaçırmadım :) Tam beklediğim tarzda bir hareketti. 'Aile kurmak isteyen çiftlik adamı' portresini güzel dayadılar program boyunca.

BS: Gelelim kızlara. Ben ilk promo fotolarına bakıp elenecekleri söylemiştim sana. Haklı da çıktım :) O göz teması yapıcam diye neredeyse kör olan bale öğretmeni Amanda hemen elendi. Sence en manyaklar kimdi? 

Gözlerimi böyle belertirsem Chris beni sever mi?Gözlerimi böyle belertirsem Chris beni sever mi?
AK: Amanda kendi kaşındı.  Onun dışında en manyaklar elinde mikrofonla şarkı söyleye söyleye Chris’e doğru gelen “gemi şarkıcısı” Kara; domuz burnu takan Nicole; striptizciden aşağı kalır yanı olmayan ‘WWE Diva’ (world wrestling entertainment, hani şu yalandan güreşen kadınların olduğu yarışma) Brittany ve yanında canlı kalp getiren Reegan. Sahi o neydi ya öyle?

Reegan konuya damardan girdi. Direk kalp aortdan.Reegan konuya damardan girdi. Direk kalp aortdan.
BS: Sence Chris’in eleme seçimleri iyi miydi? Ben büyük beden mankeni kızın elenmesine sinir oldum. Politik doğruculuktan birkaç bölüm tutarlar diye düşünüyordum. Bir de önce kovboy botlarıyla gelip sonra üstünü değiştiren ve zom olan Tara vardı. Chris bayağı bir düşündü ama onu elemedi. Sence doğru mu yaptı? İlk date'te sarhoş olan bir kızı sen tutar mıydın?

Üstünüze afiyet Tara azıcık içmiş. Yine de elenmedi.Üstünüze afiyet Tara azıcık içmiş. Yine de elenmedi.
AK: Elemeler mantıklıydı. Büyük beden modeli konusunda haklısın ama o kız sanki o gece oraya dursun diye getirilmiş gibiydi. Üç saniye mi gördük üç kelime mi ne konuştu, o kadar. Fazlası yoktu. Eurovision'da yarışıp da tuhaf tuhaf şeyler yapan kişiler misali gelenlerin gitmesine itiraz etmedim. Tara’ya bir şans verilmesine sevindim. Ama normalde olsa tutmazdım açıkçası; The Bachelorette’te Andy'yi izlerken erkeklerden birisi sarhoş olup havuza atlamıştı ve gayet gıcık olduydum kendisine.

BS: Bachelor'ın en sevdiğim yanlarından biri kimin deli kimin ‘kalıcı’ olduğunu fon müziğiyle duyurması. Hababam Sınıfı gibi, müzikten nerede güleceğimizi, nerede "ay çok romantik” diyeceğimizi anlıyoruz. Elenen kızlara ‘komikli’ müziği basmışlardı. 

AK: Peki sence 15 kız varmış da öyle devam edeceklermiş gibi davranmaları, aslında da 30 kız olduğu gerçeğinin ortaya çıkması ucuz olmamış mı? Bachelor ne zaman 15'le yarıştı? Ben izleyici olarak 30 kişi olacaklarını çok önceden biliyordum; kızlar bir de şaşırmış numarası yaptılar.

BS: Ama ilk akşamdan kızları iki gruba ayırıp araya nifak sokmaları açısından faydalı oldu. Artık iki  grubun düşmanlıklarını izleriz. Peki hepi topu iki  saatte kızların acayip sahiplenici hale gelmesi? "Ben senden önce geldim," diye neredeyse saç saça baş başa gireceklerdi. Gerçek hayatta böyle şeyler oluyor mu?

AK:  "Önce ben gördüm," durumunun hakim olduğu zamanlar oluyor tabii ☺  Nifak sokma açısından 'first impression rose' fikri de harika. Bir gecede 29 tane düşman birden kazanıyor kız.

BS: Chris bir noktada "I wish I was a polygamist" (keşke çok eşli olsaydım) dedi zaten. Her erkeğin rüyası mı bu?
AK: Çoğunun rüyası; erkek milleti -konu özellikle de kadınlarsa- aç gözlüdür.

BS: Favorilere gelelim.  Garson Britt ilk gülü aldı. Tanışır tanışmaz öpüşecek gibi olmuşlardı zaten sonra da öpüştüler. İkisinin arasında gerçek bir çekim var gibiydi. Ama Britt çiftçi karısı olmak için biraz fazla makyajlı. Bence son üçe kalacak ama seçilen kız o olmayacak. Sence?

Britt dakka bir mucux bir taktiğiyle ilk gülü kaptı.Britt dakka bir mucux bir taktiğiyle ilk gülü kaptı.
AK: Britt bayağı ilerleyecek ve bence de son anda tökezleyecek; zaten hep bir şaşırtmaca havası hakim sanki. Sezon fragmanı da gösterdi bunu. Aile değerleri dediler durdular, sonra da fragmanda "Chris bakire bir kızla birlikte olur mu acaba?" ya bağladılar. Aslında seks ve fantasy suite kısmını törpüle bu yarışma tam bizlik.

BS: Bu arada bir Bachelor Fantasy League bile varmıs. Ben oynayacak olsam favorilerim Britt, chiropractor asistanı Becca, makyaj uzmanı Megan, kozmetikçi Jade ve Kelsey  olurdu. Senin favorilerin kim?

AK: O kadar çok ve benzerler ki ayırabilmek için kanalın sitesine girdim. Britt, Kelsey, Jade benim de gözüme takılanlar oldu. Becca da kalır bayağı. Kaithlyn ve Jillian da cat-fight veya fettanlık falan olsun çabuk gitmezler.

Bachelor’un kızlarını birbirinden ayırd etmek Kore sineması yıldızlarını ayırd etmekten zor.Bachelor’un kızlarını birbirinden ayırd etmek Kore sineması yıldızlarını ayırd etmekten zor.
BS: Tek başına mı izliyorsun? Arkadaşlarından dalga geçen oldu mu  “olm bu da izlenir mi” diye? :)

AK: Genelde tekim, evet. Ama saklamıyorum. Bu Tarz Benim sonrası işler değişti artık. En olmadık insanlar, ki içinde bir sürü erkek de var, izlediğinden "Evlilik yarışması izliyorum," daha kabul edilebilir oldu. Zamanlamam iyi geldi galiba.

BS: Evet bana da chat yapacak biri çıkmış oldu. ☺  Chris'in dediği gibi "Aşk tohum ekmek gibidir, ne çıkacağını bilemezsin.” Sanırım bu tarım atasözlerinden daha çook duyacağız sezon boyunca. Bol hasatlı sezonlar hepimize. :)
Devamını oku ...

Gülü Seven Dikenine Katlanır - 3

image
Daha önceki iki yazıda The Bachelor ve The Bachelorette yarışmalarından, The Bachelorette sezonunu izlerken yaşanılanlardan ve yaşadıklarımdan bahsetmiştim. Şimdi sıra bu iki yarışmanın uzantısı Bachelor in Paradise’dan bahsetme ve toparlanma zamanı.

Efendim, The Bachelor ve The Bachelorette yarışmalarının getirilerinden pek bir memnun olan ABC, ineği daha fazla sağmak için ikisinden bir spin-off (uzantı) çıkarmayı da ihmal etmedi. Daha öncesinde yayınlanan Bachelor Pad adlı uzantı üçüncü sezon sonunda bitmiş ama onun yerine bu sefer Bachelor in Paradise’ı başlattılar. Hatta sezon sonunda ikinci sezon onayı da verdiler.

The Bachelorette bittikten kısa süre sonra. Hala yaz aylarındayız ve yeni dizi sezonu da açılmamış. Bu seferki formatsa şöyle: Bunda aşkı arayanlar önceki sezonlarda The Bachelor ve The Bachelorette’te yarışan yarışmacılar. Andy Dorfman’ın sezonundan da ikinci yazıda bahsi geçen Marcus da dahil olmak üzere dört erkek vardı mesela. Ben de The Bachelorette’in tadı damağında (?) kalmış birisi olarak belamı aradığımdan buna da devam ettim. Bu da şu çeşit bir şey oldu:

Birkaç erkek ve kadını Meksika’da bir adaya götürdüler. Survivor falan düşünmeyin, keyifler yerinde. Birbirleriyle tanışıp ‘kaynaşsınlar’ diye. Bunlar da başladılar. Her hafta sırayla iki kadın veya iki erkek kadroya katıldı ve o hafta diğer cinsten gül alamayan eksik iki kişi yarışmadan elendi. Toplamda da yedi hafta sürdü. Burada da diğer yarışmada olduğu gibi kıskançlık, seks, gözyaşı, kavga, komik durumlar vs. bir sürü bir şey oldu. (Evet, seks de oldu!) Yine Bu Tarz Benim misali Amerika ile birlikte izledik işte beraber.

Peki farkı?

Eski yarışmacılar olduğundan hepsinde biraz olsun bir deneyim var bir kere. Ayrıca merkezde bir erkek-bir kadın olmadığından aynı kişiden hoşlanma durumları da daha fazla sorun çıkarmadi. Bir hafta birisiyle çıkan kız veya erkek diğer hafta diğerine sardırdı. Eh, her hafta yeni gelen erkekler veya kadınlar da olduğundan bir kızın üç erkek arasında tercih yapma konusunda düşündüğü oldu, o derece. Tam pembe dizi işi yani.
Manhattan Map. 1000 parça. Ravensburger Puzzle.Manhattan Map. 1000 parça. Ravensburger Puzzle.

Yarışmacılardan bir adamın sevgilisi olduğu halde oraya geldiği ortaya çıktı. Kızlardan birinin yarışma öncesi kamera arkası ekipten biriyle sevgili olduğu için kendisini erkenden kasti olarak elettirdiği tespit edildi. Böylece haftalar ilerledi. Yedinci haftaya geldiğimizde ise The Bachelorette misali ufak bir seks skandalı yaşandı. Şimdi şöyle:
The Bachelorette’te/The Bachelor’da finale iki hafta kala ‘Fantasy Suite’ haftası olduğundan bahsetmiştim. Merkezdeki kız/erkek kalanlarla bir yerleri gezip ardından yemeğe gidiyor, oradan da ‘canı ne isterse’ yapmak üzere bir süit odaya geçiyorlar. Kamerasız bir alan. Bu olay Bachelor in Paradise’da son hafta ve final kararı için kullanıldı. Üç yarışmanın da sunucusu Chris Harrison, yarışmadaki çiftlere yarışma dışında da birlikte olmak istediğiniz birisi varsa, onunla süite girme konusunda bir karar verin gibisinden bir konuşma yaptı. Sonuçta altı çift gibi görünen çiftten üçü süit konusunda karar kıldılar. Diğerleri ayrıldı.

Marcus/Lacy. Cody/Michelle. Robert/Sarah. Güzel bir gün geçirdikten sonra girdiler birlikte süite. Ertesi gün yarışma bitecek, ortaya çıktı ki, daha doğrusu Sarah açık açık anlattı ki Robert kendisiyle süitte sevişmek istememiş. Kız da aşağılandığını düşünerek adamı terk etti. Kız ağlıyor, adamı gözyaşı bastı; ben de bilgisayar başında gülme krizine girmiş durumdayım. Kötü bir durum ama ne yapayım, elimde değil. Yarışmadan sonra bir kere dışarı çıkmışlar ama olanların hayaleti izin vermeyince devamını getirememişler.

Ha bu arada, üstteki puzzle ne alaka derseniz, kendisini Bachelor in Paradise ile birlikte yapmaya başladım ve büyük bir kısmını bir yandan yarışmayı izlerken bitiriverdim. Çerçeveli şekilde salon duvarında da duruyor.

Diğer iki çift ise ertesi gün süit çıkışı hayatlarından gayet memnundular. Hatta iki kız aralarında seks değerlendirmesi bile yaptılar. Yani bir fantasy süit bölümü daha boş geçmemiş oldu… Orada olduğumdan değil, ABC kızların konuşmayı bipleyerek yayınladı, oradan biliyorum. Hatta Cody’nin… Neyse, o kısmı da bana kalsın. Yarışma sonunda, Andy sezonunda dördüncü olarak elenen Marcus, bir de Lacy’ye bir yüzük eşliğinde teklifte bulundu ve şu an nişanlılar.
Marcus ve Lacy. Hala birlikteler.Marcus ve Lacy. Hala birlikteler.
Cody ve Michelle de hala birlikteler.Cody ve Michelle de hala birlikteler.

Önceki yazının sonunda bu yazı dizisini yazmaya başlamak için Ocak’ı beklediğimden bahsetmiştim. Bekledim, çünkü The Bachelor zamanı geldi. 5 Ocak’ta (bugun) ilk bölümü geliyor. Üçüncü yazının yayını ne zamana olacak bilmiyorum ama ben özellikle ilk bölüm yayını gerçekleşmeden yazıp bitirmek istiyordum; öyle de oldu.

The Bachelor’da yarışacak Andy döneminden damat adayı ise girişte de resmi olan Chris Soules. 33 yaşında. Iowa’lı bir çiftçi. Allah affetsin, adamı gördüğümden beri “Kızım, bu sana gitmez; lütfen şu adamı ele,” deyip durdum. Kaçıncı olarak elendi dersiniz? Üçüncü. Andy fantasy suite bölümünde kendisiyle odaya gitmek istemeyip yol verdi. Yarışma sırasında Andy’ye isimsiz ve romantik mektuplar yazdığı ortaya çıkmıştı. Yetmedi Andy ailesiyle tanışmaya Iowa’nın ‘tarlalarına’ –Tanrım sen affet- geldiğinde kız için uçak kaldırdı.

Adam oradan aldı yürüdü, Bachelor oldu başımıza. Adama uyuz olurken ilk bölümü nasıl izler de sonunu görürüm, o kadar kız Iowa’nın tarlalarına gelin gelmek için bunun etrafında nasıl dolanacak gibi sorular kafamda uçuşmuyor değil. Merakım ağır bastığından ilk bölüme bakayım diyorum, kafa dağıtmak istiyorsanız siz de buyurun.

Not: Daha önce bahsetmedim ama Andy de The Bachelor’da üçüncü olarak elenmiş. Hatta fantasy suitein ertesi sabahı damat Juan Pablo’nun kendisine ‘kötü’ davrandığını söyleyerek yarışmadan çıkmış. Akılsız adamın bir de diğer kızlardan birisiyle güzel vakit geçirdiğinden Andy’ye bahsetmesi var. Valla bazı erkekler fazla kafasız sayın seyirciler.

Not 2: The Bachelorette ülkemizde Dizimax Entertainment’te yayınlanıyor. Gerçi onlar yarışma bittikten bir süre sonra yayını başlatıp hafta içi her gün şeklinde yayın yaptılar. The Bachelor ise Home and Entertainment’ta yayınlanıyor; yine Digiturk’te. Ayrıca eski sezonları Home TV’nin yayınladığı da olmuş. İngilizce altyazı olup olmayacağı belli olmayan bir program ama günlük hayat dili kullanıldığından anlaması hiç de zor olmuyor.

Böyle yani efendim. XOXO.
image

Devamını oku ...

Gülü Seven Dikenine Katlanır - 2

image
Dünkü yazıda The Bachelor ve The Bachelorette yarışmalarını biraz anlatıp kendi The Bachelorette anılarıma girmiş ve en nihayetinde geçirttiği ufak travmadan bahsetmiştim. Kaldığım yerden devam edeyim diyorum:

Efendim, işte ben öyle ya da böyle o olayın üstüne yarışmaya devam ettim, Eric’i düşünmedikten sonra ciddi zevk de aldığımı da itiraf edeyim. Andy format nedeniyle bölümlerce tek bir erkekte sabit kalmadı ve neredeyse bütün erkeklerle baş başa randevuya çıktı. Komik, saçma ve güzel zamanlar da yaşandı. Çoğunlukla erkeklerden, bazen de Andy’den kaynaklanan bir şekilde bir sürü öpüşen – kaba tabirle abartıp yiyişen - de oldu. (Bizde olsa bu format, kıza kesin ‘yollu’ etiketini dayarlardı. Zaten Ekşi Sözlük’teki başlıkta da ‘mide’ konusuna değinenler olmuş.)

Mesela bir ara yarışmacıları yalan detektörüne aldılar. Andy de onlarla girdi ve bölümde onun, o, bölümdeyken cevapları öğrenmek istemese bile finalde de erkeklerin yalanlarını öğrendik. (Yarışmacılardan Marcus’un “21’den fazla kızla birlikte oldun mu?” sorusunda ‘Hayır’ diyerek ‘yalan’ söylediği ortaya çıktı.)

Yarışmanın sonuna yaklaştıkça daha değişik görüntüler de ortaya çıkmaya başladı. Son kalan dört erkekte veya The Bachelor’daki dört kadında merkezdeki aday diğerlerinin ailesiyle tanışmaya gidiyormuş. Andy de dört erkek evi gezdi mesela. Üç aday kaldığında ise ‘fantasy suite’ geleneği varmış. İşte burada daha önceki yazıda azıcık çıtlattığım seks konusuna geliyoruz.

Andy normalde her bölümde grup buluşmalarını saymazsak iki erkekle baş başa randevuya çıkardı. Bölümlerde bazen farklı ülke ya da şehirleri gezdiklerinden gezecek yer çok… Akşama da güzel bir yerde yemek. Fantasy Suite bölümünde ise kalan üç kişiyle yine gün boyu bir yerleri gezdi, akşamına da yemek yedi. Bunun fazlası ise gece kısmı. Yarışmacılar randevularda tabii ki her daim kamerayla izleniyorlar ama yemekten sonra ilk kez ‘boş bir zaman aralığı’ veriliyormuş.
Süittekilerden birisi, kalan son ikiden: Nick Viall.Süittekilerden birisi, kalan son ikiden: Nick Viall.
Yani bir oda ayarlanıyor. Ondan sonrasında birkaç saat boyunca, yani geceden tahminen sabaha kadar kamerasız bir alana sahipsin. Oturup kamera önünde konuşmak istemediklerini konuşabilirsin, sarılıp uyuyabilirsin veya ileri götürüp ‘canının istediğini’ yapabilirsin. Andy bölümde sona kalan üç erkekten ikisiyle süite gitmeyi kabul etti, birisini ise istemeyince adam zaten elenmiş oldu. Peki, süitteki boş alanda ne oldu? Aklınıza gelen oldu.

Valla ben yalan yok ilk başta bir acaba dedim. Sanırım içim düşündüğüm kadar fesat değil. O yüzden gidip daha önceki sezonları izlemişliği olan aynı arkadaşıma sordum “İlla ki oluyor diye bir şey yok ama olabilir de. The Bachelor’daki damatlardan birisi bakirdi, evliliğini beklediğinden kimseyle birlikte olmamıştı. Bahsi geçti bunun,” dedi ama Andy’deki görünen köyün kılavuz ister bir hali yoktu. Dediğim gibi kamerasız alan olduğundan sadece süite giriş ve ilk üç dakika ancak gösteriliyor. İki çiftte de öpüşürken bıraktıydık en son…

(Sonradan anladım ki bu işin aslında normali buymuş. Bakir arkadaşınki anormal kalmış resmen… Birazdan.)

Gel zaman git zaman, onlara göre 10-11 hafta, bana göre de yedi-sekiz haftalık bir süreç sonucunda geldik final bölümüne. Kalan ikili az aşağıdaki Josh Murray ve az üstteki Nick Viall. Yaşananlara bakarsak yaklaşık 10 kardeşli kalabalık bir ailesi olan Nick açık ara favori görünüyordu. Final bölümünde bu sefer Andy iki adamı alıp ailesiyle tanıştırmaya götürdü ve iki oğlan da kızını seven baba karşılaması yaşadılar.

Buraya kadar tamam. Hatta ondan bir süre sonra da Andy bir karar aşamasından geçti ve güzel bir sürpriz yaparak –güzel, çünkü sinsi Nick’ten hiç hoşlanmıyordum- Josh’ta karar kıldı. Son ilişkisi beş yıl süren, eski profesyonel beysbol oyuncusu, Andy’nin oturduğu yere yakın yerde yaşayan bir adam. Tatlı da denilebilir. Hatta Josh elinde bir yüzükle kıza finalde evlenme de teklif etti; nişanlandılar.

Rezalet kısmıysa bundan sonra…
Josh ve Andy. Hala birlikteler.Josh ve Andy. Hala birlikteler.
Andy’nin kararına ve teklife kadar banttan yayınlanan yarışma, canlı yayına geçti. Yarışmanın yayından önce çekilmeye başladığından bahsetmiştim; dolayısıyla Josh ve Andy gizli bir şekilde sevgili olmaya devam etmişler. Hala da sevgililer; Andy’yi Twitter’da takip ediyorum ve yılbaşını birlikte kutladılar mesela. Sürekli de yan yanalar ve tahmin edersiniz ki böyle yarışmalardan çıkanlardan pek adam gibi ilişki çıkmıyor. Umarım evlenirler demişliğim bile oldu. Bana ne oluyorsa zaten…

(Yalnız Andy yarışmadan sonra işine dönmemeye karar verip istifa etti. Josh desen eski beysbol oyuncusu tamam da şimdilerde ne ile uğraştığına hiç değinmedi ya da değinilmedi. Umarım önce ne yapacaklarına karar verirler.)

(Bu yarışmalardan çıkan çiftler evlendiği takdirde –ki daha önce olmuş- ABC düğünün yayınını da yapıyor. Hatta canlı finale daha öncesinde evlenen bir çift geldi ve hamile olan kadının cinsiyeti için canlı yayında ultrason makinesi kullandılar. Oğlanmış.)

Konuya döneyim: Canlı yayına ikinci olan ve son anda kaybeden Nick’i de Andy ile yüzleşmesi için getirdiler. Andy kendisini istemediğini mektupla açıklamıştı ve yüz yüze geldiler. Josh daha ortalıkta yoktu. İkisi seyirciler ve sunucu önünde konuşurken Nick ne dese beğenirsiniz? “Madem bana aşık değildin, süitte benimle neden birlikte oldun?”

Canlı yayında; milyonlarca insanın önünde deyiverdi bu lafı. Haliyle Andy şok, sunucu şok, seyirci şok, bilgisayar karşısında ben şok. Tabii gülme krizine de girdim. Ama ‘olduğu kadar’ bozuntuya vermeden o kısmı topladılar ve yayını kapattılar. O haftanın sosyal medyada en çok konuşulan TV programı da tabii ki The Bachelorette oldu. Amerikalılardan Nick’in yaptığını ayıp bulan, verdiği karar için Andy’ye kızan falan derken Bu Tarz Benim misali herkes aklına geleni konuştu; haftalar boyunca ben dahil kafasını da bir güzel dağıtıverdi.

Böyle yani. Peki bitti mi? Bu Tarz Benim bitiyor mu ki bu da bitsin? Üçüncü ve tahminen son yazıda da bu iki yarışmanın uzantısı Bachelor in Paradise’dan, onu izlerken neler olduğundan, içindeki ufak çaplı skandallardan bahsedeceğim. Hatta içinde puzzle bile olacak. Bir de konuyu ‘nihayete’ erdireceğim tabii… Bu yazı serisine girmek için Ocak başını beklememin bir sebebi vardı.

En kısa zamanda tekrardan görüşmek üzere efendim.
Devamını oku ...

Gülü Seven Dikenine Katlanır -1

image
Malumunuz ülkeyi epeydir Bu Tarz Benim çılgınlığı sarmış durumdaydı. İlk sezon boyunca, en beklemediğin kişilerin bile takip ettiği bir program oldu. Resmen takıntı haline geldi ama sabaha çıkmayayım ki ben tek dakikasını izlemiş biri değilim. Yine de sosyal medya sayesinde tabii ki neler olup bittiğine aşina hale geliyorsunuz. Yabancı sayılmam. Ben de bu durumdan feyz alıp geçtiğimiz yıl içinde bende baş gösteren ve aslında Amerika’nın sahip olduğu bir takıntıdan, oradaki skandallardan bahsedeyim; bu arada hafiften tanıtım da yapmış olurum dedim.

The Bachelor ve The Bachelorette dışarıdan baktığımızda ikisi de ABC’de yayınlanan evlilik yarışmaları. Ülkemize de uğramayan bir şey değil yani. Laf aramızda Semra Kaynana ve Tülin-Caner zamanlarını takip de etmiş biriyim. Artık yabancı dizilerin derinine girmiş birisi olarak normalde Amerikan realitelerinden uzak durmaya çalışıyorum. Yine de geçtiğimiz yaz yaklaşırken “O kadar dizi izliyorum, hazır tatil de geliyor; bir tane Amerikan realite şovu izleyeyim,” diye bir karar verdim.

Vermez olaymışım! Hayatımın en kafamı boşaltan ve zevk aldığım dönemlerinden biriydi ama aynı zamanda travma da geçirtti. Bu kararı uygulamaya koyarken sağı solu başlayacak şovlar için karıştırdım; dans ve şarkıcılık yarışmalarını kafadan eledim ve takvime göre gelecekler içinden gözüme The Bachelorette’i kestirdim.

Not: Acaba Türkler konuyla ilgili ne düşünüyor diye sağa sola bakarken Ekşi Sözlük’e uğradım. The Bachelor’a uğrayanların ve saydıranların sayısı hiç de fena değilmiş. Ne güzel.

image
Evlilik yarışmaları demiştim ya; format şöyle: The Bachelor’da bir erkek ve 25-30 kadın, The Bachelorette’te ise bir kadın ve 25-30 erkek var. Her yarışma bölümünde kızdan ya da erkekten ‘gül’ alamayan adaylar yarışmaya veda ediyor. İki kişi randevuya çıkmalar, topluca bir yere gitmeler; kıskançlık, seks, gözyaşı, kavga vs. Daha detay gelecek ama geneli tahmin edersiniz sanırım. İki yarışma da bunların eseri. (Evet, seks de var!)

The Bachelor Ocak içinde başlayıp devam eden ve 18. sezonunu bitirmiş, The Bachelorette ise Mayıs’ta başlayan ve 10. sezonunu bitirmiş bir yarışma. Ayrıca The Bachelor’dan elenen kızlardan birisi The Bachelorette’te, The Bachelorette’ten elenen erkeklerden birisi de The Bachelor’da aşk arıyor. The Bachelorette’in geçen sezonundaki gelini de girişte de resmi olan savcı yardımcılığı yapan Andy Dorfman oldu. Efendim işte benim niyetimin getirdikleri:

Yarışmaya niyetlendim ama Mayıs sonuna doğru başladığında finalleri bitmemiş biri olduğumdan ilk bölümü edinip ‘10’ dakika izleyip kapatmıştım. O baş kısımda ölmüş birisini andılar ve sezonu ona adadılar. Ama ben bunun üstüne iki-üç hafta ara verdiğimden ve bir de final dönemi geçirdiğimden andıkları kimdi, niye andılar falan unutmuş bulundum. Zaten amacım yarışma olduğundan doğru düzgün dikkat de etmedim izlerken. Finallerden sonra döndüğümde de 10. dakikadan alıp devam ettim. Buraya kadar sorun yoktu, Allah belamı ondan sonra verdi zaten…

Andy ilk bölümde 25 erkekle teker teker kısa bir tanışma yaşadı ve gece sonunda 19’a düştüler. Ardından ikinci bölümde birebir ve grup randevuları başladı. Olan da bunda oldu işte.

image
Eric Hill. 31 yaşında ve mesleği ‘gezgin’. Andy’nin adaylarından biri olarak çıktı ve ikinci bölüme de kaldı. Valla yalan yok, az üstteki arkadaş bence gayet yakışıklı. Gözüme de özellikle takılmıştı ilk bölümde. Andy de ilk randevu olarak Eric’i seçti. İşte bu ikisi güzel güzel randevularındayken, yani denize girdikten sonra plajda oturmuş konuşuyorlardı. Bölümün ortasındayım, saat de gecenin 2’si. Beni gecenin o saati sanırım birisi dürttü ve gülümseyerek izlediğim randevuda bir an yüzümdeki gülümseme silindi. “Lan dur, yoksa…” dedim ve bir an duraksadım. Sonra da bölümü durdurdum.

Ardından gidip adamın adını Google’a yazdım ve çıkan sonuç ne olsa beğenirsiniz? İlk bölümün başında ölümünün üstüne andıkları kişi ‘sahiden de’ Eric’miş. Ben tabii bir süre sonra 10. dakikadan alıp devam ettiğimden ve zaten o kısmı da yarım izlediğimden tam olarak dikkatimi vermemiştim… Esasında The Bachelorette ve The Bachelor başladığında hali hazırda yarısını çekmiş olan yarışmalarmış. Zaten final bölümünün canlı olmasını saymazsak halk oylamasına gitmiyorlar. İşte meğerse Eric ve Andy, dördüncü bölümde kavga etmişler ve Eric bölüm sonundaki gül seremonisine kalmadan yarışmadan çıkmış. Kısa bir süre sonra da paraşüt atlama yaparken kaza geçirip ölmüş…

Bu durum yarışma başlamadan önce Amerikan basınına yansımış ama ben realiteleri takip etmediğimden onlarla ilgili haberleri de haliyle takip etmeyen biriydim.

Gecenin köründe işte bunu fark etmek bende travmatik etki yarattı. Durdurduğum sahne ile birbirimize bakakaldık. Randevu da çok güzel gidiyordu. O yüzden o an izlemeye devam edemedim resmen, olmadı… Hatta normalde yatağa girince beş dakikaya kalmadan uyuyan ben, o gece bir saatten fazla bir süre uyuyamadım. Eric’ten girip devam ettiğim düşüncelerim sırasında bir matematikçi olarak hayatımda bu kadar hesap yapmamışımdır herhalde. Neyse, ondan sonra yarışmayı izlediğini bildiğim bir tanıdığıma “Ben şimdi ne yapayım?” şeklinde akıl danıştım. Onun da fikir vermesiyle devam ettim.

Dediğim gibi, ikinci bölümün ortasında durdurmuştum. O travmanın üstüne adamı iki buçuk bölüm öldüğünü bile bile izledim. Bu bir. Dördüncü bölümün sonunda kızla kavga etmelerini izledim, bu iki. Yetmedi, demiştim yarısını çekmiş olarak başlamışlardı yarışmaya. Andy ve kalan yarışmacıların yedinci bölüm civarı ölüm haberini alması da var… Bütün bir cast, kamera arkası da dahil ağladı ya! Yarışma boyu bu adamın öldüğünü unutmadım anlayacağınız, zira unutamadım. Ben beceremedim, onlar da izin vermedi zaten…

Şimdilik yeterli bir yazı uzunluğu oldu sanıyorum. O nedenle yazıyı burada kesip “Kısa bir süre sonra ikinciyle görüşmek üzere diyeyim,” ben. Bir sonrakinde bunun devamından, finaldeki skandaldan, seksin bu tarz bir yarışmaya nasıl dahil olduğundan, ‘fantasy suite’ geleneğinden ve daha fazlasından bahsedeyim diyorum. Öptüm, bye.
Devamını oku ...

Dönen dönene

Geçtiğimiz haftanın yabancı dizi haberlerini Televizyon Eleştirmenleri Derneği’nin panelleri sponsorluğunda Salı ve istisnai olarak kat çıkıp Cumartesi topladıktan sonra geldik bir Salı yazısına daha. Efendim, geçtiğimiz hafta içinde şöyle şeyler oldu:

Öncelikle yeni başlayan veya verdiği aradan dönen dizilere bakacak olursak:
Baby Daddy, Melissa and Joey, It’s Always Sunny in Philadelphia, Workaholics, Broad City, Helix, Call the Midwife (İngiliz), Chasing Life, The Fosters = Dokuz dizi. Bir de bugün Justified altıncı ve son sezonuyla başlıyor. Ayrıca iki adet de yeni dizi başladı: Man Seeking Woman ve 12 Monkeys.

Man Seeking Woman, bir FX dizisi. Josh Greenberg adında bir adamın gerçek aşkı bulmaya çalışırken yaşadıkları üzerine. Ama bu durum, içinde tek gecelik ilişkileri, trollerle sürpriz randevuları ve hatta zaman yolculuklarını falan da kapsamakta. 12 Monkeys ise Syfy dizisi ve 1995 yapımı aynı isimli filmin diziye uyarlanması.

Zaman yolcusu James Cole 2043’ten günümüze dönüyor. Amacı, geleceği mahveden ölümcül bir virüsü, daha yayılmadan ortadan kaldırmak. Bu virüs dünya nüfusunun %93,6’sını yok etmiş. Yanında da zeki bir virolog olan Casssandra Railly ve matematik dehası Jennifer Goines var.

Cumartesi günkü yazıdan sonra gerçekleşen FOX panelinde yapılan açıklamalara göre adamlar, şu sıralar ciddi ciddi The X FilesPrison Break ve 24’ü geri döndürmeyi tartışıyorlarmış. İlkine ‘sanırım’ itiraz etmem, ikincisini kesinlikle istemem (O dizinin ellenmemesi gereken bir sonu var!) ve üçüncü için de “Gerekirse Kiefer Sutherland olmadan da getirebiliriz,” diye bir açıklama yaptıklarından adamı ikna edemezlerse kendilerinin de gelmemesi gerektiğini düşünüyorum.

İşte o bahsi geçen FOX panelinde GothamBrooklyn Nine-Nine ve geçen Salı kendisinden bahsettiğim Empire da yeni sezon onayı aldı. Hatta ikinci bölümü ilkinden daha fazla izlenen Empire, ikinci bölüm ardından onay almış oldu.

Biraz da kadro haberlerine girelim:

- Netflix, 2001 yapımı Wet Hot American Summer filminin dizi uyarlamasını yayınlayacağını geçtiğimiz günlerde açıklamıştı. Gelen haberlere göre dizinin kadrosunda orijinal filmde yer alan Elizabeth Banks, Bradley Cooper, Amy Pohler, Michael Showalter da yer alacak. Dahası da var ve John Slattery (Mad Men), Josh Charles (The Good Wife), Randall Park, Michaela Watkins, Jayma Mays, Paul Scheer, Rob Huebel, ve Richard Schiff de kadroda.

İnsan yazdığım ilk isimleri görünce bir acaba diyor ama doğru valla. Konuk, ana kadro, yardımcı kadro ayrımı henüz yapılmış değil.

- Yazın NBC’nin yeni sezon dizilerini toparlarken Heroes’un mini dizi olarak ekrana döneceğini de yazmıştım. Diziye başrol bulundu: Zachary Levi (Chuck, az üstteki resim). Dizi yazın başlayacak. Ayrıca Levi, Hulu yapımı doğaüstü komedi dizisi Deadbeat’e Abraham Lincoln’ü oynamak üzere konuk olacak.

- Bildiğimiz John Travolta da dizi dünyasına geliyor: Ryan Murphy’nin ilk sezonda O.J. Simpson davasını işleyecek olan dizisi American Crime Story’de O.J.’in avukatlarından Robert Shapiro’yu canlandıracak. Ama dizi 2016’nın başlarında yayında olacakmış.

- Daha önce Kirsten Dunst ve Jesse Plemons’un katıldığı açıklanan Fargo’nun yeni sezon kadrosuna Patrick Wilson, Ted Danson ve Jean Smart da katıldı. Yetmedi, Nick Offerman, Brad Garrett, Kieran Culkin, Bokeem Woodbine, Jeffrey Donovan ve Angus Sampson’ın da dizide yer alacağı açıklandı. Dizinin prodüksiyonu dün başladı ve Sonbahar’da yeni sezon yayınlanacak.

The Strain’in ilk sezonunda Ben Hyland’ın canlandırdığı Zach karakterini artık Max Charles canlandıracakmış. Zach ikinci sezonda daha derinlik ve duygusallık gerektiren bir karakter olacağından böyle bir tercih yapmışlar.

- İki numaralı Spartacus Liam McIntyre, The Flash’ın ilk bölümünde gördüğümüz Weather Wizard’ın kardeşi olarak dizide yer alacak. Kardeşinin intikamını almaya çalışan biri olacakmış. Ayrıca Britne Oldford (RavenswoodSkins) da dizide Peek-A-Boo olarak yer alacak.

- Daha önce Showtime’da geri döneceği açıklanan Twin Peaks’te eski kadrodan Kyle MacLachlan, Sheryl Lee, Dana Ashbrook ve Catherine E. Coulson’un yer alacağı açıklandı.

- Ryan Murphy’nin elinden çıkma, sezonu 15 bölüm sürecek ve bir üniversite kampüsünde işlenen seri cinayetleri konu alacak Scream Queens’e Lea Michele (Glee), Joe Manganiello (True Blood), şarkıcı Ariadne Grande, Abigail Breslin ve Keke Palmer’ın (Masters of Sex) da katıldığı açıklandı. (Daha önce Emma Roberts ve Jamie Lee Curtis katılmıştı.)

- Geçtiğimiz sene içinde The Normal Heart adlı HBO’da yayınlanan ve altyazılarının yarısını benim çevirdiğim TV filminde yer alan, hatta bununla Altın Küre kazanan Matt Bomer (White Collar), ünlü oyuncu Montgomery Clift’in hayatı üzerine çekilecek ve HBO’da yayınlanacak TV filminde oyuncuyu canlandıracak.

- Eric McCormack (Perception), daha önce Will&Grace’te birlikte başrol oynadığı Debra Messing’in dizisi Mysteries of Laura’ya konuk olacak.

- Daha önce hangilerinde olduğunu bulmaya üşendiğim bazı Salı yazılarında Manu Bennett, Austin Butler ve Poppy Drayton’ın katıldığını yazdığım MTV’nin fantastik kitap uarlaması yeni dizisi Shannara’nın kadrosuna  Ivana Baquero (Pan’in Labirenti) ve John Rhys-Davies de katıldı.

The Vampire Diaries’in Jeremy’si Steven R. McQueen’in dizinin düzenli kadrosundan ayrıldığı açıklandı. Zaten şu yazıda Jeremy’nin Perşembe günü arasından dönecek olan TVD‘nin yayınlanacak yeni bölümünde bir sanat okuluna gideceğini yazmıştım.

- Çoğunluğun Hobbit serisindeki Thorin olarak tanıdığı Richard Armitage, üçüncü sezonunda Hannibal’da yer alacak. Ayrıca Hannibal bu sezon yazın yayınlanacakmış.

Gotham dizisi Rob Gorrie’yi bildiğimiz Robin’in babası John Grayson olarak kadrosuna kattı. Dahası Shameless’ın Ian’ı Cameron Monaghan da diziye konuk olacak.

- WGN America’nın cadılar üzerine kurulu dizisi Salem’in ikinci sezonunda çoğunluğun halen Zeyna olarak hafızasında olan Lucy Lawless ve Stu Townsend yer alacaklar.

Kadro haberlerinin tamamı olmasa da epey bir kısmına yer vermiş oldum ve bu haftalık da böyle oldu. Haftaya tekrar görüşmek üzere efendim.
Devamını oku ...

Bu Savaş Bitmez!

Geçtiğimiz Salı günkü yazıda yeni başlayan Empire dizisinden bahsetmiş, People’s Choice ve Altın Küre ödüllerini irdelemiş ve yeni başlayacak veya geri dönecek dizilere girmiştim. Bunlar yüzünden de yazı yeterince uzayınca normal haberlere yer kalmamıştı ve bugün için kat çıkma kararı alıverdiydim.

Hala devam eden ve 20’sinde bitecek olan Televizyon Eleştirmenleri Derneği panelleri yüzünden ortalık haber kaynamaya devam ettiğinden daha fazla uzatmadan konuya gireyim:

Not: Geçen yazımın üstüne attığı tweet için FOX Life Türkiye’ye teşekkür etmeden olmaz ama ;)

Geçtiğimiz 10 günlük süreçte eğer kaçırmadıysam şu zamana kadar ‘24’ dizinin geleceğine dair iyi ya da kötü haberler geldi:
1) The CW, dün dördüncü sezon yayınına devam etmeye başlayan Hart of Dixie dışındaki yayında olan bütün dizilerine ‘onay’ verdi. Yani ArrowJane the VirginReignSupernaturalThe 100The FlashThe Originals ve The Vampire Diaries onay aldılar.

Resmi olmasa ve kanal patronu kabul etmese de gelen tüyolara bakarsak HoD için de hikayesini finale erdirecek bir kapanış planlanıyormuş.

2) CBS bu sezonki yenileri ScorpionMadam Secretary ve NCIS: New Orleans’a yeni sezon onayı verdi. Stalker’a o reytinglerle şimdiden bir şey vermemesi tabii ki sürpriz olmadı…

3) ABC, Revenge’in sezonunu bir bölüm daha uzatarak 23’e çıkarttı. Klip şov tarzı özel bir bölüm yayını olacakmış.

4) Netflix, Marco Polo’ya 10 bölümlük ikinci sezon onayı verdi; pek de güzel oldu.

5) HBO, bir kez daha başlamadan önce Girls’e yeni sezon onayı verdi. Beşinci sezon cepte.

6) FOX, animasyon dizisi Bob’s Burgers için altıncı sezon onayı verdi.

7) NBC, reytingleri pek parlak gitmeyen About Boy’un sezondaki bölüm sayısını 22’den 20’ye düşürdü.

8) Sevgili Showtime, sevgili Shameless’a beşinci sezon ilk bölümden sonra yeni sezon onayı verdi.

9) E!, 15 Mart’ta başlayacak şimdiye kadarki ilk dizisi The Royals için başlamadan ikinci sezon onayı verdi. Konusu: Günümüz İngiliz monarşisinde herkesin gözü önündeki Kraliyet ailesinin yaşadığı o hayat. Elbette kurgusal ve skandallarla dolu bir ailemiz var. Kraliçe’yi Elizabeth Hurley canlandırıyor. Fragman sayesinde pembe dizi ve skandal seven damarlarım kabardı yine.

10) ABC Family, sevilen gençlik dizisi The Fosters’a üçüncü sezon onayı verdi.

11) USA Network, beşinci sezon sonunda reytingleri pek parlak olmayan Covert Affairs’i ‘iptal’ ettiğini duyurdu. Yetmedi, ilk sezonu sonunda Benched adlı komedisini de iptal etti.

12) İngiliz BBC 2 kanalı, zombi dizisi In the Flesh’i ikinci sezon sonunda iptal ettiğini duyurdu.

13) MTV, reytingleri pek parlak olmayan Happyland’i ‘iptal’ ettiğini duyurdu; yani şaşırtıcı olmadı.

14) Comedy Central, Broad City için üçüncü sezon onayını vermiş, belki birinize lazım olur…

Normalde bu yazıda önemli bazı kadro haberlerine de girecektim ama onu toparlamasını önümüzdeki Salı’ya bırakıp başka bir konuya gireyim:

Bildiğimiz Woody Allen, en son Altın Küre’de Transparent’in aldığı ödüllerle dikkati çeken Amazon’a dizi çekecek. Şimdiden 10 bölümlük sezon onayı aldı ve gelecek sene içinde yayında olacak. Dahası bu, Allen’ın ilk dizisi olacak. Konusu daha belli değilmiş. Ayrıca kendisinin “Niye kabul ettim ben de bilmiyorum,” diye bir açıklaması var.

Bitirmeden biraz da magazinden bahsedelim, onsuz olmaz:

- Az üstte yüzlerini gördüğümüz Ian Somerhalder (36) ve sevgilisi Nikki Reid (26) nişanlandılar. Bu durumu Nina Dobrev’i katarak Amerika’da bizdeki Engin Altan Düzyatan-Neslihan Alkoçlar-Özge Özpirinççi olayına çevirmeye çalışanlar mevcut ama ortada Nina’nın evliliğe hazır olmadığından dolayı ayrılmaları ve üç yıllık ilişkinin bitmesi gibi bir durum var.

İşte bunlar hep Nina ve Nikki’nin eskiden arkadaş olması ve Nikki’nin eski sevgilisiyle Ian ve Nina hala sevgiliyken birlikte dışarı çıkmalarından dolayı…Ian ile Nina’nın The Vampire Diaries’te bir türlü kopamayan bir çifti canlandırıyor olması da cabası tabii.

- 7 Ekim’deki Salı yazısında hamile olduğunu yazdığım Blake Lively ve Ryan Reynolds çifti –aman nazar değmesin- bir kız çocuğu (Violet) sahibi oldu. Pek de güzel oldu.

- 4 Kasım Salı yazısında sevgili olduklarını yazdığım Stalker başrolleri Dylan McDermott ve Maggie Q da nişanlanmışlar.

- Şimdilerde Episodes’un, eskinin Friends yıldızı Matt LeBlanc, sekiz yıllık ilişkiden sonra sevgilisi Andrea Anders ile ayrılmış.

- Halen Criminal Minds’ta oynayan ve The Client List’teki rol arkadaşı Brian Hallisay’den Kasım 2013’te bir kız çocuğu dünyaya getiren Jennfer Love Hewitt, ikinci çocuğuna hamileymiş.

- Nişanlandığını eski usul gazete ilanıyla duyuran Benedict Cumberbatch, aka Sherlock, ve nişanlısı Sophie Hunter bebek bekliyorlarmış.

White Collar izleyenlerin Elizabeth Burke olarak tanıdığı Tiffani Thiessen (40), ikinci çocuğuna hamileymiş.

- Zooey Deschanel (New Girl) ve erkek arkadaşı Jacob Pechenik de bir çocuk beklediklerini açıkladılar. Ne çok doğuran var ya.

- Ünlü komedyen ve aktör Stephen Fry (57), 27 yaşındaki sevgilisi Elliott Spencer ile evlenmeye karar vermiş.

TCA’nın da katkılarıyla böyle bir şeyler oldu yani efendim. Salı günü tekrardan görüşmek üzere.
Devamını oku ...