4 Şubat 2015 Çarşamba

Gülü Seven Dikenine Katlanır -1

image
Malumunuz ülkeyi epeydir Bu Tarz Benim çılgınlığı sarmış durumdaydı. İlk sezon boyunca, en beklemediğin kişilerin bile takip ettiği bir program oldu. Resmen takıntı haline geldi ama sabaha çıkmayayım ki ben tek dakikasını izlemiş biri değilim. Yine de sosyal medya sayesinde tabii ki neler olup bittiğine aşina hale geliyorsunuz. Yabancı sayılmam. Ben de bu durumdan feyz alıp geçtiğimiz yıl içinde bende baş gösteren ve aslında Amerika’nın sahip olduğu bir takıntıdan, oradaki skandallardan bahsedeyim; bu arada hafiften tanıtım da yapmış olurum dedim.

The Bachelor ve The Bachelorette dışarıdan baktığımızda ikisi de ABC’de yayınlanan evlilik yarışmaları. Ülkemize de uğramayan bir şey değil yani. Laf aramızda Semra Kaynana ve Tülin-Caner zamanlarını takip de etmiş biriyim. Artık yabancı dizilerin derinine girmiş birisi olarak normalde Amerikan realitelerinden uzak durmaya çalışıyorum. Yine de geçtiğimiz yaz yaklaşırken “O kadar dizi izliyorum, hazır tatil de geliyor; bir tane Amerikan realite şovu izleyeyim,” diye bir karar verdim.

Vermez olaymışım! Hayatımın en kafamı boşaltan ve zevk aldığım dönemlerinden biriydi ama aynı zamanda travma da geçirtti. Bu kararı uygulamaya koyarken sağı solu başlayacak şovlar için karıştırdım; dans ve şarkıcılık yarışmalarını kafadan eledim ve takvime göre gelecekler içinden gözüme The Bachelorette’i kestirdim.

Not: Acaba Türkler konuyla ilgili ne düşünüyor diye sağa sola bakarken Ekşi Sözlük’e uğradım. The Bachelor’a uğrayanların ve saydıranların sayısı hiç de fena değilmiş. Ne güzel.

image
Evlilik yarışmaları demiştim ya; format şöyle: The Bachelor’da bir erkek ve 25-30 kadın, The Bachelorette’te ise bir kadın ve 25-30 erkek var. Her yarışma bölümünde kızdan ya da erkekten ‘gül’ alamayan adaylar yarışmaya veda ediyor. İki kişi randevuya çıkmalar, topluca bir yere gitmeler; kıskançlık, seks, gözyaşı, kavga vs. Daha detay gelecek ama geneli tahmin edersiniz sanırım. İki yarışma da bunların eseri. (Evet, seks de var!)

The Bachelor Ocak içinde başlayıp devam eden ve 18. sezonunu bitirmiş, The Bachelorette ise Mayıs’ta başlayan ve 10. sezonunu bitirmiş bir yarışma. Ayrıca The Bachelor’dan elenen kızlardan birisi The Bachelorette’te, The Bachelorette’ten elenen erkeklerden birisi de The Bachelor’da aşk arıyor. The Bachelorette’in geçen sezonundaki gelini de girişte de resmi olan savcı yardımcılığı yapan Andy Dorfman oldu. Efendim işte benim niyetimin getirdikleri:

Yarışmaya niyetlendim ama Mayıs sonuna doğru başladığında finalleri bitmemiş biri olduğumdan ilk bölümü edinip ‘10’ dakika izleyip kapatmıştım. O baş kısımda ölmüş birisini andılar ve sezonu ona adadılar. Ama ben bunun üstüne iki-üç hafta ara verdiğimden ve bir de final dönemi geçirdiğimden andıkları kimdi, niye andılar falan unutmuş bulundum. Zaten amacım yarışma olduğundan doğru düzgün dikkat de etmedim izlerken. Finallerden sonra döndüğümde de 10. dakikadan alıp devam ettim. Buraya kadar sorun yoktu, Allah belamı ondan sonra verdi zaten…

Andy ilk bölümde 25 erkekle teker teker kısa bir tanışma yaşadı ve gece sonunda 19’a düştüler. Ardından ikinci bölümde birebir ve grup randevuları başladı. Olan da bunda oldu işte.

image
Eric Hill. 31 yaşında ve mesleği ‘gezgin’. Andy’nin adaylarından biri olarak çıktı ve ikinci bölüme de kaldı. Valla yalan yok, az üstteki arkadaş bence gayet yakışıklı. Gözüme de özellikle takılmıştı ilk bölümde. Andy de ilk randevu olarak Eric’i seçti. İşte bu ikisi güzel güzel randevularındayken, yani denize girdikten sonra plajda oturmuş konuşuyorlardı. Bölümün ortasındayım, saat de gecenin 2’si. Beni gecenin o saati sanırım birisi dürttü ve gülümseyerek izlediğim randevuda bir an yüzümdeki gülümseme silindi. “Lan dur, yoksa…” dedim ve bir an duraksadım. Sonra da bölümü durdurdum.

Ardından gidip adamın adını Google’a yazdım ve çıkan sonuç ne olsa beğenirsiniz? İlk bölümün başında ölümünün üstüne andıkları kişi ‘sahiden de’ Eric’miş. Ben tabii bir süre sonra 10. dakikadan alıp devam ettiğimden ve zaten o kısmı da yarım izlediğimden tam olarak dikkatimi vermemiştim… Esasında The Bachelorette ve The Bachelor başladığında hali hazırda yarısını çekmiş olan yarışmalarmış. Zaten final bölümünün canlı olmasını saymazsak halk oylamasına gitmiyorlar. İşte meğerse Eric ve Andy, dördüncü bölümde kavga etmişler ve Eric bölüm sonundaki gül seremonisine kalmadan yarışmadan çıkmış. Kısa bir süre sonra da paraşüt atlama yaparken kaza geçirip ölmüş…

Bu durum yarışma başlamadan önce Amerikan basınına yansımış ama ben realiteleri takip etmediğimden onlarla ilgili haberleri de haliyle takip etmeyen biriydim.

Gecenin köründe işte bunu fark etmek bende travmatik etki yarattı. Durdurduğum sahne ile birbirimize bakakaldık. Randevu da çok güzel gidiyordu. O yüzden o an izlemeye devam edemedim resmen, olmadı… Hatta normalde yatağa girince beş dakikaya kalmadan uyuyan ben, o gece bir saatten fazla bir süre uyuyamadım. Eric’ten girip devam ettiğim düşüncelerim sırasında bir matematikçi olarak hayatımda bu kadar hesap yapmamışımdır herhalde. Neyse, ondan sonra yarışmayı izlediğini bildiğim bir tanıdığıma “Ben şimdi ne yapayım?” şeklinde akıl danıştım. Onun da fikir vermesiyle devam ettim.

Dediğim gibi, ikinci bölümün ortasında durdurmuştum. O travmanın üstüne adamı iki buçuk bölüm öldüğünü bile bile izledim. Bu bir. Dördüncü bölümün sonunda kızla kavga etmelerini izledim, bu iki. Yetmedi, demiştim yarısını çekmiş olarak başlamışlardı yarışmaya. Andy ve kalan yarışmacıların yedinci bölüm civarı ölüm haberini alması da var… Bütün bir cast, kamera arkası da dahil ağladı ya! Yarışma boyu bu adamın öldüğünü unutmadım anlayacağınız, zira unutamadım. Ben beceremedim, onlar da izin vermedi zaten…

Şimdilik yeterli bir yazı uzunluğu oldu sanıyorum. O nedenle yazıyı burada kesip “Kısa bir süre sonra ikinciyle görüşmek üzere diyeyim,” ben. Bir sonrakinde bunun devamından, finaldeki skandaldan, seksin bu tarz bir yarışmaya nasıl dahil olduğundan, ‘fantasy suite’ geleneğinden ve daha fazlasından bahsedeyim diyorum. Öptüm, bye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder