19 Temmuz 2011 Salı

Harry Potter ve Ölüm Yadigarları Part 2


İzleyen, izlemeyen, seven, sevmeyen birçok kişinin bildiği gibi Harry Potter efsanesinin son filmi 13 Temmuz itibariyle vizyona girdi. Ben de daha önce şu yazıda kritiğini yaptığım Harry Potter ve Ölüm Yadigârları Part 1’den sonra, şimdi de bu yazıda benzer bir kritiği 2. film için yapayım dedim.

7. kitabın ilk filmi 17 Kasım 2010 günü vizyona girmişti. Hatta Kurban Bayramı’nın 2. günüydü. Bu seferki film için öncekiler için çok beklememiz gerekmedi ve 8 ay sonra yeni ve son filme kavuştuk. Film izleminlerinden bahsedeceğim ama önce biraz film öncesi… Harry Potter sizin hayatınızda kaç senedir var hatta var mı bilmiyorum ama ben 8 senedir Harry Potter ile iç içeyim. Her zaman da derim keşke o gerideki 1-2 seneyi de kaçırmasaymışım diye. O yüzden böyle bir efsanevi serinin bitişi çok koymuş durumda bana. Filmden ilk çıktığımda da sersemlemiş durumdaydım. Sanki bir yerlerde hala bir boşluk var. Bundan sonrası için Harry Potter diye bir şey düşünmeye başladığımda da tıkanıyormuş gibi hissediyorum. Kimine göre abartı olabilir ama benim hislerim böyle. Neyse olayın duygusal kısmını bir yere bırakalım film kritiğine dönelim.

7 Temmuz: Harry Potter filmlerinin son galasının yapıldığı gün… Daha önceki 3 filmde yaptığım gibi bilgisayar başına geçip pür dikkat galayı izledim. Hepsini kırmızı halıda bir arada yeniden görmek gerçekten güzel bir deneyimdi. Sanırım ‘Her şey bitiyor’ psikolojisine de ciddi anlamda o gün girdim. Gala bitti ve ben de yabancı dizilerim eşliğinde günleri saymaya geri döndüm. Part 1 için yazdığım yazıda ‘Daha önce hiçbir Harry Potter filmine ilk gününde gidemedim, hep bir şeyler çıktı. Bir dahaki filme artık’ yazmıştım. Olmadı biliyor musunuz?! “Yaz Okulu’nda Fizik” konulu bir bela yüzünden ilk günde film olayı yalan oldu. Ayın 15’ine sınav koyulursa Harry Potter mu daha çok yalan olurdu, sınav mı yalan olurdu bilemediğimden film kaldı ta 16 Temmuz tarihine.

16 Temmuz: Hani ‘Sevenin halinden sevenler anlar’ diye bir söz var ya, bu söz Harry Potter için de son derece geçerli. Ben kendimi Harry Potter için o kadar hazırlamıştım. Her şey yolunda gibi… En sevdiğim sinemam, 3D ve orijinal için uygun saat de hazır. Hatta hiç sevmediğim ama yakın diye zoraki kaldığım düğüne gitme olayı bile aksilikleriden ertelenmiş, o kadar yolunda her şey! Ama sonra ne olsun? Arkadaş sabotajı… Senin sınavım var diye öncesinde ektiğin arkadaşların pat diye cumartesi plan yapıp ısrarla seni de dahil etsinler?! Onlarda Harry Potter sevgisi de yok ki gerçek anlamda beni anlasınlar. Olurdu, olmazdı mecburen onların yanına gitmek zorunda kaldım. Sonra da orjinal-3D seanslarının saatleri kaçtı. Kaldık mı 17’ye!

17 Temmuz: Sonunda gram sorun çıkmadan, çoğu zaman olduğu gibi yalnız başıma ön formaliteleri halledip kendimi sinemamda ve koltuğumda yerleşir bulabildim. Salon tabi ki her filmde olduğu gibi ağzına kadar doluydu. Harry Potter ile pek alakası olmamasına rağmen sonu izlemeye gelenlerden tutun, +50 olup da tek başına film izlemeye gelen teyzeler bile vardı. Ben normalde kalabalık izlemeyi sevmem ama neyse ki sorun çıkmadı. Rahat bir şekilde filmi izleyebildim. Peki nasıldı? Beğenmeyenin kendi bileceği iş, beni ilgilendirmez onlar ama ben bayıldım! Üzerinde zaten her şey bitiyor psikolojisi de vardı, o psikolojiyle bitişte cenazesi var da ondan 5 karış suratla dolaşan biri gibi çıktım salondan. Neyse gelelim filmle ilgili detaylara:

1) Filmin başındaki bölümde Dobby’nin mezar taşının gösterilmesi çok hoştu. Daha önceki yazıda ‘Dobby az rolü olan o kadar karakterin içinden sıyrılabilen ve karakterler arasında gerçekten ayrı yeri olan biriydi.’ yazmışım. Burada da tekrarlıyorum. Allah rahmet eylesin.

2) Gringotts’a giriş sahneleri oldukça başarılı ve tatmin ediciydi. Hermonie’nin Bellatrix olduğu sahnelerde Helena Bonham Carter çok tatlıydı. Bir de açıkçası cincüce Griphook’un sonunun bu şekilde bitmesine gram üzülmedim. ‘Size Gringotts’a girmenize yardım ederim dedim ama çıkmanıza yardım ederim demedim Bay Potter’ Daha sinir bir diyalog olabilir mi?

3) Malfoy’u sever misiniz? Ben nefret de etmiyorum desem daha iyi olur, hatta tatlı bile denilebilir ona J İşte ben bu filmde Malfoy ve ailesini baya sevdim. Hele anne Malfoy’un oyunculuk falan gayet iyiydi. Filmde bir yerlerde Malfoy üçlüsünün beraber yürüyerek bulundukları yerden uzaklaşmalarında nedense yüzümde gülümseme vardı.

4) Bellatrix… Bildiğiniz gibi kitapta Mrs Weasley tarafından Bellatrix öldürülmüştü. Ben daha önce ‘Filmde ağlarsam bir Bellatrix’in ölümüne ağlarım’ demiştim ama neyse ki öyle bir şey olmadı. Keşke o sahneleri biraz daha uzun tutsalarmış desem de Bellatrix’in ölümünün diğer ölümyiyenler kadar basit olmaması güzeldi. Bütün kötülüklerine rağmen birçok karakterden daha çok sevdiğim o kadın için gerçekten üzülmüş haldeyim. Helena Bonham Carter’a karakteri devleştirdiği için tekrar teşekkürler.

5) Gringotts’u yeniden görmenin yanında Sırlar Odası’nı da yeniden görmenin iyi olduğunu düşünüyorum. Hermonie’nin hortkuluğu yok ettikten sonra Ron-Hermonie’nin öpüşmesi de ayr bir olaydı tabi. Ben tutamadım güldüm o sahnede. Kabul etmek lazım, Harry-Hermonie sahnesi daha başarılıydı.

6) Diademin bulunması… Kitapta Diadem’in İhtiyaç Odası’nda olduğunu Harry kendi buluyordu, filmde Gri Leydi biliyormuş da söylediği birkaç söz ile Harry akıl etmiş gibi lanse edildi. Yine de oldukça başarılı bir aktarım olmuş bana göre. Gri Leydi yani Helena Rowenclaw performansını canlandıran Kelly Macdonald’ı da tebrik etmek lazım.

7) Profesör Mcgonagall’ın bu filmdeki rolü, benim şirin yarı-devim Hagrid, kurtadam Lupin, Tonks, asa yapımcısı Bay Ollivander, Slughorn, Flitwick, Weasley sülalesi, hatta Goyle… Şu an aklıma gelmeyen daha birçok karakteri de az da olsa görmek güzeldi. Keşke araya bir yere Kreacher da sıkıştırıverselermiş o da güzel olurmuş ya neyse o kadarını da aramayalım.

Ve asıl Snape:

8) Son kitaba kadar birçok insan Snape’e gıcık olurdu. Ama birçok kişiye rağmen gayet dürüstçe söyleyeyim ben çok da severdim Snape’i. Hatta Dumbledore’u öldürdüğü sahnede bile çok istememe rağmen nefret edemedim ondan. Çünkü olayların görüldüğü haline de alışamadıydım. Kitaptaki Snape’in ölümünün filme aktarılması benim gözümde en başarılı kısımdı. Asıl bahsettiğim Snape’in anılarının Düşünseli’deki gösterimi ama Snape’in ölümü genel anlamıyla ‘olay' diye tarif edilecek türdendi. Gerçek aşk kavramı bu adam üzerinden rahatlıkla işlenebilir. Ne aşkmış?! Bu arada yılan nefretim yine baya arttı.


9) Tonks ve Lupin’in yan yana ölü hallerinin duruşu ve Fred’in başında Weasley ailesinin ağlaması var ya işte o sahneler Snape’den sonraki en duygusal sahnelerdi. Bende olmadı ama bazı izleyenler gözleri falan dolmuş o sahnelerde. Bir başarılı aktarım ve olağanüstü oyunculuk gösterisi daha! Yine Hogwarts’ın koruma altına alınması sırasında yapılan hazırlıklar ve savaş sahneleri aksiyonda iyiydi. Hatta içine Neville başlıklı komedi sahneleri katmaları da güzel olmuş. Yalnız caaanım Hogwarts’ta taş üstünde taş bırakmadılar film bitene kadar, için acıdı resmen. Gitti güzelim şato L

10) Bir de 19 Yıl Sonra bölümü… Kitabı okumayan kişiler bu sahnelere acayip acayip tepkiler vermeye devam ediyorlar gerçekten. Ben diyaloglar açısından iyi bulum da Allah aşkına o makyajları kim yapmış merak ediyorum. Film bitiyor, seri bitiyor diye duygusal moda girdim- giriyorum derken (o mod bitiş jeneriği sırasında fena çarptı, orası ayrı!) Malfoy’a iyi güldüm salonda. Hatta sinemada olmasak sesli gülürdüm garanti. Zira Ginny de komik olmuştu. Sanırım bir Hermonie’yi iyi kıvırmışlardı. Harry de idare ederdi. Filmdeki tek birazcık başarısız denilecek yer o sondaki makyaj olayı. ‘Warner Bros’un makyaj malzemeleri kalmamış’ diye espri yapan mı ararsın her çeşit diyaloğa müsait durumdayız şu an siz düşünün artık J

Efendim sonuç olarak genel anlamda film gayet başarılı aktarma olmuş. David bey amcam 5 ve 6’da yapamadığını 7.1 ve 7.2’de yaparak durumu berabereye getirmiş. Bu arada belirtmeden geçmeyeyim film 3D olsun deyip durdum da şu an olmasaymış da olurdu diyorum. 3D ile daha güzel denebilecek sahne çok yoktu. Gerçi HP serüveni içinde 3D nin de yerinin olması güzel oldu yine de. Daha önce de yazmışım ‘Harry’nin Testere’den ne farkı var acaba? Değil mi J

Evet, bu efsane serinin sinema dünyası ile de işi bitti. Bundan sonrası Harry Potter için nasıl devam eder bilmiyorum ama J.K. Rowling’e böyle bir seriyi yarattığı için ömrüm boyunca hayran ve minnettar kalacağımı iyi biliyorum. Neyse daha fazla duygusala bağlamadan ben yazıyı kapayayım. Yoksa ne olur belli olmaz.

Bu arada film yayına girdiğinden beridir filmle ilgili gişe haberleri gelip duruyor. Serinin son filmi filmin gösterime girdiği hafta sonunda 476 milyon dolarla rekor gişe geliri elde etmiş.. Warner Bross'dan yapılan açıklamada, filmin ABD ve Kanada'da 168,6 milyon dolarla, 2008 yılındaki 'Batman The Dark Knight'ın 158,4 milyon dolarlık en iyi üç günlük açılış hasılatını geçtiği belirtilmiş. Aşağıda daha önceki Harry Potter filmlerinin gişe hasılatlarını da ekledim. Toplamda vizyon süresince ortalama 910 milyon dolar civarı gişe yapan filmlerin sonuncusunun gösterimdeki ilk haftasonunda 476 milyon dolara ulaşması büyük başarı. Bu da Harry Potter’ın insan hayatındaki yerini+değerini yeterince gözler önüne seriyordur sanırım.

RAKAMLARLA HARRY POTTER

1 HARRY POTTER VE FELSEFE TAŞI
Yönetmen:
Chris Columbus
Bütçe: 125 milyon dolar
Gösterim Tarihi: Şubat 2002
ABD ilk hafta hasılatı: 90.3 milyon dolar
Dünya geneli: 974.733.550 milyon dolar
2 HARRY POTTER VE SIRLAR ODASI
Yönetmen:
Chris Columbus
Bütçe: 120 milyon dolar
Gösterim tarihi: Kasım 2002
ABD ilk hafta hasılatı: 88 milyon dolar
Dünya geneli: 878.643.482 milyon dolar

3 HARRY POTTER VE AZKABAN TUTSAĞI
Yönetmen:
Alfonso Cuaron
Bütçe: 130 milyon dolar
Gösterim tarihi: Haziran 2004
ABD ilk hafta hasılatı: 93 milyon dolar
Dünya geneli: 795.634.069 milyon dolar

4 HARRY POTTER VE ATEŞ KADEHİ
Yönetmen:
Mike Newell
Bütçe: 130-150 milyon dolar
Gösterim tarihi: Kasım 2005
ABD ilk hafta hasılatı: 102 milyon dolar
Dünya geneli: 895.921.036 milyon dolar

5 HARRY POTTER VE ZÜMRÜDÜANKA YOLDAŞLIĞI
Yönetmen:
David Yates
Bütçe: 150 milyon dolar
Gösterim tarihi:
Ağustos 2007
ABD ilk hafta hasılatı: 77 milyon dolar
Dünya geneli:
938.212.738 milyon dolar

6 HARRY POTTER VE MELEZ PRENS
Yönetmen:
David Yates
Bütçe: 250 milyon dolar
Gösterim tarihi: Temmuz 2009
ABD ilk hafta hasılatı: 77 milyon dolar
Dünya geneli:
933.959.197 milyon dolar

7 HARRY POTTER VE ÖLÜM YADİGARLARI-1
Yönetmen:
David Yates
Bütçe: 250 miyon dolar
Gösterim tarihi: Kasım 2010
ABD ilk hafta hasılatı: 125 milyon dolar
Dünya geneli: 954.501.070 milyon dolar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder