Amerikan kablolu kanal Starz, türünü fantastik tarih olarak tanımladığı, çok önceden siparişini verdiği ve bir süredir de özenle hazırladığı dizisi Da Vinci’s Demons‘ı nihayet 12 Nisan’da karşımıza getirdi. Dizinin arkasında Batman üçlemesinin senaristi David S. Goyer, merkezinde de tarihin en dikkat çekici sanatçılarından Leonardo da Vinci olunca, birçok insan diziyi zaten merakla bekliyordu. Ben de bunlardan biri olarak ilk 2 bölümü izledim ve üzerine bir şeyler yazayım dedim.
Yazıyı belli başlıklar üstünden götürmeyi planlıyorum. Tabii ki, aslında mecburen spoiler (ispiyon) olacak, onu da şimdiden belirteyim; sonra sorun yaşamayalım.
1) Starz:
Tanıtım için yeterince arkasında durduğunu düşünüyorum. Game of Thrones gibi sezon öncesi 40 tane video yayınlamadı ve haberleri iyi yönetti. Zaten ilgi çekecek yapıdaki bir diziyi, bir de Spartacus‘ün finalinin arkasından yayınlayarak da sağlam bir giriş yaptırdı. Yorumlardan anladığım kadarıyla birçok kişide “Spartacus’ün boşluğunun üstüne…” lafları dolanıyor, bu açıdan güzel oldu.
Peki, bu sezon niye 8 bölüm allasen? Tamam, bir Türk dizisi zaten istemiyorum, 22 bölümlük klasik Amerikan dizilerinden de olmasın. Ama bari 10 olsun, 12 falan olsun. İnsan biraz Showtime, HBO falan örnek alıverir… Projenin arka sırasında dizileri hep kısa sezonlara sahip İngiliz milletinin familyasına tabi BBC Worldwide da var; aklıma bir o geliyor.
Ek: Dizinin bizim ülkedeki yayın hakları FX kanalında. Hatta ertesi gün 00:00′da ilk yayınla girdiler bile. Oradan izlemedim ama biraz baktığım kadarıyla, bir Cnbc-e sansürü gibi sansür yok dizide. Gerçi siz yine de altyazıyla devam edin, maceraya gerek yok derim ben.
Ek2: Dizinin FX’e gelmesi üzerine haftasonu Hürriyet‘te Tom Riley (da Vinci), Laura Haddock (Lucrezia) ve senarist David S. Goyer ile yapılmış bir röportaj da çıktı.
Ek3: Dizinin ilk bölümünün ardından, daha ikincisi bile yayınlanmadan 2. sezon onayı geldi. Da Vinci 2014′te de bizimle olmaya devam edecek.
2) Leonardo Da Vinci:
Sizi bilmem de ben sevdim bu Vinci’yi. Hareketli ve ukala bir Leonardo beklemiyordum, ondan olsa gerek. Karakterin kendisini de hayatını da ilgi çekici ve ilginç kılmayı başarmışlar. Başrol Tom Riley de o sevdiğim aksanıyla cuk oturmuş, yani seçim açısından başarılı bir aktör. Hoş, kadro genel anlamda iyi oturmuş ama ben Vinci’yi daha çok sevdim.
Yazın “Aksiyon adamı Leonardo’yu izleyeceksiniz” dediklerinde biraz tırsmıştım. Risk gibi gelmişti ve dizi beklediğim gibi çıkmasaydı ciddi bozulurdum. Bir de üstüne merkezde Mitraizm tarzı bir yapının olacağını söylediler. Ne diyorsun sen derseniz:
#Mitraizm: Sadece oldukça gizli olan bir grubun üyelerine açıklanan bir sır etrafında gelişmiş mistik bir kült. Özellikle de Romalılarda yaygındır.
Yani bizim Yaprak Kitabı’ndan, Vatikan’ın gizli emellerinden ve Türk’ten bahsediyorum. Daha doğrusu temeli İstanbul’a dayanan bir karakter eklemelerinden. Tabii bizim medya kısa sürede balıklama at-la-dı, tahmin edersiniz. Da Vinci’yi “Seçilmiş Kişi” kalıbına sokmasına biraz güldüm ama olaya macera ve sır katmak için bir yerden girmek lazımdı, Goyer buradan girmek istemiş. Olur.
Peki ne olacak bu Vinci’ye?
Yaprak Kitabı etrafında bir mücadele ve karmaşa Medici ailesini de içine alarak yürüyüp gidecek gibi duruyor. Ama tarihe göre Leonardo’nun 1476-1478 arası hayatı kayıp gibi bir şey. Dizi de ne tesadüfdür ki (?!) şu an itibarıyla tam da bu zaman aralığında geçiyor. Nedeninden altta da biraz bahsettim. Dolayısıyla en azından sezonun kalan 6 bölümünde nelerle karşılaşacağımız David S. Goyer‘e kalmış gibi bir şey. Sonumuz, pardon Leonardo’nun sonu hayrolsun diyeyim ben…
3) Kadınlar:
Leonardo da Vinci cinsel kimliği tam olarak bilinmeyen bir isim. Bilindik bir evliliği ya da sevgilisi yok. Dolayısıyla da cinsel kimliği tarihçilerin hala tartıştığı bir konu. Ama interneti biraz karıştırırsanız da fark edersiniz, da Vinci’nin eşcinsel olduğunu iddia eden, hetero olduğunu iddia edenlerden daha fazla. Adamlar bir yerlerinden de sallamıyorlar tabii ki…
Leonardo da Vinci henüz 24 yaşındayken, yani 1476′da, o dönemki mahkeme kayıtlarına göre 3 kişiyle birlikte sodomi yüzünden yargılanmış. Hatta beraberinde yargılandığı kişilerden biri Medici ailesine çok yakın yakın olduğu için Lorenzo‘nun veya o düşman başına babasının etkisiyle mahkemeye delil yetersizliği kararı verdirttiği de iddialar arasında…
Ama benim bu dediğim olaylar, tarihe göre Milan Dükü öteki tarafa bileti sadece gidiş olarak aldığı olaydan önce yaşandı. Üstüne de bizimki dizide bir erkeği nazikçe geri çevirdi. Yetmedi Lucrezia Donati ile ilk bölümden yatağa da girdi. Bu yüzden dizide hetero kimliğine yöneldiklerini düşünüyorum. Garipsemişliğim de yok ama merakım baki kaldı. İleride işleri bu yönde karıştırırlar mı acaba? Lucrezia ve Clarice de varken? Bakalım…
Gerçi bu adam üreme faaliyetlerini iğrenç bulduğunu özellikle dile getiren ve bu sayede Freud’un bile ilgisini çeken biri, o da ayrı…
** Sizi bilmem de ben Lucrezia’nın casusluğunu yemedim, yani tahmin edilebilirdi. Sanki orası biraz hafif kaçtı.
** Assassin Creed 2:
Diziyi izleyen birkaç kişinin macera oyunuyla benzerlik taşıdığıyla ilgili düşündüklerini gördüm. Oyunla öyle içli dışlı biri değilim, ama içimde kalmasın: İkisi de tarih üzerine kurulu ve mecburi bir grafik kullanımı var. Elbette çıkar ortak noktalar. Zaten İtalya Film Komitesi yüzünden adamlar diziyi Floransa’da bile çekemiyorlar, Galler bölgesindeler. Bence zorlamayıp keyfini çıkarmak lazım…
Evet, benim 2 bölüm itibarıyla diziyle ilgili yazacaklarım bu şekilde. Güzel gittiğini düşündüğüm bir dizi ve umarım bundan sonra da hem reytingini korur, hem de tarzını bozmaz, ki bu sayede uzun ömürlü de olur…
aytac@birdizihaber.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder