Sör Arthur Conan Doyle adındaki yazarın on yıllar önce yarattığı Sherlock Holmes nedir/necidir biliyorsunuzdur herhalde. Kitaptı, filmdi, başka diziler derken bu orijinal dedektifi, en azından duymayan bir insanın halen nefes aldığını düşünmüyorum. Bu karakter üzerine kurulu 2010 başlangıçlı Sherlock diye de bir dizi var, muhtemelen bunu da duymuşsunuzdur. Bizim Cnbc-e de gösteriyor. İçinde diziye adını veren dedektif, temelinde “modern” zamanlar üzerine bir kurgu, arkasında da İngilizler var. Bir de bizim Amerikalılar var. Nasıl mı?
Evvel zaman içinde kalbur bilmem ne yapıyorken Amerika’nın ulusal kanallarından CBS, Sherlock’un yaratıcısı Steven Moffat‘tan dizinin uyarlama haklarını ister. Ama uyarlama manyağı bu millet, bu sefer kaba tabirle avuçlarını yalar, ancak tabii ki emelinden vazgeçmez. Daha önce Sherlock Holmes’ü TV’ye adapte etmişliği bulunan CBS, deneyimlerini ve sistemdeki “açığı” kullanarak karşımıza “modern” zamanlarda geçen bir yapım getirir. Bknz: Elementary.
Nasıl bir dizidir bu Elementary?
Başlamadan önce: Tamam, modern zamanlı Sherlock dedim. Ama 2010 yapımı Sherlock’u izliyorsanız ve onun beklentisi içinde bu dizinin başına oturacaksanız yapmayın+etmeyin öyle bir şey. Diğer dizideki karakter isimlerini saymazsak (gerçi onlar da zaten Sherlock kitaplarındaki bilindik karakterler) alakaları YOK!
Dizinin konusundan bahsedecek olursam:
Talihsiz bir olay nedeniyle doktorluğu bırakmış, yeni bağımlılık terapisti Joan Watson, bir sabah yeni bir hasta için telefon alır. Burada araya gireyim: Yani Holmes’un Watson’ı bu dizide kadın. Sanırım sistemdeki “açık” anlaşılmıştır. CBS 2 kere TV filmi yapmış olduğu kadın Watson projesinden bu sefer dizi çıkarttı. Hasta dediğimiz insan da anlaşılacağı üzere Sherlock Holmes. Londra’da hayatına devam eden Holmes, yaşadığı bazı olaylar nedeniyle uyuştucu kullanmaya başlamış ve raydan çıkmış. Ama sonrasında babasının da desteğiyle, daha çok zorlamasıyla rehabilite olmuş. Yani oluyor…
Dizinin başladığı gün, bizim Sherlock’un rehabilitesinin bitmesine kalmış 1 gün. Ama adam rehabiliteden kaçmış. Babası da oğlunu bulup onun bundan sonraki hayatında ayık kalması, uyuşturucu kullanmaması ve kontrol edilmesi için -6 haftalığına- Joan’ı tutuyor. Dizi de başlamış oluyor. Bu arada, bütün bu olan bitenlerin New York‘ta yaşandığını da söyleyeyim. Peki Sherlock ne yapıyor Amerika’da? Londra’da ne yapıyorsa onu.
Eskiden tanışıklığı olan Başkomiser Gregson‘ın uğraştığı vakalarda polise danışmanlık yaparak, her bölümde cinayetleri ve olayları çözmesine yardım ediyor. Alışkın olduğumuz Holmes’a yakın bir tarzda, Amerikalılar arasında o bayıldığım İngiliz aksanıyla ve peşinde de ayıklığından sorumlu Joan Watson ile.
Bu noktada, Sherlock’un ilk başta Watson’ı gönül rahatlığıyla kabul etmediğini de belirteyim. NYPD’ye danışmanlıktan ücret almayan Sherlock babasının NY’daki evinde yaşıyor ve bazen ona yardım etse de maddi açıdan genel olarak ona bağlı. Yani Joan’ın iş, Sherlock’un babasının dayatması ile girdiği bu yolda ikili mecburi bir ortaklığın içindeler. Ama yine de izlediğimiz şeyin “dizi” olduğunu belirteyim, izlerseniz ileride lazım olacak.
İkilinin birbirleriyle didişirken olayları çözmeleriydi, şu olandı bu bitendi derken bölümler geçiyor anlayacağınız…
Ek: İki yapımcı anlaşmazlık içinde olsa da İngilizlerin Sherlock’u Benedict Cumberbatch ile AmerikalılarınkiJonny Lee Miller aslında iyi arkadaşlar. Hatta Kraliyet Ulusal Tiyatrosu oyunu Frankenstein’da da rol arkadaşı. Projenin hayata geçmesi üzerine iki oyuncu da birbirlerini destekleyen ve öven açıklamalarda bulundular.
Ek 2: Dizinin gayet güzel hazırlanmış olduğunu düşündüğüm introsu. Diziyi düşünmüyorsanız bile buna bir bakın.
Hatırlatma 2: Dedektiflik yöntemlerinde benzeşmeler tabii ki var ama iki Sherlock için birbirlerinden farklı tarzdalar demiştim, yine diyorum. Ne demek istediğim ilk bölümün ilk dakikalarından da anlaşılıyor zaten.
Elementary de CSI serisi, NCIS ya da Criminal Minds gibi her bölümü farklı bir dava üzerine kurulu bir Amerikan polisiyesi. Ama oradaki ekipler gibi detaylı kanıt incelemelerinin aksine Sherlock zekası, yanında da yardımcı Joan Watson var. Tabii, başta Komiser Gregson ve yardımcısı Dedektif Bell’in dahil olduğu polisiye ekiplerin de arka ya da ön planda desteğini almıyor değiller. Bir polisiyede olması gerektiği gibi bir yandan cinayetleri çözerken bir yandan da eğlendiriyor yani. Tabii bunda iki oyuncunun da hakkını vermek lazım. Kendi adıma Lucy Liu‘nun da kadın Watson kavramına iyi gittiğini düşünüyorum.
Velhasıl, yeni bir polisiye arayışı içerisindeyseniz ya da öyle bir döneme girerseniz, buyurun Elementary’i bir deneyin derim. İyi seyirler.
#Tavsiye: Yazıda İngiliz Sherlock’tan da haliyle bahsettim ama izlemediyseniz karşılaştırma laflarımı bir kenara bırakıp onu da deneyin derim. Çünkü onun da yeri ayrı ve kaliteli bir dizidir. Bana göre ikisine de bakılmalı ve ikisi de mümkün mertebe az karşılaştırma yapılarak izlenmeli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder