1 Haziran 2013 Cumartesi

Tanıtım: Mayday


Mini dizi yapmayı normal dizi yapmaktan daha çok sevdiklerini düşündüğüm İngiliz milletine ait kanallardanBBC One, bir vakitler biz Mart 2013′ü yaşarken karşımıza yine bir mini dizi getirdi. Toplamda 5 bölümden oluşan bu yapım, yani Mayday, her gün 1 bölüm şeklinde yayınlandı ve yayın hayatını mini dizi konsepti içerisinde bitirdi. Ben de izleyip de seven bir kişi olarak, üstüne bir şeyler karalayayım, bir tanıtım yazayım dedim.

Nasıl bir dizidir Mayday?

Mayday, en temel haliyle bahsedersek bir genç kızın ortadan kaybolmasının ardındaki hikayeye dayanan, her bölümü yaklaşık 1 saatten oluşan bir dizi. Malumunuz, böylesi bir hikaye TV tarihinin hiç de yabancı olduğu bir şey değil. Hatta çoğunlukla da genç bir kız ya öldürürlür ya da ortadan kaybolur. Ama Mayday kendini benzerlerinden farklı kılmayı başarabilen türde bir dizi. Peki nasıl?

“Korkunç bir suç için sevdiğiniz birinden şüphelenmek nasıl bir şey?”

Bu dizinin merkezindekiler, olayı çözmeye çalışanlar normalin aksine polisler, bir ekip ya da aile değil. Elimizde belli sayıda ama polis gözünde şüpheli olmayan kişiler var ve biz, şüphelilerin yakınlarınıngözünden olayı izliyoruz 5 bölüm boyunca. Her biri kendince haklı nedenlerden dolayı “Acaba o olabilir mi?” sorusunu hem kendine soruyor hem de bizlere sordurttuyor, bu sayede bir bakmışız bölümler de bitmiş oluyor. En iyisi bu noktada dizinin konusuna giriş yapayım:

#Başlamadan: Dizinin 5 bölümünün de altyazısı tam ve Divxplanet’te mevcut. Eğer isterseniz dizi sitelerinde de bulabilirsiniz.

Mayıs Bayramı (Mayday) gelip çatmıştır. Bu nedenle düzenlenen festival de başlamış ve festivalin korteji için de hazırlıklar tamamdır. Bir şey hariç… Mayıs Bayramı’nın kraliçesi Hattie Sutton ortalıkta yoktur. Kortejin zamanından önce de kortej sonrasında  da kız aranır, ama bulunamaz. Tabiri caizse de yer yarılmış içine girmiştir. Peki bu kız nerededir? Ölü müdür, kaçırılmış mıdır yoksa başına başka bir şey mi gelmiştir?

Linus ve şüphelilerden Everett

Dizide şüphelilerin olduğunu ve bunların yakınları üstünden yürüdüğünü söylemiştim. Daha ilk bölümün başında bunların yüzlerini de görüyoruz ama ben biraz detay da vereyim:

1) Hattie’nin düzenlediği çevre kampanyası yüzünden işleri bozulan Malcolm Spicer. Yakını olarak, kocasından şüphelenen ama emin olamayan, itibarını zedelememek adına da sesini çıkartmayan eşi Gail‘i izliyoruz.
2) Karısını güzemli bir şekilde kaybetmiş, çapkınlık konusunda da ismi çıkmış Everett Newcombe. Yakını olarak, babasından şüphelenen, annesine ne olduğunu içten içe merak eden ama anlaşamasalar bile babasını kaybetmek istemeyen oğlu Linus‘ı izliyoruz.
3) Akli dengesi pek yerinde olmayan ve olayın sabahında olanları da hatırlayamayan Seth Docker. Yakını olarak, kardeşine sahip çıkmaya çalışan ve o yaptıysa dağılmış ailesini birleştirme şansını kaçırma ihtimali olan Steve‘i izliyoruz.
4) Olay günüyle ilgili şüpheli davranışları ve hikayesi bulunan Alan Hill. Yakını olarak, kocasından şüphelenen ama emin olamayan, 2 küçük çocuğunu ve ailesini düşünen, eski polis Fiona‘yı izliyoruz.

Fiona ve şüphelilerden Alan
Hattie, kimliği, ikiz kız kardeşi ve ailesi, şüpheliler ve aileleri, çevredeki insanlar derken Mayday, aslında pek çok kişinin hikayesine değiniyor. Ama bunları insanı sıkmadan ve yormadan yapmasını da iyi beceriyor. Tabii İngiliz uslubunu bilenler için dizinin İngiliz tarzında gittiğini de ekleyeyim. Ayrıca bir The Killing havası da var bana göre. Hattie’den bir Rosie çıkmaz ama dizinin genel havası bakımından bir kan uyumu var sanki…

Sonu ve oyunculukları içinse gayet doyurucu diyebilirim. Kızın kayboluşunun arkasında açık kapı bırakmamalarının yanında, her şüphelinin ve ailesinin hikayesinin de bir sona erdiğini görüyoruz. Fikrim, özellikle finalin son 2 dakikasının baya güzel olduğu.

Velhasıl, polisiye tarzı dizileri seviyorsanız, farklı tarzda bir şeyler arıyorsanız ve bu dizi de bir noktadan sizi çektiyse bir deneyin derim ben. İyi seyirler…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder