1 Kasım 2013 Cuma

Sezonun Bazı Yeni Dizilerine Kısa Bir Bakış | İnceleme

2013-2014 tv season news
Amerikan milleti 3 hafta kadardır yeni dizi sezonunu açmış bulunuyor artık ve eskisiyle/yenisiyle dizilerini birer birer karşımıza getirmekle meşguller. Daha da bitmedi ve devamı yolda. Ben de denediğim her bir diziyle ilgili uzunca bir değerlendirme yazısı yazmak yerine -ki hepsine gerek yok ve yayınlanması birkaç Cuma alır- şu anlık izlediklerimle ilgili görüşmelerimi kısa kısa paylaşayım; dizilerin izlenme açısından olan durumlarını da belirteyim dedim. Öncesinde spoiler kullanMAdığımı da ekleyeyim.
Aslında ulusalların hiçbirine ayılıp bayılmadım, genellikle – bir şekilde kendini izleten – diziler yapmışlar. Yazıya 1 Showtime, 1 de BBC dizisi dahil oldu. Yayınlanma günlerine göre bir sırayla başlayayım diyorum.
1) Sleepy Hollow (FOX)
sleepy-hollow-tv
Puan: 7.2/10 — (Şu anki IMDB’si 7.8)
Ben bu diziye aslında 2. bölümden sonra başlayacaktım ama FOX gibi bir kanala 10.1 milyonluk bir reytingi görünce bakayım bir dedim. Düşündüğümden bir parça daha iyi çıktığını söyleyebilirim.
İzlemesi rahattı ve sıkılmadım pilottan. Oyunculuklar da bu diziye yeter türdendi ve hikaye de başlangıç için iyi işlendi. Başsız Süvari hikayesini sevenlerin diziyi sevebileceğini düşünüyorum. Ama ilk bölümdeki gidişatı ‘Nasıl devam ettireceksin ki sen?‘ dememe de yol açtı, inkar yok. Sonrasında da ana konu çevresinde dönen ama her bölüme farklı hikayeler işlenen bir tarza döndü. Ana konuya dikkat çektikçe sorun yok da böylesi bir tarz ilgisini çekmeyenler için dizi, olmamışlık hissi verebilir.
Senaryo tıkanmadıkça bir sorun olmaz ama tıkanırsa ve ben boş zamanda dara düşersem o vakit ara vermeyi düşünebilirim diye düşünüyorum şu an… Henüz 4. bölümü de izlemedim.
Not: Kanal dizinin reytinglerinden ve gelen yorumlarından memnun olmuş olacak ki 2. sezon onayını verdi, ki normalde şu zamanlar böylesi kararlar için erkendir. İlk sezon gibi 2. sezon da 13 bölüm sürecekmiş.
2) Brooklyn Nine Nine (FOX)
brooklyn-nine-nine-23916-1920x1080
Puan: 6.7 /10 — (Şu anki IMDB’si 7.4)
Bu dizi de düşündüğümden biraz daha iyi çıktı. Kahkahasız olması kesinlikle bir avantaj. Aslında orta kararmış gibi duran pilot reytingi yüzünden bakmasam mı şimdilik dedim de girmiş de oldum, pişman değilim. Hatta söylemesi ayıp 2 bölümünün çevirisine de katıldım.
Sululuğundan korkuyordum başlamadan, beklediğimden daha azdı. İlk bölümler için bu dozu korudular gibi duruyor ve devamında da bunu istediğim doğrudur, Polis Akademisi günlerini geride bırakalı çok oldu çünkü. Yoksa soğuyabilirim. Polisiye komedi olarak bölümlerde işledikleri davaları komediye vurarak ve insanları sıkmadan, detaya girmeden işleme çabası içindeler. Genel olarak da gülümseyebildim ama gülemedim durumu var. İçim çürümeye falan mı başladı acaba drama izleye izleye, orasını bilmiyorum gerçi…
New Girl ilk başladığında da ancak bu derece sevmiştim sanırım, şimdilik bakmaya devam. Ayrıca itiraf etmek gerek, bu sezon başlayan “yeni” komediler içinde dişe dokunur 2, zorlarsak 3 komediden biri kendisi.
Not: Reyting olarak ortada, hatta kötüye birazcık yakın bir durumu var. Ama 3-4 gün önce kanalın diziye ek bölüm siparişi vermek istediği ama rakama henüz karar veremediğine dair haberler çıktı. Tabii bu karar da kesin değil…
3) The Blacklist (NBC)
blacklisttop-710x400
Puan: 7.6/10 — (Şu anki IMDB’si 7.8)
Bu diziden 2 şey olmuş: Kuzuların Sessizliği ve The Following. Başroldeki adamı izlerken ve dizideki akıl oyunları falan aklıma Hannibal’ı getirdi durdu. Zaten gördüğüm kadarıyla aklına getirmeyene daha rastlamadım. Başroldeki kız da beklentilerimi geçti. Sanırım pilotu beğendiğimi de bu yüzden düşünüyorum.
Yalnız bu dizinin “formüllü” yapısı herkese uyacak mı acaba onu merak ediyorum. Her bölümde birini indirmek ilerledikçe bazıları için sıkıcı olabilir ya da akıl oyunları, yöntemler zorlayıcı bulunabilir. Özetle bir Alcatraz daha çıkmasın. Amerika’nın karşılığı bizde O Ses Türkiye olan The Voice‘in güzel reyting desteği de bir yere kadar sonuçta.
The Following’i de tempo ve pilot açısından dedim. Tanıtım fragmanından ilk bölümün nasıl olacağını tahmin ediyordum zaten ben. Orta kısımlar, olay örgüsünün bölüme yayılışı da bu bakımdan sanırsınız The Following. İlk 5 dakika ve bitirişi iyi yapma gibi bir huyu var. Reytingini korudukça, ki şu zamana kadar dediğim gibi iyi gitmiş durumdalar, ben izlemek istiyorum bu diziyi. Formül falan sorun değil.
Not: NBC reytinglerden memnun olmuş olacak ki dizinin ilk sezonunu 22 bölüme uzattı.
4) Masters of Sex (Showtime)
masters
Puan:: 8.3/10 — (Şu anki IMDB’si 7.8)
Ben baya sevdim bunu. Ray Donovan’ın pilotunu izledikten sonra hissettiklerimin çok daha iyisini hissediyorum. İlginç bir gidişatı var ve herkeslik değil havası bariz. Bu bahsettiğimin de dizinin ismiyle alakası yok. Zaten adının çağrıştırdığı kadar seks sahnesi hakim bir dizi değil. Adının hakkını daha başka bir açıdan vermeye çalışmış en azından ve sonrası da daha da açılacak gibi durdu. Güzel oyunculukları başka artısı, dönemi güzel yansıtması da cabası. Devamını merak ettiriyor.
Pilot niyetine acımamışlar 61 dakika koymuşlar haberiniz olsun, ben ona rağmen sorunsuz bitirdim. Kesin bir yerinde bırakır, kalanını da ertesi gün izlerim diyordum. Devam edeceğim tabii ki. Showtime’a sevgiler.
pokit_3416a75f4cea9109507cacd8e2f2aefc
5) Agents of S.H.I.E.L.D. (ABC)
BJ8mt0mCcAEjQ5R1.jpg-large1
Puan: 7.5/10 — (Şu anki IMDB’si 7.5)
Marvel evreninin hastası değilim, bünyesindeki süper kahraman filmlerinin bir kısmını da izlemedim zaten. Hatta diziyle ilgili yayından önce gelen sürüyle videodan da 2-3 tane izlemişimdir. “Düşük beklentiyle karşısına oturma” deyişinin tam karşılığını bu dizide yaşadım ve en nihayetinde memnun kaldım diyebilirim.
Avengers ekibinin elinden çıktığını bilmeyenin bile anlayacağı türden bir giriş yapmışlar, evren yaratmışlar. Karakterlerin herhangi birine itirazım yok şu an için. Süper kahraman dizi/filmlerinde olanların bir versiyonu sanki. Ama bunda da bir The Blacklist durumu var: Her bölüm üstlendikleri görevler nedeniyle ve polisiyeye yatkın olduğu için hızının rolantiye dönüşeceğini düşünenlerdenim.
Şu halinden süper kahraman dünyası tarzı bir şeyler istediğim için memnunum da kendini boza boza giderse de hoş olmaz. Bir Under the Dome daha istemiyorum hayatımda. Gerçi sezonun ya da birkaç bölümün “süper kötüsü” olaylarıyla şimdikinden de daha iyi olabileceğini düşünmüyor da değilim.
Not: Dizi ilk bölümüyle süper ötesi bir reyting almıştı ama sonraki 2 hafta boyunca bunu biraz düşürerek gitti. Şimdiki hali de iyi durumda ama yine düşerek gitmezse ilerisini rahat görür. Zira kanal zaten şimdiki halinden memnun bir durumda olarak 10 Ekim’de diziyi 22 bölüme uzattı.
6) The Crazy Ones (CBS)
640203124_1380390117
Puan: 6.2/10 — (Şu anki IMDB’si 6.8)
Kötü değildi ama Brooklyn Nine-Nine’dan daha iyi de değildi yani. Gülümsediğim oldu ama hayran kalamadım, ki kalmak istiyordum. Beklentiyi önceden yükseltmeyeceksin işte…
Robin Williams iyiymiş denildiği kadar, bazı yerlerde dizi sululuğa kaçar gibi de olsa… Sarah Michelle Gellar’a da diyecek bir şeyim yok. Ben kadını severim de oyunculuğuna yıllardır tam olarak ısınmadığım için burada da garipsemedim. Ama 2. bölümde sever gibi de oldum. İlerledikçe rolüne daha da alışabilir.
Amanda Setton’ı şahsen Gossip Girl‘den sevsem de karakterini sulu buldum ve aslen dizideki Zach’e şaşırdım. Ben onu fragmana göre sevmem diyordum, iyi gitti mesela. İlk bölümün konuk oyuncusu Kelly Clarkson‘la olan şarkı sahnesini izleyenler ne demek istediğimi anlayacaktır. Velhasıl, aldığı ilk bölümlük Giant Rating’ten ve sonrasındaki normal devam ettirişinden memnum kaldığım için bünyemde barındıracağım. Yine de  az daha açılıp beni güldürsün ve kendisini daha çok seveyim…
7) Atlantis (BBC One)
Atlantis
Puan: 7.0/10 — (Şu anki IMDB’si 6.0)
Bu diziyi Merlin’in yerine oturtmak için ne kadar uğraşmışlar öyle… Başroldeki adamı izledikçe aklımaColin Morgan’ın gelmesinden tut da oyunculuklara ve senaryoda kullandıkları basit düzey İngilizce’ye kadar. Hele bir sahnesi var pilotun, durdurup da ara vermek zorunda kaldım, Merlin’in kepçe kulakları çınlamıştır artık.
Arka planındakilerin Merlin yaratıcıları ve yönetmeni falan olduğu bilinmese bile tahmin etmemek çok zor olmasa gerek. Pilotun ilk sahnesiyle ilgili söylesem ispiyon olacak olan ‘o’ durumu da premiereden hemen önce öğrenmiştim ben ve en takdir ettiğim kısmı oldu dizide. Bir Merlin olmamış tabii ki en özet haliyle, gerçi ben yüksek doz Merlin sever olarak tarafsız olamayabilirim. Birkaç yoruma da baktım, daha Merlin’i karıştırmadan değerlendirme yapmayı becerebilen çıkmamış gibi. Onu sevmedim de bunu sevdim diyen dahil mevcutlar.
Oyunculuk ve senaryo açısından fazla bir şey göremedim de mitolojiye ilgisi olanlar için iyi olabilir. Atlantis bir Pazar günü için zaman geçirmelik dizi gibi olmuş. Devam etmeyi düşünüyorum ama kafamda biraz daha oturtabilirsem güzel olacak şu diziyi…
8) The Originals (The CW)
The-Originals-the-vampire-diaries-34740808-1024-768
Puan: 8.1/10. — (Şu anki IMDB’si 7.8)
Bu dizi reyting düşüncemin dışında aslında. Bir The Vampire Diairies sever ve izler olarak ben bunu her türlü izleyeceğim. Zaten sezon sonunda iptal olsa bile ana karakterlerin tası tarağı toplayıp TVD’ye geri döneceğini düşündüğümden dolayı, güncel de kalmış olmak istiyorum.
Pilot itibarıyla –The Vampire Diaries izlemeyenleri ama bunu izleyebilecekleri de düşünelim– demişler, spin-offta takdir ettiğim bir özelliktir. Hoş olmuş. Ama TVD izleyenleri de sıkmayalım diye bir-iki yerde “özet geçmişler”, artık o kadarını da yadırgamadım. Bağımsız değerlendirirsem de bu diziyi yine TVD izleyenlere satabileceklerini düşünüyorum. Ekstrası çok fazla olmaz gibi, ki açıkçası The Vampire Diaries “bana göre” daha zevkli bir dizi.
İlk bölümde spin-offluğu yaratan The Vampire Diaries 4×20′ye baya bağlı kaldıklarından ve TVD’yi genel olarak izlemekten dolayı –bölümün sonu hariç– yeni bir olay/haberiniz olmadığı bir karakter görmeyi beklemeyin. Zaten daha önce yayınladıkları fragmanlarda da kimsenin bilmediği bir şey sunmamışlardı. Ama başroller ve karakterler şeker şeyler.
Bağımsız hikayeli The Originals ise 4×20′li Originals’tan daha iyi. Ama şu da var:  The Vampire Diaries’de en kangren olduğum şeylerden birini The Originals’ta 2. bölümden yaptılar. O diyarlara umarım çok gir(e)mezler, ben bir kere daha aynı şeyleri yaşamak istemiyorum. Bir de unutmadan: Bir aşk hikayesi yaratmışlar dizide de ben onu yutamadım!! Taa dizi başlamadan kafamda kurduğum ve tahmin ettiğim bir şeydi. Plec teyzem beklendik noktalardan gidiyor. Cadı meselesiyle de “orijinal” noktalara gireyim demiş, dur bakalım, bakarız…
Not: İlk bölüm reytingi The Vampire Diaries’in arkasından yayınlandığı için ihtiyaç karşılayacak düzeyde oldu. 2. bölümde normal günü olan Salı’ya taşındı ve NCIS ile Agents of SHIELD gibi iyi diziler karşısında ilk bölüme yakın bir reyting aldı. Üstelik The CW, biz 11 Ekim gününün sabahını yaşarken diziye 3 bölüm ek senaryo siparişini verdi. Bu aşamadan bir süre sonra onların bölüme dönüşüp dönüşmeyeceğinin haberi gelecek, ama şu haliyle ilerisini görebilecek potansiyeli var…
9) Welcome to the Family (NBC)
600x338xWelcome-to-the-Family.jpg.pagespeed.ic.kLYqsAsi4s
Puan: 5.4/10 — (Şu anki IMDB’si 5.3)
Rahat bir komedi olmuş. İlk bölüm durum güncellemesi gibiydi. İyi başladı, vasat-vari gitti ve iyi bitirdi. Sonundaki sürpriz hoştu. Açıkçası “tek” açı insanı sıkabilir, The New Normal’a döndürebilirdi. Neyse ki öyle bir şey değil, öğüt olaylarına da girmediler. Bu arada ruhsuzluk bende mi bilmiyorum, gülmedim.
Karakterlerine şu an hayranlık derecesinde bağlanabildiğimi de pek söyleyemem, abartanı da mevcuttu oluru da. Vakit geçirme kontenjanından olmuş. Unutmadan: Severek Awkward izleyen, hatta tanıtımınıyapmış  biri olarak başroldeki çocuğun o dizideki eğlenceli ve openly gay karakterini unutmam gerektiğini düşünüyorum. Onu seviyorsanız bu diziyi izleme düşüncesi sizde d eaynısını yaratabilir.
Not: Tabii ben bunları dedim ama diziye devam etmeyi düşünmüyorum. Kanal diziyi tam 3 hafta önceden internete vermişti tanıtım için ve buna rağmen 3 Ekim’de yayınlanan ilk bölüm itibarıyla çok kötü bir reyting almış. Dizilerin 2. bölümde reytinglerini daha da düşürdüklerini ve 3. bölümde de pek toparlayamadıklarını düşünürsek… Gerisini siz anlayın.
10) Witches of East End (Lifetime)
Witches_of_East_End_Logo
Puan: 7.1/10 — (Şu anki IMDB’si 6.8)
Merhaba The Vampire Diaries’in saf cadı versiyonu. Merhaba Damon yerine konan Killian, Stefan yerine konan Dash ve ikisinin arasında kalıp da her şeyi bulamaca çeviren Freya. O nasıl bir uyumdur, kurgudur öyle, tövbe yarabbimlerim geldi… Ve merhaba “Ben Lifetime dizisiyim” diye bağıran Witches of East End.
Dolayısıyla ben pembe dizi tarzını kaldıramam diyen bulaşmasa da olur. Dozuna inanamazsınız. Oyuncular göze hitap etsin kuralını da yetişkinler dahil bozmamışlar. Ama cadılığı ismen değil de araç olarak, ciddi olarak kullanmaları hoş olmuş. Kullanış şekillerine bakarsak bir The Vampire Diairies ve Julie Plec aktarımı değil de daha rahat bir hal, grafiksel sadelik vardı.
Gidişatını bölüm sonundaki fragmandan anladığım kadarıyla iyi kotaracaklar gibi ama The Secret Circle gibi ucu açık kalmaya da açık bir mecra gibi geldi. Gördüğüm kadarıyla reytingi ihtiyacı karşılamış ilk bölüm itibarıyla. Böyle devam ederse sorun yok.
(Dizi IMDB’lerini kendi notlarım için karşılaştırma olarak veriyorum ama normalde diziler için fikir edinirken pek aldırmam. Yine de belirteyim dediğim bir şey de var: Şu an bu dizinin pilotu IMDB’de 8.5′te ama genel puan 6.8. Öyle işte…)
11) The Tomorrow People (The CW)
Tomorrow-People
Puan: 7.4/10 – (Şu anki IMDB’si 7.1) 
Düşündüğüm dozda iyi çıktı. İlk bölümden süper kahramanlığı insanın gözüne dayamamışlar. Yaptıkları şekliyle de klas olmuş, en azından ucuz bir tarzda değildi.
Başroldaki çocuğun oyunculuğu ilgili tuhaf şeyler hissediyorum. Kötü olduğundan bahsetmiyorum ama bu çocuk pek bir Stephen Amell olmuş gibi geldi bana. Ya kuzenlikten gelme bir gen çekimi var ya da dizi için hazırlanırken kuzeninden de yardım almış. Zaten dizinin giriş repliğini “My name is Stephen Jameson” yazan senariste diyecek söz bulamadım. Arrow izleyenler beni anladı.
Diğer ana karakter hikayeleri şimdilik ilgi çekici gibi durdu durmasına da “Amca” kelimesi ile bağdaştırılan şeyi yapmaları şart mıydı allasen? Klişe değil miydi o? Neyse, tip-tarz-oyunculuk vs. aklınıza ne geliyorsa onlarıyla birlikte The CW kanalına uygun dizi yapmışlar işte. Ellerine sağlık.
Not: Reyting olarak ilk etapta Supernatural’ın geçen sene yayınlandığı saatteki reytingini aldı ama bir pilot için biraz daha yüksek alsaymış daha iyi olurmuş bir hali de çıktı. Gerçi hemen arkasından yayınlandığı Arrow’dan gelen desteğe ve karşısındaki rakiplere bakarsak da ancak bu kadar olurdu gibi.
Üstelik The CW tıpkı The Originals gibi bu diziye de 3 bölüm ek senaryo siparişini verdi. Aynı şekilde bir süre sonra onların bölüme dönüşüp dönüşmeyeceğinin haberi gelecek, ama şu haliyle durumu iyi dursa da 1 bölüm çıkmış bir dizi sonuçta, bekleyip görmek lazım…
Ayrıca: Diziler yeni sezonu açtığından beridir gelen reytingler üstüne CBS, 4 erkek arkadaş komedisi We are Men‘i, ABC de loto draması Lucky 7‘ı 2′şer bölümden sonra iptal etti. FOX’un Dads, CBS’inHostages, ABC’nin Betrayal ve NBC’nin Ironside dizisi de uçurumun önünde duruyorlar. NBC’nin yeni komedisi Sean Saves the World, ABC’nin yeni komedisi Trophy Wife ve CBS’in komedisi Mom‘ının durumu ise iç açıcı değil. Haberinizin olmasında fayda var…
Ek: CBS kanalı reytinglerden memnun kalmış olacak ki The MillersCrazy Ones ve Mom için tam sezon onayı verip sezonlarını 22 bölüme çıkarttı. İlk ikisi için reytingler iyi ama Mom’ın durumu halen kritik durumda. Şahsi kanaatim dizinin toparlanması için biraz şans verildiği ve kanalda 3 dizisi yayınlanan Chuck Lorre’nin kredisinin bu kararda etkili olduğu. Ama yine de 3 dizi için de iyi seyriler.
Bir de Mom’ı Cnbc-e’de yayınlayacak yakında, bundan da haberiniz olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder