1 Şubat 2014 Cumartesi

The Blacklist 1x06: Sütlü çikolata bir Ataşe


“Böyle bakan adamdan ne çıkabilir ki?”
The Blacklist, 1x06 ile yine harika bir şekilde izleyicilerin karşısına geldi ve çıtasını daha da yükseltti. Önceki bölümün kilit bir bölüm olduğunu savunuyordum ama o kilitse bu kapının kendisi oluyor herhalde. IMDB’deki bölüm puanı ben bu yazıyı yazarken 8.5’ta, ki yerinde bir değerlendirme gibi duruyor. En azından 8 kesin çıkar. Çok hızlı da bir bölümdü zaten.

Bölümün derinine tam olarak girmeden gözüme takılan bazı şeylerden bahsetmek istiyorum:

** Niye nükleer bomba? Koca dizi-film tarihinde patlatılamayan bomba çeşidini buraya da sokuverdiler. Sonunda olan oldu, patlatsalar bile yine kimseye bir halt olmadı. Olan deniz suyuna oldu. Bir de bu nimet gibi Gina’ya ayrıcalık teklif ettiler. Olur da Greenpeace’e katılırsam böyle detaylar yüzünden zaten…

** O ataşe bey neydi öyle? Bende olmayan birşey varsa o da Müslüman ve Türklere bulaşmayın takıntısı. Hatta bu durumun en muzdaripi Homeland’i de bayıla bayıla izliyorum. Ama şu adamlar Türk deyince sütlü kahve yerine daha açık ten birini bulsalarmış iyiymiş. Zaten adamın ismi de Türk’e benzemiyordu. Nasıl ataşe olmuş merak edilesi. Ben mi fazla irdeliyorum, bir yerlerde hata mı yapıyorum, o kadarını bilemeyeceğim…


Revenge’deki Amanda = The Blacklist’teki Gina

Konuya dönelim: Bölümün liste mensubu, Revenge izleyenlerin gayet iyi tanıdığı Margarita Levieva’nın canlandırdığı Gina Zanetakos (No: 152) oldu.

Bu zamana kadarki liste avı içindeki kişileri düşünürsek en makul olanı buydu. Kadın ya da erkek, yaşlı veya çirkin birilerini görmektense böylesi daha iyi. Gerçi fonksiyon olarak bir Yahnici kadar olmadı. Gina özellikle dizinin ana karakterlerine yaradı ama olsun; böylesi de güzeldi. Kadın ve içindeki komplo zekiceydi.

En azından, basit versiyon bir bomba yerine ‘Bomba arabanın kendisi’ yaptılar. Bölümün en sevdiğim diyaloğuysa “Çünkü o Tom’un sevgilisi,”ydi. Tom’dan ne çıkacak diye merak ederken adamın tabii ki her şeyi inkar etmesiyle klasik bir başlangıç oldu. Ama adam blöf falan da yapmayarak olayı üst merciye taşıdı ve fark yarattı. Başkası olsa belki de kesip atardı. Hatta direkt atardı. Ama sonrasını harika karıştırdılar.

Benim bu işte hala tam çıkaramadığım şey, teşkilatın amacının ne olduğu. Ben Gina’nın etkisiz hale, göğsünden bilerek vurulmayla getirildiğini düşünüyorum. Donald Ressler gibi birisi başka yerinden vurmayla da yapabilirdi. Daha çok susturmak için gibi geldi. Ama bu işe yaramazlığın faydasından çok zararı dokundu: Tom aklandı mı karalandı mı belli değil. Hele güya ihalenin Red’e kalması?!

Bu durumda ben geldim şu noktaya:


“Ama neden? Acaba? Yoksa?...”

Red gibi zekâ küpü bir adam böyle birşeyi yapsa yakalanmaz. Sürekli Tom deyip durmasının altında da gizli bir neden var bence. Zaten Elizabeth’i seçmesinde, baba konumunu göze soksalar da daha fazlası var gibi. Ortadaki oyunun Red’e karşı olduğunu da düşünmeye başladım. Bu da zilyon tane türeyen soruyu getiriyor beraberinde:

- Red gerçekten masum mu değil mi? Ben masum olduğunu düşünerek karşısındaki kişi kimdir onu merak ediyorum. Teşkilat? Bir anda teslim olmaya karar vermesinin ardındaki neden?

- Tom kime çalışıyor, yoksa teşkilat mı kullanıyor onu? Çünkü iş için görüştüğü adam, vurulan kişi çıktı. Bu nasıl oldu? Teşkilat Elizabeth’in ölümü kurcalamasından rahatsızdı. Bu nedenle aklım orada daha çok.

- Teşkilat değilse ve biri işin içine Tom’u da kattıysa, kim? Eğer Tom zaten işin içindeyse bu kadar iyi oyuncu mu bu adam? Birine çalışmıyorsa ne karın ağrısı var bu adamda?

Anlaşıldığı üzere dizinin bölümlerini izlerkenki haletiruhiyem 1x06’nın sonlarına doğru geçen bir diyalog gibi: “Bu kadar basit olamaz”. Bir de şu vardı: “O kadar çok şey oluyor ki tüm bunları nasıl özümseyeceğimi bilemiyorum”. Size de kolay gelsin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder