5 Temmuz 2014 Cumartesi

The Blacklist 1x19: Yanlış işkence metodu Bağdat’tan döner


Numaralar: 119-120-121-122: 4 tane çirkin adam
Üç haftalık ama son aranın ardından The Blacklist’e tekrardan kavuşmuş olduk. Geçmiş Paskalya Bayramı’nız, gelmiş 23 Nisan’ınız kutlu olsun diyerek çok da uzatmadan geleyim bölüme. Öncelikle: Araya girmeden önce nerede kalmıştık? Ekip her bölümde zaman zaman beceriksiz bir şekilde, Reddington’ın da yardımıyla suçlu ve liste avına devam ediyorlardı, ki bu bölüm de o haltı yediler. Liz de Reddington ile işbirliği içine girerek Tom’un peşine takılmış, onu araştırıyordu. Bu bölüm de içine birinci kısmı da katarak ikinci kısımdan aldık yürüdük.

İtiraf edeyim, bölümün başında ‘The Blackllist’te daha önce’ diye bir kısım görünce biraz şaşırdım, zira bölümlük bir dizi olduğu için pek gerekmeyen ve dizide yapılmayan bir olay malum. Meğersetaa ilk bölümde kısa bir süre karşılaştığımız adamları bu bölümde konu alışıyormuşuz. Bunu anlayınca o ‘Previously’ kısımdan memnun oldum, zira onların bunlar olduğu çabucak anlaşılamayabilirdi.

Aradan önceki bölümde nikah tazeleyip, sonunda hiçbir şey olmamış gibi –Elizabeth sanki kızılcık şerbeti içmişti, o ayrı-bir de sevişen Tom ve Liz’i bölümün başında da hiçbir şey olmamış gibi yaşamlarına devam eder şekilde bulduk.Sonrasında Liz Red ile buluştuğunda insana “Kızım Üsküdar’da sabah oldu.” dedirtircesine bir süredir gözünden kaçan şeyleri idrak etti, Red de noter gibi tasdikledi. Açıkçası kadının kocasının düzenbaz üstüne bir de katil olduğunu öğrenmesinden gayet eğlendim. Çünkü üzülmeyi pek beceremediğinden mimikler süper duruyor.


Aslına bakarsan çok bile dayandı ama sezon 22 bölüm işte, ne yaparsın.

Daha önce Tom Elizabeth’in bildiğinianladı mı acaba demiştim, beyimiz meğerse hala anlamamış; ama neyse ki ve sonunda bu bölümde çözüverdi ve firar etti. Açıkçası o sırada kapıdan köpekle çıkması ve sonunda Liz’in köpeği kapının önünde bulmasından da zevk aldım. Kızın surat ifadesi harika değil miydi? Umarım bu sezon bitmeden Elizabeth’e bunca olanlar için acıyabileceğim...

Bundan sonrası standart prosedür: Tom takip edilmemek için izlerini örttü, Liz de kısa bir depresyona girdikten sonra başladı aramaya. Tabii ki bu o kadar çabuk olmadı, çünkü işte de başında Pavlovich Kardeşler bulunuyordu. Bunu da aslında Red sayesinde başına sardı ya neyse. Meğerse bu adamlar Çin’i de kapsayan gizli bir projeyle ilgili bir kadının peşine düşüp onu kaçırmışlar falan filan. Bölümün başında gördük o kısmı. Çinliler akıllı çıktılar ama hızlı çıkmadılar, ne yaparsın; şanslarına küssünler. Ama dürüst olmak gerekirse pek umurumda olmadı bu kısım. Bunun da nedenimalum gibi bir şeydi:

Bir süredir ana konuya dair işledikleri hoşuma gitse de liste adamlarını pek beceremiyorlar sanki. Biraz kaba saba geliyor bana. Halbuki sevgilisi için bütün Washington’ın elektriğini kesen çocuk ile Red’in eski sevgilisinin olduğu bölümler gibi bölümler gayet eğlenceliydi. Burası –çok fazla da haklarını yemeyeyim şimdi- Red’in bu adamları amacı için kullandığını anladıktan sonra ilginçleşti. Sonunda FBI’a istediğini verse de önce kendi istediğini almış oldu. Peki hangi konuda? TomKeen konusunda.

Bu kafayla zor o senin dediğin. Sen çok uzaklaşma yeter.

Bir kez daha: Bilmem hatırlar mısınız ama ilk bölümde Ranko Zamani’yi konu aldıklarında o da Tom’u ele geçirip bir sandalyeye bağlamış, zor kullanmıştı. Üstüne anlamıştık ki adam Red’in isteği üstüne yaptı bunu ve nihayetinde FBI ele geçirmiş oldu adamı. Bir çeşit dejavu olmadı desem yalan olur. Elizabeth’in Tom’u ve kardeşleri evinde gördüğündeki suratı zaten her şeyi anlattı. (Bu bölümde de sanki bölümü değil kızın suratını izlemişim.) Sonuç: Üç bölüm kadardır beklenilen yüzleşme bu bölümde gerçekleşti. Bir an gelecek bölüme kadar sarkar bu demedim değildi, neyse ki olmadı.

Liste adamından olmasa da bu yüzleşmeden istediğimi almış durumdayım ve bahsetmek istediğim iki noktası var: İlki bir başka sorunsal. Elizabeth komik mimikler ve sözlerle dövünüp duruyor da sahiden de her şey yalan olabilir mi? Bir süredir merak ettiğim bir noktaydı ve tamamen yalan olmadığı kanaatindeyim. Tabii bu bence Tom gibi birisinin işi duygularının önüne kati suretle koyduğu gerçeğini değiştirmez. İleride ikili arasındaki ihanet sürecini biraz daha işlerlerse daha mutlu olacağım. Gelelim ikinci noktaya:


Kapat ağzını, sonra sinek kaçacak.

Tom muamma da Elizabeh hala depresyonda galiba. Çünkü öyle değilse ben bu kadının nasıl FBI ajanı olduğunu daha detaylı sorgulamaya başlayacağım. Bölümde Tom’u karşısında buldu tamam, iki yılımız çöpe gitti başlıklı bir konuşma yaptılar tamam, sonra da Tom’u konuşturmak için kendisi işkence yapmaya karar verdi hadi ona da tamam. Bunun için de ilk adım niyetine kelepçeli kocasının gitti parmağını kırdı. Ne olduysa bundan sonra oldu zaten.

Manyak mı ki bu kız kırdı o parmağı? Yeterli bir ölçüde polisiye dizi izleyen biri olarak ben “Ama o zaman…” diye cümleye başlayıp da bitirmeye fırsat bulamamışken, Tom tabii ki kurtuldu kelepçeden, bu bizimkinin ne olacağı aklına gelmedi. Hay yarabbi. Senaristi bu bölüm konusunda o civarda olanlar için tebrik etmedim değil. Bir yanım kadının salaklığına güldü ama hoşuma da gitti. Sonra da iki kişiyi aynı anda pataklayıp da öldürmeyi başaran Tom haliyle Elizabeth’in de hakkından geldi. Üstüne de “Red senin bildiğin gibi biri değil,” diyerek çekti gitti ve arkadaşında ‘yaslı bir eş’ bıraktı. Tanrım, Elizabeth ile Tom’un bu durumundan gerçekten zevk alıyorum.

Buradan sonrası da gelecek bölüme malzeme niyetine oldu işte: Red hala Tom’un peşine taktığı adamlarla onu izleyebiliyor, ki bunun ikinci kez faydasını görebilirler. Elizabeth Tom’un “Ben aslında iyi çocuklardanım,” diye başladığı konuşmanın ipuçlarını takip edip kasaya gitti ve ağzı açık kalmış bir şekildeyken bölümü kapattık. Benim tahminim o belgenin Red ve Elizabeth’i büyüten babanın önceden tanıştığına dair bir belge olduğu ama bakarız. Hoş, eğer öyleyse Red bir yolunu bulup eski konumunu korur bence, o da ayrı.

Bu bölüm böyleydi işte. Acaba Elizabeth daha ne kadar ileri gidebilecek? Gelecek hafta yeni bölümle görüşmek üzere.

Bir New York değilsin ama güzel şehirsin Washington D.C.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder