2 Kasım 2014 Pazar

The Vampire Diaries 6x03: Seni görmeye, onu öldürmeye


Bu arkadaş bu sezon daha bir ‘güzel’ bakıyor sanki.
Bir The Vampire Diaries bölümünün daha üstesinden gelince ben de yine geleyim dedim. Bu bölüm bence sezonun şimdiye kadarki üç bölümü içinde en sevilesiydi; en azından bir sürü olay oldu ve herkes için gündemi kalabalık bir gündü. Dahası gelen reytinglere göre bu bölüm Mart’tan beri dizinin en çok bölümü olmuş. Geleyim detayına:

Geçtiğimiz bölümü gözü dönmüş Enzo’nun sinirlenince Stefan’ın kız arkadaşı Ivy’yi öldürmesiyle kapatmıştık. Bunu haliyle sineye çekmeyen Stefan ‘douchebag’ patronunu etkileme yoluyla izin alıp, dahası Ivy’yi de ona gömdürüp ‘arkadaş ziyaretine’ Elena’yı ziyarete gitti. Elena’yı ise Damon’dan arınıp tazelenmiş ve bana daha iyi gözüken haliyle ortada dolanıp bütün eski takımı bir araya toplayacağı bir organizasyon hazırlığında bulduk.

Bu bölüm Mystic Falls sınırındaki işte bu partiden dolayı karakterlerin neredeyse hepsi bir mekân çevresinde olduğundan, çoğu şey iç içe geçiverdi ve iyi ki de geçti. Neler mi oldu?

Stefan: Amacı belliydi: Enzo’yu öldürmek. Elena’nın yanındayken önce Caroline’ı sordu, sonra ise partiye Enzo’nun da geleceğini öğrenince dahil oluverdi. Bölüm boyunca Enzo ile yüzleşti; Caroline, Ivy detayını nihayet öğrenip de karşı karşıya geldiklerinde –buna ayrı geleceğim- kızın kalbini kırdı. Jay tarafından öldürülmesine az kala Enzo tarafından kurtarıldı ve Enzo, Matt’in eğitmenini öldürecekken Enzo’yu etkisiz hale getirip amacına kısmen ulaşıp bir de konseyin içine girdi gibi bir şey.


Bu arkadaşın vampir avıcısı olması kısmına değil, bir bölümde ölmesine şaşırdım. Yakışıklıydı da.

“O zaman kal,” diyen kızı dinlemedi de gitti. Bunların ailede bu özellik genetik sanırım.

Caroline: Bölümün başında Elena’nın okula dönme teklifini o an için reddetti. Geçen bölümde olanlardan ve Enzo, Ivy detayından kimseye bahsetmediğinden dolayı Stefan, hala kızgın olan Caroline’ın gözünde ‘jerk’ birisi olmuştu. Hatta Enzo ile yemekte bulduk kendisini ama neyse ki pek güzel geçtiği söylenemez. Bölümdeki pek çok olaydan aklımda en yer edeni ise Stefan-Caroline ikilisinin partideki yüzleşmesiydi.

Caroline sanırım bir tek “Seni seviyorum,” demedi adamın suratına. Gerçi onu da gitti “Ona karşı duygularım olabileceğini düşünüyorum,” şeklinde Elena’ya sonradan söyledi ama kalmasını istediği Stefan’dan ret cevabını da yiyiverdi. Normalde The CW dizilerinde bu anda iki karakter sevgili olur ve o sahne öpüşme ile biterdi ama belli ki az daha süründürecekler. Fanların duygularına Caroline üstünden güzel yürüyorlar.

Bölümün sonundaysa daha önce yok dediği yurda geri dönem işine olur dedi bu sefer. Umarım daimi olur.

Kardeşim yok ama ben bile Elena’nın şu halini anladım.

Jeremy: Hala Bonnie depresyonunda olup Elena’nın kanı için boyundan ısırdığı kızı partiye getiren ve Elena’nın önünde kızla öpüşen Jeremy, bu bölüm sanırım diğerleri kadar sırıtmadı. Sanırım biraz da işe yaradığı için. Sayesinde anladık ki vampirlerin etki altına aldığı kişiler Mystic Falls sınırını geçerlerse her şeyi hatırlıyorlar. Caroline’ın buz getirmesini istemesi zorbalık olarak nitelendirildi ama Elena'nınki baya baya boyundan ısırıp kan içmeydi. O toparlanamadı işte.

Kasabanın potansiyel bakımından ‘güzel’ özelliği ne dertler açacak bakalım? O değil de kızı ortadan kaldırmadan veya uzaklaştırmadan –ki babasını arıyor güya- temizlemesi kolay da olmaz. Kendisini sürekli resetleyen bir sistem sonuçta.

Bu çocuğun ölümünün Damon’ın elinden olMAmasını talep ediyorum.

Elena: Aslında daha önceki üçlü sırasında yeterince lafı geçti ama dur bakalım ne unuttum? Bir kere Caroline’a Stefan konusunu sorması sırasında “Lütfen, bir kere daha olmaz!” dedim. Tamam, Damon’ı unuttu ve nefret ediyor ama bu Stefan’ı geri istemesi anlamına gelmemeli. Hem bölümün başında ‘Caroline’ için ayarlamaya kalktığı ve Elena’yı göle atlarken gördüğünde nefesi ‘kesilen’ Liam, gitti kendisini öpüverdi.

Şuradan alıp da devam etsek bence olur. Post-Damon kurgusuna yakıştırdım yani ben. Jeremy, Stefan, Caroline, Damon, hala Bonnie’yi özlüyor o da tamam. Başı her zaman belada, o tamam. Galiba bitirdik kızı derken aklıma geldi, Alaric bölümde yoktu sayın seyirciler.Bu kurguda bir yere ben de koyamadım ama kendisini atlamayalım dizide, psikoloji zaten çok sağlam değil…

Eskinden olsa bu sahnenin sonu öpüşmeydi. Var bu dizide bir acayiplik.

Tyler: Bu beyimizin hikayesi ayrık olduğundan diğerlerinin içine giremedi. Benim ne işe yarıyor sorgulamalarım boşa değil yani. Haliyle partideydi; içki konusunda Liz’den yardım istedi. Kurt dürtüleri ve sinir konusunda kendine dikkat etmeye de devam etti. Neyse ki hala katil olmuş değil. Dahası Luke’un tatlı iğnelemeleri sayesinde bu bölümde Liz’den karşılık bulduğu gerçeğine sıra gelmiş oldu. Olayı sonu yukarıda görülüyor.

Hatta tastamam sonu oldu, çünkü öpüşmeyip kaldılar böyle. O da artık bir dahaki bölüme gibi. Sahi aklıma geldi, Luke’a da bir kısmet bulsak ya? İki saniye baktım yeni birini bulmayacaksak dizide Matt’ten başka boş erkek –Enzo’yu Caroline’a dahil ettim- bulamadım. Matt’in içinde olmadık bir yerden gay çıkmasınaysa hazır mıyım bilmiyorum.

Güncelleme: Partiye yanında getirdiği arkadaşı vampir avcısı çıkıp bir de rahmetli oldu.

Matt: Stefan’ın patronundan daha douchebag olan eğitmeni Tripp’in bölüm sonu Enzo’yu öldürmeye kalkıp da becerememesi ve Stefan sayesinde kurtulup Enzo’yu esir alması malum. Adamın ne olduğunu Matt’in öğrenmesini istemiştim, uzamadı. Talihsizliği neyse ki burada da yardım etti.

Bana Enzo konusuna da bir şekilde dahil olacakmış gibi geldi. Mystic Falls’un vampir etkisini unutması konusu zaten dönüp dolaşıp bir şekilde Matt ve Jeremy’nin önüne geleceği için okul eğitimini de katarsak bir insana oranla yine dolu olacak. Az önce bu arkadaşı kendime niye benzettiğimi hatırlamış oldum. Gelelim ‘artık’ asıl noktaya:

Bu bff’lik hoşuma gitmeye başladı, biraz daha mı kalsalar?

Bonnie ve Damon: Sürekli yan yana oldukları için ben de ayırmayacağım. Sezon içinde şimdilik en sevdiğim bölümün bu olmasının nedeni bu ikisi olsa gerek. Geçen bölümde 1994’te yalnız olmadıklarını anlamışlardı; bu bölümde yine biraz tereddüt etseler de en nihayetinde buldular kimin olduğunu: Kai diye birisi.

Ben umarım tanıdık olur demiştim ama çıkmadı, neyse artık o kadarına. Kai meğerse dört aydır gizli gizli Damon’ın Monopoly’de kasadan para çaldığına varana kadar ikisini gözetliyormuş. Ardından da Damon’ın Bonnie’yi kızdırıp uzaklaştırdığı sırada karşısına çıkıp yaptıkları teke tek konuşmada Damon’ı mine ile öldürmeye çalıştı. Bu sayede de büyü yapmayı beceremeyen Bonnie artık becerir oldu.

Böyle bir şey veya ortaya çıkmak için neden dört ay bekledi orası aklımı kurcalamadı değil ama arkadaşlıkları hoşuma giden ikilinin bu bölümdeki incelmeleri ve güçlenmeleri güzeldi. O yüzden detayları deşmeyeceğim.

Bu da Douchebag Üç, 1994’ten.

Bonnie’nin çıkış için büyü yapmaya başlaması şarttı ama bakalım yapıyor olması acaba nasıl bir işe yarayacak? Granny’nin söylediği o sözün ne anlama geldiğini hala bilmiyoruz. Kai’nin Bonnie’nin büyü yapmasını sağlamaya çalışıyordum lafına ben inanmadım. Arkadaşlıklarını sevdiğim için az daha mı kalsalar düşüncesine neden olan ikili, bu saydıklarımdan dolayı zaten az daha kalacaklar gibi ama Julie Plec teyzenin işi pek belli olmaz.

En iyisi ben gideyim, gelecek hafta karşımıza ne çıkarsa onu izleyince yine gelirim.

Not: Enzo’nun yeterince lafı geçti diye onu açmadım. Hoş bence ona çok bile oldu ya neyse. Aaron, Ivy, Jay; yeni gelen kim varsa ‘kıskançlığından’ öldürüp duruyor zaten bu herif.

Bu sözü geçen sezonun 20. bölümünde Stefan, Caroline’a Enzo için söylemiş; ben de bölümün yazısında kullanmışım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder