2 Aralık 2014 Salı

The Vampire Diaries 6x05: Dünya döndü ve beni buraya bıraktı


Ölüm dediğin böyle olur işte.
Adete dönen bir şekilde bir The Vampire Diaries bölümünden daha merhaba diyeyim ve girişi yapmış olayım. Dahası dizinin bölüm reytinginde geçen bölüme oranla ufak bir düşüş yaşadığını ama hala The CW için yeter de artar bir seviyede olduğunu da belirteyim. Efendim, dizinin bu bölümü de beğendiklerim arasında yerini aldı. Tabii bunda yaşanan olaylar silsilesinin kafa karışıklığını peşinden sürükleyip getirmesinin payının olduğu da söylenebilir.

İyi bildiğimiz üzere bu dizide şu zamana kadar kaç parti yapıldıysa hiçbiri olaysız geçmedi. Düşünün, 1920’ler üzerine yaptıkları parti (?) bile bu kaderi paylaştı. Tabii ki ‘Homecoming’ için yapılan parti de olaysız geçmedi; herkesin başı partide olmasalar bile belaya girdi.

Buradan sonrasını yine bölerek gideyim ve gireyim bölüme:

1) Alaric ve Jo


Stefan’a hesap sormayan bir Alaric kalmıştı, o da oldu.

Whitmore’u parti hazırlığındayken ve Alaric’in dersiyle açtık. Benim bu dersten aklımda kalan yararlı bilgi elbette anlattığı hikayenin asıl fikri olan “Kardeşinizin kız arkadaşına aşık olmayın,” oldu. Bende kardeş yok ama sizde varsa kullanmanızı tavsiye ederim.

Alaric, Elena’nın zorlamasıyla partiye katılanlardan birisi oldu ve ‘tabii ki’ Jo ile de karşılaşıverdiler. Nihayet güzel bir konuşmanın içindeyken adamın şansızlığı yine devreye giriverdi, çünkü Tyler arabasıyla tabiri caizse partiyi biçti. Bundan sonrası da ikili için çevredekilere yardım ve Alaric’in kana karşı mücadelesiydi. Tüm bu Alaric bazlı olaylarda ise takıldığım iki nokta oldu.

1) Ben Stefan’ın istediğiyle Elena’nın istediği arasında bir fark göremiyorum. Hala da Stefan’ın her şeyi arkasında bırakmak için en azından bir deneme hakkı olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla da herhalde sezon başından beridir bir dört kere bu durumu sorgulattılar bana. Tamam, bölüm sonu güzeldi ve sürpriz bir tepki ortaya çıkmadı ama bari adamın üstüne giden gidene olmasaydı.

2) Vampirlere bile her şeyi unutturabilen Alaric, neden Jo’ya hiçbir şeyi unutturamadı? Kadında bir mine durumu mu vardı diye merak ettim; karıştı orası biraz. Neyse, anlarız elbet.

2) Elena ve Liam

Bu seferki öpüşme geçen bölümdekinden daha güzeldi.

Tıp öğrencisi ‘şeker mod’ Elena, bu bölümün başında o kadar çok gülme efektinde bulundu ki bir ara gülmekten soğuduğumu düşünmedim değil. Zaten herkesi partiye toplamakla iyi halt mı yemiş oldu, orası da muamma kaldı. Tyler’ın partiye dalmasından sonra da başladı yaralılara yardım etmeye. Gerektiğinde vampir kanı kullanmaktan da çekinmedi. Toplama bakarsak Elena’nın dolgu malzemesi olarak kaldığını düşünüyorum ama atlanmaması gereken bir nokta da oldu tabii ki: Liam.

Bütün o yaralılara yardım etme ve partiye davet etme muhabbetinden sonra bölüm sonu öpüşmesini az üstte de gördüğümüz üzere aradan çıkardılar. Üstelik ‘olacak’ iş ya tam da Damon’ın diğer taraftan döndüğü bölümde oluverdi. Bu noktada ülkemizin derinliklerine inip “Zamanlama manidar!” lafını buraya bırakmak istiyorum. Gerçi Liam bir ara Elena’nın vampir kabiliyetlerinin içinde kendisini bulur gibi oldu ama toplaması –bence o açıklama saçmaydı- zor olmadı gibi görünüyor.

Ayrıca bana anılarını hatırlamayı reddeden Elena ‘bu haliyle’ Damon’a aşık olacakmış gibi geliyor. Alaric’in dersteki hikâyesini harcayacaklar Matmazel.

3) Stefan, Ivy ve Caroline

Bunu gören de evcil hayvan niyetine seviverir. Hâlbuki alakası yok.

En zevk veren kısım bunlarınkiydi herhalde; partiye katılmasalar bile başları belaya girdi. Ben sezon başından beri olanlarda Stefan’ın yanında olan biriyim ama Ivy’yi Caroline’a (!) bırakıp ortadan kaybolma olayında bana bir gülme gelmedi değil. İşte Julie Plec teyzeyi böyle zamanlarda daha çok seviyorum.

Enzo salağı yüzünden vampire dönen Ivy, bunu beceremeyiş hikâyesi kapsamında önce Stefan’ın douchebag patronunu öldürdü; yetmedi kan ihtiyacından adamın tekini yaraladı ve bu adam Tyler’ın ona çarpmasına neden oldu. Yetmedi yoldan çıkan Tyler, arabayla partiye dalıp birkaç kişiyi yaraladı. Bu ikisinin arasında da Stefan desteğiyle Caroline’ın başına kalmıştı ama kızın boynunu kırmak suretiyle onu ekti. Kadın zincirleme felaket resmen.

Ama eden bulur mu desem artık bilemedim, kendisi de felaketi bulmuş oldu. Zira tam Caroline kendisini kontrol altına almaya gelecekken Stefan’ın yeni kankası (?) vampir avcısı Tripp’in eline düşüverdi. Enzo da hala yaşıyormuş zaten. Artık Stefan’a ve yanılmıyorsam Matt’e bol bol kolay gelsin.

(Kız felaket tellalıydı falan ama yine hakkını vermek lazım, Caroline ile yaptıkları Stefan’dan hoşlanma muhabbeti pek eğlenceliydi. Burayı eksik bırakmayalım.)

4) Tyler ve Liv

Fedakârlık dediğimiz şey, bu kızın yaptığıydı işte!

Ben sezon başından beri Tyler’ın kimi öldürüp de kurta dönüşeceğini düşünürken mükemmel bir ters köşe yaptılar. Pat diye yoluna çıkan adama çarpan, yetmeyip partiye daldığı için birkaç kişiyi yaralayan Tyler, partide olan herkesin yardımıyla tabiri caizse ipten dönmüş oldu.

Elena ve Liam birer kişi kurtardılar. Alaric ve Jo da işe yaradılar ama ‘noktayı’ koyan kesinlikle Liv oldu. Valla Tyler kurta dönmesin diye adam ölmeden kendisinin onu öldürmesini beklemiyordum. Üstelik sevgili, kardeş, akraba ve hatta arkadaş bile olduğu söylenemez Tyler için bunu yaptı. Yani özetle diyorum ki bu ikisini artık sevgili yapsınlar. Gerçi böyle bir olay üstüne ilişkiye başlayan iki kişinin nasıl bir ilişkisi olur o da ayrı bir mesele.

5) Bonnie, Kai ve Damon

Bu kızın kendisini düşündüğü bir gün gelmeyecek mi?

Geçen bölüm tam olacakken olamayan diğer tarafa geçiş planı bu bölüme kalmıştı ve Kai’nin tehditleri nedeniyle gergin olan ortam yüzünden planın bir noktada patlayacağı bence kendisini göstermişti. Yalnız benim kafamdaki, yapılan ‘kahramanlıklar’ sonucunda Kai’nin arkada bırakılarak zor ve son saniyede olsa da ikisinin birden günümüze geleceği şeklindeydi.

Onun yerine önce büyükannesinin lafı üzerine kafayı yorup duran ve Kai’nin aslında büyüyü bilmediğini anlayan Bonnie onu öldürdü, daha doğrusu bunu sandı. Üstüne tam plana girecekken Kai’nin aslında ölmediği ortaya çıktı ve her şey rezil oldu. Kai’nin okuyla yaralanınca işlemi tamamlamak isteyen Bonnie marifetini göstererek Damon’ı diğer tarafa gönderdi ve her zamanki fedakârlık duygusu nedeniyle kendisi arkada, üstelik yanında Kai ile kalakaldı. Bari o aleti kırmasaydınız dedim ama onu bile yaptılar.

Bundan sonrasında da Bonnie’nin dönüş macerası ve Damon’ın günümüz hikayesine dahil oluşunu izleyeceğiz. Liam ve Elena, Alaric ve Jo, Tyler ve Liv, bir türlü olamayan Stefan ve Caroline, Ivy ve Tripp derken baya bir konu var ortada. Galiba bu kadar… derken yine jeton düştü: Bölüm sonu konuşması! Altıncı sezon beşinci bölüme gelene kadar Stefan ve Damon böyle güzel bir konuşma yapma fırsatı bulamadılar sanıyorum. Tam Türk işi hastalık zamanı arayı düzelten küs akraba olayına döndü bunlarınki de.

Elena’nın bu suratı görmesini sabırsızlıkla bekliyorum.

Ama hakkını vermek lazım Stefan pek güzel konuştu. Çok değil, iki sezon önce gıcık olduğum adamı gün geçtikçe daha çok sever oldum. Kapatmadan bir şey de sorasım var: Zaman zaman gündeme geliyor, sizce TVD hikâyesini toplasa da bu sezonun sonunda bitse nasıl olur? Olur mu yani? Benim aklımda Gossip Girl misali kısa bir yedinci sezon ardından bitmesi fikri var. Sanırım bu sefer bitti.

İçinde Matt, Enzo ve Jeremy olmayan bölümün sonuna geldiğime göre notlarımı da bırakıp gideyim artık; çok oldu sanırım zaten bu. Bir sonrakiyle görüşürüz artık.

Not: Tamam bölüm güzeldi ama bir şeyi merak etmeden edemedim: Tyler, kampüsteki partiye arabasıyla daldı ya hani… Sorması ayıp Whitmore dingonun ahırı mı ki bir kişi de çıkıp kim partiye daldı da bu kadar kişiyi yaraladı diye araştırmadı? Tyler bir kişinin ölümünün ardından eli kolu serbest olaydan sonra Liv’i ziyarete gitti.

Not 2: Bölüm sonunda Damon ve Stefan konuşurken çalan şarkı, M83 grubunun Wait adlı şarkısı. Daha önce benim izlediklerimden Gossip GirlThe Secret CircleRevenge veya Under the Dome’da da çalınmışlığı olan bir parça. Dinlemenizi tavsiye ederim.

Not 3: İtiraf edeyim, ilk kez bir TVD yazısının başlığı için bölümün ismini kullanmış oldum. Çevirdim ve koydum efendim…

Not 4: Dizinin Elena’sı Nina Dobrev, bu Salı günkü The Originals bölümüne, adını daha önce duyduğumuz ama hiç görmediğimiz görsel ikiz Tatia karakteriyle konuk olacak.

- Sadece birkaç saat, sonra bir daha benimle uğraşman gerekmeyecek.
+ İstediğimin bu olduğunu mu düşünüyorsun?
- Bilmem. Sen söyle.
+ Tamam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder