19 Kasım 2015 Perşembe

Big Brother’ı ne yapsak, yesek mi?

120 ülke, 320 sezon, büyük bir para ödülü. Televizyonlardaki tanıtımında da dediği gibi birçok ülkede yayınlanan ve büyük fenomen olan Big Brother ülkemizdeki yayın hayatına başlamak üzere. Çıkan haberlere bakarsak biten başvurular 30 bini geçmiş bile. Peki, gelmeye geliyor da acaba nasıl bir şey geliyor karşımıza?
Efendim, yarışmanın en azından Amerikan versiyonunu izlemiş/hala da izleyen birisi olarak örnekler verirken onu temel alarak ben bu konuya bir eğileyim dedim.
1) Biri Bizi Gözetliyor (BBG): Bir kere çıkan haberlerden dolayı öncelikle bir düzeltme yapması farz olmuş durumda, bu yarışma bildiğimiz BBG’nin tekrardan ekranlara dönüşü değil. Format olarak kameralarla donatılmış bir ev ve sürekli izlenen yarışmacılar var elbet ama esasında Survivor dozlu bir BBG evi izleyeceğiz.
Hatırlarsınız belki, BBG’de yarışmacılar taksiye çıkmalarını saymazsak evde oturur ev işi/yemek yapar ve polemik çıkarmaya bakarlardı. Yedi bölgeden gelen oylar sonucunda da birisi elenirdi.
Big Brother’da ise eve girecek 12-16 kişi ‘evde kalabilmek’ için düzenlenen çeşitli oyunlarda mücadele edecekler, birbirlerinin arkasından iş çevirecekler ve birbirlerinin elenmesi için oy verecekler. Bu noktada işi karıştıran nokta ise şöyle: Yarışmayı düzenleyen her ülke kendisine uygun bazı değişiklikler, eklemeler veya çıkartmalar yapabiliyor. Zira yarışma orijinali Hollanda’dan çıktıktan sonra her ülkede nevri ayrı bir dönüvermiş.
Daha düzgünce açarsak:
2) Patron:
Bizdeki yayın takvimi nasıl olur, sonunda Acun Ilıcalı’nın yarışmalarına benzer mi bilinmez ama mesela Amerika’da Big Brother yazları 42-45 dakikalık bölümlerle üç akşam yayınlanıyor ve her hafta ilk olarak bir veya ülkenin formatına göre iki ‘patron yarışmacı’ seçiliyor.
> Bir Patron:
Orijinal formatın getirdiği bu aslında. Yarışmacılar arasında yapılan oyun sonucunda kazanan kişi o hafta için dokunulmaz bir isim oluyor ve evdeki gücü eline geçiriyor. Bunun getirdiği ise şu: Yarışmadan elenmesi için ‘iki’ kişi seçme hakkı var. Üstelik bunun açıklamasını nedenleriyle birlikte herkes bir aradayken suratlarına yapıyor.
Çok zevkli bir an, gerçekten. Bu arada oyun dediğim de hız, dikkat, zeka, şans vs. gerektirebilen türlü türlü oyunlar, geneli kimsenin zarar görmediği basit tipte oluyor. Survivor derecesinde güç gerektirmiyor.
> İki patron:
Eğer buna başvururlarsa yapılan oyun sonucunda iki patron yarışmacı seçiliyor. Her biri ikişer kişiyi elenmesi için seçiyor, genellikle de birlikte karar veriyorlar. Sonrasında yapılan ikinci oyunda her yarışmacının elenmesini istediği ikili, birlik olup diğer ikiliye karşı yarışıyor. Kazanan taraf elenmekten kurtuluyor haliyle, dahası kazanan ikiliyi elenmesi için öneren patron yarışmacı dokunulmazlığını kaybediyor.
Elde kaldı yine iki kişi, bir de patron yarışmacı.
3) Veto Gücü:
Yarışmanın bir diğer aşaması ise veto. Elenmesi için önerilen iki yarışmacı, haftanın patron yarışmacısı ve bu üçünün kurayla seçtiği birer yarışmacı bu güç için haftanın diğer oyununa çıkıyorlar. Kazanan kişi ise ya elenme ihtimali olan kişilerden birisini elenmekten kurtarıyor ya da ihtimallerin aynı kalması kararını veriyor.
Mesela patron yarışmacı bir kez daha kazanırsa neden kararının değişmesini istesin ki? Elenme ihtimali olan kişi neden kendisini kurtarmasın ki?
> Arka Kapı: Diyelim ki özellikle elenme ihtimali olan iki kişiden birisi veya onları kurtarma kararı veren bir başkası Veto’yu kazandı, hakkını kullandı ve birisi elenmekten kurtuldu. Elde kalan tek kişi o dakika elenmiyor. Patron yarışmacı elenmesini istediği bir başka kişiyi seçmek durumunda. Bu sefer sona ve dona kalan bu iki kişi birlikte oylamaya kalıyorlar.
Bazen patron yarışmacılar, elenmesini istediği halde veto veya iki patronlu formatta ikinci yarışma sayesinde kurtulmasını istemediğinden, o kişinin ismini söylemiyor. Bu durumda da o kişinin arkasından diğer yarışmacılara gidip kulis ve anlaşmalar yapmaya çalışıyor. Hatta elenmesi için sunacağı iki kişiyi bile ona göre belirleyebiliyor. (Bu kişilere 'piyon' deniliyor genelde.)
İnanın arka kapı durumunu bu yarışmada izlemek oldukça zevkli. İttifaklar, bozulan ve yapılan planlar, ruhu duymadan kendini arka kapıda bulan yarışmacılar…
4) Oylama:
İşte bu durum normalde en basiti ama ülkelerin ne şekilde kullanacağına göre değişebiliyor işte.
Amerika’dan devam edersem: Canlı yapılan programda yarışmacılar bir odaya girip elenmesini istediği kişiyi gizliden açıklıyorlar. En çok oyu alan da gidiyor. Ama bizdeki Acun Ilıcalı yarışmalarının SMS geçmişi malumunuz. İngiltere de hali hazırda halk oylaması kullanan bir yer mesela. Diğer ülkelerde sosyal medya ve uygulamalar da bu işe karıştırılmış. Hatta vetoyu bu şekilde yürüten de var, yok değil.
Star TV buna başvuracak mı baya merak ediyorum o nedenle. Ben başvurmaması taraftarıyım. Böylece insanlar bir yandan da ‘halka’ doğru oynamak yerine istedikleri gibi vw gerçek kişilikleriyle oynarlar. Kusura bakmayın ama bana yarışmalarda fakir edebiyatı yapan veya halkın adamı pozlarıyla etrafta dolanan insanlardan fenalık geldi.
Jeff ve Jordan, yeni nişanlılarJeff ve Jordan, yeni nişanlılar
5) Jüri Evi:
Eh, işin içine bence güzel bir karar alarak halkı karıştırmayan formatlarda birinciyi seçebilmek için bir yol lazım elbet. Her şey de oyun değil. Bu yarışmada devam edebilmek için yalan söyleyebilmek, kime güveneceğini bilmek, doğru ittifaklar kurmak falan da lazım.
Bir noktadan sonra (tercihen 9 veya 11, tek sayı) elde kalan yarışmacılar elendikten sonra dışarıya salınmıyorlar, başka bir evde kalmaya başlıyorlar. Geriye iki kişi kaldığında ise jüri evine geçen yarışmacılar oy vererek kimin kazanacağına karar veriyorlar. Üstelik zaman zaman bu evdeki kişilerden yarışmaya geri dönme hakkına sahip olanlar da oluyor.
Bir yandan evde kalırken diğer yandan insanları düşman etmeden def etmek lazım yani.
6) Showmance:
Big Brother bir flört yarışması değil ama inanır mısınız, mesela Amerika’da şimdilerde 17. sezonu yayınlanan yarışmadan iki tane evli çift çıktı, üçüncü çift de nişanlandı. Yarışmada tanışıp bazen ittifak ve şov olsun diye, bazense gerçekten sevgili olan çiftlerden evlenenler çıkıyor.
Hatta ben izlemesem de izleyen bir arkadaşımın dediğine bakarsak daha marjinal bir versiyon olan İngiltere’dekinde seks skandallarının çıktığı olmuş. Wikipedia’da da daha önce bazı yarışmalarda taciz suçlamalarının yaşandığı yazıyor, o da başka konu.
Liz ve Julia, Big Brother US Sezon 17Liz ve Julia, Big Brother US Sezon 17
7) Şaşırtmacalar, görevler, cezalar:
Oyun işleri her zaman öyle kuru kuru olmaz efendim, ateşi biraz harlamak lazım.
> Yazı bitmeden şunu da söyleyeyim, bu yarışmanın orijinal formatında normalde yarışmacıların birbiriyle kime oy vereceğini konuşması, strateji yapması yasak.
“O zaman bu işin eğlencesi nerede kalır?” diye merak etmeden edemiyor insan ama şimdiye kadar gül gibi geçinen ülkeler olduğu gibi Amerika gibi yarışmacıları serbest bırakanlar mevcut tabii ki. Bizimkiler de yapar herhalde, Türk halkı entrika sever malum.
> Şaşırtmaca yapması da güzel oluyor elbet. Örnekle gidersek:
Mesela aynı akşam iki yarışmacı birden eledikleri de oluyor. Hızlı bir şekilde patron, veto, oylama derken ardı ardına hallediveriyorlar. Yarışmaya tek yumurta ikizleri kattıkları olabiliyor. Üstelik ikizlerden sadece birisi yarışmacı olarak katılıyor, yarışmacılar birinin ikizi olduğunu bilse de kim olduğunu bilmiyorlar. Bu ikizler ara ara yer değiştiriyorlar. Kural basit: Beş eleme boyunca elenmezlerse iki kardeş ‘beraber’ evde yarışabiliyor.
> Para başta olmak üzere çeşitli ödüller kazanmak için yarışmacılara verilen ekstra görevler, oyunlar sırasında kaybedenlere verilen çeşitli cezalarla yarışmaya renk de katılıyor elbet. Mesela kostümlü bir yarışmada kaybeden yarışmacılardan biri o hafta boyu o kostümle zamanını geçirip hatta onunla uyuyabiliyor. Artık bahtına ne düşerse…
Aşağıdan yukarıdan, sağdan soldan yarışma bu şekilde yani. Bizim versiyonumuz neresinden çekiştirip nasıl bir şey getirecek bilinmez, hatta şu sıra sunucu niyetine kimi getireceklerini bile açıklamadılar ama başlamasına çok kalmadı nasılsa. Fazla laçka olmayan türden bir yarışmayla bir fenomen de biz yaratatırsak fena olmaz gibi sanki, herkes mutlu mesut hayatına devam ediverir işte...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder