1 Kasım 2015 Pazar

The Vampire Diaries 7x01: Üç saniyeye neler sığmaz ki?

İki-üç yıl önce birisi çıkıp “Artık Elena’sız bir The Vampire Diaries izleyeceksin ve tuhaf hissedeceksin,” dese büyük ihtimalle suratına gülerdim. Elena ile pek olmasa bile özellikle Katherine ile benim gözümde devleşen Nina Dobrev’i izlemeyi özlemek zaten başka bir şey… Bölüm boyunca bir eksilik duygusu hep üstümdeydi. Ama bugün itibarıyla resmi olarak bu yolculuğa başladık. Dizinin eskisi kadar güçlü olmayan reytingleri ne kadarına izin verecek belli olmaz ama şimdiden senarist bazında sekizinci sezon planlarının yapıldığı da gerçek…
Bu konuyu sistemimizden girişte attığımıza göre artık bölüm yorumuna gelebiliriz:
Dizinin açılışını ‘üç yıl’ sonrasında yapmaları benim için sürpriz bir hamle oldu ve acelesi olan Stefan’ın bir tabutun içinde hançerlenmiş misali yatan Damon’ı uyandırmasını izledik. Bünye The Originals’tan dolayı yeterince alışık olsa da yine de Damon’da görmek biraz tuhaf oldu. Günümüzde ise birkaç hafta sonrasında, Bonnie’nin Damon’a, Damon’ın da Alaric’e (tam bir rüya üçlü) bakıcılık yaptığı ve Matt’in eğitimini tamamlamasına bir haftanın kaldığı bir gelecekteyiz. Hatta Bonnie ve Caroline söz verdikleri gibi Elena için günlük bile tutuyorlar.
Bu sezonun ana konusunun Lily ve ‘ailesi’ olacağı da sır değildi. Henüz bir tanesiyle tanışmadık ama beş tane cadı-vampir karşımıza kısa bir tanışıklıkla dikiliverdiler. İkisi lezbiyen bir çift olan, siyahi olanın tuhaf olduğu, bir tanesinin bölüm bitmeden mefta olduğu, diğerinin ne işe yaradığını şimdilik bilmediğim beş kişilik bir grup. Ama ‘sorun’ veya dizi için ‘eğlence’ olacaklarını Valerie’ye çarpıp kaçanları ortadan kaldırarak belli ettiler bile.
> Üç Saniyeye Neler Sığmaz Ki?
Bu bölümün yorumunu önemli sahneler üzerinden yürütsek olur sanıyorum.
Siz ne düşünürsünüz bilmiyorum ama Tanrı şahit, ben henüz ‘Bamon’ olayına kafamda tam olarak itiraz edebilmiş değilim. “Onlar çok iyi arkadaş!” mazereti bildiğimiz üzere ‘Steroline’ çiftinde pek güzel çürüdü. İsteyince oluyor. “Ama Elena…” kısmı asıl kilit nokta. Yalnız burada benim açımdan sorun olan Damon’ın eskiden Elena ile sevgili olması değil, sonuçta Elena-Caroline da gayet yakın iki arkadaşlardı. Bir de gençlik dizisi izliyoruz sonuçta.
Aradaki dinamiği tuhaflaştıran tabii ki Bonnie’nin hayatının Elena’ya bağlı olması. Eski bencil Damon olsa kesinlikle nefes almasına bir gün izin vermezdi ama artık şartlar değişti. Yalnız ben Bonnie-Damon’ın ne ara ‘en iyi arkadaş’ seviyesine geldiğini sanırım kaçırdım. Birlikte hapis kalmaları arkadaş olmalarını sağlamıştı da ‘en’ seviyesine geldilerse ne güzel yani…
İşte bu yüzden insanın aklına Caroline ve Stefan’ın en iyi arkadaşlığı gelmiyor değil. Buradan sonrası diğer türlü senaryo için kolay yani. Alaric’e de sevgiler o zaman. Hayrolsun.
> Yararı yok, zararı çok için bknz: Enzo
Benim kendimi alamadığım düşüncelerimden birisi de dizinin içine girdiği kısır döngüde (Altıncı sezonun beşten daha iyi olduğunu kabul etmek gerek. Elena konusu, Kai gibi bir kötü derken…) 'ayakta kalmak' için bu çifti sündüre sündüre bitiremedikleri. 1.5 sezon boyunca sırf sevgili olsun diye beklemek iyi sabır işi gerçekten…
Neyse ki fanları idare etme işinde beceriksiz değiller. Zira Caroline’ın ‘iyileşme’ sürecini tam da uygun bir noktada kestiler. Bir güzel ikisini bir kez daha öpüştürdüler. Valla yakışıyorlar efendim... Elbet daha engel çıkacaktır, çünkü izlediğimiz şeyin adı The Vampire Diaries. Zaten daha ilk bölümün sonunda Caroline, Enzo şapşalı tarafından kaçırıldı.
Enzo demişken… Demek zorunda kalmasak mı artık? Amerikan dizi tarihinde bu adam kadar hiçbir işe yaramayıp bir de zararı dokunan karakter sayısı gerçekten azdır. Safi kan israfı. Taraf seçe seçe gidip Lily’yi seçmiş... Hadi seçiyorsun, seçme demiyorum hobi olarak yine seç de Caroline’ı kaçırmak niyedir? Bir de bir vakitler ucundan da olsa bu adamı Caroline’a yazıyorlardı. Ölse de kurtulsak ayol.
“Matt bu sezonu sağ çıkaracak mı?” bahisleri yeniden açılmıştır.“Matt bu sezonu sağ çıkaracak mı?” bahisleri yeniden açılmıştır.
> Mystic Falls’u harcadılar Matmazel
Geçen sezon finalinde çöplüğe dönmüş bir Mystic Falls gördüğümüzde birkaç ay içinde cadı-vampirler yüzünden kasabanın harap olduğunu ve ana grubun ‘kaybettiğini’ düşünmüştüm. Bu versiyonu daha ‘dokunaklı’ ve işe yarar buldum.
Tabii insan ne kadar süre boyunca boş bir kasabada yaşanılacağını merak ediyor. Bir de ben Matt’e ‘numunelik insan’ der dururdum da, bu bölümde daha bir kabak gibi belli oldu. Yani sonuçta Alaric ve Bonnie de insan ama birisi avcı, diğeri cadı. Ayol kasabada başkası kalmadı? Kana susamış cadı-vampirler ihtiyacı Matt’ten karşılamaya kalkmasalar bari. Yeminle bu sezon mu ölecek diye düşünmekten yaşlandım. Ama iyi yaşadı, hakkını vermek gerek.
O değil de biz Alaric’i ‘kaybetmişiz’? Yas tutmaydı, tatildi vs. tamamdı da Jo’yu geri döndürme düşüncesi nedir yahu? Kafayı kırmış adam. Neyse, Lily’nin istediği taşı elinde bulundurmasının yaratacağı sorunla uğraşırken toplar belki kendini. Julie Plec teyzenin bir açıklamasını okudum, 11. bölümde taş hala ortalıkta ve büyük sorun çıkartan bir şey olacakmış.
> 3 yıl sonra görüşmek üzere
Ve gelelim sonuna… Aynı yara şekli Stefan’da olmasa gözümüzün önünden biri üç seneye başkalaşım geçirdi de değişti diye düşünürdüm de 100 yıldır esarette kalan adamın yarasıyla aynı olduğundan değişik bir şeyler çıkacak gibi. Üstelik muhtemelen Stefan'ın geçmişinden birisi çıkacak... Kendisi çatlak bir kadına da benziyor üstelik. Gerçi Lily ve ailesinden buraya nasıl geçeceklerden ziyade ben asıl her bölümde gelecekten bir parça görecek miyiz, yoksa bunu şimdilik burada bıraktık mı konusunu merak ediyorum. Sorular buraya gelene kadar baya arttı galiba. En iyisi çok uzatmayalım.
Gelecek bölümün özeti, fragmanı ve görselleri için şuraya bakabilirsiniz. Haftaya bizim grubun Lily ve ailesine karşı olan savaşıyla tekrar görüşmek üzere efendim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder