9 Nisan 2015 Perşembe

How to Get Away with Murder 1x13: Çekmediği dertle çile kalmadı

Bknz: Mama Keating.Bknz: Mama Keating.
Sezon finaline az bir zaman kala How to Get Away with Murder’ın bir bölümünden daha merhabalar efendim. Geçtiğimiz bölümde Sam Keating cinayeti Nate’in üstüne kalmış ve Annalise yanında olması için annesini aramıştı. Olanların ertesinden devam ediverdik. ABC uyuz olduğu için Mayıs’a kadar nadiren onay açıklayan bir kanal ama bu reytingle onay almaması mümkün değil, bu dursun bir kenarda; ben bölüme geleyim:

Not: Sezonun kalan iki bölümü haftaya peş peşe yayınlanacak ve dizi sezonunu bitirecek. Ben tek bir yazı mı yazarım, ayrı ayrı mı yazarım bilemiyorum şu an; cevabı bölümler belirleyecek.

Yine bölerek gitsem fena olmaz, zaten bu bölüm ülke gündemi üstüne izleyenlere test olsun diye gönderilmiş sanki:

Anna Mea: Yılbaşı zamanı yaşadığı depresyonun ikinci perdesini yaşadı. Yine ağırından hem de, yataktan çıkmaz cinsten olanından. Onu toparlamak da annesine düştü elbette. Annalise’in kime çektiği çok belli annesine. Pardon, Anna Mae’in. Meğerse yıllar önce yaşadıklarından dolayı ismini değiştirmiş. Başta açıklamasalar bile sonlara doğru gerçek ortaya çıktı: Sarhoş ve işe yaramaz akrabalarından birisi Annalise’e ‘tecavüz’ etmiş. O da yıllar öncesinin hesabını annesine sordu. Öğrendik ki en nihayetinde de adam Annalise ve annesinin evleriyle birlikte beklenmedik şekilde kül olmuş.  Şu talihsiz (!) yangına da bak sen…  Annalise annesiyle arasındakileri halletti ve tatlıya bağlandı.

Bölüm boyunca depresyonda olan, annesi dışında neredeyse kimseyle konuşmayan Annalise’i evinden çıkaran Nate’in davasının başlaması oluverdi. Kendisinin başını yaktığı Nate’i nasıl kurtaracak orası muamma ama anlarız.
Adamın düştüğü şu hale bak ☺Adamın düştüğü şu hale bak ☺
Bon Bon: Formüllü yapıyı hala koruduğumuz için bölümde yine bir dava işlendi tabii ki. Ama Annalise yatakta olduğundan diğer ve tek avukat olarak iş tabii ki Bonnie’ye kaldı. Buraya kadar tamam. Dava: Hastanede hasta yatan bir hastaya ‘tecavüz’ etmekle suçlanan bir hemşirenin savunması. “Bir siz eksiktiniz!” demedim değil hani ama davacı adamın yakışıklı, sahtekâr ve gay olduğu da kayıtlara geçsin lütfen. Dur, galiba hızlı gittim.

Bonnie davayı kesinlikle kazanması gerektiğini düşündüğünden stres altındaydı; çünkü aklı hala Annalise’de. ‘Piece of shit’ bir koca olsa bile yanında çalıştığı kişinin kocasıyla öpüştü sonuçta. Bonnie bu dışlanmasına bir son vermeye çalışmak ve durumu beter hale getirmemek için davada elinden geldiğince savaştı. Sonuç? Kazandı.

Meğerse davacı erkek eşcinselmiş ve davada hastaneyi temsil eden adamla sevgililermiş. Güzel olmayan bir kızı özellikle seçerek ona komplo kuruvermişler. Planları için tebrik etmedim değil hani; neredeyse başarıyorlardı.
Bir Annalise olmayabilir ama kesinlikle basit biri değil.Bir Annalise olmayabilir ama kesinlikle basit biri değil.
Gelelim bir de ekipteki beşliye:

Asher:

Sezon arasından döndüğümüzden beri platonik takılan ve davalarda Bonnie’ye yardım eden Asher, nihayet istediğine ulaştı ve Bonnie davayı kazandıktan sonra garajda öpüşmeye başladılar. O sırada Frank gördü ama nasıl bir etki eder pek bilemedim. Frank’in ünü de öğrencilerle yatması sonuçta.

Connor:

Her ne kadar bağımlı yalanına devam etse de Oliver konusunda ilerlemeye de devam etti. Aslında güzel oldu da denilebilir. Nihayet Asher haricinde kalan diğer üçlü binbir türlü işi yaptırdıkları Oliver ile tanışma fırsatı buldular. Bu yola girmeden önce Oliver’ın bir kez daha davaya yardım etmesi ve Chad Manning ve daha sonrasında David Tucker’ın eşcinsel ve sevgili olduğunu ortaya çıkarmak için gerekli kanıtları ele geçirmesini unutmamak lazım. Yalnız ne Humpr’mış yahu, kimi ararsan var…

(Fikrin kredisi Bon Bon’un yalnız, onu da unutmayalım.)

Michaela:

Vicdan sahibi olmak tuhaf şey, gerçekten. Nate’in kendileri yerine hapiste yatmasından etkilenen Michaela, kadınlığını kullanarak davayla ilgili görevlilerden birinden Rebecca’nın Nate ile ilgili verdiği ifade üzerine bilgi aldı ve işin takipçisi oldu. Hatta ilk duruşmaya da gitmişti ama Annalise müdahale ederek dikkatleri çekmesini engelledi. İyi de yaptı, ne zaman ne olacağı belli olmuyor bu dizide. Sonra toplaması da zor oluyor. Zaten o yüzük hala kim bilir nerede!

Laurel:

Frank veya kendi hayatı konusunda pek bir şey olmamış olsa da onun yardımı da Wes’e dokundu işte. ‘Rena Walters’ adıyla kardeşini ziyarete gelen biri olarak yanında Wes ile Rudy’yi ziyarete gittiler; bölüm de orada bitti sayılır zaten. Ben Rudy’nin ikinci sezona kalabilecek bir konu olduğunu düşünmüştüm ama anlaşılan Lila’nın ölümünün açıklanmasında kullanacaklar.
Bknz: Rudy Walters. Kafa yerinde değil.Bknz: Rudy Walters. Kafa yerinde değil.
Wes:

Rebecca’nın Nate ile ilgili ifadesi sonrasında tereddütler yaşamaya başlayınca Rudy’yi araştırmaya başlayan Wes, bölümde polis sayesinde Rudy’nin bir kliniğe kapatıldığını öğrenmiş oldu. Meğerse bu yüzden büyükannesinin durumdan haberi yokmuş. Gerçi ben hala bu durumdan nasıl ailenin haberi olmadığını sorgulamıyor değilim ama neyse o kadarına. Beyimiz ardından Laurel’ın yardımıyla Rudy’yi ziyarete gitti.  

Odanın duvarında zaman zaman Wes’in odasında gördüğümüz çiziklerin aynısından olması dikkat çekti elbette. Bir de Rebecca’nın resmini gören Rudy’nin ‘ıslak’ kelimesini kullanması ve bu durumun Lila’ya bağlanması… Yetmezmiş gibi Wes’e ulaşamayan Rebecca’nın telefon takip uygulamasıyla Wes’in bulunduğu yeri öğrenmesi…

Gelecek bölümün adının Lila’nın Öldüğü Gece olduğundan bahsetmiştim; sezon finalinin adı da Hepsi Benim Suçum. İkisini de birlikte izleyeceğiz. Bakalım Lila’nın katili kim? Rebecca gibi gösterdiklerinden bir sürpriz olabilir diye düşünmüyor değilim, Annalise mesela. Nate konusunun nereye varacağını da öğreniriz herhalde. Neyse, bu haftalık da böyle oldu efendim. Haftaya tekrardan görüşmek üzere…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder